Güncel ekonomi politik, edebiyatımıza yansıyor mu?
Türkiye’nin ekonomi politiği romana-öyküye-deneme ve şiire ne ölçüde yansımaktadır?
Zamanın ruhunu kavradık mı, yeterince aktarabildik mi?..
80 sonrasına “yeni yalan zamanlar” denilmişti, günümüz dünyasında “karanlık zamanlar” yakıştırmasının gerçekliği nedir?
Solan soldurulan bakışlar, başlamadan biten rüyalar-özlemler, geleceksizlikle umutsuzlaşan gençler…
Hiçbir yazar çağının karanlığına teslim olamaz.
“Kamusal bir eylemdir” yazarın tanıklığı, susmaz, susamaz, susmamalıdır da.
Yazar konuşacak, eleştirecek, yorum getirecek, açıklayacak ve durmadan gerçekleri anlatacak…
Elbette zamanının toplumsal gerçeklerini önceleyerek, sınıfsal gerçekleri etik ve estetik ölçülerde dile getirerek...
Neleri, niçin ve nasıl yapmamız gerektiğini bilerek, nasıl yazacağımızı da irdeleyerek.
Sorumlu bir yazar; “bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler” diyemez.
Ekonomi, eğitim, sağlık, çevre, çocuk hakları aklınıza ne gelirse her şey politiktir.
Hemen her şeyin bir diyalektiği ve ekonomi politiği vardır.
Bu açıklayıcı bilimsel felsefe ile yola çıkıp yaşamı, dünyayı, evreni, insanı çözümleyebilir, iyileştirici katkılar sunabiliriz.
Türkiye’mizin ekonomi politiğinde bugünün yazarları ne yapıyor?
Yüksek enflasyondan, geçim darlığına, işsizlikten dış politikaya, toplumsal yozlaşmadan kültürel çürümüşlüğe, sağlıktan eğitime hangi toplumsal sorun romanımıza-öyküye, şiir ve denemeye yansıyor?
Ülkemiz sayısız romanlık- öykülük konuyla doldu.
Bunlar yüksek bir etik ve estetik bakışla edebiyatımıza ne kadar yansımıştır?
Nazım Hikmet 50’li yıllarda NATO’ya, Amerika’ya, zamanın Başbakanına yönelik şiirler yazmıştı, Mahzuni Türküler söyledi, Cahit Külebi şiirler yazmıştı. Rıfat Ilgaz öğrencilerinden oluşan “sınıf”ını anlatmıştı.
Ya şimdi, buyurun örnek verin, Tahsin Yücel Gökdelen romanını yazmıştı bir kaç yıl önce. Kumru Kumru’yu yazmıştı.
Başka neler var?..
Bugün yazarlar içinden geçilen karanlığı görüp yazmalı, öykülerle, romanlarla, deneme ve şiirlerle dolmalı masalarımız.
Büyük İnsanlık için yapmalıyız bunu..