Özcan Öztürk-Şair-Yazar
Köşe Yazarı
Özcan Öztürk-Şair-Yazar
 

Sanat, Sanat İçin Midir, Toplum İçin Midir?

Sanat, insanların duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini ifade etmek için kullandıkları bir araçtır. Bu nedenle, sanatın amacı ve fonksiyonu hakkında farklı görüşler mevcuttur. Bir görüşe göre, sanat sadece sanat için yapılmalıdır. Bu görüşe göre, sanatçılar, kendilerine göre bir sanat eserini yaratmalı ve bunu paylaşmalıdır. Sanatçının amacı, kendi duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini ifade etmektir ve bunu yaparken toplumun beklentilerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmemelidir. Çünkü sanatçının kendi yaratıcılığını ve yeteneklerini sergilemesi için bir fırsattır. Bir sanat eserinin amacı, sadece estetik bir değer üretmekse, bu eserin teknik mükemmeliyeti ve estetik özellikleri daha fazla ön plana çıkar. Sanatçı, eserini oluştururken teknik becerilerini en üst seviyede kullanma eğilimindedir. Sanatın sadece estetik bir amaç için üretilmesi, eserin evrensel bir dilde ifade edilmesini sağlar. Bu tür sanat eserleri, kültürel, dini veya siyasi sınırlamalardan bağımsız olarak tüm insanlar tarafından takdir edilebilir. Sanat, sanat içindir. Sanatın kendi başına bir değeri vardır ve herhangi bir amaca hizmet etmek zorunda değildir. Zira sanatın özü estetiktir ve bu estetik deneyim, sanatın tek amacıdır. Sanatın "salt sanat için" olması fikri, özgür bir ifade biçimi olarak toplumsal, siyasi veya ekonomik bir amaç taşımadan sadece estetik değer üretme amacı güder. Sanat, sanatçının düşüncelerini, duygularını ve hayal gücünü özgürce ifade ettiği bir platformdur. Bir eserin sadece estetik bir amaç taşıması, sanatçının iç dünyasını tam anlamıyla yansıtmasına ve sadece sanat için yapıldığında, sanatçının duygularını ve düşüncelerini saf bir şekilde ifade etmesine olanak tanır. Bu, sanatçının iç dünyasını dışa vurmasını sağlar ve izleyiciye bu saf duyguları deneyimleme şansı verir. Bu tür sanat eserleri, kültürel, dini veya siyasi sınırlamalardan bağımsız olarak tüm insanlar tarafından takdir edilebilir. Sanat sanat için görüşünü benimseyen sanatçılar, kendi yaratıcılıklarını ve yeteneklerini sergilemek için çalışmalar yaparlar. Bu sanatçılar, toplumun beklentilerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmeden, kendi iç dünyalarından ilham alarak, sanat eserleri yaratırlar. Örneğin, Jackson Pollock, 20. yüzyılın öncü abstrakt ekspresyonist sanatçılarından biridir. Pollock, kendi yaratıcılığını ve yeteneklerini sergilemek için “damlama” tekniğini kullanmıştır. Bu teknikte, boya fırçası yerine, boya damlatılır veya atılır, sanatçı bu boyaları kullanarak, resimlerini oluşturur. Bu tekniği ile yaptığı çalışmalar, sanatçının kendi iç dünyasından ilham alarak yaptığı çalışmalardır ve toplumun beklentilerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmeden yapılmıştır. Başka bir örnek olarak, Salvador Dali, surrealizm akımının öncülerinden biridir. Dali, kendi yaratıcılığını ve yeteneklerini sergilemek için, rüyaları ve kişisel düşüncelerini resimlerine yansıtmıştır. Örneğin “The Persistence of Memory” adlı eseri, sanatçının kendi iç dünyasından ilham alarak yaptığı bir çalışmadır. Bu çalışma, toplumun beklentilerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmeden yapılmıştır. Bu örnekler göstermektedir ki, sanat sanat için görüşünü benimseyen sanatçılar, kendi yaratıcılıklarını ve yeteneklerini sergilemek için çalışmalar yaparlar. Bu sanatçılar, kendi iç dünyalarından ilham alarak, kendi yaratıcı süreçlerini izlerler ve bu süreçte toplumun beklentilerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmezler. Sanat sanat için görüşünü benimseyen sanatçılar, sanatın amacının kendi yaratıcılıklarını ve yeteneklerini sergilemek olduğuna inanırlar. James Joyce, "Sanatçının Portresi" adlı eserinde sanatın bağımsızlığını ve özgürlüğünü vurgular. Sanatçının tek görevi, gerçekliği olduğu gibi tasvir etmektir, bu nedenle dış etkenlere boyun eğmemelidir. Vincent van Gogh'un ünlü tablosu, sanatçının Fransa'da bir akıl hastanesinin penceresinden gördüğü manzarayı betimler. Sanatçının iç dünyası, tablonun renkleri ve dönenceleri ile birleşerek sanatçının duygusal durumunu ve evrenin büyüsünü ifade eder. "Yıldızlı Gece" adlı bu tablo bir mesaj ya da toplumsal eleştiri taşımaz. Bunun yerine tablo, renkler, dönenceler ve yıldızların parlaklığı aracılığıyla saf bir estetik ve duygusal deneyim sunar. V. Kandinsky'nin “Birkaç Daire” adlı resmi bir dizi renkli daire ile tanımlanır. Sanatçı, müziğin sanatta nasıl bir etkisi olabileceğini araştırmış ve bu eserinde renkler arasındaki harmoniyi ve çatışmayı keşfetmiştir. "Birkaç Daire", bir hikâye anlatmaz ya da toplumsal bir mesaj taşımaz. Bu eser, renklerin ve şekillerin saf estetik etkileşimi üzerine derin düşüncelere yönlendirmesidir... Mona Lisa'nın gülümsemesi de sadece göz zevkine hitap eden estetik bir deneyim sunar. Bu eserlerin değeri, onların toplumsal bir amaca hizmet etmelerinde değil, estetik açıdan sundukları deneyimdedir. Bazı eserler, belirli bir toplum veya döneme özgü olmaksızın evrenseldir. Örneğin, Bach'ın müziği yüzyıllar boyunca farklı kültürlerde ve toplumlarda takdir edilmiştir. Sonuç olarak, sanatın "salt sanat için" olması sanatın evrenselliğini, özerkliğini ve saf duyguların ifade edilmesini vurgular. Bu vurgu da sanat eserinin evrensel bir değer kazanmasına olanak tanır. Sanat toplum içindir. Diğer bir görüşe göre ise, sanat toplum için yapılmalıdır. Bu görüşe göre, sanatçılar, toplumun ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamak için sanat yapmalıdır. İnsanların duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini ifade etmekten öte, toplumu eğitmek, değiştirmek veya bir mesaj vermek olmalıdır. Toplumun kendisini daha iyi anlamasına ve gelişmesine hizmet etmelidir. Sanatın sadece estetik bir zevk aracı olmadığı, aynı zamanda toplumu aydınlatma ve eğitme gücüne sahip olduğu söylenebilir. Sanat toplum için görüşünü benimseyen sanatçılar, toplumun ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamak için sanat yaparlar. Bu sanatçılar, sanatın amacının insanların duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini ifade etmekten öte, toplumu eğitmek, değiştirmek veya bir mesaj vermek olduğuna inanırlar. Sanat, tarih boyunca birçok farklı kültürde ve toplumda var olmuştur. Bu varoluşun temelinde, sanatın toplumun bir yansıması, bir tepkisi veya bir rehberi olması yatar. Picasso'nun "Guernica" tablosu, İspanya iç Savaşı sırasında Guernica şehrinin bombardımanını ve sivil kayıpları dramatik bir şekilde gözler önüne sererek savaşın yıkıcı etkilerine dikkat çeker. Bu tür eserler, toplumsal sorunlara dikkat çekmek ve insanları harekete geçirmek için güçlü bir araçtır. Sanat, tarihin her döneminde sadece estetik bir zevk aracı olarak değil, aynı zamanda toplumsal değişimin öncüsü olarak da karşımıza çıkar. Sanat eserleri, toplumsal sorunları gözler önüne seren birer ayna görevi görebilir. Örneğin, Honore Daumier'in resimleri 19. yüzyıl Fransa'sındaki toplumsal eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri eleştirerek toplumu bu konularda bilinçlendirmiştir. Bu tür eserler, insanların kendi toplumlarındaki sorunları görmelerine ve bu sorunlarla yüzleşmelerine yardımcı olur. Sanat, bireyleri toplumsal meselelere duyarlı kılarak duygudaşlık oluşturabilir. Örneğin, John Steinbeck'in "Fareler ve İnsanlar" adlı eseri, Büyük Buhran dönemindeki Amerika'da yaşanan zorlukları ve insanların birbirine olan bağlılıklarını gözler önüne serer. Okuyucular, bu tür eserler sayesinde başkalarının yaşadığı zorlukları daha iyi anlama kapasitesine sahip olurlar. Sanat, bireyleri harekete geçmeye teşvik edebilir. Örneğin, 1960'larda Amerika'da sivil haklar hareketinin yükselmesinde, sanatın ve müziğin önemli bir rolü olmuştur. Bu eserler, insanları eyleme geçmeye teşvik eden bir ilham kaynağı olmuştur. Böylece sanat, toplumsal değerlerin ve normların sorgulanmasına imkân tanır. Goya'nın "3 Mayıs 1808" adlı tablosu, Napolyon'un İspanya'yı işgali sırasında gerçekleşen bir infazı gözler önüne serer. Bu eser, sadece bir tarihi olayı değil, aynı zamanda o dönemin siyasi ve toplumsal atmosferini de yansıtır. Edvard Munch'un "Çığlık" tablosu, endüstriyel dönemin getirdiği yabancılaşmanın ve modern insanın içsel kaygılarının bir ifadesidir. Bu eser, dönemin toplumsal duygularını ve bireyin toplumla olan ilişkisini derinden sorgular. Sanatın toplumu yansıtma kapasitesi, bizi hem geçmişle hem de şimdiki zamanla bağlar. Örneğin, Diego Rivera, Meksika Sosyalisti sanatçısıdır. Rivera, sosyal ve politik konuları işleyen çalışmalar yapmıştır. Örneğin “Man at the Crossroads” adlı eseri, Rivera’nın toplumun ihtiyaçlarına ve beklentilerine dikkat ettiği bir çalışmadır. Bu çalışma, sosyal ve politik konuları işlemektedir ve toplumun dikkatini çekmek için yapılmıştır. Başka bir örnek olarak, Barbara Kruger, feminist sanatçıdır. Kruger, toplumda kadınlar ve cinsiyet eşitliği konularını işleyen çalışmalar yapmıştır. Örneğin “Untitled (Your Body is a Battleground)” adlı eseri, Kruger’in toplumun ihtiyaçlarına ve beklentilerine dikkat ettiği bir çalışmadır. Bu çalışma, feminist ve sosyal konuları işlemektedir ve toplumun dikkatini çekmek için yapılmıştır. Matrakçı Nasuh'un minyatür eserleri, 16. yüzyılın ortalarında Osmanlı İmparatorluğu'nun şehirlerini, insanlarını ve günlük yaşamını detaylı bir şekilde gösterir. Yaşar Kemal'in "İnce Mehmed" serisi, Anadolu'nun köy yaşantısını, inançlarını ve toplumsal dinamiklerini gözler önüne serer. Bu örnekler göstermektedir ki, sanat toplum için görüşünü benimseyen sanatçılar, toplumun ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamak için sanat yaparlar. Bu sanatçılar, sanatın amacının insanların duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini ifade etmekten öte, toplumu eğitmek, değiştirmek veya bir mesaj vermek olduğuna inanırlar. Bu sanatçılar, sosyal, politik ve kültürel konuları işleyerek toplumun dikkatini çekmeye çalışırlar ve bu yolla sanatın toplum için bir fonksiyonu olduğuna inanırlar. İşte bu yüzden sanatın insan için yani halk için olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yukarıda sanatçının ve sanatı konusunda belli başlı görüşleri sayfama taşıdım. Günümüzde bir şair yazar daha doğrusu edebiyatçılar çağının çağdaşı olmak gibi bir zorunluluk hissede biliyorsa ne mutlu. Ama ben yazdım isteyen ulaşır, araştırır eserlerimi görebilir lüksüne sahiptir. Ben kendi adıma Konfor Alanımdan çıkmak gibi bir zorunluluk içinde olduğum içindir ki kendimi sorumluluk içinde hissediyorum… Duygu, bilgi merakım kendi içinde yankısı ve yansıması olan her neyse buna ilham deyin ya da sosyal sorumluluk, ahlak, vicdan deyin içimdeki sese kulak verip; mücadelemi tek başıma kalsam bile sürdürmek umuduyla yazmaya devam edeceğim. Yüreğimle düşünüm, akıl duygumla yansıtmaya çalışıyorum.  Sanatın gelişmesi için önce insanımızın o bilince ulaşıncaya kadar sanat halk için yapılır benim düsturum. Üreten bir ülkede elbette ki insanların estetik bilince ulaşınca o günleri görmek umuduyla diyeceğiz hep birlikte Sanat, sanat için yapılıncaya kadar sanat halk için yapılacak… Edip Cansever’in o müthiş şiiri Mendilimde Kan Sesleri her zaman beynimde dolaşır durur. MENDİLİMDE KAN SESLERİ   Her yere yetişilir  Hiçbir şeye geç kalınmaz ama  Çocuğum beni bağışla  Ahmet Abi sen de bağışla  Boynu bükük duruyorsam eğer  İçimden öyle geldiği için değil  Ama hiç değil  Ah güzel Ahmet abim benim  İnsan yaşadığı yere benzer  O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer  Suyunda yüzen balığa  Toprağını iten çiçeğe  Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine  Konyanın beyaz  Antebin kırmızı düzlüğüne benzer  Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir  Denize benzer ki dalgalıdır bakışları  Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına  Öylesine benzer ki  Ve avlularına  (Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)  Ve sözlerine   (Yani bir cep aynası alım-satımına belki)  Ve bir gün birinin adres sormasına benzer  Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne  Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına  Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına  Minibüslerine, gecekondularına  Hasretine, yalanına benzer Anısı işsizliktir Acısı bilincidir Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan Gülemiyorsun ya, gülmek Bir halk gülüyorsa gülmektir Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi. Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden Dirseğin iskemleye dayalı -- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben -- Cıgara paketinde yazılar resimler Resimler: cezaevleri Resimler: özlem Resimler: eskidenberi Ve bir kaşın yukarı kalkık Sevmen acele Dostluğun çabuk Bakıyorum da simdi O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde. Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi Biz eskiden seninle İstasyonları dolaşırdık bir bir O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar Nazilli kokardı Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen Kadının ütülü patiskalardan bir teni Upuzun boynu Kirpikleri Ve sana Ahmet Abi uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki Sofranı kurardı Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi Çocuklar doğururdu Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi O çocuklar büyüyecek O çocuklar büyüyecek O çocuklar... Bilmezlikten gelme Ahmet Abi Umudu dürt Umutsuzluğu yatıştır Diyeceğim şu ki Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse Çocuklar, kadınlar, erkekler Trenler tıklım tıklım Trenler cepheye giden trenler gibi İşçiler Almanya yolcusu işçiler Kadınlar Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi Ellerinde bavullar, fileler Kolonyalar, su şişeleri, paketler Onlar ki, hepsi Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler Ah güzel Ahmet Abim benim Gördün mü bak Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar Ve dağılmış pazar yerlerine memleket Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile Gelse de Öyle sürekli değil Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün O kadar çabuk O kadar kısa İşte o kadar.   Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar Mendilimde kan sesleri.
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2024 - Çarşamba

Sanat, Sanat İçin Midir, Toplum İçin Midir?

Sanat, insanların duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini ifade etmek için kullandıkları bir araçtır. Bu nedenle, sanatın amacı ve fonksiyonu hakkında farklı görüşler mevcuttur.

Bir görüşe göre, sanat sadece sanat için yapılmalıdır. Bu görüşe göre, sanatçılar, kendilerine göre bir sanat eserini yaratmalı ve bunu paylaşmalıdır. Sanatçının amacı, kendi duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini ifade etmektir ve bunu yaparken toplumun beklentilerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmemelidir. Çünkü sanatçının kendi yaratıcılığını ve yeteneklerini sergilemesi için bir fırsattır.

Bir sanat eserinin amacı, sadece estetik bir değer üretmekse, bu eserin teknik mükemmeliyeti ve estetik özellikleri daha fazla ön plana çıkar. Sanatçı, eserini oluştururken teknik becerilerini en üst seviyede kullanma eğilimindedir. Sanatın sadece estetik bir amaç için üretilmesi, eserin evrensel bir dilde ifade edilmesini sağlar. Bu tür sanat eserleri, kültürel, dini veya siyasi sınırlamalardan bağımsız olarak tüm insanlar tarafından takdir edilebilir.

Sanat, sanat içindir.

Sanatın kendi başına bir değeri vardır ve herhangi bir amaca hizmet etmek zorunda değildir. Zira sanatın özü estetiktir ve bu estetik deneyim, sanatın tek amacıdır. Sanatın "salt sanat için" olması fikri, özgür bir ifade biçimi olarak toplumsal, siyasi veya ekonomik bir amaç taşımadan sadece estetik değer üretme amacı güder.

Sanat, sanatçının düşüncelerini, duygularını ve hayal gücünü özgürce ifade ettiği bir platformdur. Bir eserin sadece estetik bir amaç taşıması, sanatçının iç dünyasını tam anlamıyla yansıtmasına ve sadece sanat için yapıldığında, sanatçının duygularını ve düşüncelerini saf bir şekilde ifade etmesine olanak tanır. Bu, sanatçının iç dünyasını dışa vurmasını sağlar ve izleyiciye bu saf duyguları deneyimleme şansı verir. Bu tür sanat eserleri, kültürel, dini veya siyasi sınırlamalardan bağımsız olarak tüm insanlar tarafından takdir edilebilir.

Sanat sanat için görüşünü benimseyen sanatçılar, kendi yaratıcılıklarını ve yeteneklerini sergilemek için çalışmalar yaparlar. Bu sanatçılar, toplumun beklentilerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmeden, kendi iç dünyalarından ilham alarak, sanat eserleri yaratırlar.

Örneğin, Jackson Pollock, 20. yüzyılın öncü abstrakt ekspresyonist sanatçılarından biridir. Pollock, kendi yaratıcılığını ve yeteneklerini sergilemek için “damlama” tekniğini kullanmıştır. Bu teknikte, boya fırçası yerine, boya damlatılır veya atılır, sanatçı bu boyaları kullanarak, resimlerini oluşturur. Bu tekniği ile yaptığı çalışmalar, sanatçının kendi iç dünyasından ilham alarak yaptığı çalışmalardır ve toplumun beklentilerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmeden yapılmıştır.

Başka bir örnek olarak, Salvador Dali, surrealizm akımının öncülerinden biridir. Dali, kendi yaratıcılığını ve yeteneklerini sergilemek için, rüyaları ve kişisel düşüncelerini resimlerine yansıtmıştır. Örneğin “The Persistence of Memory” adlı eseri, sanatçının kendi iç dünyasından ilham alarak yaptığı bir çalışmadır. Bu çalışma, toplumun beklentilerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmeden yapılmıştır.

Bu örnekler göstermektedir ki, sanat sanat için görüşünü benimseyen sanatçılar, kendi yaratıcılıklarını ve yeteneklerini sergilemek için çalışmalar yaparlar. Bu sanatçılar, kendi iç dünyalarından ilham alarak, kendi yaratıcı süreçlerini izlerler ve bu süreçte toplumun beklentilerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmezler. Sanat sanat için görüşünü benimseyen sanatçılar, sanatın amacının kendi yaratıcılıklarını ve yeteneklerini sergilemek olduğuna inanırlar.

James Joyce, "Sanatçının Portresi" adlı eserinde sanatın bağımsızlığını ve özgürlüğünü vurgular. Sanatçının tek görevi, gerçekliği olduğu gibi tasvir etmektir, bu nedenle dış etkenlere boyun eğmemelidir.

Vincent van Gogh'un ünlü tablosu, sanatçının Fransa'da bir akıl hastanesinin penceresinden gördüğü manzarayı betimler. Sanatçının iç dünyası, tablonun renkleri ve dönenceleri ile birleşerek sanatçının duygusal durumunu ve evrenin büyüsünü ifade eder. "Yıldızlı Gece" adlı bu tablo bir mesaj ya da toplumsal eleştiri taşımaz. Bunun yerine tablo, renkler, dönenceler ve yıldızların parlaklığı aracılığıyla saf bir estetik ve duygusal deneyim sunar.

V. Kandinsky'nin “Birkaç Daire” adlı resmi bir dizi renkli daire ile tanımlanır. Sanatçı, müziğin sanatta nasıl bir etkisi olabileceğini araştırmış ve bu eserinde renkler arasındaki harmoniyi ve çatışmayı keşfetmiştir. "Birkaç Daire", bir hikâye anlatmaz ya da toplumsal bir mesaj taşımaz. Bu eser, renklerin ve şekillerin saf estetik etkileşimi üzerine derin düşüncelere yönlendirmesidir...

Mona Lisa'nın gülümsemesi de sadece göz zevkine hitap eden estetik bir deneyim sunar. Bu eserlerin değeri, onların toplumsal bir amaca hizmet etmelerinde değil, estetik açıdan sundukları deneyimdedir.

Bazı eserler, belirli bir toplum veya döneme özgü olmaksızın evrenseldir. Örneğin, Bach'ın müziği yüzyıllar boyunca farklı kültürlerde ve toplumlarda takdir edilmiştir.

Sonuç olarak, sanatın "salt sanat için" olması sanatın evrenselliğini, özerkliğini ve saf duyguların ifade edilmesini vurgular. Bu vurgu da sanat eserinin evrensel bir değer kazanmasına olanak tanır.

Sanat toplum içindir.

Diğer bir görüşe göre ise, sanat toplum için yapılmalıdır. Bu görüşe göre, sanatçılar, toplumun ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamak için sanat yapmalıdır. İnsanların duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini ifade etmekten öte, toplumu eğitmek, değiştirmek veya bir mesaj vermek olmalıdır. Toplumun kendisini daha iyi anlamasına ve gelişmesine hizmet etmelidir.

Sanatın sadece estetik bir zevk aracı olmadığı, aynı zamanda toplumu aydınlatma ve eğitme gücüne sahip olduğu söylenebilir. Sanat toplum için görüşünü benimseyen sanatçılar, toplumun ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamak için sanat yaparlar. Bu sanatçılar, sanatın amacının insanların duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini ifade etmekten öte, toplumu eğitmek, değiştirmek veya bir mesaj vermek olduğuna inanırlar.

Sanat, tarih boyunca birçok farklı kültürde ve toplumda var olmuştur. Bu varoluşun temelinde, sanatın toplumun bir yansıması, bir tepkisi veya bir rehberi olması yatar.

Picasso'nun "Guernica" tablosu, İspanya iç Savaşı sırasında Guernica şehrinin bombardımanını ve sivil kayıpları dramatik bir şekilde gözler önüne sererek savaşın yıkıcı etkilerine dikkat çeker. Bu tür eserler, toplumsal sorunlara dikkat çekmek ve insanları harekete geçirmek için güçlü bir araçtır.

Sanat, tarihin her döneminde sadece estetik bir zevk aracı olarak değil, aynı zamanda toplumsal değişimin öncüsü olarak da karşımıza çıkar.

Sanat eserleri, toplumsal sorunları gözler önüne seren birer ayna görevi görebilir. Örneğin, Honore Daumier'in resimleri 19. yüzyıl Fransa'sındaki toplumsal eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri eleştirerek toplumu bu konularda bilinçlendirmiştir. Bu tür eserler, insanların kendi toplumlarındaki sorunları görmelerine ve bu sorunlarla yüzleşmelerine yardımcı olur.

Sanat, bireyleri toplumsal meselelere duyarlı kılarak duygudaşlık oluşturabilir. Örneğin, John Steinbeck'in "Fareler ve İnsanlar" adlı eseri, Büyük Buhran dönemindeki Amerika'da yaşanan zorlukları ve insanların birbirine olan bağlılıklarını gözler önüne serer. Okuyucular, bu tür eserler sayesinde başkalarının yaşadığı zorlukları daha iyi anlama kapasitesine sahip olurlar.

Sanat, bireyleri harekete geçmeye teşvik edebilir. Örneğin, 1960'larda Amerika'da sivil haklar hareketinin yükselmesinde, sanatın ve müziğin önemli bir rolü olmuştur. Bu eserler, insanları eyleme geçmeye teşvik eden bir ilham kaynağı olmuştur. Böylece sanat, toplumsal değerlerin ve normların sorgulanmasına imkân tanır.

Goya'nın "3 Mayıs 1808" adlı tablosu, Napolyon'un İspanya'yı işgali sırasında gerçekleşen bir infazı gözler önüne serer. Bu eser, sadece bir tarihi olayı değil, aynı zamanda o dönemin siyasi ve toplumsal atmosferini de yansıtır.

Edvard Munch'un "Çığlık" tablosu, endüstriyel dönemin getirdiği yabancılaşmanın ve modern insanın içsel kaygılarının bir ifadesidir. Bu eser, dönemin toplumsal duygularını ve bireyin toplumla olan ilişkisini derinden sorgular. Sanatın toplumu yansıtma kapasitesi, bizi hem geçmişle hem de şimdiki zamanla bağlar.

Örneğin, Diego Rivera, Meksika Sosyalisti sanatçısıdır. Rivera, sosyal ve politik konuları işleyen çalışmalar yapmıştır. Örneğin “Man at the Crossroads” adlı eseri, Rivera’nın toplumun ihtiyaçlarına ve beklentilerine dikkat ettiği bir çalışmadır. Bu çalışma, sosyal ve politik konuları işlemektedir ve toplumun dikkatini çekmek için yapılmıştır.

Başka bir örnek olarak, Barbara Kruger, feminist sanatçıdır. Kruger, toplumda kadınlar ve cinsiyet eşitliği konularını işleyen çalışmalar yapmıştır. Örneğin “Untitled (Your Body is a Battleground)” adlı eseri, Kruger’in toplumun ihtiyaçlarına ve beklentilerine dikkat ettiği bir çalışmadır. Bu çalışma, feminist ve sosyal konuları işlemektedir ve toplumun dikkatini çekmek için yapılmıştır.

Matrakçı Nasuh'un minyatür eserleri, 16. yüzyılın ortalarında Osmanlı İmparatorluğu'nun şehirlerini, insanlarını ve günlük yaşamını detaylı bir şekilde gösterir.

Yaşar Kemal'in "İnce Mehmed" serisi, Anadolu'nun köy yaşantısını, inançlarını ve toplumsal dinamiklerini gözler önüne serer.

Bu örnekler göstermektedir ki, sanat toplum için görüşünü benimseyen sanatçılar, toplumun ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamak için sanat yaparlar. Bu sanatçılar, sanatın amacının insanların duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini ifade etmekten öte, toplumu eğitmek, değiştirmek veya bir mesaj vermek olduğuna inanırlar. Bu sanatçılar, sosyal, politik ve kültürel konuları işleyerek toplumun dikkatini çekmeye çalışırlar ve bu yolla sanatın toplum için bir fonksiyonu olduğuna inanırlar. İşte bu yüzden sanatın insan için yani halk için olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yukarıda sanatçının ve sanatı konusunda belli başlı görüşleri sayfama taşıdım. Günümüzde bir şair yazar daha doğrusu edebiyatçılar çağının çağdaşı olmak gibi bir zorunluluk hissede biliyorsa ne mutlu. Ama ben yazdım isteyen ulaşır, araştırır eserlerimi görebilir lüksüne sahiptir. Ben kendi adıma Konfor Alanımdan çıkmak gibi bir zorunluluk içinde olduğum içindir ki kendimi sorumluluk içinde hissediyorum… Duygu, bilgi merakım kendi içinde yankısı ve yansıması olan her neyse buna ilham deyin ya da sosyal sorumluluk, ahlak, vicdan deyin içimdeki sese kulak verip; mücadelemi tek başıma kalsam bile sürdürmek umuduyla yazmaya devam edeceğim. Yüreğimle düşünüm, akıl duygumla yansıtmaya çalışıyorum. 

Sanatın gelişmesi için önce insanımızın o bilince ulaşıncaya kadar sanat halk için yapılır benim düsturum. Üreten bir ülkede elbette ki insanların estetik bilince ulaşınca o günleri görmek umuduyla diyeceğiz hep birlikte Sanat, sanat için yapılıncaya kadar sanat halk için yapılacak…

Edip Cansever’in o müthiş şiiri Mendilimde Kan Sesleri her zaman beynimde dolaşır durur.

MENDİLİMDE KAN SESLERİ

 

Her yere yetişilir 

Hiçbir şeye geç kalınmaz ama 

Çocuğum beni bağışla 

Ahmet Abi sen de bağışla 

Boynu bükük duruyorsam eğer 

İçimden öyle geldiği için değil 

Ama hiç değil 

Ah güzel Ahmet abim benim 

İnsan yaşadığı yere benzer 

O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer 

Suyunda yüzen balığa 

Toprağını iten çiçeğe 

Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine 

Konyanın beyaz 

Antebin kırmızı düzlüğüne benzer 

Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir 

Denize benzer ki dalgalıdır bakışları 

Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına 

Öylesine benzer ki 

Ve avlularına 

(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi) 

Ve sözlerine  

(Yani bir cep aynası alım-satımına belki) 

Ve bir gün birinin adres sormasına benzer 

Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne 

Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına 

Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına 

Minibüslerine, gecekondularına 

Hasretine, yalanına benzer

Anısı işsizliktir

Acısı bilincidir

Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan

Gülemiyorsun ya, gülmek

Bir halk gülüyorsa gülmektir

Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.

Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden

Dirseğin iskemleye dayalı

-- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --

Cıgara paketinde yazılar resimler

Resimler: cezaevleri

Resimler: özlem

Resimler: eskidenberi

Ve bir kaşın yukarı kalkık

Sevmen acele

Dostluğun çabuk

Bakıyorum da simdi

O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.

Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi

Biz eskiden seninle

İstasyonları dolaşırdık bir bir

O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar

Nazilli kokardı

Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası

Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında

Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen

Kadının ütülü patiskalardan bir teni

Upuzun boynu

Kirpikleri

Ve sana Ahmet Abi

uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki

Sofranı kurardı

Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı

Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi

Çocuklar doğururdu

Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi

O çocuklar büyüyecek

O çocuklar büyüyecek

O çocuklar...

Bilmezlikten gelme Ahmet Abi

Umudu dürt

Umutsuzluğu yatıştır

Diyeceğim şu ki

Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler

Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi

Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse

Çocuklar, kadınlar, erkekler

Trenler tıklım tıklım

Trenler cepheye giden trenler gibi

İşçiler

Almanya yolcusu işçiler

Kadınlar

Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi

Ellerinde bavullar, fileler

Kolonyalar, su şişeleri, paketler

Onlar ki, hepsi

Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler

Ah güzel Ahmet Abim benim

Gördün mü bak

Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar

Ve dağılmış pazar yerlerine memleket

Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile

Gelse de

Öyle sürekli değil

Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün

O kadar çabuk

O kadar kısa

İşte o kadar.

 

Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar

Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar

Mendilimde kan sesleri.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ulus okuru
(13.11.2024 13:05 - #2093)
Eline gönlüne sağlık Sayın Ozturk
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.