Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’da toprak kaybının ilk resmî belgesi, kimi Osmanlı
delegelerinin rüşvet aldıkları şaibesini taşıyan; 26.01.1699 tarihli Karlofça Antlaşması’dır.
10.01.1791 tarihime yapılan Yaş Antlaşması’yla ile Kırım, Rusya'ya bırakılması;
Osmanlı Devleti’nin zayıflama sürecinin yazılı bir kanıtı olmuştur.
İlerleyen süreçte; art arda gelen savaşlar nedeni ile toprak kaybeden ve Avrupa’nın
ekonomik denetimine girerek, her geçen gün gücünü yitiren Osmanlı İmparatorluğu için,
“ Hasta Adam” ifadesi, Rus Çarı I. Nikolay, 9 Ocak 1853’te dile getirmiştir.
Rusya’nın bir kara devleti olmaktan kurtularak, “Sıcak Denizler”e inme beklentisi,
Fatih Sultan Mehmet’in 1453’de İstanbul’u almasıyla o dönemde askıya alınmıştır.
1768-1774 Türk-Rus Harbi’nde Osmanlı’nın yenilmesi; Rusların yararına önemli bir
sonuç olmuştur.
Osmanlı Devleti’nin ıslahatlarla güçlenmesine karşı bir siyaset güden Rusya, Çar I.
Petro’nun, 1700’de İstanbul’a gönderdiği ilk Büyükelçisi Tolstoy’dan Türkiye’nin kuvvetli ve
zayıf taraflarının kendisine bildirilmesini istemiştir. Aynı zamanda; Osmanlı Devleti’nin
güçlenmesinin önüne geçilmesi tavsiyesinde bulunmuştur. Rusya, Türkiye üzerindeki
emellerini gerçekleştirmek için sınırları üzerinde zayıf ve güçsüz bir Türkiye’nin olmasını,
kendi geleceği için güvence olarak görmüştür.
Dünya devletleri için önemli stratejik önem taşıyan Boğazlar’ın (Çanakkale, İstanbul)
uluslararası güvence altına alınmasıyla, Rusya’yı, Osmanlı Devleti üzerindeki yayılmacılık
emellerini artık tek başına gerçekleştiremeyeceği anlaşılınca, böyle bir amaca erişmek için
dönemin güçlü devletleriyle işbirliği yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Çar I. Nikola, Büyük Devletler nezdinde temasa geçerek, “Türkiye’nin ıslahat
yapamayacağı”nı, “ölmekte olan bir adam olduğu”nu belirerek, Osmanlı topraklarını
paylaşım teklifleri yaygınlaştırıp, taraftar toplamaya başlamışıdır.
Birinci (Paylaşım) Dünya Savaşı sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, Rus Çar’ının
dünya siyasi alınan taşıdığı “Hasta Adam” deyimi ile küçümsenmiş, ötekileştirilmiş, gerçek
bir hasta davranışıyla karışılışmış ve sonuç olarak; Mondros Ateşkesi ve Sevr antlaşmasıyla
paylaşılmış, bu paylaşımda Rusya pay alamamıştır.
Mustafa Kemal Paşa’nın başlattığı Ulusal Kurtuluş Savaşı sürecinde; “Hasta Adam”ın
kalıtını paylaşma amacı güden Rusya ile dostluk ilişkileri kurulmuş,
Önemli ölçüde para, silah ve diğer savaş malzemeleri, Mustafa Kemal Paşa’nı
ordularını donatmış, bu destek ve yardımlarla; üstün silah ve askeri güce sahip emperyalistler
yenilmişler, “hasta” ayağa kalkarak; en sağlıklı bir bünyeye ve saygınlığa kavuşmuş,
dünyanın en saygın devletlerinden biri konuma yükseltilmiştir.
Hasta’nın ayağa kalktığının dünya devletlerine kanıtlamak, kıt kaynaklarla ve kendi
ulusal gücüne dayana bir devletin nasıl yükselip örnek konuma yükseldiğini kanıtlamak
Türkiye Cumhuriyeti’nin üretimde ulaştığı aşamaları dünya ülkelerine göstermek için; Mustafa
Kemal Paşa’nın önerisiyle,
*Kıt kaynaklar birleştirilerek sağlanan bütçeyle Karadeniz Vapuru, pek çok ürünün yer
aldığı bir yüzer fuar olarak hazırlanmış,
*Siyaset, kültür, sanat insanları, usta müzisyenlerin ile yabancı dil bilen görevlilerin de
yer aldığı vapur, dünya turuna çıkarılmıştır.
Vapur, ülkeden ayrılmadan önce projenin mimarı Mustafa Kemal Atatürk, vapuru
gezmiş, beğenisi alındıktan sonra vapur; 2 Haziran 1926 tarihinde, İstanbul’dan bir törenle 86
gün 22 saat süren yolculuğuna başlamıştır.
5 Eylül 1926 günü, vapur İstanbul’a dönerek Vapur, görevini başarıyla tamamlamış,
Kemal Atatürk’ün, Kemalist Türkiye; ezilen ulusları sevindiren, emperyalist güçleri rahatsız
eden, başarılarına devam etmiştir.
Atatürk dönemi Türkiye’sinin; üstün başarılarının sırrı, kamu gelirlerini, kamunun yararı
için üretime yönelik yatırımlara dönüştürmek olmuştur.
Kemal Atatürk; “Memleketimiz hakkında ele geçirme amaçları olanların her türlü
ümitlerini kıracak şekilde siyaset, idare ve ekonomi yönlerinden güçlü olmak gerekliği” (1922)
bilincinde olmuş ve bu bilinçle devleti yapılandırmıştır.
Türkiye’nin, dünya devletleri düzeyinde saygın konuma yeniden yükseltmesi,
ancak ve ancak aynı bilinçle mümkündür.