Hamdi Özdemir
Köşe Yazarı
Hamdi Özdemir
 

Yazılı Olmayan Toplumsal Kurallar

Kültür, bir millete şahsiyet veren, diğer milletlerle arasındaki farkı tespite yarayan, tarihin seyri içerisinde teşekkül etmiş, o millete has maddi ve manevi varlık ve değerlerin ahenkli bir bütünüdür. Sosyal medya denilen “Gayya kuyusu” yaşamımıza girdiğinden bu yana, öyle bir duruma geldik ki; neredeyse kendimize ait bir özelimiz kalmadı? küçük dilimizi bile herkesle paylaşır olduk. Her kişinin, her ailenin kendi arasında yaşayacağı özel an ve anları bile ortaya döker olduk. Bırakın bazı özel anlarımız ve anılarımız kendimize kalsın. Herkesin bildiği bir özelimiz olabilir mi? Bir ülkenin yazılı olamayan toplumsal değerleri vardır. Bu değerler yüz yıllar içerisinden, demlenerek, süzülerek günümüze kadar ulaşmıştır. Bizde bu değerleri bizden sonraki kuşaklara aktarmakla sorumluyuz. Ailenin, evinize gelen misafirin, yemek yediğimiz soframızın bir mahremiyeti vardır? Geleneğimizde kültürümüzde. Belki içinizden diyeceksiniz kardeşim, mahremiyet mi kaldı, gelenek mi kaldı, sen neden bahsediyorsun?   Ne yazık ki öyle. Oturuyoruz sofraya, ağızlar bir karış havaya açılmış, sofranın fotoğrafını çekip, büyük bir marifetmiş gibi insanların gözünün içine sokar şekilde sosyal medya da yayınlıyoruz. Büyüklerimiz çok kızardı. “Evladım olan var, olmayan var”. Bu lafı duyan yerin dibine girerdi. Yine, yaşadığım Ankara’da; Önceki yıllarda kendiliğinden oluşmuş bir Ankara’lılık geleneği vardı. Yazılı olmasa da her Ankara’lı bu kurallara kesin riayet ederdi. Örneğin; Trafikte, yeşil ışığın yandığı ana kadar beklenir, herkes kendi kulvarında karşıdan karşıya geçerdi. Günümüzde olduğu üzere hiçbir birey, biri birinin üzerine bodoslama atlamazdı. Toplu taşıma araçlarında sizden sonra binen büyüklere, kadınlara, çocuklara yer verilir, görmezden gelinmez, camdan dışarı seyredilmezdi. İzin almadan satıcının malına dokunulmaz. Malın görünüşünü, kalitesini bozacak şekilde ellenmez ve bakılmaz, ücret konusunda fazla ısrar edilmezdi. Müstakil evlerde pişirilen yemeğin kokusu dışarı taşacağını bilirdi annelerimiz. Nefistir çeker evladım denir, bir tabak mutlaka komşuya yollanırdı. Vefat eden bir kimsenin evinde başsağlına gelenlere şimdi olduğu gibi yemek verilmez, cenaze sahiplerinin ihtiyacı komşular tarafından imece usulüyle karşılanırdı. Ankara dışından gelen bir kişi adres sorduğunda, her Ankara’lı o kişiyi neredeyse sorduğu adrese kadar götürürdü. Şimdiki gibi oturduğu Ankara’yı tanımayan yok gibiydi. Mahallede oyun oynayan küçükler kavga ettiklerinde, önce babalar ve anneler kendi çocuklarını haşlardı. Bugünkü gibi mahalle bir birine top yekün savaş ilan etmez, onlarca kişi yaşamını yitirmezdi. “Çocuk değil mi? Bugün kavga eder, yarın kardeş olur, denilirdi”. Sokaklar çocukların oyun alanlarıydı. Korku yoktu, zaman sınırı yoktu, tacizci yoktu, tecavüzcü yoktu. Çocuklar sokaklarda sosyalleşerek büyüyorlardı. Güvenlik sorunu diye bir şey yoktu. Bugünkü gibi olanaklara sahip olunmamasına karşın, bir çevre bilinci vardı. Herkes evinin önünü süpürmekle mükellefti. Sokağa “maske”, peçete, izmarit, don, gömlek, fanila atılmaz, ağaçlar intikam alırcasına yerinden sökülmez, sokak hayvanları tekmeleyerek öldürülmezdi. Polisiye vakalar olurdu. Kan davaları haricinde kadın cinayeti nedir bilinen bir şey değildi henüz. Hem sevip, hem de onlarca bıçak darbesiyle, çocuğunun gözleri önünde bir anne, bir kadın cinayetine şahit olunmamıştı. Bir komşunun ışığı yanmadığında diğer komşusu hemen birini o eve gönderir kontrol edilirdi. Hastamıdır başına bir şey mi geldi diye merak edilirdi. Bir komşunun sıkıntısı, diğer komşunun kaygısı paylaşılır üleşilirdi. “bugün komşunun başına gelenin yarın kendisinin de başına gelebileceğini iyi bilirdi. Bu toplumsal öğeler bir belgeye yazılmış metinler değildi. Toplumun birlikte yaşayarak öğrendiği, dayanışmanın ve üleşmenin sonucuydu.      
Ekleme Tarihi: 21 Şubat 2024 - Çarşamba

Yazılı Olmayan Toplumsal Kurallar

Kültür, bir millete şahsiyet veren, diğer milletlerle arasındaki farkı tespite yarayan, tarihin seyri içerisinde teşekkül etmiş, o millete has maddi ve manevi varlık ve değerlerin ahenkli bir bütünüdür.

Sosyal medya denilen “Gayya kuyusu” yaşamımıza girdiğinden bu yana, öyle bir duruma geldik ki; neredeyse kendimize ait bir özelimiz kalmadı? küçük dilimizi bile herkesle paylaşır olduk.

Her kişinin, her ailenin kendi arasında yaşayacağı özel an ve anları bile ortaya döker olduk.

Bırakın bazı özel anlarımız ve anılarımız kendimize kalsın. Herkesin bildiği bir özelimiz olabilir mi?

Bir ülkenin yazılı olamayan toplumsal değerleri vardır. Bu değerler yüz yıllar içerisinden, demlenerek, süzülerek günümüze kadar ulaşmıştır. Bizde bu değerleri bizden sonraki kuşaklara aktarmakla sorumluyuz.

Ailenin, evinize gelen misafirin, yemek yediğimiz soframızın bir mahremiyeti vardır? Geleneğimizde kültürümüzde. Belki içinizden diyeceksiniz kardeşim, mahremiyet mi kaldı, gelenek mi kaldı, sen neden bahsediyorsun?  

Ne yazık ki öyle.

Oturuyoruz sofraya, ağızlar bir karış havaya açılmış, sofranın fotoğrafını çekip, büyük bir marifetmiş gibi insanların gözünün içine sokar şekilde sosyal medya da yayınlıyoruz.

Büyüklerimiz çok kızardı. “Evladım olan var, olmayan var”. Bu lafı duyan yerin dibine girerdi.

Yine, yaşadığım Ankara’da;

Önceki yıllarda kendiliğinden oluşmuş bir Ankara’lılık geleneği vardı. Yazılı olmasa da her Ankara’lı bu kurallara kesin riayet ederdi.

Örneğin;

Trafikte, yeşil ışığın yandığı ana kadar beklenir, herkes kendi kulvarında karşıdan karşıya geçerdi. Günümüzde olduğu üzere hiçbir birey, biri birinin üzerine bodoslama atlamazdı.

Toplu taşıma araçlarında sizden sonra binen büyüklere, kadınlara, çocuklara yer verilir, görmezden gelinmez, camdan dışarı seyredilmezdi.

İzin almadan satıcının malına dokunulmaz. Malın görünüşünü, kalitesini bozacak şekilde ellenmez ve bakılmaz, ücret konusunda fazla ısrar edilmezdi.

Müstakil evlerde pişirilen yemeğin kokusu dışarı taşacağını bilirdi annelerimiz. Nefistir çeker evladım denir, bir tabak mutlaka komşuya yollanırdı.

Vefat eden bir kimsenin evinde başsağlına gelenlere şimdi olduğu gibi yemek verilmez, cenaze sahiplerinin ihtiyacı komşular tarafından imece usulüyle karşılanırdı.

Ankara dışından gelen bir kişi adres sorduğunda, her Ankara’lı o kişiyi neredeyse sorduğu adrese kadar götürürdü. Şimdiki gibi oturduğu Ankara’yı tanımayan yok gibiydi.

Mahallede oyun oynayan küçükler kavga ettiklerinde, önce babalar ve anneler kendi çocuklarını haşlardı. Bugünkü gibi mahalle bir birine top yekün savaş ilan etmez, onlarca kişi yaşamını yitirmezdi. “Çocuk değil mi? Bugün kavga eder, yarın kardeş olur, denilirdi”.

Sokaklar çocukların oyun alanlarıydı. Korku yoktu, zaman sınırı yoktu, tacizci yoktu, tecavüzcü yoktu. Çocuklar sokaklarda sosyalleşerek büyüyorlardı. Güvenlik sorunu diye bir şey yoktu.

Bugünkü gibi olanaklara sahip olunmamasına karşın, bir çevre bilinci vardı. Herkes evinin önünü süpürmekle mükellefti. Sokağa “maske”, peçete, izmarit, don, gömlek, fanila atılmaz, ağaçlar intikam alırcasına yerinden sökülmez, sokak hayvanları tekmeleyerek öldürülmezdi.

Polisiye vakalar olurdu. Kan davaları haricinde kadın cinayeti nedir bilinen bir şey değildi henüz. Hem sevip, hem de onlarca bıçak darbesiyle, çocuğunun gözleri önünde bir anne, bir kadın cinayetine şahit olunmamıştı.

Bir komşunun ışığı yanmadığında diğer komşusu hemen birini o eve gönderir kontrol edilirdi. Hastamıdır başına bir şey mi geldi diye merak edilirdi.

Bir komşunun sıkıntısı, diğer komşunun kaygısı paylaşılır üleşilirdi. “bugün komşunun başına gelenin yarın kendisinin de başına gelebileceğini iyi bilirdi.

Bu toplumsal öğeler bir belgeye yazılmış metinler değildi. Toplumun birlikte yaşayarak öğrendiği, dayanışmanın ve üleşmenin sonucuydu.

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (24)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Metin Cenkçiker
(22.02.2024 11:10 - #782)
Eline ,ağzına sağlık Hamdi abi…
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gül
(22.02.2024 11:11 - #783)
Geleneklerimizi artık özlemekle anıyoruz
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Erol Sanburkan
(22.02.2024 11:11 - #784)
Hamdiciğim ellerine, yüreğine sağlık. Mükemmel bir yazı olmuş. Yavaş yavaş yitirdiğimiz değerleri öyle mükemmel ele almışsın ki... Yüreğimizin tercümanı oldun. Sağ olasın. Selamlar sevgiler.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mesut ÖZDEMİR
(22.02.2024 11:16 - #785)
Maalesef teknolojiyi biz yanlıs kullanıyoruz arsızliğimizı edepsizligimixi görgüsüzlüğümuzü kibirimizi kısacası degersiz degerlerimizı paylastiğımiz bir enstruman olarak kullanıp kulturumuzun içıne ettik
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Can Yeşil
(22.02.2024 11:48 - #787)
Kalemine sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Veli Başar
(22.02.2024 12:27 - #788)
Hamdiciğim Emeğine yüreğine sağlık.Sevgi ve selamlar
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ugur Güneri
(22.02.2024 13:14 - #790)
Kardesim, o saygi, zerafet icindeki Ankara günlerini anlatman beni cok duygulandirdi... 26 sene yasadigim, tüm sosyal kültürürmü, kentte toplu yasamanin kurallarini aldigim, kültür etkinliklerinden alabildigine yararlandigim güzelim Ankara'ma 44 sene sonra giitigimde nasil hayal kirikligina ugradigimi inan anlatamam...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Erman Fen10men
(22.02.2024 13:18 - #792)
Maalesef kurallar her zaman geçerli ama kaçımız uyuyoruz bu da bir soru işareti
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gül
(22.02.2024 13:45 - #794)
Dillere tercüman olmuşsun yine Hamdi emeğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hasan Kara
(22.02.2024 13:55 - #795)
Sevgili Hamdi Abi, Yazılarını büyük bir hayranlıkla takip ediyorum. Kelimelerinle geçmişi anımsatırken, bugünün karmaşasında derin düşüncelere sürüklenmemizi sağlıyorsun. Her cümlen, zihin açıcı bir yolculuğa davet ediyor. Anılarımızı ve yaşanmışlıklarımızı paylaşarak, bize yeniden yaşama sevinci veriyorsun. Senin kalemindeki büyüyü takdir etmekten mutluluk duyuyorum. En içten dileklerimle, Hasan Kara
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Meftun Sonakın
(22.02.2024 14:33 - #804)
Neden biz böyle olduk hayatımızda değişenler nelerdi
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Leyla
(22.02.2024 15:55 - #807)
Çok doğru tespitler yozlaşma diz boyu
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Tansel Öztürk
(22.02.2024 16:02 - #808)
Maalesef durum bu . Çok güzel anlatmışsın eline gönlüne sağlık. Nasıl düzeltebiliriz bir de onu düşünelim . Ben bir öğretmen olarak eğitimin önce ailede başladığını sonra okula okulda ve toplumda devam ettiğini biliyorum. Aslında bunları yeni kuşaklara anlatmak lazım . Eğitim ve öğretimi karıştırdık okul sadece dersten bilgiden ibaret oldu. Toplumsal kültürümüzü anlatan dersler de olmalı ve bunlar anlatılmalı önce okulda uygulamalı öğretilmeli. İyi ki varsın sağol.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Orhan TOPKAYA
(22.02.2024 16:45 - #809)
Şair'in dediği gibi öyle bir zamana düştük ki sn.özdemir yazaılı ya da yazılı olmayan kural kimsenin kural tanıdığı yok,kaleminize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Çiğdem Karakuş
(22.02.2024 19:06 - #810)
Çok önemli bir konuya parmak basmışsın .Çok güzel olmuş eline sağlık..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hasan Aytekin
(22.02.2024 20:56 - #811)
12 eylül le beraber başlayan bir yozlaşma sürecinin içinde yaşıyoruz. Bu yozlaşma bir kültür oluşturmadı ama mevcudu da tukaka ilan ederek bir boşluk yarattı. Şu an ülke bu kaosun içinde sosyal yaşama sokmaya çalıştıkları (insanların vicdanlarındaki dünyayı) inanç sömürüsü. Hayatın öğrettiği ve biriktirdiği değerleri hatırlatman çok kıymetli. Bu değerler onları unutturmaya çalışanlara inat yaşatılmalı.. Kalemine yüreğine sağlık sevgili Hamdi.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mustafa mete
(22.02.2024 21:36 - #812)
Hocam çok keyfle okudum çok güzel konulara değinmişiniz yine kalemine yüreğine sağlık saygılar sunarım
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Rahmi Özcan
(23.02.2024 11:27 - #813)
Hamdiciğim yazını okudum.Bugünkü yaşadıklarımızın kısa gerçek özeti. Ekomide,eğitimde,sağlıkta,vb. sosyal çöküntü içinde olduğumuzun herkesin farkına varması gerektiğini düşünüyorum.Yugoslavya yı nasıl çökertiklerini hatırdan çıkarmamak gerekiyor. Emeğine sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Z,Alptekin
(27.02.2024 11:45 - #834)
Sasirmadim ...paylaştım...sevgiler...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Venüs
(27.02.2024 15:08 - #843)
Yine çok güzel , yerinde ve doğru tespitler. Teşekkürler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
İlknur DİNÇAY
(28.02.2024 23:09 - #854)
Kaleminize sağlık Hamdi Bey, ne kadar önemli bir konuya değinmişsiniz. Yitirilen değerlerimiz değil mi insanı da yalnızlaştıran...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Murat SARITAŞ
(29.02.2024 05:58 - #860)
Eline, yüreğine sağlık Hamdi'ciğim. Kaybolup gitmesini istemediğimiz güzel değerlerimizin, yazılı anlatılmasının yanı sıra görsel olarsk da anlatılması lazım.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
a. serhat yamaç
(01.03.2024 11:38 - #861)
geçmişi, günümüzü sorunları bir masal saflığı ile bize aktarımın için teşekkürler Hamdi hocam....yüreğine kalemine emeğine sağlık. Ulus gazetesinde emeği olan çalışanlarını tebrik edip teşekkürlerimi sunarım.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Aynur
(30.03.2024 00:33 - #1036)
Hamdi kalemin dert görmesin.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.