“Çocuklarımız, torunlarımız, dostlarımız, bu ülkede tüm yaşayanlarımız, %51' e dahil olanlarımız da, olmayanlarımız da, yaşamlarına müdahale edilmeyeceğinden, kendilerine bir başka yaşam dayatılmıyacağından, giyimlerine, yeyip içtiklerine karışılmayacağından ve demokratik laik cumhuriyetten vaz geçilmeyeceğinden bir emin olsalar, ne güzel olur?
14 Nisan 2011 tarihinde, bir Mısır televizyonuna verdiğiniz mesajda,
"Laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın”, “Türkiye'de anayasa laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle ateizm değildir. Umarım ki Mısır'da yeni rejim laik olacaktır" diyen ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman” Laiklik Anayasa’dan çıkarılmalıdır” deyince de, 26 Nisan 2016 tarihinde bu konuşmanıza atıf yapan ve “ Benim görüşlerim bellidir” diyerek bunu teyit eden de sizsiniz.
Ülkesini seven bir insan için, bunları bir cumhurbaşkanın ağzından duymak kadar güzel bir şey olabilir mi?
Ama, mesele burada başlıyor, Sayın Cumhurbaşkanım !
Sizin hükümetiniz, sizin partiniz, sizin belediye başkanlarınız, buna sizin kadar inanmıyor.
Bir türlü, lâik devletin, din dayatamayacağını, insanları inançlarına göre tasnif edemeyeceğini, kamu görevlilerinin sadece tüm inanç sahiplerine, inançlarını korkusuzca yaşayabilecekleri ortamı yaratmak olduğunu bir türlü anlamak istemiyorlar. Kuranımızdaki “ Emaneti ehline tevdi ediniz” ayetini unutup, kadrolarını ehil olanlara değil, badem bıyıklılara, şekli Müslümanlara, takiyecilere tahsis ediyorlar. Bizi 15 Temmuz ihanetine bu davranış getirmedi mi?