Gadasın aldığım Eşe
Tekerim dayandı daşa.
Seferberliği durdurun
Elini öpem Enver Paşa.
Birinci Dünya (Paylaşım) Savaşı sırasında (22 Aralık 1914-6 Ocak 1915 tarihlerinde) Osmanlı İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasında , Sarıkamış ve çevresinde gerçekleşen, büyükbabam olan Şarkışla’nın Kaymak Köyü nüfusuna kayıtlı Kâhyaoğlularından Süleyman gibi nice canların şehit olduğu bu Savaş tarihte; “Sarıkamış Harekâtı” olarak anılmaktadır.
Üç hafta gibi bir sürede Osmanlı Devleti için felakete dönüşmüş olan bu askeri harekât;
*Ağır kış koşullarının da etkisiyle asker silahlarının, taşıt araçlarının bir bölümünü kaybetmiş,
*9. Kolordu Komutanı Ali İhsan Paşa ve karargâhı esir düşmüş,
*Hafız Hakkı Paşa, tifüse yakalanarak vefat etmiştir. (12 Şubat 1915’te).
Kars Valiliği’nin internet sitesine göre 60.000 bin (kimi kaynaklara göre esir, yaralı, dahil 90-109 bin) şehit-kayıp verilmiştir.
Sarıkmış Harekâtının başında Sarıkamış’ın kilidi konumunda bulunan Bardız geçidi ele geçirilmiş, Sarıkamış’a yaklaşılmış, zafer için uygun fırsat yakalandığı, Osmanlı Ordusunun kış koşullarına dayanaklık gösterdiği, Rus Ordusunu zorlamaya başladığı aşamada Rus yönetimi telaşlanmıştır.
2 Ocak 1915 tarihinde Londra’ya gönderilen bir telgrafla; “Telefonları ve telgrafları işlemez hale getiren dondurucu kış, Türk ordularını durduramıyor. Bakü petrolleri ve Hindistan yolunun, Türk-Alman müttefiklerinin eline geçmesi tehlikesi vardır. İkinci bir cephe açılarak, Türk ordularının durdurulmasını dilerim.” isteğinde bulunulmuştur.
Bu istek üzerine İtilaf Devletleri, 1915 yılı Şubat ayı ortalarında denizden Çanakkale Boğazı’na saldırarak, yeni bir cephe açılmıştır.
O günlerde Sofya’da askeri ateşe (Ataşemiliter) görevinde olan Yarbay Mustafa Kemal, Enver Paşa’ya; arkadaşları cephede iken kendisinin de cephede olması gerektiği içeriğindeki ısrarlı başvuruş üzerine, 20 Ocak 1915’de 19. Tümen Komutanlığa atanmıştır.
*Yarbay Mustafa Kemal “ihtiyat” birliğine komuta ettiği halde yaklaşan tehlikeyi görerek ve yeteneğini kullanarak; 25 Nisan 1915 sabahı düşmanı, Conkbayırı’nda durdurmuştur.
1 Haziran 1915’de terfi ederek “Albay” rütbesi alan Mustafa Kemal;
*7 Ağustos 1915’de düşmanı Conkbayırı’na ilerlemesini ikinci kez durdurmuştur.
*8 Ağustos 1915 gecesi Anafartalar grup komutanlığına atanmış, 43 bin kişilik düşman güçlerini denize doğru sürmüştür.
*Düşmanın saldırı hazırlığını sezerek, 10 Ağustos sabahı erkenden, saldırıya geçerek düşmanı gafil avlamıştır. (Sağ göğsünde saatinin parçalanması bu çarpışmada olmuştur.)
*Düşman 21 Ağustos 1915 günü (yaklaşık 70 bin kişi) Anafartalar Ovası’ndan saldırıya başlayınca; komuta ettiği süvari alayını, savunma durumunda olan kuvvetlerin üzerinden aşırtarak, düşmanın üzerine hücum ettirip, harp tarihinde yeni bir sayfa açmıştır.
Albay Mustafa Kemal’in bu başarıları;
“Savaşın kaderine değiştiren komutan”,
“Olağanüstü bir komutan dehası” olarak tarih sayfalarına yansımıştır.
Albay Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki bu başarıları ileri tarihte kendini yetiştiren Harp Okulu öğretmeninin bile emrine girdiği (Yakup Şevki Paşa- Subaşı- gibi) “Başkomutan” olmasının, dahası düşmanı yurttan atarak bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak “Cumhurbaşkanı” olmasının yolunu açmıştır.
**
Sarıkamış Şaşı’nın diğer sonucuna geline;
Türk Ordusu, kendinden güçlü ve iyi donanımlı Rus Ordusu’na fazla direnememiş,
Harekâtının son günlerinde III. Ordu komutanı olan Hafız Hakkı Paşa, 15 Ocak 1915 tarihli bir telgrafla Başkumandan Vekili (aynı zamanda bacanağı) Enver Paşa’ya bakımsızlık yüzünden hasta ve yaralı askerlerin ölmekte olduğunu bildirerek 50 doktor ile 500 sıhhiye neferinin acilen gönderilmesini istemiştin. Ne var ki, Rus filosunun tehdidi altında bulunan Karadeniz mevsim itibariyle de fırtınalı olduğundan deniz ulaşımı neredeyse olanaksız olduğundan yardıma bulunulamamıştır.
Ordu hekimlerinden M. Derviş Kuntman, 28 Ocak 1915 tarihinde şu notu düşmüştür:
“Sarıkamış’tan sonra tifüs memlekette korkunç bir şekil aldı. Bütün köy ahırları hastalarla ve samanlıkları ölülerle doldu.”
Kafkas Cephesinde bunlar yaşanılmaktayken, Marmara Denizi İngiliz gemileriyle dolmuştur.
Çanakkale’de cephe açılıp, Osmanlı askeri birlikleri Gelibolu’ya yönlendirilmiş, böylece ortam isyancı Ermenilere kalmıştır.
*3. Ordunun önemli kaybı nedeniyle Anadolu’nun Rus istilâsın tehlikesiyle baş başa bırakmıştır.
*Ermeni çeteleri Rus tehlikesini aratmamışlar, Osmanlı ordusunun yenilgisini fırsat bilerek bağımsız Ermeni devlet kurma hayaliyle yöreyi yakıp, yıkmışlar ve insanlık dışı eylemlerde bulunmuşlardır.
*Ermeni Gönüllü Taburları Ağrı’dan itibaren karşılaştıkları Türk ve Kürt Köylerini yakıp-yıkarak Van’a doğru ilerlemişlerdir.
*33. Piyade Tümeni savaş nedeniyle Erzurum’a gönderildiği için, Van’da askeri kuvvet olmayışından yaralanarak, uzun yıllardan beri silahlanan, tüfek, tabanca ve el bombaları gibi türlü silahlarla donanmış olan Ermeni çeteleri 15 Nisan 1915’te başlatılan Ermeni ayaklanması Van’ın bütün bölgelerine yayılmıştı.
Ermeni zulmünün Anadolu’nun diğer yörelerinde duyulması durumunda misilleme yapılmasını önlemek amacıyla 27 Mayıs 1915 tarihinde Sevk ve İskân Yasası çıkarırmıştır.
Bu Yasa uyarınca; sayıları 1 586 000 kadar olan Anadolu’daki Ermeniler, o dönemde Osmanlı toprağı olan Suriye’ye taşınmışlardır. Yani Ermeniler korunmuştur.
**
Osmanlı Devleti’nin paylaşıldığı Sevr Antlaşması’nın 88. maddesi ile Ermeniler için devlet kurulması hüküm altın alınmıştı.
Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti arasında 3 Aralık 1920'de Gümrü Antlaşması imzalandı.
TBMM’nin imzaladığı ilk uluslararası antlaşması olan bu Antlaşmaya göre;
*Ermeniler Ankara Hükümetini tanımış oldular,
*Kendileri için devlet kurma hükmü taşıyan Sevr Antlaşmasını yok saymışladır.