“Kurban Bayramı, İslam inancına göre, Allah'a yakınlaşmak anlamına gelen "kurban", Allah'ın rızasını kazanmayı ifade eder. Kurban eti, öncelikle üç eşit parçaya bölünerek dağıtılmalıdır. İlk parça kurbanı kesen kişinin ailesi için, ikinci parça akraba, dost ve komşulara, üçüncü parça ise ihtiyacı olanlara ve yoksullara dağıtılır.”
Kurban bayramından birgün önce 15 Haziran 2024 arife günüydü.
Evde sıkıldım, attım kendimi sokaklara, Etrafı seyran edeyim, dedim.
Günümüzde yaşanmakta olan ekonomik sıkıntılardan dolaysıyla, kolay kolay kimse tatile gidemez diye düşünüyordum, ama yanılmışım!
Bizim millet maşallah “Taze gelin misali, hem ağlarım hem giderim” deyiminde olduğu üzere, pahalılıktan yandık bittik, diye feryat eder durur, sonra anında tatil beldelerine uçarlar. Elbet hali vakti, cebinde parası olanlara sözüm yok. Benim paramı harcamıyorlar ya? Sözüm ekonomiden her gün sızlananlara tabi.
Caddeler ve sokaklar sessiz. Şehir sokağa çıkma yasağını anımsatıyor. Etrafta İn/cin top oynuyor.
Cumartesi günü olması, diğer yandan da bayram tatili olması sebebiyle şehir de insan sayısı hayli azaldığından, trafiğin hissedilir ölçüde rahatlamış olduğunu fark ettim. Keşmekeş azalmış, korna sesleri kulakları tırmalamıyor, bağıran çağıranda azalmıştı. Ankara böyle daha güzel olmuş demedim de değil?
Yiyecek içecek satan dükkânların dışında birçok alışveriş yeri kapalı olurdu aslında. Bayram münasebetiyle hali vakti yerinde olanların dışında, küçük esnaf açıktı.
Dolaşırken, beyaz eşya satan, tanıdığım ve muhabbetim olan arkadaşımın dükkânını açık gördüm. Biraz sohbet edeyim diye yanına uğradım. Hoşbeşten sonra, hayırdır abi açıksın? Çok yer kapalı. Sokakta insan sayısı hayli azalmış, dedim.
Açmayıp ne yapalım? Biliyorsun zaten zor ayakta duruyoruz? Malum önümüzdeki hafta tümden tatil. Bu gün açalım dedik, kasaya bir kaç kuruş girerse kapalı günleri telafi ederim, diye açtım.
Var mı gelen giden?
Aslında bakarsan bende beklemiyordum, ama gayet iyi, dedi.
Hayırdır?
Bu kadar satış yapabileceğime bende şaşırdım, dedi.
Gelen müşteri derin dondurucu soruyor. Stokta ne kadar derin dondurucu varsa hepsi satıldı. Dükkânı açtığıma değdi, dedi.
Hayırdır abi sebep?
Malum, sende bilirsin?
Kurban kesenler, kestikleri kurban etinin bir kısmını kendine, bir kısmın akrabaya ve yakınına, konu komşuya, fakire fukaraya dağıtırlardı. Şimdi her şeyin çakması olduğu gibi, çakma kurban kesenler var biliyor musun?
Nasıl yani?
Etrafa kurban kestikleri süsü verip, kestikleri kurban etini, kavurma, kıyma, kuşbaşı yapıyor, aldıkları derin dondurucularda saklayıp, daha sonra midelerine lüp lüp indiriyorlar.
Kestiği kurbanı garip/gurabaya dağıtmayıp, derin dondurucuda saklayıp, sonra lüp lüp mideye indirenlere…
Tabi ki dini vecibelerini yerine getiren ve gereğini inancına göre yapanları tenzih ederim. Ama ne yazık ki gerçek böyle, dedi.
Arkadaşımın dediklerine diyecek bir şey bulamadım. Haklısın diyebildim sadece.
Sevgili dostlar, neredeyse bütün gelenek ve göreneklerimizin içini boşaltıp yozlaştırdığımız gibi, Kurbanı da, kurban bayramını da yozlaştırıp bu anlayışa kurban ettik ne yazık ki!