Kimilerini hoş tutmak için, sıradan bi zabıta memuruydu demeyi çok isterdim, ama dedem Giresun eski belediye başkanı imiş.
Napiyim ben şimdi yahu?
Canım dedemi ben seçmedim.
****
(en az yarısı çok yakın dostum olan belediyemiz zabıta ekibine de selam edeyim buradan, yanlış anlaşılmak da istemem hani)
****
1950 gibi, aklımda kaldığınca 3 veya 4 yıl oturmuş o makamda dedeceğizim.
Bi siyaset kürsüsünde, nutuk atarken can verdiğini biliyorum O'nun. Yetişemedim, gözlerimle göremedim, ben doğduğumda yoktu dedem.
****
Şöyle anlayın siz;
"koyun gelir yata yata
çamurlara bata bata
gelin ayşem suya gitmiş
yosunları tuta tuta".
****
Daha önce hiç akıl edememiş olmalıyım, nihayet geçende anama sordum, kayınpederi de olsa gerçeği bilirdir helbet;
-''Yahu anne, dedem nasıl olur da Menderes'in partisinden belediye başkanı olur''?
Özeti şuydu annemin verdiği yanıtın: çok yazık ki CHP'miz, baskıların, eziyetin, yoklukların partisi durumuna düşmüş o dönem... Gülmek gerekir, Menderes ve DP, hiç alakası olmasa da özgürlüklerin, demokrasinin falan simgesi konumuna yükselmiş halkın gözünde...
Çok sağlam bi Atatürkçü ve çok iyi bi CHP'li olan dedem, bi protesto gibisine DP'ye geçmiş..
****
(İsmet Paşa'ya tavır aldığını biliyorum, okuduklarımdan. Öneğin Giresun'a geldiğinde Paşa, hoşlamaya gitmeyenlerden imiş dedem.)
(Koskoca İnönü bu tufaya nasıl düştü derseniz, yanıtı kendisindedir; ''Atatürk'ün yaptıklarını benden beklemeyin, ben Atatürk değilim'')
****
Şöyle anlayın siz;
"Aman ayşem
yaman ayşem
dağlar başı
duman ayşem".
****
Gelelim konumuza.
Yazarlığı; edepsize edep öğretmek, hadsize had bildirmek, vatan haini şerefsize haysiyet anımsatmak olarak algılayan ben, edepsizlik, hadsizlik ve haysiyetsizlik edecek değilim şimdi. Bu nedenle ''ilkim'' diyemem, demem, mutlaka benden önce, niceleri de bu mevzuuyu işlemiştir..
Ama en azından kendime karşı dürüstüm, kimseden çalmadım; bikaç gündür kafamda yer edinmekte;
Abd bize müdahale etmiş yahu 1950'de. Demokrasi ve özgürlük getirmiş!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Biz de yemişiz.
Durumumuz budur.
****
Şöyle düşünüyorum. Abd'nin dünya politikası nedir?
Bi ülkede yer altı zenginliği varsa, tarım zenginliği varsa, güçlü bi ordu varsa, bi devlet geleneği varsa, iyi kötü bi kültür varsa...
Orası Abd'nin hedefidir.
Oraya derhal ''demokrasi'' götürülmesi gerekir. Özellikle din ve etnik kökenler kaşınarak, o devlet yok edilmelidir.
Bilmem sözü ve örnekleri uzatmaya gerek var mıdır? Benim bizzat yaşadığım kadarıyla Abd; İran'a, Irak'a, Sovyetler'e, Afganistan'a, Libya'ya, Yugoslavya'ya, Çekoslavakya'ya, Mısır'a, ... demokrasi götürdü güya?
Hepsini gördük gözlerimizle. Her tarafı bölüp parçaladılar.
Bize de Menderes'le getirmişler işte.
İsmet Paşa'nın gücü yetmemiş önlemeye.
****
Şöyle anlayın siz;
"koyun gelir yozuyunan
ayağının tozuyunan
gelin ayşem suya gitmiş
yanı çifte kuzuyunan".
****
Lütfen bi anımsayın glasnost, perestroyka falan muhabbetlerini. Tüm dünya demokrasi ve özgürlük palavrasıyla kandırıldı. Koskoca Rusya'yı yediler.
Atatürk'ün büyüklüğünü bikez daha anlayın lütfen.
Ne yapsalar yıkamıyorlar.
****
Ve gurban olayım azıcık sözüme kulak verin.
Kemal Kılıçdaroğlu'nu gördükçe Gorbaçov'u görmüş gibi oluyorum. Ne iyi insan, ne dürüst insan, ne düzeyli insan, ne barışçıl insan, ne özgürlükçü insan, ne demokrat insan
diye diye diye...
Aha bizi akp'den kurtaracak lider bu diye diye diye...
Güle oynaya...
Yiyeceğiz attığı golü, Türkiye Cumhuriyeti'ne.
****
Bi sabah -örneğin- Diyarbakır Kantonuyla uyandığınızda, tahminen ''ne olmuş yani fena da olmadı haa, memlekete demokrasi geldi'' derken beni anımsayınız.
Anca kendinizi kandırırsınız kardeşlerim.
Ben zaten olmam, o ayrı.
Bay Kemal ve partisine verilen görev; hepimize "Atatürk abartmış canım, bak böyle ikiye bölünüp ne güzel olduk" dedirtecek günlerin o hain yoluna taş döşemektir.
( Bi dahaki yazımda Bay Kemal'den olan kişisel alacaklarımı yazacağım. Israrla bekleyiniz. Başka yerde şubem yoktur)