Empati!
“Empati, insanların birbirini daha iyi anlaması, duygusal bağlar kurması ve toplumsal dayanışmanın güçlenmesi için hayati öneme sahip. Empati sayesinde, başkalarının yaşadığı zorlukları daha iyi anlayabilir, daha duyarlı ve adaletli bir toplum bireyleri olabiliriz.
Empati yapmak, aynı zamanda toplumsal sorunların çözümünde de önemli bir rol oynar. Başkalarının yaşadıklarını ve sorunlarını anladığımızda, onların yanında durmak ve birlikte hareket etmek daha kolay hale gelir.”
Neler Gördük Neler...
Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan olaylar, toplumun karşı karşıya olduğu adaletsizlikleri ve vicdansızlıkları gözler önüne seriyor. Alkollü olarak kullandığı lüks marka otomobiliyle polis memurunu öldürdüğü halde sokaklarda fink atan zengin züppelerinden, sokak ortasında genç kızı taciz edenlere kadar birçok olay, vicdanlarımızı yaralıyor.
Hukukun ve Adaletin Kayboluşu
Hukuk ve adalet hiçbir zaman ülkemizde bu ölçüde aranır olmadı. Küçücük kız çocuğunu katledenlerin yargılanmasında yaşanan gariplikler, dolandırıcıların sorgulamalarının katakulliye getirilmesi ve bebek ölümleri üzerinden rant sağlanması, hukuk sistemimizin ne derece işlediğini sorgulatıyor. "Ne oldu bu ülkenin hukukuna?" sorusu, toplumun her kesiminde yankı buluyor.
Merhamet ve Zarafetin Kayboluşu
Feodal kafalı erkek düzeninin hala geçerliliğini yitirmemesi ve yaratılan nefret ikliminde zalimlerin ve cahillerin daha da fütursuzlaşması, merhametin ve zarafetin kaybolduğunu gözler önüne seriyor. Haksızlığa karşı durmanın modası geçerken, sosyal medyada maaşa bağlanmış tetikçi trollerin tehlikesi göz ardı ediliyor. "Ne oldu bu ülkenin merhametine?" ve "Ne oldu bu memleketin zarafetine?" soruları, günümüzde adeta cevapsız kalıyor, cevap bulamıyor.
Cehalet ve Adam Kayırma
Toplumdaki cehaletin ve adam kayırmanın, eğitim sisteminde ve kamusal alanda nasıl büyük yaralar açtığını görüyoruz. Mülakat kaldırılmadan, bilgiye erişim ve adil fırsatlar sağlanmadan, gerçek bir toplumsal ilerleme sağlamak zor ve gittikçe daha da olanaksızlaşıyor. "Ne oldu bu ülkenin eğitimine?" sorusu da bu bağlamda önem kazanıyor.
Rüşvet ve Aymazlık
Rüşvetin ve aymazlığın, devlet kurumlarında ve özel sektörde yaygınlaşması, toplumsal güveni zedeleyerek insanları çaresiz bırakıyor. "Ne oldu bu ülkenin dürüstlüğüne?" sorusu, içimizi acıtıyor. İşsizlik oranlarının artması, genç nüfusun geleceğe dair umutlarını kırarken, yolsuzlukların önü alınamıyor. İş ve aş arayan insanların, hakkını aramakta zorlandığını, yolsuzlukların ise üstünün kapatıldığını görüyoruz. "Ne oldu bu ülkenin adaletine?" sorusu, gün geçtikçe daha da önem kazanıyor.
Gençliğin ve Toplumun Düşüşü
Uyuşturulan gençlik, ahlaksız fenomenlerle karşı karşıya kalırken, kadınların dövüldüğü, öldürüldüğü çocukların tecavüze uğradığı ve uyuşturucu ticaretinin aleni yapıldığı bir ortamda, "bana ne" anlayışı hüküm sürüyor. "Ne oldu insanların dirayetli duruşuna?" sorusu cevap bulamıyor.
Geleceğe Dair Umutlarımız
Sarı sıcak yılların insan odaklı yaşayışını, hak ve hukuka bakış açısını mumla arar olduk. Komşu komşuyu tanımaz, çocuk ebeveynleri, ebeveynler çocuklarını tanımaz, daha doğrusu, kimse kimseyi tanımaz oldu. Asıl sorun toplumumuzun genelinde bir yozlaşma yaşanır oldu. Bu ülkenin iklimi bu olmamalı. Asıl tehlike burada yatıyor. Geçmişte yaşanan güzel yıllar, mahalle kültürünün ve komşuluğun değerini hatırlatıyor. Türk, Kürt, Ermeni demeden herkesin birbirini sevdiği, kadınların ve çocukların başının üstünde taşındığı yıllar, bugün özlemle anılıyor. "Ne oldu güzelim ülkenin bütünlüğüne?" sorusu, maalesef "sır oldu" yanıtını alıyor.
Bu tür adaletsizlikler ve toplumsal sorunlar karşısında susmak yerine, sesimizi yükseltmek ve farkındalık yaratmak önemlidir. Her bireyin yapabileceği küçük bir katkı bile büyük değişimlerin başlangıcı olabilir. Umudumuzu kaybetmeden, daha adil, merhametli ve insan haklarına saygılı bir toplum için mücadele etmeliyiz.
Bireylerin ve toplumların birbirlerine bodoslama dalma yerine oturup konuşmaları lazım.
Kesinlikle EMPATİ!