Şimdi Ali Koç ve FB’nin günah keçisi ilan edilmeye çalışılması nafiledir. Yanlış hesap Riyad’dan dönmüştür. Umarım, gelişmeler karşısında suspus olan Dışişlerimiz şapkasını önüne koyup düşünür de bundan böyle benzer komplikasyonlar yaşanmaz.
Riyad'daki Süper Kupa'nın 'Süper Rezalet'e dönüşmesinin ardından bir gün bocalayan ve AK Parti sözcüsü Ömer Çelik'le gaz almaya çalışan hükümet ikinci gün ilk ağızdan sessizliğini bozdu. Ortaya karışık açıklamalardan isteyenin istediğini alması benimsenmişti. Yandaş cephede bir yandan da iki kulübü karşı karşıya getirme taktiği kendisini hissettirdi. Ali Koç ve FB günah keçisi haline getirilebilir miydi? Buna bakıldı.
FB “Kral Çıplak” dedi
30 Aralık'ta maçın ertelendiği gece ilerleyen saatlerde TFF-FB-GS ortak bildirisinin ötesine geçen FB, ertesi gün resmi hesaplarından yayınladığı bildiri ile "kral çıplak" diyerek maçın "bazı aksaklıklardan" değil "değerlerimizle ilgili hassasiyetimiz nedeniyle" oynanamadığını "kamuoyunun dikkatine" sundu. Anlaşılıyor ki, ortak bildiri, TFF'nin zorlamasıyla ve biraz da bir an önce Suudi yetkililerin oldubittilerine karşı imzalanmış kulüpler tarafından. Tabii, Riyad'daki Büyükelçiliğin söyleyemediğini, 31'indeki kamuoyuna açıklamasında FB şöyle belirtiyor.
"Ülkemiz, Cumhuriyetimiz, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve milletimiz, ülkemizin tüm spor kulüpleri gibi Fenerbahçe'mizin de üstün değerleridir."
Hükümet çevrelerinden gelen siyasi salvolara karşı da bir paragraf var FB bildirisinde:
"Süper Kupa finalinin iptaliyle oluşan gündemin daha sonra diplomasi, siyaset ve komplo teorileriyle dolu bir kavga ortamına çekilmesi bizi şaşırtmıştır. Yaşanan bu gündemin ne dış politika, ne siyaset, ne de komplo teorileriyle hiçbir ilişkisi yoktur."
Yol kazası yaşanmaması için…
Meseleye bir de Dışişleri açısından bakmak gerekiyor. Acaba, Riyad'daki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği, Süper Kupa maçı ile ilgili olarak TFF ve iki kulüp yetkilileri ile hiç temas etti mi? Büyükelçilikle irtibatlı istihbari unsurlar bir çalışma yürüttü mü? Malum, Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler Kaşıkçı cinayeti nedeniyle oldukça gerilmiş, ancak cinayet dosyasının beklenmedik şekilde iadesi sonrasında normalleşme sürecine girmişti. Bu bağlamda bir yol kazası yaşanmaması gerekirdi. Şunu demek istiyorum: Büyükelçilik, Dışişleri Bakanlığı'nı yeterince enforme etti de dikkate mi alınmadı, yoksa enformasyonu zayıf mı kaldı? İki durumda da önemli bir zafiyet var demektir.
Eşeğinizi sağlam kazığa bağlayacaksınız… Muhatap olduğunuz devlet Suudi Arabistan. Ya Süper Kupa maçını oraya almayacaksınız ya da adamakıllı bir protokol yapacaksınız ve Büyükelçilik de her aşamada devrede olacak. En doğrusu da tabii maçın Riyad'a alınmamasıydı TFF tarafından.
Suudiler gayet açık sözlü
Bakın, Süper Kupa'nın Riyad'daki organizasyonunu üstlenen Riyadh Season şirketi de yaptığı açıklamada açık sözlü bir şekilde "Türkiye Cumhuriyeti'nin milli marşının çalınması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin sahip olduğu statünün tanınması için stadyum içinde ve tribünlerde Türk bayraklarının sergilenmesi konusunda anlaşmaya vardık" demiştir. Tercümesi şudur:
"Atatürk tişörtleri ile ısınamazsınız, Yurtta Sulh Cihanda Sulh ve Ne Mutlu Türküm Diyene pankartları ile sahaya çıkamazsınız!"
Suudilerin derdi Atatürk ve Atatürk Türkiye'si ile… Kral veya prens gelince Anıtkabir'e bunun için gitmiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna saygıdan imtina ediyor.
Yanlış hesap Riyad’dan döndü
Sonuçta, Riyad Büyükelçilği de, Dışişleri Bakanı da Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun asla ve kata tartışılamayacağını; bunun Suudi Arabistan'da da sulandırılamayacağı hususunda kararlı olabilmeli ve bu maçın daha maç günü gelmeden gerekçeleriyle Riyad'da oynanamayacağını TFF'ye görüş bildirmeliydi. Şimdi Ali Koç ve FB'nin günah keçisi ilan edilmeye çalışılması nafiledir. Yanlış hesap Riyad'dan dönmüştür. Umarım, gelişmeler karşısında suspus olan Dışişlerimiz şapkasını önüne koyup düşünür de bundan böyle benzer komplikasyonlar yaşanmaz.