Hamdi Özdemir
Köşe Yazarı
Hamdi Özdemir
 

Tesadüfen

Hava hafiften kapatmaya başladı. Ha yağdı ha yağacak. Ama olsun, oldum olası severim bu havaları. Bir de ince ince yağıyorsa değmeyin keyfime. Çocukluğumun geçtiği sokaklarda, çocukluğumu anımsatan bir hava. Günlerdir beklenen kar bugün yağmaya başladı. Ankara’ya kar yakışır. Gri bir kentin üzerini beyaz bir şal örter adeta! Arkadaşlarımla top peşinde koştuğum sokaklar kar altında daha da güzel olurdu. Ne yağan yağmura/kara aldırış ederdik, ne de çamur olan üstümüze başımıza. Bizim en büyük tutkumuzdu sokakta top oynamak. Yol kenarından bulduğumuz irice taşlardan çift kale yapar, sonrasında sıra takımı kurmaya gelirdi. Mahalle kültüründe büyüyen her çocuk bilir. Topu olan takımı kurar. Canının istediğini oynatır, istemediğini oynatmaz. Top sahibi olmakta öyle kolay değildi. Biriken harçlıklarla zar zor alırdık. Büyük bir heyecanla başlayan maçın sonunda muhakkak birde bahis olurdu. Yenilen takım aralarında topladıkları parayla ya kola alırdı ya da abur cubur yiyecek. Her zaman cebimizde paramız olmazdı. Parası olmayanları aramızda halleder, takım ruhunu bozacak ve arkadaşımızı rencide edecek en ufak bir davranışta bulunmazdık. Maç sırasında bir de yağış bastırırsa rekabet daha bir amansız olurdu. Çocuk aklıyla kıyasıya mücadele eder, rakip takımı yenmek için kendimizi paralardık. (şimdi ise birbirimizi paralıyoruz) Düşünüyorum da ne kadar safça ne kadar temiz duygularla mücadele ediyormuşuz. Alınan kola ve abur cuburlara, yenilen takımın parası yetmeyince yenen takım da yardım ederdi. Mahalle kültürü bize böyle öğretmişti; arkadaşının açığını kapatmayı, dostuna yardımcı olmayı, büyüklere saygıyı, küçükleri sevmeyi, iyi günde kötü günde omuz omuza olmayı. Tesadüfen! Sokakta dolaşırken mahallenin eski mukimlerinden Mehmet amcaya rastladım. Çok yaş almış, destek aldığı bastonla ayakta durabiliyordu. Ayaküstü biraz konuştuk. İlerleyen yaşı sebebiyle kulağı iyi duymuyordu sanırım. Benim sorduğum soruları değil de, kendi bildiklerini anlatmaya başladı. Ne eski mahalle, ne eski insanlar kaldı. Değişmeyen bir şey kalmadı oğlum, diyor. Önce insanlar değişti, sonra mahalle. İnsanlar birbirine selam vermeyi bile esirger oldu. Allah sonumuzu hayır etsin, diye sözünü tamamladı.   Mehmet amca tanıdın mı beni? Bastondan güç alarak durdu, bir süre soluklandı, ağır ağır başını kaldırdı, bana baktı. ( Zamana yenik düştüğü gözlerinden okunuyordu. Yılların acımasızlığı Mehmet amcadan neleri alıp götürmüştü, kim bilir? ) Oğlum gözlerim iyi seçmiyor? Kimin oğlusun, kimlerdensin? Diye sordu. Dilim döndüğünce, hatırlatmaya çalıştım. Haa tamam dedi. Baban, rahmetli iyi adamdı, iyi komşuydu. Sen büyük oğlu musun? Yok, Mehmet amca ben küçük oğluyum. Öylemi! Ayakta zor duruyordu; Bağlar Caddesinde Kars’lıların işlettiği Girne Kıraathanesi vardı. Kapanmış, şimdi moda deyimle “Cafe” olmuş. Mehmet amcanın koluna girdim en yakın masaya oturmasına yardımcı oldum, bende tam karşısına oturdum. Kahveyi sevdiğini biliyordum. Bize geldiğinde hep Türk kahvesi içerdi. Kahve önüne konduğunda, yüzünde hafif bir gülümseme oldu. Sonra duygulandı cebinden mendilini çıkardı, kısık gözlerinden akan yaşları sildi, kahvesinden bir yudum aldı. Biraz önceki yaşadığı hüzün dağıldı konuşmaya başladı. Tuttuğunu koparan cinsten emekçi bir adamdı Mehmet amca. Deyim yerindeyse sırım gibiydi. Bir iki kişiye benim demezdi. Kalabalık bir aileydiler. Sayısını bilmiyordum? Anlatmaya başlayınca dokuz çocuğu olduğunu öğrendim! Ne yapıyor çocukların?  Hepsini okuttum, işinde gücündeler. Yuvadan bir bir uçtular. Teyzen vefat ettikten sonra yalnız kaldım. Bir zaman kendi işimi görüyordum. Yaş ilerledikçe zorlanmaya başladım. Çocukların yanında kalmak istemiyordum, ama yapacak bir şeyde yoktu. Gittim. Keşke gitmeseydim. Gittiğime pişman olacağım hiç aklıma gelmezdi. Aklımda yüreğimde hep çocuk olarak kalsaydılar, ben bu günleri görmeseydim? Hayırdır ne oldu? Kendimi bir eşya gibi hissediyordum. Bir hafta birine, bir hafta birine atılıyordum. Bir hafta on gün kaldığım çocuğum diğerini arıyordu. Biz tatile gideceğiz babamı sen yanına al. On gün sonra, bir diğeri ötekini arıyor, misafirimiz gelecek babamı bu hafta sen al, diyorlardı. Ben bu konuşmaları duydukça eriyor, eridikçe küçülüyordum. Sonra ne oldu? Bir arkadaşımın desteğiyle emekli maaşım karşılığında huzur evine yerleştim. Rahata erdim. Sağa sola itilmişlikten, bir nesne olmaktan kurtuldum. Çocukların arayıp soruyorlar mı? Yok, be oğlum, artık dertte etmiyorum. Sağ, salim olsunlar bana bu yeter, dedi Mehmet amca. Bastonunu aldı kalkmadan önce öyle bir şey söyledi, “Ben dokuz çocuğa baktım, dokuz çocuk bir bana bakamadı”, keşke teyzen değil ben önce ölseydim, bu günleri görmeseydim, dedi. Yüreğim burkuldu. Bunun üzerine ne denilebilir inanın bilemedim! Onca senelerin sırtına yüklediği ağırlıkla, bastonuna tutunarak kalktı. Gideceğin yere ben götüreyim dedim kabul etmedi. Sen yolun karşısına geçir yeter, dedi. Dediğini yaptım karşıya geçirdim. Bana döndü sağol oğlum, ömrün uzun olsun, dedi. Kaldırımdan ağır ağır gidişini bir süre izledim Mehmet amcanın. Şimdi ise; O mahalleleri... Sokakları... Mahallenin dürüst esnafları... Güler yüzlü yardım sever dost komşuları... Sabah çocuklarını Allah zihin açıklığı versin, diye yolcu eden anneleri babaları… O erdemleri ancak siyah beyaz fotoğraflarda arar olduk.  
Ekleme Tarihi: 29 Ocak 2024 - Pazartesi

Tesadüfen

Hava hafiften kapatmaya başladı. Ha yağdı ha yağacak. Ama olsun, oldum olası severim bu havaları. Bir de ince ince yağıyorsa değmeyin keyfime.

Çocukluğumun geçtiği sokaklarda, çocukluğumu anımsatan bir hava.

Günlerdir beklenen kar bugün yağmaya başladı. Ankara’ya kar yakışır. Gri bir kentin üzerini beyaz bir şal örter adeta!

Arkadaşlarımla top peşinde koştuğum sokaklar kar altında daha da güzel olurdu. Ne yağan yağmura/kara aldırış ederdik, ne de çamur olan üstümüze başımıza.

Bizim en büyük tutkumuzdu sokakta top oynamak. Yol kenarından bulduğumuz irice taşlardan çift kale yapar, sonrasında sıra takımı kurmaya gelirdi. Mahalle kültüründe büyüyen her çocuk bilir. Topu olan takımı kurar. Canının istediğini oynatır, istemediğini oynatmaz.

Top sahibi olmakta öyle kolay değildi. Biriken harçlıklarla zar zor alırdık. Büyük bir heyecanla başlayan maçın sonunda muhakkak birde bahis olurdu. Yenilen takım aralarında topladıkları parayla ya kola alırdı ya da abur cubur yiyecek.

Her zaman cebimizde paramız olmazdı. Parası olmayanları aramızda halleder, takım ruhunu bozacak ve arkadaşımızı rencide edecek en ufak bir davranışta bulunmazdık. Maç sırasında bir de yağış bastırırsa rekabet daha bir amansız olurdu.

Çocuk aklıyla kıyasıya mücadele eder, rakip takımı yenmek için kendimizi paralardık. (şimdi ise birbirimizi paralıyoruz) Düşünüyorum da ne kadar safça ne kadar temiz duygularla mücadele ediyormuşuz. Alınan kola ve abur cuburlara, yenilen takımın parası yetmeyince yenen takım da yardım ederdi.

Mahalle kültürü bize böyle öğretmişti; arkadaşının açığını kapatmayı, dostuna yardımcı olmayı, büyüklere saygıyı, küçükleri sevmeyi, iyi günde kötü günde omuz omuza olmayı.

Tesadüfen!

Sokakta dolaşırken mahallenin eski mukimlerinden Mehmet amcaya rastladım. Çok yaş almış, destek aldığı bastonla ayakta durabiliyordu.

Ayaküstü biraz konuştuk. İlerleyen yaşı sebebiyle kulağı iyi duymuyordu sanırım. Benim sorduğum soruları değil de, kendi bildiklerini anlatmaya başladı.

Ne eski mahalle, ne eski insanlar kaldı. Değişmeyen bir şey kalmadı oğlum, diyor. Önce insanlar değişti, sonra mahalle. İnsanlar birbirine selam vermeyi bile esirger oldu. Allah sonumuzu hayır etsin, diye sözünü tamamladı.

 

Mehmet amca tanıdın mı beni?

Bastondan güç alarak durdu, bir süre soluklandı, ağır ağır başını kaldırdı, bana baktı. ( Zamana yenik düştüğü gözlerinden okunuyordu. Yılların acımasızlığı Mehmet amcadan neleri alıp götürmüştü, kim bilir? )

Oğlum gözlerim iyi seçmiyor? Kimin oğlusun, kimlerdensin? Diye sordu. Dilim döndüğünce, hatırlatmaya çalıştım. Haa tamam dedi. Baban, rahmetli iyi adamdı, iyi komşuydu. Sen büyük oğlu musun? Yok, Mehmet amca ben küçük oğluyum. Öylemi!

Ayakta zor duruyordu;

Bağlar Caddesinde Kars’lıların işlettiği Girne Kıraathanesi vardı. Kapanmış, şimdi moda deyimle “Cafe” olmuş. Mehmet amcanın koluna girdim en yakın masaya oturmasına yardımcı oldum, bende tam karşısına oturdum. Kahveyi sevdiğini biliyordum. Bize geldiğinde hep Türk kahvesi içerdi. Kahve önüne konduğunda, yüzünde hafif bir gülümseme oldu. Sonra duygulandı cebinden mendilini çıkardı, kısık gözlerinden akan yaşları sildi, kahvesinden bir yudum aldı. Biraz önceki yaşadığı hüzün dağıldı konuşmaya başladı.

Tuttuğunu koparan cinsten emekçi bir adamdı Mehmet amca. Deyim yerindeyse sırım gibiydi. Bir iki kişiye benim demezdi. Kalabalık bir aileydiler. Sayısını bilmiyordum? Anlatmaya başlayınca dokuz çocuğu olduğunu öğrendim!

Ne yapıyor çocukların?  Hepsini okuttum, işinde gücündeler. Yuvadan bir bir uçtular. Teyzen vefat ettikten sonra yalnız kaldım. Bir zaman kendi işimi görüyordum. Yaş ilerledikçe zorlanmaya başladım. Çocukların yanında kalmak istemiyordum, ama yapacak bir şeyde yoktu. Gittim. Keşke gitmeseydim. Gittiğime pişman olacağım hiç aklıma gelmezdi. Aklımda yüreğimde hep çocuk olarak kalsaydılar, ben bu günleri görmeseydim?

Hayırdır ne oldu?

Kendimi bir eşya gibi hissediyordum. Bir hafta birine, bir hafta birine atılıyordum. Bir hafta on gün kaldığım çocuğum diğerini arıyordu. Biz tatile gideceğiz babamı sen yanına al. On gün sonra, bir diğeri ötekini arıyor, misafirimiz gelecek babamı bu hafta sen al, diyorlardı. Ben bu konuşmaları duydukça eriyor, eridikçe küçülüyordum.

Sonra ne oldu?

Bir arkadaşımın desteğiyle emekli maaşım karşılığında huzur evine yerleştim. Rahata erdim. Sağa sola itilmişlikten, bir nesne olmaktan kurtuldum.

Çocukların arayıp soruyorlar mı?

Yok, be oğlum, artık dertte etmiyorum. Sağ, salim olsunlar bana bu yeter, dedi Mehmet amca. Bastonunu aldı kalkmadan önce öyle bir şey söyledi, “Ben dokuz çocuğa baktım, dokuz çocuk bir bana bakamadı”, keşke teyzen değil ben önce ölseydim, bu günleri görmeseydim, dedi. Yüreğim burkuldu. Bunun üzerine ne denilebilir inanın bilemedim!

Onca senelerin sırtına yüklediği ağırlıkla, bastonuna tutunarak kalktı. Gideceğin yere ben götüreyim dedim kabul etmedi. Sen yolun karşısına geçir yeter, dedi. Dediğini yaptım karşıya geçirdim. Bana döndü sağol oğlum, ömrün uzun olsun, dedi.

Kaldırımdan ağır ağır gidişini bir süre izledim Mehmet amcanın.

Şimdi ise;

O mahalleleri...

Sokakları...

Mahallenin dürüst esnafları...

Güler yüzlü yardım sever dost komşuları...

Sabah çocuklarını Allah zihin açıklığı versin, diye yolcu eden anneleri babaları…

O erdemleri ancak siyah beyaz fotoğraflarda arar olduk.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (46)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Müslüm Ateş
(29.01.2024 13:16 - #627)
Hamdi kardeşim, kaleminin gücüne hayranım. Malesef yazdıklarını çevremden çok duyar oldum. Demekki bu gunleride görüp yaşayacakmışız.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Murat Eren
(29.01.2024 13:16 - #629)
Çocukluk ve gençlik yıllarımın geçtiği seyranbağları başkentimi kuşbakışı seyrede bildiğim tek yer. Yazar kilim dokur gibi ince ince işlemiş emeğine ve yüreğine sağlık...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
a.serhat yamaç
(29.01.2024 13:16 - #630)
Gerçekten Hamdi beyi severek okuyorum.. Yazısını okurken diğerini ne zaman yayımlayacak diye bekliyorum... Daha sık yazılarını görmek isterim. Teşekkürler.....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Murat Dalmış
(29.01.2024 13:18 - #632)
Kaleminize sağlık,bizi eskilere götürdünüz. Maalesef eski zamanlar daha güzeldi.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Cüneyt Kulaksız
(29.01.2024 13:19 - #634)
Hamdi Özdemir yazıların sayesinde çocukluğumuza nostaljik bir seyahat yapıyoruz şimdi herşeyimiz çok var ama tadı tuzu yok eskiden hiç birşeyimiz ya yoktu ya da az vardı çok kıymetliymiş anlayamamışız
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hasan kal
(29.01.2024 13:20 - #636)
Hamdiciğim her zamanki gibi dizelerin yerlilerinde edebi bir dil kuşanmışsın. Tebrik ediyorum
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Akdemir
(29.01.2024 13:25 - #637)
Duygulu, ellerine yüreğine sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ahmet kaya
(29.01.2024 13:29 - #638)
Bu hikayeler bizim başımıza da gelecek inşallah görmeden sessizce gideriz
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
TrgtKrblt
(29.01.2024 13:32 - #639)
Güzel zamanlardı o zamanlar, dostluklar gerçekti, sahte ilişkiler yoktu, ya da biz bilmiyorduk…
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Filiz ATUĞ ER
(29.01.2024 13:43 - #640)
Çok güzel bir anlatım ama konu bir o kadar acı. 'Ben dokuz çocuğa baktım, dokuz çocuk bana bakamadı.' Maalesef günümüz insanlarında, yazının ilk satırlarında bahsettiğiniz anlayış da vefa da kalmadı. Kaleme aldığınız duygular için teşekkür ederim.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Murat
(29.01.2024 13:47 - #643)
Geçmiş yıllarda yaşanmışlıklar, insan ve insana dair herşeye eskiden verilen özenli değerler, yardımlaşma, daha iyi komşuluklar ve aynı mahalle insanının kendi aralarında kurduğu değerli bağlar gibi konuları çok iyi yazım diline aktaran saygıdeğer Hamdi abimiz. Emeğine, kalemine sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Levent Yüzbaşıoğlu
(29.01.2024 13:47 - #645)
Giden zamanlara itafen, bir o kadarda insan odaklı makalenizi okudum. İki tespit yaptım. Birincisi, insan ilişkilerinin ne kadar erozyona uğradığını, insanların yalnızlaştığını, ikincisi, yaşadığımız çevremizi nasılda hoyrat kullandığımızı ifade etmek isterim. Kaleminiz çağıldasın.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Coşkun
(29.01.2024 13:57 - #647)
Her zamanki gibi yine geriye götürdü ama üzülsekte gerçekleri yazıyor iyi ki varsın
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Rose
(29.01.2024 14:01 - #649)
Yazıların çok güzel elimden geldiğince okumaya çalışıyorum çok doğal ve akıcı
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hayrettin Kirazcı
(29.01.2024 14:21 - #651)
“Ben dokuz çocuğa baktım, dokuz çocuk bir bana bakamadı.” "keşke teyzen değil ben önce ölseydim, bu günleri görmeseydim." demiş ve tüm okuyucuların suratına şamar, yüreğine zıpkın gibi indirdi Mehmet amca!
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gulo
(29.01.2024 14:53 - #652)
Muhteşem olmuş gene,eskiye özlem asla bitmeyecek bizde.Biz zor sartlarda şanslı olan çocuklardık .Oyuncagimiz yoktu ama oynayacak bir sürü oyunumuz vardı.Yuregine sağlık Hamdi bey
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mükerrem BAYDAR
(29.01.2024 14:58 - #654)
Bende Bardacik Sokakta yeniden yaşadım
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hasan Kababulut Kocatepe Mimar Kemal lisesi
(29.01.2024 15:00 - #655)
Yüreğini de bildiğim güzel dostun kaleminden akan ve aslında tesadüf değil de bizim için orgulenen bu değişim akışına hüzünle baktım... Hepimizin değişmesine neden olan bu mahalle kültüründen kopmak ne yazık olmuş yeniden anladım. Güzel gönlüne sağlık sevgili dost...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Davut KOÇAK
(29.01.2024 15:47 - #657)
Hiç bir şey maalesef eskisi değil. Ne güzel günlerdi o günler. Bizi o günlere götürdüğün için çok teşekkürler Hamdi Beyciğim. Sevgi ve selamlar.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Alaattin Öztürk
(29.01.2024 16:01 - #658)
"Bir iki kişiye benim demezdi" deyimi yanlış olmuş bence. Benim yerine bana mısın demezdi olmalı.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Fahreddin Mert
(29.01.2024 16:15 - #659)
Hatıralar....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Çiğdem
(29.01.2024 16:28 - #661)
Maalesef eski insanlar kalmadı çok üzülüyorum bu durumlara. Çok güzel ifade etmişsiniz. Su gibi okudum. Emeğinize sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Aziz ARGÜN
(29.01.2024 16:39 - #663)
Atalarımızın dediği gibi ALLAH hepimizide sonu gelen kullardan eylesin kimseyi elden ayaktan düşürüp evlat eline koymasın ağzına kalemine sağlık güzel insan çok teşekkürler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Zekai Aydın
(29.01.2024 16:42 - #665)
1980 den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Giderek farklılaştı, farklılaşıyor. Yazık ki ne yazık...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Erman Fen10men
(29.01.2024 17:01 - #667)
Hayatın kendisi ilginç ama tesadüfler daha da.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Rahmi özcan
(29.01.2024 17:26 - #668)
Hey gidi günler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Necati Öztaşkın
(29.01.2024 17:35 - #670)
Çok güzel yazmışsın eline yüreğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Songül Koparer
(29.01.2024 17:54 - #673)
Ne güzel de anlatmışsınız duygularınızi...Geçmişten bugüne bir köprü kurmuşsunuz;fakat koprudeki geleceğin o iki ayaği sağlam değil maalesef.O mahalle kulturunün yerini, nezaket bilmezlik insan tanımazlık, saygı duymazlık almış ne yazı ki...Bir yandan da bu durum çok çok eskiden de varmış.O halde kisinin özüne, aldıgi aile egitimine ve terbiyesine de bağlı sanirim. Çocuklugumun Ankara'sı geldi gözlerimin önüne, güzeldi... Yüreğinize,kaleminize sağlik....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mehmet Karasu
(29.01.2024 18:39 - #674)
Maalesef eski insanlarda, mekanlarda çok değişti. Eskiyi arar olduk.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Yasemin Özböler
(29.01.2024 19:02 - #676)
O eski günleri hepimiz çok özlüyoruz zaman çok acımasız hepimize sağlıklı bir hayat diliyorum
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mesut ÖZDEMİR
(29.01.2024 19:13 - #678)
Önceden insan vardı insanlık vardı şimdi insancık var insan mış gibi yapanlar maalesef
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
İlhan Yücel
(29.01.2024 19:23 - #680)
Bence keyifli hoş bir yazı, belki biraz daha kısa olsa daha iyi olur muydu?
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
İrfan Hasözbek
(29.01.2024 19:53 - #681)
Hamdicim kalemine yüreğine sağlık mükemmel
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Salih Meftun
(29.01.2024 22:32 - #685)
Bunları duydukça sıra bizede gelecek mi diye merak ediyorum
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Dilek
(30.01.2024 09:33 - #687)
Yüreğinize emeğinize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Barbaros çelenk
(30.01.2024 10:07 - #688)
Kalemine sağlık yeni yazılarını bekliyoruz sevgiler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Tansel
(30.01.2024 23:53 - #689)
Ne güzel anlatmışsın eline gönlüne sağlık. Biz o günleri yaşadık insanlığı dostluğu kardeşliği ana şimdi herşey mali değerlerle ölçülür oldu maalesef. İyi ki varsın okuyup öğrensinler bari.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Özgür hoca
(03.02.2024 08:25 - #690)
Çok güzel bir yazı tebrikler.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gül
(03.02.2024 17:42 - #691)
Güzel içimizi ısıtan bir yazı
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Derviş Alagöz
(04.02.2024 00:55 - #692)
Sevgili kardeşim o siyah beyaz resimlerde olmasa tutunacak dalımızda hatırlanacak gecmişimizde kalmıyacak Mehmet amcaya Allah saglık ve huzur versin çocuklarına mutac etmesin . Seninde kalemine vede yüreğime saglık dilerım yazmaların uzun soluklu olur. Sevgiyle kalal kardeşim.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sadegül Alagöz
(05.02.2024 12:20 - #695)
Yüreğine kalemine sağlık canım dayım bizlere de nasip olduğu güzellikleri yaşamak ama maalesef çocuklarımızın sadece masal gibi dinlediği anılarımız oldu şimdiki zamanlarda hızla yozlaşma zamanı oldu o güzel zamanlar anılarımızda saklayacağımız en değerli hazinelerimiz sanırım bazen çocuklarımı düşündüğüm zaman üzülüyorum hiçbir şeyi bizim yaşadığımız gibi dokunarak hissederek yaşamıyorlar artık dostluklar bile çıkar bitene kadar Bakıyorum da biz bile artık o eski dostlukları kuramıyoruz sadece eskiyen dostluklarımız güzel olan her şey o kadar yüzeysel kalıyor ki her şeyimiz o kadar çok ki eşyalarımız her şeye kolay sahip olabiliyoruz ama en kıymetli şeyleri maalesef hızla kaybediyoruz dostluk gibi paylaşım gibi yaranı sarmak gibi şimdi yarı oluyoruz birbirimize sadece Canım dayım yüreğine kalemine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Venüs
(05.02.2024 14:08 - #708)
Yine her zaman ki gibi çok güzel bir yazı. Yüreğinize sağlık sayın Hamdi abimm
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Kemalbaris53@hotmail.com
(06.02.2024 08:17 - #716)
Mehmet amcalara selamlar, her yerdeler sahipsiz, kimsesiz,bazen aç, bazen susuz.....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
İlknur DİNÇAY
(28.02.2024 23:44 - #858)
Kalemine sağlık Hamdi Bey, toplumun kanayan yaralarını kaleme aldığın için...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Aynur
(04.03.2024 21:35 - #897)
Harika bir yazı olmuş kalemin dert görmesn
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
rahmi Özcan
(26.03.2024 00:31 - #1009)
Olanaklarımız çok kısıtlı olsada mutlu olmayı başaran çocuklardık. Yüreğine sağlık kardeşim.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.