Hamdi Özdemir
Köşe Yazarı
Hamdi Özdemir
 

Ödün Vermeden Yaşamak !

Ödün vermeden yaşamak isteyenlere ait değil bu dünya! Yani ödünsüz yaşamak hiç de kolay değil ekonominin ve siyasetin yere çakıldığı zamanlarda. Paranın değersiz, insanın değerli olduğu yıllarda tertemizdi yaşadığımız dünya. Elbirliği ile kirlettik, insanı, çevreyi, toplumsal değerlerimizi. Tez elden bir bilinmezliğe doğru hızlı adımlarla koşuyor insanlık. Ne yazık ki insanlığın dolara tahvil edildiği günlerdeyiz. İnsanlığın onuruyla oynandığı kadar, çocukların sokakta oynadığı topun onuruyla bile böyle oynanmadı? Eskiden yoksul mahallelere birileri gelir, gelenleri kimselerde tanımazdı. Erzak dolusu torbaları evlerin önüne sessizce bırakır giderlerdi. Veren eli, alan eli kimseler bilmezdi. Ne siyaset yaparlardı, ne yaptıkları iyiliği bir lütuf gibi, “öz çekim” ile toplumun gözünün içine soka soka yayınlarlardı. Yapılan yardımdan kimse karşılık beklemediği gibi yapanın aklının ucundan bile geçmez, çokta ayıp sayılırdı. Asla gönül zenginliğinin yerini cüzdan zenginliği almamıştı şimdilerde olduğu gibi. Daha doğrusu, insanlık cüzdanla vicdan arasına bu kadar alçakça sıkışmamıştı. Arkalarından söylenecek “Allah razı olsun” kelamı, kabarık cüzdanlardan daha değerliydi. Kapıları çalan her kimse "Tanrı misafiridir" diye, kabul edilir, ardına kadar açılırdı. "Nerelisin?" “Kimsin?” diye asla gelen misafire sorulmazdı. Çünkü gelen tanrı misafiriydi. Ayıp sayılırdı böyle şeyler. Şimdiyse, kapılar komşulara bile açılmıyor. Açılmıyor olabilir? Ama, aç insanın halinden anlamanın bin türlü hali var. İnsan destek elini uzatmak istedikten sonra, kapılarının ne önemi var ki? O istek yeter ki sıcak yüreklerde olsun. Toplumsal dayanışmanın olduğu sarı sıcak yıllarda, yürekler şevkatli, sofralar bereketli olurdu. İnsanlar, insani duyguların güzelliğine sığınır, kötülükleri birbirlerinden uzak tutarlardı. "Üleşme, paylaşma" duygusuna açılırdı kucaklar. İçinden geçtiğimiz meşakkatli zamanlar, birbirimize sarılmayı yasaklıyor olabilir! Yeter ki duygularımız eksilmesin. Az ve özle yetinen bir ülkenin kanaatkâr insanları, nasıl bu hale geldi? İnanın şaşırıyorum. Saflığın, masumiyetin kısacası iyi olan her şeyin, soluduğumuz nefesimiz gibi havada uçup gittiğini düşünüyorum. Hani bir söz vardır, “biz büyüdük ve kirlendi dünya”. Ne hikmetse olağandışı bir durum yaşanıldığında? Pahalanır her şey iğneden ipliğe. Fırsatçılara gün doğmuştur. Basiretsiz yöneticilerin payı çok olduğu kadar, o fırsat kollayıcıların payı asla az değildir? Ramazan, bayram ve önemli günler fırsattır paragözler için. Öyle birde reklam yaparlar ki! Ak yüzlü bir anne, ak saçlı bir baba ve yanlarında ikici kuşak çocukları ve torunları. Dört başı mamur yemek sofraları. Bir tek kuş sütü eksik, mutlu aile görüntüleri. Akşamın karanlığını bekleyip, sofrasına yiyecek bir şeyler koyabilmek için, pazar yerlerinde, market önlerinde yiyecek artıkları toplayan yoksullaştırılan onurlu ana-babaların ülkesi değil sanki. Ekonomik sıkıntının yaşandığı günümüzde her ay fiyat etiketleriyle oynayan sinsi tüccar, haram kazancına şimdi mi ara verecek? Asla! Kapitalist sistem, yoksulların ekmek bile yiyemediğinin hesabını mı yapacak? Sefalete uzaktan bakmanın insanlık kitabında yeri yoktur. Açlık, yoksul insanın ruhunda açılan en derin yaradır. Bir tarafı görkemli zenginleri barındıran ülkenin, öte yanında hala çöplerdeki yiyeceklerle beslenen insanların varlığı hüküm sürüyorsa. Komşusu aç yatarken tok yatmanın günahlarından arınması mümkün müdür? Başkalarının acısını da hissetmenin duygu yoğunluğu, önemli bir erdemdir. Yeter ki hissedilsin...
Ekleme Tarihi: 02 Ocak 2024 - Salı

Ödün Vermeden Yaşamak !

Ödün vermeden yaşamak isteyenlere ait değil bu dünya! Yani ödünsüz yaşamak hiç de kolay değil ekonominin ve siyasetin yere çakıldığı zamanlarda.

Paranın değersiz, insanın değerli olduğu yıllarda tertemizdi yaşadığımız dünya. Elbirliği ile kirlettik, insanı, çevreyi, toplumsal değerlerimizi.

Tez elden bir bilinmezliğe doğru hızlı adımlarla koşuyor insanlık.

Ne yazık ki insanlığın dolara tahvil edildiği günlerdeyiz.

İnsanlığın onuruyla oynandığı kadar, çocukların sokakta oynadığı topun onuruyla bile böyle oynanmadı?

Eskiden yoksul mahallelere birileri gelir, gelenleri kimselerde tanımazdı. Erzak dolusu torbaları evlerin önüne sessizce bırakır giderlerdi. Veren eli, alan eli kimseler bilmezdi.

Ne siyaset yaparlardı, ne yaptıkları iyiliği bir lütuf gibi, “öz çekim” ile toplumun gözünün içine soka soka yayınlarlardı. Yapılan yardımdan kimse karşılık beklemediği gibi yapanın aklının ucundan bile geçmez, çokta ayıp sayılırdı.

Asla gönül zenginliğinin yerini cüzdan zenginliği almamıştı şimdilerde olduğu gibi. Daha doğrusu, insanlık cüzdanla vicdan arasına bu kadar alçakça sıkışmamıştı. Arkalarından söylenecek “Allah razı olsun” kelamı, kabarık cüzdanlardan daha değerliydi.

Kapıları çalan her kimse "Tanrı misafiridir" diye, kabul edilir, ardına kadar açılırdı.

"Nerelisin?" “Kimsin?” diye asla gelen misafire sorulmazdı. Çünkü gelen tanrı misafiriydi. Ayıp sayılırdı böyle şeyler. Şimdiyse, kapılar komşulara bile açılmıyor.

Açılmıyor olabilir?

Ama, aç insanın halinden anlamanın bin türlü hali var. İnsan destek elini uzatmak istedikten sonra, kapılarının ne önemi var ki? O istek yeter ki sıcak yüreklerde olsun.

Toplumsal dayanışmanın olduğu sarı sıcak yıllarda, yürekler şevkatli, sofralar bereketli olurdu.

İnsanlar, insani duyguların güzelliğine sığınır, kötülükleri birbirlerinden uzak tutarlardı.

"Üleşme, paylaşma" duygusuna açılırdı kucaklar.

İçinden geçtiğimiz meşakkatli zamanlar, birbirimize sarılmayı yasaklıyor olabilir! Yeter ki duygularımız eksilmesin.

Az ve özle yetinen bir ülkenin kanaatkâr insanları, nasıl bu hale geldi?

İnanın şaşırıyorum.

Saflığın, masumiyetin kısacası iyi olan her şeyin, soluduğumuz nefesimiz gibi havada uçup gittiğini düşünüyorum. Hani bir söz vardır, “biz büyüdük ve kirlendi dünya”.

Ne hikmetse olağandışı bir durum yaşanıldığında? Pahalanır her şey iğneden ipliğe. Fırsatçılara gün doğmuştur. Basiretsiz yöneticilerin payı çok olduğu kadar, o fırsat kollayıcıların payı asla az değildir?

Ramazan, bayram ve önemli günler fırsattır paragözler için. Öyle birde reklam yaparlar ki! Ak yüzlü bir anne, ak saçlı bir baba ve yanlarında ikici kuşak çocukları ve torunları.

Dört başı mamur yemek sofraları.

Bir tek kuş sütü eksik, mutlu aile görüntüleri.

Akşamın karanlığını bekleyip, sofrasına yiyecek bir şeyler koyabilmek için, pazar yerlerinde, market önlerinde yiyecek artıkları toplayan yoksullaştırılan onurlu ana-babaların ülkesi değil sanki.

Ekonomik sıkıntının yaşandığı günümüzde her ay fiyat etiketleriyle oynayan sinsi tüccar, haram kazancına şimdi mi ara verecek? Asla!

Kapitalist sistem, yoksulların ekmek bile yiyemediğinin hesabını mı yapacak?

Sefalete uzaktan bakmanın insanlık kitabında yeri yoktur. Açlık, yoksul insanın ruhunda açılan en derin yaradır.

Bir tarafı görkemli zenginleri barındıran ülkenin, öte yanında hala çöplerdeki yiyeceklerle beslenen insanların varlığı hüküm sürüyorsa.

Komşusu aç yatarken tok yatmanın günahlarından arınması mümkün müdür?

Başkalarının acısını da hissetmenin duygu yoğunluğu, önemli bir erdemdir.

Yeter ki hissedilsin...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (7)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Erman Fen10men
(02.01.2024 13:07 - #532)
Yine harika bir yazı dizisi. Umarım bu mutlu sene bizlere en başta sağlık, huzur ve mutluluk nasip eder.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Fidan Okyar sarıer
(02.01.2024 21:10 - #533)
Ah eski güzel günler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mustafa mete
(03.01.2024 10:38 - #535)
Çok teşekkür çok içten samimi yazınızı okudum içimi ısıttınız sayın hocam saygılar sunarım
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ke
(03.01.2024 10:40 - #536)
Kötü para iyi parayı kovar, diye ekonomi kuralı var, maalesef kötü insan da iyi insanı kovuyor.....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Erol küzenk
(05.01.2024 09:22 - #537)
Yüreğine sağlık hamdicim Aynen yazdığın gibiydi ..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gazi çağlar
(10.01.2024 23:49 - #552)
Celladına aşık olmuş bir toplum var ne yazıkki. Derdimiz sadece açlık değil yazdığınız gibi sokakta oynayan çocukların topun onuruyla bile bu kadar oynanmadı.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
a.serhat yamaç
(22.02.2024 14:02 - #799)
yine güzel..sağolsun
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.