“Ezeni ve ezileni bol bir ülkenin, kızanı, isyan edeni ve direneni daha fazla olacaktır.”
Derisi yüzülenlerinden darağacında salınanına, kurşuna dizileninden yanıp yakılanına bir direncin sesidir gerçek sanatçılar, ozanlar, aydınlar. Yaşamını memleket hasretiyle kaybeden bir sanatçının söylediği gibi.
Sarayın sofralarına oturanlardan değildi TARIK AKAN. Halkının gönlünde taht kuranlardan, halkının sanatçısı olanlardandı.
Sadece aktör olabilirdi! Ama halkının sanatçısı olmayı tercih etti Tarık Akan.
Yeşilçam’ın Jönü olarak kalabilirdi. Halkının sesi, nefesi olmayı yeğledi Tarık Akan.
Halk görür, korkar söylemez. Sanatçı görür ve korkmadan söyler.
Tarık Akan yaşamı boyunca toplumsal sorunlarla mücadele etti. Mücadelenin ön saflarında yer aldı. Gördü korkmadı, son nefesine kadar haykırdı.
Elinin tersiyle itebilirdi ülkesinin sorunlarını, gemisini kurtaran kaptan anlayışıyla gününü gün eder, magazin sayfalarından düşmezdi adı, ama Tarık Akan, yurtseverliği, devrimciliği, dik duruşu yaşam kılavuzu yaptı kendine.
İnsan evren de boşa yaşamamalı ki, bu dünyaya veda ettiğinde boşa yaşamadığı, ardında bıraktığı mirasla anılmalı.
Bir duruşu olmalı insanın, tüm olumsuzluklara rağmen hiç bozulmayan. Yediği sert darbelerden etkilenmeyecek kadar sağlam, kelebek gibi zerafetli olmalı.
Erdeme uzanacak, yardım bekleyen ellere eğilecek kadar esnek olmalı üstelik.
Güven vermeli yanında olanlara; en az düşmana verdiği korku kadar net ve kesin olmalı. Birey olduğunun bilinciyle sürdürmeli yaşamını, sürülerden uzak durmalı.
Agresif bakmalı hayata, rutinin hayat tarzı olmasına izin vermemeli. Ana yollara alternatif yan yolların da olduğunun bilinciyle, taze tutmalı yaşam sevincini?
Son sözü söyleyen her zaman ben olmalıyım! Çabasında olanlara muzipçe gülümseyebilmeli. Hababam sınıfındaki "Ferit" gibi, gözlerimizden yaş gelecek kadar güldürdüğünde de, hem de hüzünlenip ağladığında da, saklamamalı gözyaşlarını.
Ve bunları yapabilmek için önce farkında olmalı, farkına varmalı Sürü filminde "Şivan" gibi. Farkında olanların, sayıları artması insanlık adına!
Maden filminde "Nurettin" gibi emeğin sözcüsü savunucusu olmalı.
Sevmeli insan yaşamayı, sevdikçe yeşermeyi bilmelidir.
Bir gülüşü olmalı insanın, gülüşünden çiçekleri dermeli, çevresine ışık vermeli?
Vermeli ki bir aşkı paylaşmalı insan, bir yüreğe sahip olmalı. Bir tarafı efe olmalı insanın dik olmalı. Haksızlığa, haydutluğa, haramilere dikilmeli insan, Kanal filmindeki genç idealist bir “kaymakam” olmalı, dikilmeli.
Sevgi işlemeli yaşamın her zerresine. Gözlerini kısıp güneşe bakmalı insan, baktıkça ağlamalı, gözyaşlarını tutmamalı insan. Tutunacak dalı olmalı, tutunduğu dalın meyvesini toplamalı.
Tarlasına sevgi ekmeli insan, hiçbir nifak ve kin atmamalı çevresine. Nifak atmadan yetiştirmeli sebzeyi, nifak atmadan yemeli sofrasında yemeği.
Düşünecek sevdası, seveceği memleketi, dağları, nehirleri denizleri olmalı kocaman bir yüreği, Mavi Bocuk filmindeki "Necmi" olmalı.
Her yeni gün yeni sabahları olmalı insanın. Günaydın demeli, kuşa, kurda, güneşe, sabaha ve yeni umutlara, yeni dostlara.
Birlik beraberlik dilemeli insan, daima dalgalanmalı, ufkunda, yüreğinde. Düşmanını bilmeli, dostunu bilmeli. Saygıyı bilmeli. Öncelikle saygılı bir ortam yaratmayı, sonra içinde saygı aramayı.
Paraya değer vermemeli insan, hiç sevmemeli. Işık olmalı dostuna yo gösterebilmeli.
Bulunduğu ortamda sözü dinlenmeli, söyleyeni dinlemeli!
Kuşlara yem vermeli insan. Bir köpeği, dalındaki serçeyi sevmeli. Mesela bir çiçek büyütmeli. Adı ne olursa olsun, okumalı ve araştırmalı.
Bilgisi olmadan fikir sahibi olmamalı.
Anlatılanı söyleneni dinlemeli ki, söyleyecek sözü olmalı. İyi bir aile babası olmalı güzel çocuklar yetiştirmeli, çocukları sevmeli, onlara ışık olmalı "taş mektepler" açmalı!
Özlemeli insan, saflığı, temiz değerleri.
Kirletmemeli geçmişini, doğasını? Dik durmalı, bir baltaya sap olmalı? Kesmeli cehaleti, Bilimi ve ilimi yan tutmalı. Aydınlığı sevmeli, hep nehir gibi akmalı. Çağlayıp deniz olmalı ki, karanlıklar aydınlıklar olmalı.
Mesela;
Aydın, İlerici, özgürlükçü vatansever olmalı insan. Cumhuriyetin kazanımlarını yüreğinin yettiği yere kadar savunmalı ve korumalı.
Atatürk’çü olmalı. Olmalı ki geleceğin bilimde ve fende olduğunu bilmeli, ileriye hedef göstermeli. İstikbal göklerde, öğretmeler yeni nesiller sizin eseriniz olacaktır demeli.
Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın demeli.
Kısaca, yaşamın her alanında var olmalı insan. Hayata kattığı değerle ve bu ülkede her insana bir şekilde dokunuşuyla, her insanın hayatının bir yerinde var olmasıyla, arkasından on binler yürümeli ve yüreklerde yer edilmeli.
Tarık Akan gibi olmalı!
Sevgiyle, özlemle…