Gürsel EKMEKÇİ-Yazar, ADD Eski Bşk.
Köşe Yazarı
Gürsel EKMEKÇİ-Yazar, ADD Eski Bşk.
 

KUYRUK ACISI

"Hocam benden çıktı", der. Tribünlerin ve kameraların gözüne gözüne sokarak. Savunma oyuncusudur. Hakem abimizi uyarır. Biz ekran başındaki garibanlar avut gibi gördüktü oysa? Allah Allah yahu, der gibi bakarız sağa sola. Tekrar çekimde dikkatle izleriz pozisyonu... Ulan harbiden korner imiş! Bu devirde bu dürüstlük vay be, helal olsun diyip geçeriz. *** Yetmez ama evetçi dangalakların ve ikinci cumhuriyetçi deyyuslarınki öyle değildi ama. Ortada bi pozisyon falan yoğ iken... Avut vs söz konusu değilken... Salt "kahraman" olma uğruna... Hocam korner verin, top benden çıktı diyerek sahaya girdiler. Tuhaf akp zihniyetinin büyük bi hoşnutlukla kabul ettiği bu sahte kornerden gelen top, gol olup Türkiye Cumhuriyeti'nin ağlarına doksandan takıldı aksilik. Şaşkınlığımız bundandır. Fol yok, yumurta yokken, yedikti golü. *** Bu sahte kahramanlıkları kimeydi? Karşılığında ne umdular? Nasıl bi makam, emperyalizmin hangi koltuğu? Nasıl bi maaş, kapitalizmin hangi derebeyliği? Nasıl bi maneviyat, şerefsizliğin hangi ödülü? Nasıl bi paye, ihanetin hangi madalyası? Bilemiyorum. Mustafa Kemal. Türkiye Cumhuriyeti. Şanlı ordumuz. Kötüydü sözüm ona. Bu aptal herifler iyi? *** Hadi len! *** Askeri vesayet diye bişey doladılar, o beş para etmez dillerine. Onursuz herifler. Aşağılık kadınlar. Dudak büktükleri neydi peki?   Sınırlarımızın güvenliği. Ordumuzun gücü. Anayasamızın sağlamlığı. Vatanın bölünmez bütünlüğü.  Hukukun üstünlüğü. Paramızın itibarı. Tarımda kendine yeten bikaç ülkeden biri olmaklığımız. Onca yoklukla yetişen büyük sanatçılarımız, edebiyatçılarımız. Bu nasıl bi "vesayetse" artık, beğenmediler. Bi kıytırık, şaibeli referandum ile tüm yetkileri tekbi şahsa teslim ettiler. Şahıs vesayetidir yaşadığımız nicedir. *** Sorun neydi aslında? Elbette 12 Eylül saçmalığı yüzünden kuyruk acıları vardı. İntikam aldılar, kokuşmuş akıllarınca. Bilirim, tanırım, hepsi aslında iyi insanlardı. Ressam olmaya kalktılar. Yazar olmaya kalktılar. Şair olmaya kalktılar. Sendikacı olmaya kalktılar. Ekonomist olmaya kalktılar. Öğretmen olmaya kalktılar. Müzisyen olmaya kalktılar. Gazeteci olmaya kalktılar. Kalktılar oğlu kalktılar. Ama kişilik bozuklukları yüzünden net olarak hiçbi şey olamadılar. *** Oysa Harbiyeli Mustafa Kemal tek başına herşey oldu vatanına. Hiçbi şey ile herşeyin savaşımının adını "özgürlük ve demokrasi" koydular. *** Onu da yazayım hadi. Neyin özgürlüğü idi talep ettikleri? Ülkenin kurucusuna sövme özgürlüğü. Ülkenin bi bölümünü kürdistana dönüştürme özgürlüğü. Ülkenin ana dilini piç etme özgürlüğü. Ülkenin parasını pul eyleme özgürlüğü. Ülkenin eğitimini cemaatlere bırakmada bi sorun görmeme özgürlüğü. Ülkenin ulusal marşına, bayramlarına, bayrağına, and'ına saldırma özgürlüğü. Giysi devrimini hiçe sayıp tesettüre bürünme özgürlüğü.   Memlekette ne kadar ciğeri beş para etmez adam varsa, hepsine sevr anlaşmasının hayalini kurdurma özgürlüğü. Buydu onursuzlukları, daha sayayım mı? *** 30 Ağustos Zafer Bayramımızı bu duygularla kutladık. Özellikle beklettim yazımı, Ali Erbaş denen herifin diyaneti ne yapacak diye... Yakışanı yaptılar. Ata'mızı anmadılar. Sorun yok. Bu Ali Bey de her meymenetsizlik gibi yetmez ama evetçilerin eseridir. Biliyoz, hazırız. Hem... Kendi payıma akp zihniyetiyle sorunum yok. Yarın, ülkeye Budizm gelse hepsi Budist olurlar. Aynen, mhp zihniyeti ile de yok, Kürt vatandaşlarımızla da yok. Neden olsun? Yaşar gideriz kol kola. Türkiye Cumhuriyeti'nin ana meselesi yetmez ama evetçi dangalak zihniyetidir. Yeni bi 30 Ağustos üretip, yüz sene sonra kovalayarak denize dökülmesi gerekenler, yalnızca onlardır. Son soluğuma değin o " kurtuluş" gününü bekleyeceğim.
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2024 - Cumartesi

KUYRUK ACISI

"Hocam benden çıktı", der. Tribünlerin ve kameraların gözüne gözüne sokarak. Savunma oyuncusudur. Hakem abimizi uyarır.

Biz ekran başındaki garibanlar avut gibi gördüktü oysa? Allah Allah yahu, der gibi bakarız sağa sola.

Tekrar çekimde dikkatle izleriz pozisyonu... Ulan harbiden korner imiş!

Bu devirde bu dürüstlük vay be, helal olsun diyip geçeriz.

***

Yetmez ama evetçi dangalakların ve ikinci cumhuriyetçi deyyuslarınki öyle değildi ama.

Ortada bi pozisyon falan yoğ iken... Avut vs söz konusu değilken... Salt "kahraman" olma uğruna... Hocam korner verin, top benden çıktı diyerek sahaya girdiler.

Tuhaf akp zihniyetinin büyük bi hoşnutlukla kabul ettiği bu sahte kornerden gelen top, gol olup Türkiye Cumhuriyeti'nin ağlarına doksandan takıldı aksilik.

Şaşkınlığımız bundandır. Fol yok, yumurta yokken, yedikti golü.

***

Bu sahte kahramanlıkları kimeydi?

Karşılığında ne umdular?

Nasıl bi makam, emperyalizmin hangi koltuğu? Nasıl bi maaş, kapitalizmin hangi derebeyliği? Nasıl bi maneviyat, şerefsizliğin hangi ödülü? Nasıl bi paye, ihanetin hangi madalyası?

Bilemiyorum.

Mustafa Kemal.

Türkiye Cumhuriyeti.

Şanlı ordumuz.

Kötüydü sözüm ona.

Bu aptal herifler iyi?

***

Hadi len!

***

Askeri vesayet diye bişey doladılar, o beş para etmez dillerine. Onursuz herifler. Aşağılık kadınlar.

Dudak büktükleri neydi peki?

 

Sınırlarımızın güvenliği. Ordumuzun gücü. Anayasamızın sağlamlığı. Vatanın bölünmez bütünlüğü.  Hukukun üstünlüğü. Paramızın itibarı. Tarımda kendine yeten bikaç ülkeden biri olmaklığımız. Onca yoklukla yetişen büyük sanatçılarımız, edebiyatçılarımız.

Bu nasıl bi "vesayetse" artık, beğenmediler.

Bi kıytırık, şaibeli referandum ile tüm yetkileri tekbi şahsa teslim ettiler.

Şahıs vesayetidir yaşadığımız nicedir.

***

Sorun neydi aslında?

Elbette 12 Eylül saçmalığı yüzünden kuyruk acıları vardı. İntikam aldılar, kokuşmuş akıllarınca.

Bilirim, tanırım, hepsi aslında iyi insanlardı.

Ressam olmaya kalktılar.

Yazar olmaya kalktılar.

Şair olmaya kalktılar.

Sendikacı olmaya kalktılar.

Ekonomist olmaya kalktılar.

Öğretmen olmaya kalktılar.

Müzisyen olmaya kalktılar.

Gazeteci olmaya kalktılar.

Kalktılar oğlu kalktılar.

Ama kişilik bozuklukları yüzünden net olarak hiçbi şey olamadılar.

***

Oysa Harbiyeli Mustafa Kemal tek başına herşey oldu vatanına.

Hiçbi şey ile herşeyin savaşımının adını "özgürlük ve demokrasi" koydular.

***

Onu da yazayım hadi. Neyin özgürlüğü idi talep ettikleri?

Ülkenin kurucusuna sövme özgürlüğü.

Ülkenin bi bölümünü kürdistana dönüştürme özgürlüğü.

Ülkenin ana dilini piç etme özgürlüğü.

Ülkenin parasını pul eyleme özgürlüğü.

Ülkenin eğitimini cemaatlere bırakmada bi sorun görmeme özgürlüğü.

Ülkenin ulusal marşına, bayramlarına, bayrağına, and'ına saldırma özgürlüğü.

Giysi devrimini hiçe sayıp tesettüre bürünme özgürlüğü.

 

Memlekette ne kadar ciğeri beş para etmez adam varsa, hepsine sevr anlaşmasının hayalini kurdurma özgürlüğü.

Buydu onursuzlukları, daha sayayım mı?

***

30 Ağustos Zafer Bayramımızı bu duygularla kutladık.

Özellikle beklettim yazımı, Ali Erbaş denen herifin diyaneti ne yapacak diye... Yakışanı yaptılar. Ata'mızı anmadılar.

Sorun yok. Bu Ali Bey de her meymenetsizlik gibi yetmez ama evetçilerin eseridir. Biliyoz, hazırız.

Hem...

Kendi payıma akp zihniyetiyle sorunum yok. Yarın, ülkeye Budizm gelse hepsi Budist olurlar. Aynen, mhp zihniyeti ile de yok, Kürt vatandaşlarımızla da yok. Neden olsun? Yaşar gideriz kol kola.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ana meselesi yetmez ama evetçi dangalak zihniyetidir.

Yeni bi 30 Ağustos üretip, yüz sene sonra kovalayarak denize dökülmesi gerekenler, yalnızca onlardır.

Son soluğuma değin o " kurtuluş" gününü bekleyeceğim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

05
Eylül
05
Eylül
31
Ağustos
23
Ağustos
17
Ağustos
12
Ağustos
15
Şubat
01
Şubat
23
Ocak
13
Ocak
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.