Hamdi Özdemir
Köşe Yazarı
Hamdi Özdemir
 

Unutamadığım Anılar

Binlerce renk renk çiçeğin açtığı, Yolda, yolakta bitkilerin boy verdiği, Kuşların sürülerinin gökyüzünde uçtuğu, Kaynağında gürül gürül suların aktığı, Dağlarında, otlaklarında hayvanların barındığı, Şuan Bir dağın yamacında olmayı ne kadar çok isterdim. Her sabah kalkar, huzur ve esenlik içinde, türküler söyleyerek dağların sırtlarında dolaşmayı ne çok isterdim. Çocukluğumda az da olsa dağları ve kırları bildiğimden, hâlâ o dağların ıtır ve kekik kokularını, ruhumun derinliklerinde hissederim. Bir yamaçtan karşı yamaca seslendiğimizde yankılanarak, o ses tekrar bize dönerdi. Çocukluk işte, korkumuzu bu seslerle yenerdik. Her sabah uyandığımda dağlara bakıp yüreğime bin bir çeşit renk, nakış nakış işlenir, güneşin rengiyle, gökyüzünün mavisiyle umudumu süslerdim. Çağlayan sulara, esen rüzgara bakıp bakıp sevinç pırıltılarını hissederdim, yüreğimde. Çocukluğumda henüz bakir doğası, insanlar tarafından kirletilmemiş, bozulmamıştı kırların, köylerin. Yalanın, dolanın, kokuşmuşluğun hiç uğramadığı yerlerdi, buralar. Biz çocukların sevgisi, yeryüzündeki çiçeklerin renkleri gibiydi. Baharın sevgilisi nisan ayının ilk aşkı, masumluğun sultanı, suların saflığıydı, bizim gözlerimizde. O yıllar nereden bilebilirdik, yaşamın ilk öpücüklerinin değdiği, al al yanaklarımıza, kırlarında, dağlarında açan bin bir çeşit çiçeğin, böceğin yok olacağını. Bir orkestranın nağmelerinden dökülen tınıları gibi nazlı nazlı akan pınarlarının kuruyacağını. Hoyrat rüzgarlar inzivaya çekildiğinde, bahar rengi ılık ılık meltemler sarar, mis gibi kokularla dolardı, her bir yana. Narin yüreklerimizde dans ederlerdi, gün ışımasıyla. Dans ederdi, çiçekler, böcekler. Her bir yanda yaşam yeniden canlanır, su serperdi. Ruhumuzun derinliklerine, saçlarımıza, pırıl pırıl sulara güneş ışıkları vururdu. Her sabah erkenden kalkar, çiçeklerle koklaşır, çiğdemleri okşar, kuşlarla, kelebeklerle konuşur, dağ tepe demeden güneşe gülümseyerek, mutlu bir şekilde kuzularının peşinde dolaşır dururduk. Yorulmak nedir bilmez, koşturur dururduk, kırlarda, bayırlarda. Her ilkbaharda, bereket tohumları ekilirdi, dağların doruklarına, her ilkbahar, umutlar yeniden yeşerip halaya dururdu, çiçekler. Bazen düşünürüm yalnız kaldığım anlar. Ah derim! Zaman zaman. Çiçekleri, Kuşları, Kelebekleri bırakıp neden geldik, bu hoyrat şehirlere. Geldik ve kocaman kocaman beton yığınlarının arasında sıkışıp, nefes alamaz olduk. Elbette, biz çocukların elinde değildi bu tercih. Ailelerimizin iş, aş, ekmek uğruna başka yerlere göç etmeleriydi. Maalesef, çocukluğumuzun ruhuna işleyen, yaşamında izler bırakan ne o kırlar kaldı ne köyler kaldı. Rantın ve paranın verdiği doyumsuzluk uğruna, suyumuzu, denizimizi, dağlarımızı, yeşilimizi yaşam kaynaklarımız yok ettik, etmeye olanca hızıyla devam ediyoruz. İnsanlık şu an, yüzyıllardır çevresine ve doğaya verdiği zararların bedelini ödemektedir. Kişisel hırslarla, daha çok kazanmak arzusuyla, tembellikle, sorumsuzlukla doğaya zarar verenler, kendilerinin doğanın bir parçası olduklarını ve verdikleri zararın kendilerine döneceği gerçeğini göz ardı ettiler ve hâlâ da etmektedirler.    
Ekleme Tarihi: 22 Ocak 2024 - Pazartesi

Unutamadığım Anılar

Binlerce renk renk çiçeğin açtığı,

Yolda, yolakta bitkilerin boy verdiği,

Kuşların sürülerinin gökyüzünde uçtuğu,

Kaynağında gürül gürül suların aktığı,

Dağlarında, otlaklarında hayvanların barındığı,

Şuan Bir dağın yamacında olmayı ne kadar çok isterdim.

Her sabah kalkar, huzur ve esenlik içinde, türküler söyleyerek dağların sırtlarında dolaşmayı ne çok isterdim.

Çocukluğumda az da olsa dağları ve kırları bildiğimden, hâlâ o dağların ıtır ve kekik kokularını, ruhumun derinliklerinde hissederim.

Bir yamaçtan karşı yamaca seslendiğimizde yankılanarak, o ses tekrar bize dönerdi. Çocukluk işte, korkumuzu bu seslerle yenerdik.

Her sabah uyandığımda dağlara bakıp yüreğime bin bir çeşit renk, nakış nakış işlenir, güneşin rengiyle, gökyüzünün mavisiyle umudumu süslerdim. Çağlayan sulara, esen rüzgara bakıp bakıp sevinç pırıltılarını hissederdim, yüreğimde.

Çocukluğumda henüz bakir doğası, insanlar tarafından kirletilmemiş, bozulmamıştı kırların, köylerin. Yalanın, dolanın, kokuşmuşluğun hiç uğramadığı yerlerdi, buralar. Biz çocukların sevgisi, yeryüzündeki çiçeklerin renkleri gibiydi. Baharın sevgilisi nisan ayının ilk aşkı, masumluğun sultanı, suların saflığıydı, bizim gözlerimizde.

O yıllar nereden bilebilirdik, yaşamın ilk öpücüklerinin değdiği, al al yanaklarımıza, kırlarında, dağlarında açan bin bir çeşit çiçeğin, böceğin yok olacağını. Bir orkestranın nağmelerinden dökülen tınıları gibi nazlı nazlı akan pınarlarının kuruyacağını.

Hoyrat rüzgarlar inzivaya çekildiğinde, bahar rengi ılık ılık meltemler sarar, mis gibi kokularla dolardı, her bir yana. Narin yüreklerimizde dans ederlerdi, gün ışımasıyla. Dans ederdi, çiçekler, böcekler. Her bir yanda yaşam yeniden canlanır, su serperdi. Ruhumuzun derinliklerine, saçlarımıza, pırıl pırıl sulara güneş ışıkları vururdu.

Her sabah erkenden kalkar, çiçeklerle koklaşır, çiğdemleri okşar, kuşlarla, kelebeklerle konuşur, dağ tepe demeden güneşe gülümseyerek, mutlu bir şekilde kuzularının peşinde dolaşır dururduk. Yorulmak nedir bilmez, koşturur dururduk, kırlarda, bayırlarda. Her ilkbaharda, bereket tohumları ekilirdi, dağların doruklarına, her ilkbahar, umutlar yeniden yeşerip halaya dururdu, çiçekler.

Bazen düşünürüm yalnız kaldığım anlar.

Ah derim! Zaman zaman.

Çiçekleri,

Kuşları,

Kelebekleri bırakıp neden geldik, bu hoyrat şehirlere.

Geldik ve kocaman kocaman beton yığınlarının arasında sıkışıp, nefes alamaz olduk.

Elbette, biz çocukların elinde değildi bu tercih. Ailelerimizin iş, aş, ekmek uğruna başka yerlere göç etmeleriydi.

Maalesef, çocukluğumuzun ruhuna işleyen, yaşamında izler bırakan ne o kırlar kaldı ne köyler kaldı. Rantın ve paranın verdiği doyumsuzluk uğruna, suyumuzu, denizimizi, dağlarımızı, yeşilimizi yaşam kaynaklarımız yok ettik, etmeye olanca hızıyla devam ediyoruz.

İnsanlık şu an, yüzyıllardır çevresine ve doğaya verdiği zararların bedelini ödemektedir. Kişisel hırslarla, daha çok kazanmak arzusuyla, tembellikle, sorumsuzlukla doğaya zarar verenler, kendilerinin doğanın bir parçası olduklarını ve verdikleri zararın kendilerine döneceği gerçeğini göz ardı ettiler ve hâlâ da etmektedirler.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (31)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Hasan
(22.01.2024 13:28 - #577)
Büyük şehirlerin beton duvarları arasında sıkışan insanlık, doğanın içsel güzelliklerini unuttu. Şehirlerin cazibesi, doğanın sakin melodilerini susturdu ve insanlar kentsel yaşamın karmaşasına kapıldı. Ancak doğayla bütünleşmiş ruhlar, o muazzam kokuları ve güzellikleri hala içlerinde hissediyor. Şehir hayatının karmaşıklığı, insanları doğadan uzaklaştırdı. Ancak senin anlattığın gibi, doğanın derinliklerinde yaşamış insanlar, doğayı sadece hatırlamakla kalmayıp aynı zamanda koruma ve sevgiyle kucaklama çabası içindeler. Maalesef, yeni nesil bu güzelliklerin değerini anlamamış gibi görünüyor. Şehirlerdeki gri yaşam, doğanın renk paletini solmaya bırakmış olabilir; ancak doğa sevgisiyle büyüyen kalpler, bu güzellikleri gelecek kuşaklara aktarmak ve korumak için var güçleriyle çaba sarf ediyorlar. Selamlar.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Muammer Sönmez
(22.01.2024 13:58 - #578)
Kalemine yüreğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Kudret Sarıkaya
(22.01.2024 14:34 - #580)
Maalesef geleceğimizi, koca koca beton yığınlarına bırakıyoruz. Bizim doğayla iç içe yaşadığımız o güzel günleri çocuklarımıza yaşatmadığımız için üzgünüm.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mine
(22.01.2024 14:40 - #582)
Elinize emeginize saglik.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gobuh59
(22.01.2024 15:13 - #584)
Zaman denilen tezgahta dokunan duygular ince ince işlenmiş, yazarın yaşamışlıkları, hisleri hatıratımda çok eskilere götürdü, teşeklürler...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Okur
(22.01.2024 15:22 - #585)
Sizin aracılığınız ile yazılarını severek okuduğum ve kendisini çok sevdiğim Hamdi Bey e çok teşekkür etmek isterim...Özgür ve bağımsız basının temsilcilerinden olan Sayın Hamdi Bey'in başarılarının devamını dilerim.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Aysel
(22.01.2024 15:34 - #586)
Emeğine sağlık...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Venüs
(22.01.2024 15:57 - #587)
Sayın Hamdi abiciğim; yazınızı içim burkularak ama büyük bir zevkle okudum. Zira o kadar güzel betimleyerek bize o eski yılları ve doğayı anlatmışsınız ki, inanın kendimi o dağların yamacında, o tertemiz akarsuların, ormanların içinde hissettim. Ama ne yazık ki çokk eskilerde kaldı bizlere hatırlattığınız o güzelim yıllar ve tabiat. Ne yazık ki, "daha çok para kazanma hırsı" her şeyi , her güzel değeri kaybettirdiği gibi doğayı da yok etti. Ağaçları kestik, kullanmamamız gereken materyalleri kullanarak " ozon tabakasına" zarar verdik; bunun neticesinde de " iklim değişiklikleriyle" , " küresel ısınma" sorunlarıyla karşı karşıya kaldık. Her şeyde olduğu gibi şimdi bunların " bedelini " ödüyoruz. Umarım geleceğimizin umudu çocuklarımız, bu konularda daha bilinçli, daha donanımlı, daha bilgili, daha cesur ve en önemlisi güzel eğitimler alarak dünyamızın , doğamızın iyileştirilmesine katkı sağlarlar. Zira her yeni gün bizim için umut demek.. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Saygılar ..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hüseyin Arslanbaş
(22.01.2024 16:00 - #588)
Yüreğinize sağlık..Gerçekleri bir kez daha hatırlattınız.Bizi cocukluğumuza götürdünüz. Teşekkür ederiz Hamdi bey...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sadegül Alagöz
(22.01.2024 16:34 - #589)
Canım dayıcığım yüreğine sağlık beni çocukluğuma götürdüm ne kadar güzel özlemler Bunlar Maalesef günümüzde dediğin gibi rantlar uğruna bütün çocuklarımızın gelecekleri de alındı yine biz güzel anılar biriktirmişiz o anları sığınabiliyoruz ama bugünkü çocukların o şansı dahil yok yüreğine emeğine sağlık duyguuna sağlık canım dayım
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Erman Fen10men
(22.01.2024 16:55 - #591)
Unutamadığımız o kadar anı var ki gerek hüzün gerekse mutlu olduğumuz zaman dilimleri ve sonucunda çıkarılan acı ve sevgi dolu dersler.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Selim Özden Sangu
(22.01.2024 17:42 - #593)
Yüreğine sağlık sayın Başkanım tasvirlerin güzel
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Salih Meftun
(22.01.2024 17:49 - #595)
Her zamanki gibi çok doğru ve güzel kalemine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Köyceğiz 58
(22.01.2024 18:20 - #596)
Bizi özlemini çektiğiniz çocukluğumuza götürdünüz bu yazınızla. Kaleminize sağlık...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Fahreddin Mert
(22.01.2024 18:28 - #597)
Yüreğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Zekai Aydın
(22.01.2024 18:54 - #600)
Çok yerınde tasvirler ve tesbitler. Elinize, yüreğinize sağlık. Kutlarım.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Aynur
(22.01.2024 21:10 - #602)
Yazılarınızı keyifle takip ediyorum. Ne kadar güzel anlatmışsınız özlemlerimizi . Bu güzelliklerin anılarda kalması çok acı. Daha acı olanı doğaya verdiğimiz zararla gelecek nesillerin bunun bedellerini ödeyecek olması.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ferda
(22.01.2024 23:46 - #603)
Güzel ülkemiz hiç bu kadar sahipsiz kalmamıştı.Sanki Ülkeyi betona ve çöle çevirmeye karar vermişler. O kadar güzel yazmışsınız ki Gelecek nesillere çok üzülüyorum.Doğada yaşayan belkide yüzbinlerce canlının soyu tükendi.Su kaynaklarımız yok oldu.Bence İnsanlar bu dünyanın katilidir.Emeğinize sağlık Hamdi bey.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gazi çağlar
(23.01.2024 00:12 - #607)
Maalesef günümüzde insanoğlu aç gözlülüğü, bilinçsizliği ve tant uğruna o bakir köyleri, yaylaları ve kıyıları yok ettiler. Bizim çocukluğumuzdaki o güzellikleri bizden sonraki kuşak maalesef ki göremeyecekler. Bu çok üzücü.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Naci ÖZCAN
(23.01.2024 02:32 - #608)
Duygularımıza tercüman olmakta en az yazın kadar güzel bir duygu olmalı ... bende bunları düşündüğüm de hep ekonomik yaşam derim .....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Özcan arınç
(23.01.2024 08:01 - #609)
Hamdicim yüreğine sağlık.Tabiki yazını okuduktan sonra tatlı bir hüzne kapılmamak elde değil yeni neslin yaşayamaması büyük bir kayıp.Selamlar sevgiler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Kemal Barış
(23.01.2024 08:11 - #610)
Çocukluk insanın geleceğini de belirler, derler, saflığı, iyi niyeti.....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ahmet kazma
(23.01.2024 11:46 - #613)
Eline yüreğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sadıka Şen
(23.01.2024 12:23 - #614)
Çok güzelll.. Hamdi'ciğimm..Güzel ve anlamlı yazın için Seni yürekten kutluyorum Canımm..Yazdıklarını bir okusalar insanlar doğaya önem verecekler inann..Yürekli,geçek, güzel ve anlamlı yazıyorsun..Sağol varolll..İyi ki varsınn..Çok öpüyorumm.. Selamlar sevgilerrr Canımm..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mesut ÖZDEMİR
(23.01.2024 13:35 - #615)
Kalemine yüreğine sağlık babamın yarısı
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Nevzat DİNÇAL
(23.01.2024 22:09 - #616)
Ah ! diye özlemle anımsamak durumunda kaldığımız ne çok şeyi yitirmişiz bir bir... Geriye ancak böyle olağanüstü duyarlılık, doğallık ve naiflikle anlatılan güzel anılar kalıyor... Yüreklerimize dokunan güzel betimleme ve şairane paylaşımların için çok teşekkürler Sevgili Hamdi can... Kalemin yorulmasın... Sevgiyle...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
S.Erdinç
(24.01.2024 22:29 - #623)
Şehirlere göç ederken ruhumuzu da oralarda bıraktık. Boş, sessiz ....Ne bir koşturmaca , ne de yetişme telaşı...Şimdi aradığın huzuru unuttuğun yerde ara... Özlemi ne kadar da güzel ifade etmiş yazar... .
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
a.serhat yamaç
(29.01.2024 13:20 - #635)
Severek okuyorum....Hamdi Özdemir kitaplarının bazılarını okudum. Kendimden bazı parçaları bulduğumdan , yazılarında anılarımı yaşıyor ve tazeliyorum...devam lütfen
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Rahmi özcan
(29.01.2024 17:29 - #669)
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Aşık VEFALI
(29.01.2024 19:58 - #683)
Merhaba Hamdi can, çocukluğumuzun geçtiği o güzelim köylerimiz ve doğası eskisi gibi olmasada yine de günümüzde yaşanılacak yerler orası. Kalemine sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Murat Alagöz
(09.02.2024 08:59 - #745)
İnanıyorum ve biliyorum ki günümüz insanının büyük çoğunluğu şehirlerde özellikle metropollerde hayat koşturmacasına yetişmek için harcadığı enerjiye ek olarak şehirlerde nefes alamaz duruma gelmiştir. Hem kendi köyüme yılda bir de olsa gittiğimde hem de mesleğim icabı anadolunun ücra köşelerindeki kasaba ve köylerin arazilerinde çalıştığımda nefes aldığımı ve şehirlerde ne kadar da nefessiz kaldığımızı anlıyorum. İnsanlık adına üzülüyor ama doğa adına seviniyorum. Çünkü insanlar daoğadan uzaklaştıkça ruhen ve bedenen çürüyor ama insan ondan uzaklaştıkça doğa kendini buluyor.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.