Özcan Öztürk-Şair-Yazar
Köşe Yazarı
Özcan Öztürk-Şair-Yazar
 

“Boğazdaki hasta adam”*

XIX. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da “hasta adam”* olarak kabul gören Osmanlı Devleti ile siyasî birliğini 1871 yılında tamamlayan Avrupa’nın genç imparatorluğu Almanya arasındaki ilişkiler bu dönemde özellikle II. Wilhelm’in tahta çıkmasıyla hız kazanmıştı. Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid ile Alman Kaiser II. Wilhelm arasındaki şahsi dostluk, Osmanlı Devleti’nin denge siyasetinin bir kanıtı olarak çok iyi kullanılmıştı. Almanya açısından ise ikili ilişkiler, Weltpolitik (Dünya Siyaseti) için Osmanlı coğrafyasında barışçıl yollarla nüfuz kazanmanın bir aracı olarak görülmüştü. Almanya’nın hem dünya siyasetinde yer edinmesinde hem de Osmanlı Devleti nezdinde nüfuzunu artırma girişiminde, Kudüs’te Erlöserkirche (Kurtarıcı Kilisesi/ Hz. İsa Kilisesi) isimli bir Protestan Kilisesi’nin inşası önemli fırsattı. Bu kilise, Alman Protestanlarını İngiliz himayesinden tamamen kurtaracaktı. Ayrıca Alman Katoliklerine de Kudüs’te bir arazi satın alınıp bağışlanarak onlar üzerindeki Fransız himayesi de kırılacaktı. Almanya İmparatoru II. Wilhelm, devletin birliğini sağladıktan sonra ülkesindeki Protestanların ve Katoliklerin tam hamiliğini üstlenmek ve zor durumdaki Osmanlı’yı ziyaret ederek güven sağlamak amacıyla 1889 ve 1898 yıllarında iki kez Osmanlı ülkesine gidecekti. Alman Kaiser, devlet menfaati gereği ortaya konulan bu amaçları gerçekleştirebilmek adına bir anlamda seyahatini bir haçlı seferine dönüştürecekti. Saray meclisindeki vekil zadelerin keyfi yerinde.  Özel Hastanelerin yeni doğan ünitelerinde bebekleri öldürenlerle, İmralı’da ki sarayında yatan bebek katilinden bir farkı yoktur. Geçen yıl Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yeşil Sol Parti Milletvekili Ömer Öcalan hakkında PKK lideri Abdullah Öcalan ile ilgili açıklamaları nedeniyle resen soruşturma başlatıldığını duyurdu 29.09.2023. Ne olmuştu da aynı savcılık Birgün Gazetesi Haber Merkezi  24.10.2024 DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüştüğünü duyurdu. MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli meclisteki konuşmasında terör örgütü PKK lideri  Abdullah Öcalan'ı TBMM davet edip konuşmasını istedi. Daha önce ip atıp idamını isteyen, idam cezasının kaldırılmasına imza atan ve şimdi Kurtuluş Savaşını kazanan Türkiye Cumhuriyetini kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının sırtından hançerlemek değil midir? MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim tarihindeki partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda PKK lideri Abdullah Öcalan için yeni bir çağrıda bulunarak, şunları söylemişti: "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini açıklasın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenleme yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne Edirne, adres İmralı'dan DEM'e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız." DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Ömer Öcalan, Abdullah Öcalan'ın mesajını iletti. Abdullah Öcalan, "Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" ifadelerini kullandı. Kurt Kanunu bilir misiniz? Genellikle çok taraflı savaşlardan sonra masaya oturulduğunda, birbirleriyle anlaşan devletler yalnız kalan devleti bitirmek isterler. Savaş alanında askeri yönden başarılı olamayanlar, diplomasi masasında galiplerin tabağında meze olmaktan kurtulamazlar.  Ekonomi nasıl çöker? Özellikle 16 Ağustos 1838 Baltalimanı Gümrük Anlaşması, konunun kilometre taşı özelliğindedir. Gümrük duvarlarını indirmesi, yabancı tüccara eşit işlem yapması, İngilizleri en ayrıcalıklı konuma getirmesi, yetti de arttı. Artık ülkenin her bölgesi, ekonomik ürün pazarlayan Batı fabrikalarına, satış yeri oldu. Türk insanının ticaretle ilgisi zaten yetersizdir. Bu ekonomik furyadan düşük ölçekte yararlanabilen yerli halk içinde, ancak Hıristiyanlar oldu. Dönemin kamu harcamaları da, yenileşme anlayışına uygun düşmez. Mehmet Ali Paşa'nın, Mısır'daki tarım gelirini 11 kat artırması, parlak bir örnektir. Aynı gelişmeyi sağlamak olası iken, Babıali bu düşüncenin çok uzağındadır. Dahası, Babıali' de sıradan bir memur maaşı 43 YTL iken, sadrazam 172 bin YTL almaktadır. Tarihçi Lütfi Efendi bu duruma, parayı harcamak, kazanmaktan zordur, der. Sarayın lideri Sayın RTE TBMM’ye sunulan Cumhurbaşkanlığı’na ait 2025 yılı bütçe teklifine göre, “Cumhurbaşkanı ödeneği” yüzde 30 arttı.  Sadrazamım maaşı en alt sınırdaki memurun maşı arasında 11 kat artış varken. Saray liderinin en alt kademedeki eski meslektaşı arasındaki maaş farkı 9598 kat. Ülke iflas etmiş ama itibarımız zirvelerde. Ülke sınırı yolgeçen hanı olmuş TUSAŞ’ta. Bebek katilleri almış başını gidiyor. Sarayın vekilleri günü kurtarma derdinde. Bize düşen görev Allah affetsin demek mi olacak. Yoksa Bursa Nutkunu okuyup bir kurtarıcı beklemeksizin asıl kurtarıcının bizlerin ve gençlerin olduğunu bilmektir. Hasta adam ölüm döşeğinde yatarken Kurtlar Sofrasında cenaze hazırlığı yapanlara inat. Bursa Nutkunu tekrar okumak çelik bir bilice sahip olmak zorundayız. Gerçek kahramanlar 101 yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyetinin aziz evlatları. Farklılıklarımızı gözeterek ve bir birimize sahip çıkarak mücadelenin ezenle ezilen arasında geçtiğinin farkında olmalıyız. BURSA NUTKU “Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.” *Osmanlı Devleti için “Boğazdaki hasta adam” tabiri ilk kez Rus Çarı I. Nikola tarafından ifade edilmişti. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da “hasta adam” olarak kabul gören Osmanlı Devleti ile siyasî birliğini 1871 yılında tamamlayan Avrupa’nın genç imparatorluğu Almanya arasındaki ilişkiler bu dönemde özellikle II. Wilhelm’in tahta çıkmasıyla hız kazanmıştı. KAYNAK: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/402545
Ekleme Tarihi: 30 Ekim 2024 - Çarşamba

“Boğazdaki hasta adam”*

XIX. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da “hasta adam”* olarak kabul gören Osmanlı Devleti ile siyasî birliğini 1871 yılında tamamlayan Avrupa’nın genç imparatorluğu Almanya arasındaki ilişkiler bu dönemde özellikle II. Wilhelm’in tahta çıkmasıyla hız kazanmıştı. Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid ile Alman Kaiser II. Wilhelm arasındaki şahsi dostluk, Osmanlı Devleti’nin denge siyasetinin bir kanıtı olarak çok iyi kullanılmıştı. Almanya açısından ise ikili ilişkiler, Weltpolitik (Dünya Siyaseti) için Osmanlı coğrafyasında barışçıl yollarla nüfuz kazanmanın bir aracı olarak görülmüştü. Almanya’nın hem dünya siyasetinde yer edinmesinde hem de Osmanlı Devleti nezdinde nüfuzunu artırma girişiminde, Kudüs’te Erlöserkirche (Kurtarıcı Kilisesi/ Hz. İsa Kilisesi) isimli bir Protestan Kilisesi’nin inşası önemli fırsattı. Bu kilise, Alman Protestanlarını İngiliz himayesinden tamamen kurtaracaktı. Ayrıca Alman Katoliklerine de Kudüs’te bir arazi satın alınıp bağışlanarak onlar üzerindeki Fransız himayesi de kırılacaktı. Almanya İmparatoru II. Wilhelm, devletin birliğini sağladıktan sonra ülkesindeki Protestanların ve Katoliklerin tam hamiliğini üstlenmek ve zor durumdaki Osmanlı’yı ziyaret ederek güven sağlamak amacıyla 1889 ve 1898 yıllarında iki kez Osmanlı ülkesine gidecekti. Alman Kaiser, devlet menfaati gereği ortaya konulan bu amaçları gerçekleştirebilmek adına bir anlamda seyahatini bir haçlı seferine dönüştürecekti.

Saray meclisindeki vekil zadelerin keyfi yerinde.  Özel Hastanelerin yeni doğan ünitelerinde bebekleri öldürenlerle, İmralı’da ki sarayında yatan bebek katilinden bir farkı yoktur.

Geçen yıl Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yeşil Sol Parti Milletvekili Ömer Öcalan hakkında PKK lideri Abdullah Öcalan ile ilgili açıklamaları nedeniyle resen soruşturma başlatıldığını duyurdu 29.09.2023. Ne olmuştu da aynı savcılık Birgün Gazetesi Haber Merkezi  24.10.2024 DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüştüğünü duyurdu.

MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli meclisteki konuşmasında terör örgütü PKK lideri  Abdullah Öcalan'ı TBMM davet edip konuşmasını istedi. Daha önce ip atıp idamını isteyen, idam cezasının kaldırılmasına imza atan ve şimdi Kurtuluş Savaşını kazanan Türkiye Cumhuriyetini kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının sırtından hançerlemek değil midir?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim tarihindeki partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda PKK lideri Abdullah Öcalan için yeni bir çağrıda bulunarak, şunları söylemişti:

"Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini açıklasın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenleme yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne Edirne, adres İmralı'dan DEM'e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız."

DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Ömer Öcalan, Abdullah Öcalan'ın mesajını iletti. Abdullah Öcalan, "Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" ifadelerini kullandı.

Kurt Kanunu bilir misiniz?

Genellikle çok taraflı savaşlardan sonra masaya oturulduğunda, birbirleriyle anlaşan devletler yalnız kalan devleti bitirmek isterler. Savaş alanında askeri yönden başarılı olamayanlar, diplomasi masasında galiplerin tabağında meze olmaktan kurtulamazlar. 

Ekonomi nasıl çöker?

Özellikle 16 Ağustos 1838 Baltalimanı Gümrük Anlaşması, konunun kilometre taşı özelliğindedir. Gümrük duvarlarını indirmesi, yabancı tüccara eşit işlem yapması, İngilizleri en ayrıcalıklı konuma getirmesi, yetti de arttı. Artık ülkenin her bölgesi, ekonomik ürün pazarlayan Batı fabrikalarına, satış yeri oldu. Türk insanının ticaretle ilgisi zaten yetersizdir. Bu ekonomik furyadan düşük ölçekte yararlanabilen yerli halk içinde, ancak Hıristiyanlar oldu. Dönemin kamu harcamaları da, yenileşme anlayışına uygun düşmez. Mehmet Ali Paşa'nın, Mısır'daki tarım gelirini 11 kat artırması, parlak bir örnektir. Aynı gelişmeyi sağlamak olası iken, Babıali bu düşüncenin çok uzağındadır. Dahası, Babıali' de sıradan bir memur maaşı 43 YTL iken, sadrazam 172 bin YTL almaktadır. Tarihçi Lütfi Efendi bu duruma, parayı harcamak, kazanmaktan zordur, der.

Sarayın lideri Sayın RTE TBMM’ye sunulan Cumhurbaşkanlığı’na ait 2025 yılı bütçe teklifine göre, “Cumhurbaşkanı ödeneği” yüzde 30 arttı. 

Sadrazamım maaşı en alt sınırdaki memurun maşı arasında 11 kat artış varken. Saray liderinin en alt kademedeki eski meslektaşı arasındaki maaş farkı 9598 kat.

Ülke iflas etmiş ama itibarımız zirvelerde. Ülke sınırı yolgeçen hanı olmuş TUSAŞ’ta. Bebek katilleri almış başını gidiyor. Sarayın vekilleri günü kurtarma derdinde. Bize düşen görev Allah affetsin demek mi olacak. Yoksa Bursa Nutkunu okuyup bir kurtarıcı beklemeksizin asıl kurtarıcının bizlerin ve gençlerin olduğunu bilmektir.

Hasta adam ölüm döşeğinde yatarken Kurtlar Sofrasında cenaze hazırlığı yapanlara inat. Bursa Nutkunu tekrar okumak çelik bir bilice sahip olmak zorundayız. Gerçek kahramanlar 101 yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyetinin aziz evlatları. Farklılıklarımızı gözeterek ve bir birimize sahip çıkarak mücadelenin ezenle ezilen arasında geçtiğinin farkında olmalıyız.

BURSA NUTKU

“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.

Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.

Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar.

Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.

Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”

*Osmanlı Devleti için “Boğazdaki hasta adam” tabiri ilk kez Rus Çarı I. Nikola tarafından ifade edilmişti. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da “hasta adam” olarak kabul gören Osmanlı Devleti ile siyasî birliğini 1871 yılında tamamlayan Avrupa’nın genç imparatorluğu Almanya arasındaki ilişkiler bu dönemde özellikle II. Wilhelm’in tahta çıkmasıyla hız kazanmıştı.

KAYNAK: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/402545

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nuri Doğan
(30.10.2024 11:01 - #2063)
Sn.Ö.Öztürk, kürt sorundaki bebekler dahil bütün kayıpların asıl kaynağı bu sorunu yıllardır çözmeyen, çözemeyen şiddetle çözeceğim lanse eden devlet aklıdır.. Demokratik yerel yönetim dahi çözüm için adım iken bu anlayışları hainlik olarak görenlerin başına tuğla düştü! barış diyorlar..! Eşit özgür demokratik çağdaş gelecek umudu ile..
imgece@yahoo.com Yorumunuza canı gönülden katılıyorum. İmzamı altına atarım. Barış ve özgürlük halkların kardeşliği ancak hukuksal ve adalet çerçevesinde gelişir. Bu demokrasinin gelişmesi çekirdek aile içinde başlıyor. Bu inançla bilince sahip olursak, ezenler ezilen olmayacaktır.
Özcan Yorumunuza canı gönülden katılıyorum. Ülkede gündemi değiştirmek ve algı operasyonu yöneterek ezilenleri susturmak adına yapılıyor. Ülkemizin rengini farkındalığımız en büyük servetimiz. Ülkeyi yöneten kanun ve adaleti koruyup demokrasiyi getirmiş olsalardı. Demokrasi önce çekirdek ailede başlıyor. O gün gelmesi için top yükün birlikte olmalıyız...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.