Nasıl yoğurt sütün, şiir türkünün ham maddesi ise, kadın da insan ve insanlığın ham maddesidir.
Kadınlarımız, gönül bahçemizde yetişen en güzel ve en güçlü birer çiçeklerdir. Bu naif yürekli çiçeklerimize, birkaç tatlı söz söylendiğinde, birden güzelleşip çevrelerini gülücükleri ve bakışlarıyla aydınlatarak, etrafa mis gibi kokular saçarlar.
Dini, yönetim şekli olarak kabul edilen toplumlarda, kadınlarımız ikinci plana itilerek sıradanlaştırılmıştır. Ayrıca bu ülkelerde, ülkenin gelişimi ile ilgili eğitim ve sanayide, kadınlarımız gibi ikinci, üçüncü plana itilmiştir.
Eğitimden bihaber yetişen kişi ve kişiler sevgisiz büyür. Sevgisiz büyüyen bu kişiler şiddet bağımlısı, tutucu, bağnaz, cahil ve saldırgan olurlar. Hal böyle olunca, kendinden zayıf olanları, ezer üzer, rencide eder, incitir, kırar, döker ve daha acısı da kadına zulmü, Yüce Hakkın kendisine verilmiş doğal bir hak olduğuna inanır.
Bu tür hurafelerle yetişmiş, yetiştirilmiş kişiler, öfkelerini, psikolojik sorunlarını, cinsel eğilimlerini, daha da kötüsü güç gösterilerini, cehaletin dışladığı kadınlarımız üzerinde gösterirler.
Böylece, fiziksel ve psikolojik baskıya maruz kalan kadınlarımız, Polisimizin ve jandarmamızın aldığı yetersiz tedbir ve koruyucu önlemlerine rağmen korku, çaresizlik ve güvensizlik içinde yaşamına devam etmek zorunda bırakılır.
Bütün bunların altında yatan gerçeklerse, erkek egemenliği, kadın erkek arasında ki eşitliği hiçe sayması, kadınım dediği kadını nasıl sevmesini bildiği kadar, o sevdiği kadına nasıl davranılacağını bilmemek, daha da vahimi şiddet gören kadınlarımızın bu şiddete maruz kalmalarını kadere bağlamak yatmaktadır.
Yukarda ki işaret ettiğimiz olumsuzluklara dur diyebilmek için, her türlü şiddete, kadın cinayetine ve çocuk gelinlere, şiddet içeren mafya yanlısı filmlere müsamaha göstermemek, ülke düzeyinde hareket ederek, kadınlarımıza karşı olan tutum ve davranışlarımız hakkında bilgi sahibi yaparak, kadınlarımızın da bu toplumun birer breyi olduğu gerçeğini kabul ettirip, halkın kadınlar hakkındaki kokuşmuş çürük zihniyetini değiştirmeliyiz.
Ayrıca kadınlarımızı her alanda destekleyerek, meslek edinmelerini sağlayıp, ekonomik özgürlüklerine kavuşturmalıyız.
Dahada önemlisi, kadınlarımıza karşı işlenmiş suçların görüldüğü davalarda, mağduru oynayan, insan müsveddesinin, “Haksız Tahrik “indirimi denen maddeyi kanun ve yasalarımızdan kaldırmalıyız. Kaldırmalıyız ki, tekrar aynı suçu işleme cüretini göstermesin, gösteremedin.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir” Neşet Ertaş’ın “Kadın insan biz insanoğluyuz “sözünü beyinlere, kazımalıyız.
Erkeğin, kadınsız var olamayacağı gibi, erkek tarafından sevilip koklanmadık kadında, güzelleşip, açılıp saçılıp, etrafa koku saçamazlar. Birbirlerini tamamlayan kadın ve erkeklerimizin, birbirlerine karşı sevgi ve saygının tavan yapacağı bir yıl olması dileklerimle.
Kadına Kalkan Eller
Dövülen eşitin taht ile tacın
Artık bu bilince varılmalıdır
Anneniz kızınız yâr yaren bacın
Yasalarla hesap sorulmalıdır
Eğer kırmaz isen öçbe inadı
Kim verecek nasıl sana muradı
Daha kırılmadan kolu kanadı
Sevgiyle şefkatle sarılmalıdır
İblise eş değer karabasanlar
Âlim edasıyla kendin kasanlar
Beyinden hasarlı öfke kusanlar
Eğitimler alıp durulmalıdır
Soğuk kaldırıma kanı akmadan
Etnik kökenine dönüp bakmadan
Bir tekinin bile canın yakmadan
Halk mahkemeleri kurulmalıdır
Tek tek tespit edip yöre illeri
Zulüm haktır diyen sivri dilleri
Altınel kadına kalkan elleri
Yasa koyup bir bir kırılmalıdır
Altınel (Şükrü Altınel)