Nevzat SELVİ
Köşe Yazarı
Nevzat SELVİ
 

CHP’yi anlamak

CHP’yi anlamak dedim ama CHP’yi anlamak mümkün değil artık. Son İstanbul il başkanı seçimi CHP’de ülke kurucu parti hüviyetinin iyice zayıfladığını gösterdi bence. Böyle bir yazı yazacağım hiç aklıma gelmezdi. Ancak bu son İstanbul olayı içimi dökmek ihtiyacına sebep oldu. Samimi, dürüst ve davaya inanan CHP’lilerden özür dilerim. Maalesef bugünkü CHP ve ona egemen olan zihniyet perişan ve içler acısı bir haldedir. Türkiye’ye vereceği bir şey olmayanlar, kalmayanlar, ufukları sadece oturdukları koltuktan ibaret olanlar parti içi kavgalarla meşguller. Kurtuluş savaşı sürerken, düşman Ankara’nın kapılarına dayanmışken o zamanki yüce Türk Millet Meclisinde, görüş ayrılıklarını demokratik bir şekilde açıklayan milletin vekilleri dahi, birlik ve beraberlik ruhu içinde hareket etme mecburiyetini taa iliklerine kadar hissedip, yek vücut halinde siyasetlerini yürütmüşler ve savaşın kazanmasında, bence en büyük payı kazanmışlardı. İstanbul’da parti içi kavga göstermiştir ki, CHP kurucu parti hüviyetini ne yazık ki zayıflatmıştır. Bir yazarımızın da belirttiği gibi “aslan sosyal demokratlar” havasında, kendilerine İl Başkanlığını yapmış birini kameralar önünde adeta paramparça edercesine hareket etmek, bağırıp çağırmak iyi olmadı. Bu mudur parti içi demokrasi. Bir de başkalarından demokratik olmalarını istiyoruz. Seçimden önce kazanacağınıza o kadar emindiniz ki, parti içinde ve dışında kampanyalar sırasında birbirinize, başkanlarınıza yaltaklanıp, onlarla birlikte sevinçli nutuklar atıp tutuyordunuz. Kaybedince de herşey tu kaka oldu öyle mi. Hiç mi kendinizde kabahat yoktu başarısızlıkta. Şimdi haykırıp duruyorsunuz “değişim, değişim” diye. O zaman değişim yağcılıktan dolayı aklınıza gelmemişti. Hem değişim diyorsunuz, neyin değişimi. Kişi mi ideoloji mi. İdeoloji ise bu ideolojiden neden kimse doğru dürüst bahsetmiyor bu günlerde. Bozulan CHP ideolojisini düzeltmek bu ülkeyi, bu ülkeyi kuranlara hakiki sevgisi ve inancı olanlarımızın tabii ki görevi. Ancak niye bozduk bu ideolojiyi? Sakın bunda kişisel çıkarlar, maddiyatçılık olmasın. Bunu hiç düşündük mü? Maalesef İstanbul’da CHP’de olması gereken demokratik olgunluğu gösteremedik. Hak ve hukuktan yana olması gereken CHP eğer kendi içinde bundan sapma gösteriyor ise, başkalarından bunu beklemeye hakkı kalmaz. Demokrat bir Türkiye bekliyorsak Parti içi her türlü görüşlere de saygılı olmalıyız. Kurucu parti CHP’nin vaktiyle tabanı kuvvetli idi. Taban üst yönetime yön verebiliyordu ki, bu husus demokrasilerin vazgeçilmez koşuludur. Eskiden üniversiteli gençler tabanda görev alır tabanın kalitesini arttırırdı. Şimdilerde Partiye oligarlık hakim. Tabanı üst yönetim esir almış durumda. Üst yönetim ne derse o oluyor. Vekilliğe, parti başkanlığına, il başkanlığına, hatta delege olmaya bile üst yönetim karışıyor, her dediğinin olmasını istiyor. İğneyi önce kendine batır, sonra çuvaldızı başkasına. CHP demokrasiyi tam uygulamalıdır, kağıt üstünde veya televizyon ekranlarında değil. Ne diyor saygıdeğer bir CHP’li: “Bu bir hizmet yarışıdır. Bu bir bayrak yarışıdır. Bu CHP’yi daha ileri taşıma ve büyütme, geliştirme yarışıdır. İl başkanı, sandık görevlisi, milletvekili, parti üyesi olmak, hepsi şereflidir.” Bizler CHP sevenler samimi isek, ideolojimizi doğru saptamalıyız, Atatürk’ün gösterdiği yoldan Kemalizm’den sapmamalıyız. Ama bunu samimi olarak istemeliyiz. Göstermelik Atatürkçülük değil.    
Ekleme Tarihi: 11 Ekim 2023 - Çarşamba

CHP’yi anlamak

CHP’yi anlamak dedim ama CHP’yi anlamak mümkün değil artık. Son İstanbul il başkanı seçimi CHP’de ülke kurucu parti hüviyetinin iyice zayıfladığını gösterdi bence. Böyle bir yazı yazacağım hiç aklıma gelmezdi. Ancak bu son İstanbul olayı içimi dökmek ihtiyacına sebep oldu. Samimi, dürüst ve davaya inanan CHP’lilerden özür dilerim.

Maalesef bugünkü CHP ve ona egemen olan zihniyet perişan ve içler acısı bir haldedir. Türkiye’ye vereceği bir şey olmayanlar, kalmayanlar, ufukları sadece oturdukları koltuktan ibaret olanlar parti içi kavgalarla meşguller.

Kurtuluş savaşı sürerken, düşman Ankara’nın kapılarına dayanmışken o zamanki yüce Türk Millet Meclisinde, görüş ayrılıklarını demokratik bir şekilde açıklayan milletin vekilleri dahi, birlik ve beraberlik ruhu içinde hareket etme mecburiyetini taa iliklerine kadar hissedip, yek vücut halinde siyasetlerini yürütmüşler ve savaşın kazanmasında, bence en büyük payı kazanmışlardı.

İstanbul’da parti içi kavga göstermiştir ki, CHP kurucu parti hüviyetini ne yazık ki zayıflatmıştır.

Bir yazarımızın da belirttiği gibi “aslan sosyal demokratlar” havasında, kendilerine İl Başkanlığını yapmış birini kameralar önünde adeta paramparça edercesine hareket etmek, bağırıp çağırmak iyi olmadı. Bu mudur parti içi demokrasi. Bir de başkalarından demokratik olmalarını istiyoruz.

Seçimden önce kazanacağınıza o kadar emindiniz ki, parti içinde ve dışında kampanyalar sırasında birbirinize, başkanlarınıza yaltaklanıp, onlarla birlikte sevinçli nutuklar atıp tutuyordunuz. Kaybedince de herşey tu kaka oldu öyle mi. Hiç mi kendinizde kabahat yoktu başarısızlıkta. Şimdi haykırıp duruyorsunuz “değişim, değişim” diye. O zaman değişim yağcılıktan dolayı aklınıza gelmemişti.

Hem değişim diyorsunuz, neyin değişimi. Kişi mi ideoloji mi. İdeoloji ise bu ideolojiden neden kimse doğru dürüst bahsetmiyor bu günlerde. Bozulan CHP ideolojisini düzeltmek bu ülkeyi, bu ülkeyi kuranlara hakiki sevgisi ve inancı olanlarımızın tabii ki görevi.

Ancak niye bozduk bu ideolojiyi? Sakın bunda kişisel çıkarlar, maddiyatçılık olmasın. Bunu hiç düşündük mü?

Maalesef İstanbul’da CHP’de olması gereken demokratik olgunluğu gösteremedik. Hak ve hukuktan yana olması gereken CHP eğer kendi içinde bundan sapma gösteriyor ise, başkalarından bunu beklemeye hakkı kalmaz. Demokrat bir Türkiye bekliyorsak Parti içi her türlü görüşlere de saygılı olmalıyız.

Kurucu parti CHP’nin vaktiyle tabanı kuvvetli idi. Taban üst yönetime yön verebiliyordu ki, bu husus demokrasilerin vazgeçilmez koşuludur. Eskiden üniversiteli gençler tabanda görev alır tabanın kalitesini arttırırdı. Şimdilerde Partiye oligarlık hakim. Tabanı üst yönetim esir almış durumda. Üst yönetim ne derse o oluyor. Vekilliğe, parti başkanlığına, il başkanlığına, hatta delege olmaya bile üst yönetim karışıyor, her dediğinin olmasını istiyor.

İğneyi önce kendine batır, sonra çuvaldızı başkasına. CHP demokrasiyi tam uygulamalıdır, kağıt üstünde veya televizyon ekranlarında değil.

Ne diyor saygıdeğer bir CHP’li: “Bu bir hizmet yarışıdır. Bu bir bayrak yarışıdır. Bu CHP’yi daha ileri taşıma ve büyütme, geliştirme yarışıdır. İl başkanı, sandık görevlisi, milletvekili, parti üyesi olmak, hepsi şereflidir.”

Bizler CHP sevenler samimi isek, ideolojimizi doğru saptamalıyız, Atatürk’ün gösterdiği yoldan Kemalizm’den sapmamalıyız. Ama bunu samimi olarak istemeliyiz. Göstermelik Atatürkçülük değil.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.