"Teknoloji yok, Uçak yok, İnternet yok, Bilgisayar yok, Tv yok, Klima yok, Cep telefonu yok? Siz daha önce nasıl yaşadınız?
Bak oğlum dedim;
1980 öncesi doğan insanlar tanrının sevgili kullarıyız sanırım... Hayatımız gerçek bir kanıtdır; Oynarken ve bisiklete binerken, toplu taşımı kullanırken maske ve eldiven takmazdık. Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemez, internet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık. Cikletten çıkan futbolcu ve artist fotoğraflarını biriktir, birbirimizle takas yapardık. Çünkü o günün koşullarında, bahsettiğin araç gereçler henüz yoktu Radyo dışında. Tv daha yeni giriyordu yaşantımıza…
Bizim çocukluğumuzda sevze, meyve turfanda yenirdi;
Mesela! Kış mevsiminde Karpuz, Domates gibi sebze, meyveler, Dondurma gibi yiyecekler olmazdı esnafın dükkanında... Mevsiminde yetişen yiyecekleri satarlardı... “Turfanda” sözcüğünü duydunmu evlat? Bilmiyorum, ne demek baba? Özellikle, sebze ve meyve gibi yiyeceklerin, yetiştiği mevsiminde taze taze yemek anlamına gelir. Günümüzde olduğu gibi, Ağustos ayında Lahana, Ocak ayında Domates olmazdı…
Susadığımız zaman, şişelenmiş su değil, musluk suyu içerdik. Aynı bardağı dört arkadaşla paylaştığımız halde hastalık nedir bilmezdik. Corona, Ebola, Domuz Gribi, Tavuk Gribi, Hiv Aids nedir bilmezdik. Her gün çok pilav yediğimiz halde hiçbir zaman kilo almazdık. Çıplak ayakla dolaşırdık ama ayaklarımıza bir şey olmazdı. Annemiz ve babamız bizi sağlıklı tutmak için hiçbir zaman ek gıda takviyeleri, vitaminler vermezlerdi…
Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yaratır ve onlarla oynardık. Ailemiz zengin değildi. Bize mal mülk değil, “Dünyada servet sahibi olmak rüyada define bulmaya benzer. Dünya malı nesilden nesle aktarılır ama hep dünyada kalır” anlayışını öğrettiler... Hormonsuz sevgiyle büyüttüler…
Cep telefonlarımız, DVD'lerimiz, oyun istasyonumuz, video oyunlarımız, kişisel bilgisayarlarımız, internet sohbetimiz olmadı, ama bizim sanal değil gerçek arkadaşlarımız vardı. Oyun gereçlerimizin çoğunu kendimiz yapar arkadaşlarımızla da, değiş tokuş eder paylaşırdık…
Arkadaşımızın evini davet olmadan istediğimizde ziyaret eder ve onlarla birlikte oyunlar oynar, kendi soframız gibi oturur birlikte yemek yerdik. Senin dünyandan çok farklı olarak bütün akrabalarla iç içe yaşar, aramızda sıkı bağlar oluşurdu komşularımızla akrabalarımızla…
Şunu söylemeliyim ki evlat, biz kendine has, anlayışlı bir nesiliz. Çünkü biz ebeveynlerinin söylediğini dinleyen, saygıda, sevgide kusur etmeyen son kuşağız. Ayrıca, çocuklarını dinleyen, onları dikkate alan da bir nesiliz…
Her şeyi koruyun, herkesi sevin...
Evde kalın…
Sevgiyle kalın…
Anasayfa
Yazarlar
Hamdi Özdemir
Yazı Detayı
Bu yazı 1397+ kez okundu.
Oğlum Sordu, Baba Siz Önce Nasıl Yaşardınız?
"Teknoloji yok, Uçak yok, İnternet yok, Bilgisayar yok, Tv yok, Klima yok, Cep telefonu yok? Siz daha önce nasıl yaşadınız?
Bak oğlum dedim;
1980 öncesi doğan insanlar tanrının sevgili kullarıyız sanırım... Hayatımız gerçek bir kanıtdır; Oynarken ve bisiklete binerken, toplu taşımı kullanırken maske ve eldiven takmazdık. Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemez, internet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık. Cikletten çıkan futbolcu ve artist fotoğraflarını biriktir, birbirimizle takas yapardık. Çünkü o günün koşullarında, bahsettiğin araç gereçler henüz yoktu Radyo dışında. Tv daha yeni giriyordu yaşantımıza…
Bizim çocukluğumuzda sevze, meyve turfanda yenirdi;
Mesela! Kış mevsiminde Karpuz, Domates gibi sebze, meyveler, Dondurma gibi yiyecekler olmazdı esnafın dükkanında... Mevsiminde yetişen yiyecekleri satarlardı... “Turfanda” sözcüğünü duydunmu evlat? Bilmiyorum, ne demek baba? Özellikle, sebze ve meyve gibi yiyeceklerin, yetiştiği mevsiminde taze taze yemek anlamına gelir. Günümüzde olduğu gibi, Ağustos ayında Lahana, Ocak ayında Domates olmazdı…
Susadığımız zaman, şişelenmiş su değil, musluk suyu içerdik. Aynı bardağı dört arkadaşla paylaştığımız halde hastalık nedir bilmezdik. Corona, Ebola, Domuz Gribi, Tavuk Gribi, Hiv Aids nedir bilmezdik. Her gün çok pilav yediğimiz halde hiçbir zaman kilo almazdık. Çıplak ayakla dolaşırdık ama ayaklarımıza bir şey olmazdı. Annemiz ve babamız bizi sağlıklı tutmak için hiçbir zaman ek gıda takviyeleri, vitaminler vermezlerdi…
Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yaratır ve onlarla oynardık. Ailemiz zengin değildi. Bize mal mülk değil, “Dünyada servet sahibi olmak rüyada define bulmaya benzer. Dünya malı nesilden nesle aktarılır ama hep dünyada kalır” anlayışını öğrettiler... Hormonsuz sevgiyle büyüttüler…
Cep telefonlarımız, DVD'lerimiz, oyun istasyonumuz, video oyunlarımız, kişisel bilgisayarlarımız, internet sohbetimiz olmadı, ama bizim sanal değil gerçek arkadaşlarımız vardı. Oyun gereçlerimizin çoğunu kendimiz yapar arkadaşlarımızla da, değiş tokuş eder paylaşırdık…
Arkadaşımızın evini davet olmadan istediğimizde ziyaret eder ve onlarla birlikte oyunlar oynar, kendi soframız gibi oturur birlikte yemek yerdik. Senin dünyandan çok farklı olarak bütün akrabalarla iç içe yaşar, aramızda sıkı bağlar oluşurdu komşularımızla akrabalarımızla…
Şunu söylemeliyim ki evlat, biz kendine has, anlayışlı bir nesiliz. Çünkü biz ebeveynlerinin söylediğini dinleyen, saygıda, sevgide kusur etmeyen son kuşağız. Ayrıca, çocuklarını dinleyen, onları dikkate alan da bir nesiliz…
Her şeyi koruyun, herkesi sevin...
Evde kalın…
Sevgiyle kalın…
Ekleme
Tarihi: 08 Nisan 2023 - Cumartesi
Oğlum Sordu, Baba Siz Önce Nasıl Yaşardınız?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.