Halit Suiçmez - Ekonomist/Yazar
Köşe Yazarı
Halit Suiçmez - Ekonomist/Yazar
 

ZAMAN İLE SOHBET…

Hayatta bitmez düşüncelerden biri de zaman kavramı… Nedir, gerçekliği var mıdır, amacı, kapsamı ve yöntemi üzerine bir şey söylenebilir mi? Zamanın da bir felsefesi var mutlaka. Bizi şimdilik aşar. Sohbete başlar, onu anlayabilme çabasına yönelebiliriz belki. “Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında…” diyen Ahmet Hamdi Tanpınar’ dan “zaman görecelidir” diyen Einstein'a kadar… Cemal Süreya, hayat süresini kırlangıç ömrüyle öngörmeye çalışmış. “Lokman Şair senin hayatın 7 kırlangıcın hayatı kadar Altısını ardı ardına yaşadın Bir kırlangıcın daha var” Kırlangıç ömrü 9 yıl. Ama şair 63’e ulaşamadan elli dokuzunda ölmüştür. Nazım Hikmet’in şiirinde de zamana ve hızına göndermeler vardır. “Atlılar atlılar kızıl atlılar Atları rüzgâr kanatlılar Atları rüzgâr kanat… Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat…” Mustafa Süreyya Sezgin’in dizelerinde farklı zaman algısı vardır. “…Zaman artık hedeflere engel Her neredeysen Bir an evvel Erguvanlar solmadan gel…” Edebiyatın da felsefenin de derin konularından biri değil midir zaman? “Dün”, “bugün”, “yarın” diye parçalarız zamanı. İktisatta; kısa dönem, orta ve uzun dönem diye politikalar öne süreriz. Akıp giden bir gerçeklik midir? Hiç kimse zamanın nasıl akıp gittiğini görmemiş, işitmemiş ve kaydetmemiştir. Ama yine de böyle algılanır çoğunlukla... Değişme süreciyle kavrıyoruz aslında biz onu. Fark edip ölçmeye çalışıyoruz. Her şeyden bağımsız, kendi başına akıp giden bir gerçeklik mi? Fizik ve hız devreye girince zaman, göreceli bir kavram olmaktadır. Sosyal bilimler söz konusu olduğunda da “tarihsel zaman”, değişim ile birlikte devreye girmektedir. Bu durumda zaman, bir hareketi başka bir hareketin süresine ilişkilendiren göreli bir kavram mı olmaktadır? Zaman, doğadan gelen bir şey değildir. Döngüsel mi, düz biçimde ilerleyen çizgisellik ya da git-gelli salınım mı geçerlidir? Toplumsal yaşamın geliştirdiği kavramsal bir yapıdır. Bir kuşun zaman algısı var mı, o acaba bir şeye veya bir yere “geç kalır mı”? Zaman bilinci olmayan topluluklar var mıdır yer yüzünde? Dil öğreten öğretmenlere soralım; Geçmiş ya da gelecek zamanı olmayan bir dil var mı? Hayden isimli bir yazar bundan söz etmiş 1987’de, “Evolution of Time Constructs” başlıklı yazısında. Zamana ilişkin sanırım en önemli kavram “değişme” ve harekettir. Bunlar zaman içinde yer almaktan çok zamanı tanımlamaktadırlar. Zaman, hareketin, değişmenin süresidir. Bütün bunlara bakarak belki de şunu öne sürebiliriz ki, yaşamda “denge” den çok “değişmeyi ve “gelişme”yi açıklamaya çalışan anlayışları önceleyebiliriz. Melih Cevdet Anday’ın “Duran Zaman Akan Zaman” isimli kitabı, sinemada Asri Zamanlar filmi, tarımda hasat zamanı, Fatsa’da fındık zamanı dediğimizde hep bir hareketi, değişimi, sürekliliği vurgularız. Sait Faik de dizeleri arasında “kiraz mevsiminin sevişme vakti” olduğunu yazar. Zaman kavramı, bilimde-sanatta-günlük yaşamda değişik algılanabilir, kuzeyde-güneyde, yazda-kışta, farklı tanımlanabilir, gençlikte-yaşlılıkta hızına yetişilmeyebilir... Kahvehanelerde, parklarda kimileri de “vakit geçiriyoruz, zaman öldürüyoruz” diyebilir. Onu öldürmek değil de doğurmak ve belki de yaratıp içimizi zenginleştirmek doğrudur. Geniş zamanlı aşklar isterdim her romanı bitirdiğimde... Yaşlılık o geniş zamanların umutsuz özlemiyle doluyor şimdi. Zaman üzerine sohbetten bir zaman felsefesi çalışmasına doğru yol almak üzere, herkese üretken zamanlar dilerim.
Ekleme Tarihi: 15 Ocak 2025 - Çarşamba

ZAMAN İLE SOHBET…

Hayatta bitmez düşüncelerden biri de zaman kavramı…

Nedir, gerçekliği var mıdır, amacı, kapsamı ve yöntemi üzerine bir şey söylenebilir mi?

Zamanın da bir felsefesi var mutlaka.

Bizi şimdilik aşar.

Sohbete başlar, onu anlayabilme çabasına yönelebiliriz belki.

“Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında…” diyen Ahmet Hamdi Tanpınar’ dan “zaman görecelidir” diyen Einstein'a kadar…

Cemal Süreya, hayat süresini kırlangıç ömrüyle öngörmeye çalışmış.

“Lokman Şair senin hayatın

7 kırlangıcın hayatı kadar

Altısını ardı ardına yaşadın

Bir kırlangıcın daha var”

Kırlangıç ömrü 9 yıl. Ama şair 63’e ulaşamadan elli dokuzunda ölmüştür.

Nazım Hikmet’in şiirinde de zamana ve hızına göndermeler vardır.

“Atlılar atlılar kızıl atlılar

Atları rüzgâr kanatlılar

Atları rüzgâr kanat…

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat…”

Mustafa Süreyya Sezgin’in dizelerinde farklı zaman algısı vardır.

“…Zaman artık hedeflere engel

Her neredeysen

Bir an evvel

Erguvanlar solmadan gel…”

Edebiyatın da felsefenin de derin konularından biri değil midir zaman?

“Dün”, “bugün”, “yarın” diye parçalarız zamanı.

İktisatta; kısa dönem, orta ve uzun dönem diye politikalar öne süreriz.

Akıp giden bir gerçeklik midir?

Hiç kimse zamanın nasıl akıp gittiğini görmemiş, işitmemiş ve kaydetmemiştir.

Ama yine de böyle algılanır çoğunlukla...

Değişme süreciyle kavrıyoruz aslında biz onu.

Fark edip ölçmeye çalışıyoruz.

Her şeyden bağımsız, kendi başına akıp giden bir gerçeklik mi?

Fizik ve hız devreye girince zaman, göreceli bir kavram olmaktadır.

Sosyal bilimler söz konusu olduğunda da “tarihsel zaman”, değişim ile birlikte devreye girmektedir.

Bu durumda zaman, bir hareketi başka bir hareketin süresine ilişkilendiren göreli bir kavram mı olmaktadır?

Zaman, doğadan gelen bir şey değildir. Döngüsel mi, düz biçimde ilerleyen çizgisellik ya da git-gelli salınım mı geçerlidir?

Toplumsal yaşamın geliştirdiği kavramsal bir yapıdır.

Bir kuşun zaman algısı var mı, o acaba bir şeye veya bir yere “geç kalır mı”?

Zaman bilinci olmayan topluluklar var mıdır yer yüzünde?

Dil öğreten öğretmenlere soralım;

Geçmiş ya da gelecek zamanı olmayan bir dil var mı?

Hayden isimli bir yazar bundan söz etmiş 1987’de, “Evolution of Time Constructs” başlıklı yazısında.

Zamana ilişkin sanırım en önemli kavram “değişme” ve harekettir.

Bunlar zaman içinde yer almaktan çok zamanı tanımlamaktadırlar.

Zaman, hareketin, değişmenin süresidir.

Bütün bunlara bakarak belki de şunu öne sürebiliriz ki, yaşamda “denge” den çok “değişmeyi ve “gelişme”yi açıklamaya çalışan anlayışları önceleyebiliriz.

Melih Cevdet Anday’ın “Duran Zaman Akan Zaman” isimli kitabı, sinemada Asri Zamanlar filmi, tarımda hasat zamanı, Fatsa’da fındık zamanı dediğimizde hep bir hareketi, değişimi, sürekliliği vurgularız.

Sait Faik de dizeleri arasında “kiraz mevsiminin sevişme vakti” olduğunu yazar.

Zaman kavramı, bilimde-sanatta-günlük yaşamda değişik algılanabilir, kuzeyde-güneyde, yazda-kışta, farklı tanımlanabilir, gençlikte-yaşlılıkta hızına yetişilmeyebilir...

Kahvehanelerde, parklarda kimileri de “vakit geçiriyoruz, zaman öldürüyoruz” diyebilir.

Onu öldürmek değil de doğurmak ve belki de yaratıp içimizi zenginleştirmek doğrudur.

Geniş zamanlı aşklar isterdim her romanı bitirdiğimde...

Yaşlılık o geniş zamanların umutsuz özlemiyle doluyor şimdi.

Zaman üzerine sohbetten bir zaman felsefesi çalışmasına doğru yol almak üzere, herkese üretken zamanlar dilerim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ahmet Duran
(15.01.2025 13:11 - #2389)
Merhbalar Halit Hocam, Zamanı bol örneklerle özgün bir pencereden ele almışsınız. Yazınızı zevkle oldum. Fatsa'dan selam ve muhabbetler...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.