Nevzat SELVİ
Köşe Yazarı
Nevzat SELVİ
 

Duyarsızlık yasası!

Bugün hayatın her ortamında bulunan ve insanlar arasında ilişkileri düzenleyen bir yasa sanki duyarsızlık. Çünkü herkeste göreceli bir duyarsızlık hali var.  Tok açın, zengin fakirin, sağlıklı sağlıksızın, erkek kadının halinden anlamıyor, aldırmıyor. Hele siyasetçi halkın halinden hiç anlamıyor ya da özellikle aldırmıyor. Hadi diyelim bu aldırmazlık bir bakıma bencillikten ileri geliyor diyelim. Ama bugün gerek dünyada gerekse ülkemde bencillik o derece ileriki, yaşamı, sosyal hayatı, ekonomiyi, toplumun maddi ve manevi huzurunu bozuyor. Kimse aldırış etmiyor bu bozulmaya. Hiçbir şey değişmiyor. İnsanlar duyarsızlığa hep devam ediyor bir yasaya boyun eğiyormuşçasına. Kierkegaard, “Kendini seven kendinde büyük olur, başkalarını da seven bağlılıklarıyla büyük olur, Tanrı’yı seven herkesten büyük olur” diyor.  Benim bundan anladığım, İnsan yalnız kendini severse bencilliği üstündür, paylaşımcı değildir. İnsan başkalarını da severse paylaşımcıdır. İnsan, insanları, çevresini, doğayı, yaratılanları severse her şeyden üstündür. Tanrı’sını seven onun yarattıklarını da sever. Filozof da yazdığı bütün eserlerinde zaten bunu anlatmaya çalışıyor. Özetle sevgi her sorunun anahtarıdır. Kapitalizmin, teknolojik gelişimin insan gereksinimlerini etkilediği bugünkü ortamda bencilliğin bu derece artması bir yerde anlaşılabilir ama insanoğlu denen yaratıkta sevgi bencilliğin yanında ölüyor adeta. Bugünkü dünya ve ülkem durumu gösteriyor ki sevgi ölmese de hayli zayıflamış durumda. Servetlerinin ağırlığı altında adeta ezilenler, iyice semirmiş para babaları, frenlerinden iyice boşalmış kapitalizm, sevginin bu hallere düşmesinin sebeplerinden başka bir şey değil. Yalnız kendini seven, başkalarıyla sevgi paylaşmayan, Tanrı’sını sevmeyenlerin sebep olduğu sorunlar, da sosyal adaletsizlik, gelir dağılımındaki eşitsizlik, fakirleşme, sefalet derecesindeki yoksunluk. Yalnız kendini seven, başkalarıyla sevgi paylaşmayan, Tanrı’sını sevmeyenlerin sebep olduğu bir diğer facia da çevre kirliliği. Azami kar ortaklığı eylemleriyle ormanları, suları, toprakları sanayileşmeye mahkum eden sevgisizlerin yarattığı facia.  Sevgisizlikte o derece ileri gittik ki, aciz yaratık olmamızı hiç düşünmeksizin sözüm ona kendimizi doğaya karşı koruyor bahanesi ile doğayı tahrip etmek hiç umurumuzda değil. Doğanın doğal olan tahrip ediciliğinden korunmak için teknik yeteneklerimiz o derece gelişti ki şu an yalnız fiziksel yapımızın dışsal özelliklerini değil yapay zeka gibi uğraşılarla genlerle oynayarak doğal yeteneklerimizi etkilemeye bile çalışıyoruz. Yaratılış felsefesine, doğaya karşı çıkıyoruz. Sevgisizlikte o derece ileri gittik ki, yaratılışın prensibi canlıların ve doğal kaynakların yenilenebilirliğini de bozmaya çalışıyoruz. Adeta yaşam ve ölüm döngüsünü kırmaya uğraşıyoruz. Bunu da başarırsak ne olacak, bir filozofun dediği gibi “ilkbaharın sonu gelmiş” olacak. Yaratılışın doğal temellerinin çöküşünü son sürat sürdürdüğümüz bu intihar koşusuyla gelecek nesillere nasıl bir ortam bırakacağımız umurumuzda değil. Varsa yoksa ego ve onun kurbanı sevgisizlik.  
Ekleme Tarihi: 13 Mayıs 2024 - Pazartesi

Duyarsızlık yasası!

Bugün hayatın her ortamında bulunan ve insanlar arasında ilişkileri düzenleyen bir yasa sanki duyarsızlık. Çünkü herkeste göreceli bir duyarsızlık hali var.  Tok açın, zengin fakirin, sağlıklı sağlıksızın, erkek kadının halinden anlamıyor, aldırmıyor. Hele siyasetçi halkın halinden hiç anlamıyor ya da özellikle aldırmıyor.

Hadi diyelim bu aldırmazlık bir bakıma bencillikten ileri geliyor diyelim. Ama bugün gerek dünyada gerekse ülkemde bencillik o derece ileriki, yaşamı, sosyal hayatı, ekonomiyi, toplumun maddi ve manevi huzurunu bozuyor.

Kimse aldırış etmiyor bu bozulmaya. Hiçbir şey değişmiyor. İnsanlar duyarsızlığa hep devam ediyor bir yasaya boyun eğiyormuşçasına.

Kierkegaard, “Kendini seven kendinde büyük olur, başkalarını da seven bağlılıklarıyla büyük olur, Tanrı’yı seven herkesten büyük olur” diyor. 

Benim bundan anladığım, İnsan yalnız kendini severse bencilliği üstündür, paylaşımcı değildir. İnsan başkalarını da severse paylaşımcıdır. İnsan, insanları, çevresini, doğayı, yaratılanları severse her şeyden üstündür. Tanrı’sını seven onun yarattıklarını da sever.

Filozof da yazdığı bütün eserlerinde zaten bunu anlatmaya çalışıyor.

Özetle sevgi her sorunun anahtarıdır.

Kapitalizmin, teknolojik gelişimin insan gereksinimlerini etkilediği bugünkü ortamda bencilliğin bu derece artması bir yerde anlaşılabilir ama insanoğlu denen yaratıkta sevgi bencilliğin yanında ölüyor adeta.

Bugünkü dünya ve ülkem durumu gösteriyor ki sevgi ölmese de hayli zayıflamış durumda.

Servetlerinin ağırlığı altında adeta ezilenler, iyice semirmiş para babaları, frenlerinden iyice boşalmış kapitalizm, sevginin bu hallere düşmesinin sebeplerinden başka bir şey değil.

Yalnız kendini seven, başkalarıyla sevgi paylaşmayan, Tanrı’sını sevmeyenlerin sebep olduğu sorunlar, da sosyal adaletsizlik, gelir dağılımındaki eşitsizlik, fakirleşme, sefalet derecesindeki yoksunluk.

Yalnız kendini seven, başkalarıyla sevgi paylaşmayan, Tanrı’sını sevmeyenlerin sebep olduğu bir diğer facia da çevre kirliliği. Azami kar ortaklığı eylemleriyle ormanları, suları, toprakları sanayileşmeye mahkum eden sevgisizlerin yarattığı facia. 

Sevgisizlikte o derece ileri gittik ki, aciz yaratık olmamızı hiç düşünmeksizin sözüm ona kendimizi doğaya karşı koruyor bahanesi ile doğayı tahrip etmek hiç umurumuzda değil. Doğanın doğal olan tahrip ediciliğinden korunmak için teknik yeteneklerimiz o derece gelişti ki şu an yalnız fiziksel yapımızın dışsal özelliklerini değil yapay zeka gibi uğraşılarla genlerle oynayarak doğal yeteneklerimizi etkilemeye bile çalışıyoruz. Yaratılış felsefesine, doğaya karşı çıkıyoruz.

Sevgisizlikte o derece ileri gittik ki, yaratılışın prensibi canlıların ve doğal kaynakların yenilenebilirliğini de bozmaya çalışıyoruz. Adeta yaşam ve ölüm döngüsünü kırmaya uğraşıyoruz. Bunu da başarırsak ne olacak, bir filozofun dediği gibi “ilkbaharın sonu gelmiş” olacak.

Yaratılışın doğal temellerinin çöküşünü son sürat sürdürdüğümüz bu intihar koşusuyla gelecek nesillere nasıl bir ortam bırakacağımız umurumuzda değil. Varsa yoksa ego ve onun kurbanı sevgisizlik.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.