Artık gidemiyorum, bedenim izin vermez oldu.
Ben diyim 3 yıl önce, siz diyin 5...
Gittim. Dostlarla.
Yanında, kainattaki tüm benzerlerinin güzellik yönüyle "halt ettiği" Giresun yaylalarına, diyorum!
Hem dinlenmeye. Hem bi daha göremeyeceğimi bildiğimden, vedalaşmaya...
***
Adım çıkmış dokuza, inmez sekize. Beni gören herkes;
-Aman Gürsel’ciğim şuralar hep Katarlılara satıldı. Haberin olsun.
-İşte Gürsel Bey, buraları hep Araplar aldı. Gerçi bilirsindir.
-Kardeşim, nasıl bi üçkaata geldiysek, tapu kayıtlarında gözükmüyo satışlar, yaz bunu mutlaka!
Sanki dert dinlemeye geldim... Napim ulan ben diyemedim tabii. Bi adam çıkar, hepsini geri alır korkmayın diyecektim.
Kendime sakladım.
***
(Bu sözümü poposundan anlayan var çünkü. Ben, yeni bi kurtarıcı bekler gibi mi duruyorum?)
***
Oysa gözlerim karşılardaki ağaçlardaydı hep. Milyon tane ağaç. Türkiye Cumhuriyeti'nin ağaçları. Yemyeşildiler.
Bilcümle vatan haini bi araya gelse bitiremeyeceği kadar çoktular.
Çoğunluktular. Nasıl da benziyorlardı bize?
***
İşte bi eylüle daha çıktık.
Ne kadar ağaç kesersen kes.
Ne kadar orman yakarsan yak.
Ne kadar beton dikersen dik.
Ne kadar göl kurutursan kurut.
Gücün yetmez. Gezegenimiz güneşten uzaklaştı, güneş ışınlarının bilmemne kırılım açısı Anadolu'muza dimdik vuramaz oldu. Doğa diye bişey var.
Havalar ılıyacak. Çöl sıcağı def olup gidecek.
Nasıl da benziyor vatanıma?
***
Hem kırlangıçlar geldi yine şehrime. Hem geçen ay falanca gölümüze filamingolar da inmişti yine. Hem az yağdı, ama yağdı iri damlalı yağmurlar yine.
İncir çıktı lan!
Gücün yetmez. Hangi birini önleyeceksin?
***
Ama bu herifler.
Önleriz, bi de tamamen yok ederiz sandılar. Memleketin tüm köşe başlarını zapt ettiler.
Emperyalizm, sevr'i üzerimize salmıştı yeniden.
Kimse martaval okumasın bana; iktidarın, ana muhalefetin, yavru muhalefetin, kahraman ordumuzun, dünyalarda bi tane istihbaratımızın, hukukun, milli eğitimin, sağlığın, tarımın, yüksek seçim kurulunun vs başına ekip olarak çöreklendiler.
Densizliğin en görülmemişi, kılıç kuşanmış diyanet işleri başkanlarıydı. Sanırım geçip karşımıza halifelik, cihat falan ilan ediliyordu.
Mustafa Kemal Atatürk'ü yenebileceklerini sandılar.
***
Ve daha bikaç gün önce Harbiyeli genç teğmenlerimizden, dünyanın kaç bucak olduğunu öğrendiler.
Kılıç nasıl çekilirmiş, evlatlarımızdan gördüler.
Helal olsun teğmenim size. Milyonları, artık ölsek de gam yemeyiz duygusuna taşıdınız.
***
Yazımı, biraz entel dantel bitirebilirim, Halim Şefik'in ünlü Kılıç Balığının Öyküsü şiiri ile.
Ama yok. Hakettikleri seviye bu değil.
Ali Erbaş! İyi oku beni, nasıl olsa uçururlar yazımı sana! Elindeki o kılıcı ne yapacağını anlamış olmalısın artık?
Yaraşan düzey budur
Anasayfa
Yazarlar
Gürsel EKMEKÇİ-Yazar, ADD Eski Bşk.
Yazı Detayı
Bu yazı 221+ kez okundu.
KILIÇ BALIĞI
Artık gidemiyorum, bedenim izin vermez oldu.
Ben diyim 3 yıl önce, siz diyin 5...
Gittim. Dostlarla.
Yanında, kainattaki tüm benzerlerinin güzellik yönüyle "halt ettiği" Giresun yaylalarına, diyorum!
Hem dinlenmeye. Hem bi daha göremeyeceğimi bildiğimden, vedalaşmaya...
***
Adım çıkmış dokuza, inmez sekize. Beni gören herkes;
-Aman Gürsel’ciğim şuralar hep Katarlılara satıldı. Haberin olsun.
-İşte Gürsel Bey, buraları hep Araplar aldı. Gerçi bilirsindir.
-Kardeşim, nasıl bi üçkaata geldiysek, tapu kayıtlarında gözükmüyo satışlar, yaz bunu mutlaka!
Sanki dert dinlemeye geldim... Napim ulan ben diyemedim tabii. Bi adam çıkar, hepsini geri alır korkmayın diyecektim.
Kendime sakladım.
***
(Bu sözümü poposundan anlayan var çünkü. Ben, yeni bi kurtarıcı bekler gibi mi duruyorum?)
***
Oysa gözlerim karşılardaki ağaçlardaydı hep. Milyon tane ağaç. Türkiye Cumhuriyeti'nin ağaçları. Yemyeşildiler.
Bilcümle vatan haini bi araya gelse bitiremeyeceği kadar çoktular.
Çoğunluktular. Nasıl da benziyorlardı bize?
***
İşte bi eylüle daha çıktık.
Ne kadar ağaç kesersen kes.
Ne kadar orman yakarsan yak.
Ne kadar beton dikersen dik.
Ne kadar göl kurutursan kurut.
Gücün yetmez. Gezegenimiz güneşten uzaklaştı, güneş ışınlarının bilmemne kırılım açısı Anadolu'muza dimdik vuramaz oldu. Doğa diye bişey var.
Havalar ılıyacak. Çöl sıcağı def olup gidecek.
Nasıl da benziyor vatanıma?
***
Hem kırlangıçlar geldi yine şehrime. Hem geçen ay falanca gölümüze filamingolar da inmişti yine. Hem az yağdı, ama yağdı iri damlalı yağmurlar yine.
İncir çıktı lan!
Gücün yetmez. Hangi birini önleyeceksin?
***
Ama bu herifler.
Önleriz, bi de tamamen yok ederiz sandılar. Memleketin tüm köşe başlarını zapt ettiler.
Emperyalizm, sevr'i üzerimize salmıştı yeniden.
Kimse martaval okumasın bana; iktidarın, ana muhalefetin, yavru muhalefetin, kahraman ordumuzun, dünyalarda bi tane istihbaratımızın, hukukun, milli eğitimin, sağlığın, tarımın, yüksek seçim kurulunun vs başına ekip olarak çöreklendiler.
Densizliğin en görülmemişi, kılıç kuşanmış diyanet işleri başkanlarıydı. Sanırım geçip karşımıza halifelik, cihat falan ilan ediliyordu.
Mustafa Kemal Atatürk'ü yenebileceklerini sandılar.
***
Ve daha bikaç gün önce Harbiyeli genç teğmenlerimizden, dünyanın kaç bucak olduğunu öğrendiler.
Kılıç nasıl çekilirmiş, evlatlarımızdan gördüler.
Helal olsun teğmenim size. Milyonları, artık ölsek de gam yemeyiz duygusuna taşıdınız.
***
Yazımı, biraz entel dantel bitirebilirim, Halim Şefik'in ünlü Kılıç Balığının Öyküsü şiiri ile.
Ama yok. Hakettikleri seviye bu değil.
Ali Erbaş! İyi oku beni, nasıl olsa uçururlar yazımı sana! Elindeki o kılıcı ne yapacağını anlamış olmalısın artık?
Yaraşan düzey budur
Ekleme
Tarihi: 05 Eylül 2024 - Perşembe
KILIÇ BALIĞI
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.