Ülke gerçekleri;
Bir gün, bir toplantı salonunda üst düzey bir liderimiz konuşma yapıyordu. Sözü her bitirdiğinde, salondakiler alkışlarla yerlerinden fırlıyor, "Ne müthiş bir vizyon efendim!" diyerek takdirlerini haykırıyor, alkıştan ve slogandan adeta salonu yıkılıyordu. Oysa liderimiz yalnızca haftalık hava durumu tahminlerinden bahsediyordu. Konunun önemiyle ilgisi olmaksızın, sözleri sanki geleceği şekillendiren ilahi bir öngörüymüşçesine yorumlanıyordu.
Ardından bir yemeğe geçildi. Sofraya getirilen sıradan bir mercimek çorbası, öyle bir övüldü ki "Efendim, bu çorba sizin liderliğinizin bir yansıması; bu tat adeta ilham veriyor!" dediler. Liderimiz kaşığını usulca çorbaya daldırıp, "Mercimek biraz tuzlu olmuş galiba, değil mi Necdet?" diye sordu. Ancak yanıt, samimi bir geri bildirim yerine, dalkavukluğun ustalıkla işlenmiş bir örneği oldu: "Hayır efendim, bu çorba bize derin bir anlam kazandırıyor. Tadındaki bu eşsiz denge, liderliğinizin mutfak sanatlarına da uzandığını gösteriyor!"
Sanat koleksiyonunu gezmeye karar verdiğinde de dalkavuklar hazır bekliyordu. Bir A4 kağıdına üç çizgi çekti; adı "Yarın" oldu. Ne içerik, ne teknik, ne de estetik kaygılar vardı. Ama dalkavuklar işi şansa bırakmadı: "Efendim, bu çizgiler liderlik stratejinizin sanatsal bir özeti," diyerek milyonlar harcadı. Liderimiz içtenlikle, "Aslında yanlışlıkla yaptım, kalem kaymıştı," dedi; ama onu duyan olmadı. Alkışlar yükselmişti bile.
Sonunda liderimiz balkona çıktı ve "Kendiniz olun," dedi. Fakat kalabalık, "Ne müthiş bir vizyon efendim, kendimizi nasıl değiştirebiliriz?" diyerek onun sözlerini kendi bildikleri gibi yorumladı. O an bir başka dalkavuk söze girdi: "Efendim, sizden ilham alarak eski benliğimizi terk etmeliyiz. Sizin yol göstericiliğiniz olmadan kendimiz olmak dahi mümkün değil!"
Dalkavukluk coşkusu, bu coğrafyanın bitmeyen hazinesi olmaya devam etti. Yöneticiler, güç sahipleri, sanatçılar, hatta sokaktaki insan bile bazen bu döngünün içine çekildi. Çünkü dalkavukluk sadece bir bireyin değil, bir sistemin beslediği bir olguya dönüşmüştü. Sadece dalkavuklar değil, dalkavukluğun kabul gördüğü yapılar da bu oyunu oynadı.
Bu topraklarda tarımda ürün çeşitliliği kadar dalkavuk yetiştirmenin de ustasıyız. Gerçek bereket, dalkavukluğun sonsuz gücü gibi görünüyor. Çünkü bazen alkışlar gerçeğin önüne geçebiliyor. Vesselam.