Hüsnü MERDANOĞLU-Araştırmacı Yazar
Köşe Yazarı
Hüsnü MERDANOĞLU-Araştırmacı Yazar
 

Osmanlı Devleti’nin Yıkılmasında Misyonerlik Etkeni

Osmanlı Devleti’nin yıkılmasını kolaylaştıran etkenlerden biri de Hristiyanlığı yayma görünümünde, emperyalizmin yayılmasını kolaylaştırma çalışmalarının uzantısı olan misyonerlik ağıdır. Osmanlı Devleti’nin yabancı devletler tanıdığı ayrıcalıkların (kapitülasyonlarlasın) sağladığı kolaylıkların da yardımıyla, devlete karış (devlet yönetiminin gözü önünde) misyonerler; ötekileşme, hınçlanma, silahlanma ve ayaklanmaya alt yapıları hazırlanmıştır. Hristiyan dünyasının egemen güçleri; Haçlı zihniyetinin bir devamı özelliğinde olan Şark Sorununun (Meselesinin) sonlandırılması için; -Türklerin, Avrupa’da ilerlemesini durdurmak, -Balkanlardan atmak, Orta Doğu’ya egemen olarak, dünya nimetlerini kapitalizmin emrinde kullanmak siyasetine hizmet bağlamında, misyonerlik örgütünden yararlanmışlardır. Rus, Fransız, İngiliz, İtalyan misyonerleri yanına ,Anadolu’da en etkili misyoner ağını; Amerika Birleşik Devletleri kurmuştur. Osmanlı Devleti ile ABD arasında 7 Mayıs 1830 tarihli; Amerikan vatandaşlarına adli hak ve ayrıcalıklar tanıyan Seyrisefain ve Ticaret Antlaşması imzalanmış, 5 Ekim 1831’den itibaren yürürlüğe girmiş ve Osmanlı-Amerikan ilişkileri resmen başlamış ise de Anadolu’da, 1826’dan itibaren görülmeye başlayan ABD’li BOARD misyonerler elamanları (Boston merkezli American Board of Commissioners for Foreign Missions teşkilatı); Bir zamanlar “Milleti Sadıka” (sadık millet) olarak nitelendirilen ve devlet kademesinin her alanında yetkili ve etkili görevler edinen Ermeni ayaklanmalarını, kışkırtma gücüne erişmişlerdir. 1900’lü yıllarda ABD misyonerlerince 47’si kız koleji olmak üzere 417 okul, 78 üniversite, 43 yüksek okul, 5 ruhban okulu kurulmuştur. Osmanlı yönetimindeki topraklarda Amerikan okullarında Ermeniler; *Dillerini ve tarihsel geleneklerini üstün tutmayı öğrenmişler, *Batının siyasal, toplumsal ve ekonomik ilerleme ideallerini tanımışlar, *Etkin bir hoşnutsuzluk duymayı ve köylü komşularına kesin üstün duygusu beslemeyi elde edinmişlerdir. BOARD örgütü Türklere yönelik asıl can alıcı saldırısını, Birinci (Paylaşım) Dünya Savaşı başlayınca, Osmanlı savaşa katılıp ordusunu Kafkasya'ya gönderince Anadolu'daki   Ermenilerin bir bölümü ayaklanıp savunmasız Türk köylerine sistemli bir saldırıya giriştirmekle yapmıştır. ABD’nin, Anadolu’da ve Orta Doğu’da etkin olma projesinin uzantısı olan misyonerlik çalışmaları, 15 Mayıs 1919 günü İzmir işgal olunduğunda, İzmir Hükümet Konağı balkonuna asılan işgal bayraklar arasında ABD bayrağının da yer almış olması, kanıtlamaktadır. Amerikalı bir Profesör (Prof. Earle) Türkiye’deki misyonerlik faaliyetlerini; “Misyonerler ve din adamları, dünyanın hiçbir ülkesinde, Türkiye’deki kadar, emperyalizme hizmet etmemişlerdir.” şeklinde özetlemiş olması, anlamlıdır. Osmanlı yönetimi; çağın gereklerinden uzak, medrese ağırlıklı eğitim sitemiyle ve saldırı siyasetiyle ayakta kalmaya çalıştığı süreçte Avrupa devletleri, akıl öncülüğünde deniz aşırı coğrafyada hükmetme gücüne erişmişlerdir. Osmanlı devleti yönetimi, her alanda üstünlük sağlayan Avrupa’nın ilerleyişinin zamanda ayırdına varamadığı için, “Islahat” görünümü altında kimi yenilikleri Avrupa’nın güçlü devletlerinin dayatmamalarıyla uygulamaya koymak durumunda kalmıştır. Bu uygulamalar, azınlıkların korunmasına ve güçlenmesine yaramıştır. Anadolu’daki misyoner etkinli Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra, askeri ve diplomatik niteliği üstün bilge kişi olan, Kemal Atatürk’ün yönetimindeki Türkiye’de; yabancı okulların ilkokul düzeyinde eğitim vermesi yasaklanmış, Okullardaki Hristiyan Aziz tabloları ve büstleri kaldırılmıştır. Kemal Atatürk’ün öncülünde yapılan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla, istedikleri her şeyi gerçekleştiremeyenler, Kemal Atatürk’ün Hakk’a yürümesinden sonra Kemalist ilke ve devrimlerini yeterince savunmayan ve koruyamayan yönetimlerin iktidara gelmeleri sürecinde, yani ulus ve üniter devlet yapısının gereği gibi güçlendirilmemesinin bir sonucu olarak; temeli misyonerliğe dayalı azınlık yaratma ve destekleme yandaşlığı çoğalmıştır. Kemalist ilkeler doğrultusunda yönetildiği dönemlerde, dünyanın en saygın ülkelerinden biri olan ülkemiz; Kemalist ilkelerden uzaklaşıldıkça, yalnızlaştırılması için dünya kamuoyunda çeşitli iftiralara uğramıştır. Yurduna yurttaş olma bilincinde olan, ulusal onur taşıyan herkesin saygın bir Türkiye’de yurttaş olarak yayabilmelerinin güvencesi; yeniden Kemalist ilkeleri, devlet yaşamına kazandırılması yönünde, çaba içinde olmayı ve korumayı görev edinmelidir. Unutulmakladır ki; “dünyada insan diye yaşamak isteyenler, insan olmak niteliğini ve gücünü kendilerinde görmelidirler.” (Kemal Atatürk; 1926).
Ekleme Tarihi: 21 Nisan 2023 - Cuma

Osmanlı Devleti’nin Yıkılmasında Misyonerlik Etkeni

Osmanlı Devleti’nin yıkılmasını kolaylaştıran etkenlerden biri de Hristiyanlığı yayma

görünümünde, emperyalizmin yayılmasını kolaylaştırma çalışmalarının uzantısı olan

misyonerlik ağıdır.

Osmanlı Devleti’nin yabancı devletler tanıdığı ayrıcalıkların (kapitülasyonlarlasın)

sağladığı kolaylıkların da yardımıyla, devlete karış (devlet yönetiminin gözü önünde)

misyonerler; ötekileşme, hınçlanma, silahlanma ve ayaklanmaya alt yapıları hazırlanmıştır.

Hristiyan dünyasının egemen güçleri; Haçlı zihniyetinin bir devamı özelliğinde olan

Şark Sorununun (Meselesinin) sonlandırılması için;

-Türklerin, Avrupa’da ilerlemesini durdurmak,

-Balkanlardan atmak,

Orta Doğu’ya egemen olarak, dünya nimetlerini kapitalizmin emrinde kullanmak

siyasetine hizmet bağlamında, misyonerlik örgütünden yararlanmışlardır.

Rus, Fransız, İngiliz, İtalyan misyonerleri yanına ,Anadolu’da en etkili misyoner ağını;

Amerika Birleşik Devletleri kurmuştur.

Osmanlı Devleti ile ABD arasında 7 Mayıs 1830 tarihli; Amerikan vatandaşlarına adli

hak ve ayrıcalıklar tanıyan Seyrisefain ve Ticaret Antlaşması imzalanmış, 5 Ekim 1831’den

itibaren yürürlüğe girmiş ve Osmanlı-Amerikan ilişkileri resmen başlamış ise de Anadolu’da,

1826’dan itibaren görülmeye başlayan ABD’li BOARD misyonerler elamanları (Boston

merkezli American Board of Commissioners for Foreign Missions teşkilatı);

Bir zamanlar “Milleti Sadıka” (sadık millet) olarak nitelendirilen ve devlet

kademesinin her alanında yetkili ve etkili görevler edinen Ermeni ayaklanmalarını, kışkırtma

gücüne erişmişlerdir.

1900’lü yıllarda ABD misyonerlerince 47’si kız koleji olmak üzere 417 okul, 78

üniversite, 43 yüksek okul, 5 ruhban okulu kurulmuştur.

Osmanlı yönetimindeki topraklarda Amerikan okullarında Ermeniler;

*Dillerini ve tarihsel geleneklerini üstün tutmayı öğrenmişler,

*Batının siyasal, toplumsal ve ekonomik ilerleme ideallerini tanımışlar,

*Etkin bir hoşnutsuzluk duymayı ve köylü komşularına kesin üstün duygusu

beslemeyi elde edinmişlerdir.

BOARD örgütü Türklere yönelik asıl can alıcı saldırısını, Birinci (Paylaşım) Dünya

Savaşı başlayınca, Osmanlı savaşa katılıp ordusunu Kafkasya'ya gönderince Anadolu'daki

 

Ermenilerin bir bölümü ayaklanıp savunmasız Türk köylerine sistemli bir saldırıya

giriştirmekle yapmıştır.

ABD’nin, Anadolu’da ve Orta Doğu’da etkin olma projesinin uzantısı olan

misyonerlik çalışmaları, 15 Mayıs 1919 günü İzmir işgal olunduğunda, İzmir Hükümet

Konağı balkonuna asılan işgal bayraklar arasında ABD bayrağının da yer almış olması,

kanıtlamaktadır.

Amerikalı bir Profesör (Prof. Earle) Türkiye’deki misyonerlik faaliyetlerini;

“Misyonerler ve din adamları, dünyanın hiçbir ülkesinde, Türkiye’deki kadar, emperyalizme

hizmet etmemişlerdir.” şeklinde özetlemiş olması, anlamlıdır.

Osmanlı yönetimi; çağın gereklerinden uzak, medrese ağırlıklı eğitim sitemiyle ve

saldırı siyasetiyle ayakta kalmaya çalıştığı süreçte Avrupa devletleri, akıl öncülüğünde deniz

aşırı coğrafyada hükmetme gücüne erişmişlerdir. Osmanlı devleti yönetimi, her alanda

üstünlük sağlayan Avrupa’nın ilerleyişinin zamanda ayırdına varamadığı için, “Islahat”

görünümü altında kimi yenilikleri Avrupa’nın güçlü devletlerinin dayatmamalarıyla

uygulamaya koymak durumunda kalmıştır. Bu uygulamalar, azınlıkların korunmasına ve

güçlenmesine yaramıştır.

Anadolu’daki misyoner etkinli Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra, askeri ve

diplomatik niteliği üstün bilge kişi olan, Kemal Atatürk’ün yönetimindeki Türkiye’de;

yabancı okulların ilkokul düzeyinde eğitim vermesi yasaklanmış, Okullardaki Hristiyan Aziz

tabloları ve büstleri kaldırılmıştır.

Kemal Atatürk’ün öncülünde yapılan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla,

istedikleri her şeyi gerçekleştiremeyenler, Kemal Atatürk’ün Hakk’a yürümesinden sonra

Kemalist ilke ve devrimlerini yeterince savunmayan ve koruyamayan yönetimlerin iktidara

gelmeleri sürecinde, yani ulus ve üniter devlet yapısının gereği gibi güçlendirilmemesinin bir

sonucu olarak; temeli misyonerliğe dayalı azınlık yaratma ve destekleme yandaşlığı

çoğalmıştır.

Kemalist ilkeler doğrultusunda yönetildiği dönemlerde, dünyanın en saygın

ülkelerinden biri olan ülkemiz; Kemalist ilkelerden uzaklaşıldıkça, yalnızlaştırılması için

dünya kamuoyunda çeşitli iftiralara uğramıştır.

Yurduna yurttaş olma bilincinde olan, ulusal onur taşıyan herkesin saygın bir

Türkiye’de yurttaş olarak yayabilmelerinin güvencesi; yeniden Kemalist ilkeleri, devlet

yaşamına kazandırılması yönünde, çaba içinde olmayı ve korumayı görev edinmelidir.

Unutulmakladır ki; “dünyada insan diye yaşamak isteyenler, insan olmak niteliğini ve gücünü

kendilerinde görmelidirler.” (Kemal Atatürk; 1926).

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.