Hüsnü MERDANOĞLU-Araştırmacı Yazar
Köşe Yazarı
Hüsnü MERDANOĞLU-Araştırmacı Yazar
 

Aslolan İç Cephe

Devletimizin kurucusu Kemal Atatürk, kesin sonuca ulaşılması hazırlıkların sürdüğü 1922 yılında; iç cephenin önemi bağlamında günümüzde de güncelliğini koruyan şu uyarıda bulunmuştur: “… Üç aracın hazırlığının yeterli olduğunu görmek gereğini duyuyorum. Birincisi, en önemlisi ve asıl olanı doğrudan doğruya milletin kendisidir. Milletin varlığı ve istiklâli için gönlünde, vicdanında belirmiş, gelişmiş olan istek ve emellerin sağlamlığıdır. Millet, içindeki bu isteği ne kadar güçlü bir şekilde ortaya koyarsa, bu istek ve emelinin gerçekleşmesi için ne kadar çok azim ve iman gösterirse, düşmanlara karşı başarı sağlamak için o kadar güçlü bir vasıtaya sahip olduğumuza inanırım. İkinci araç, milleti temsil eden Meclis'in millî isteği ortaya koymakta ve bunun gereklerini inanarak uygulamakta göstereceği kararlılık ve yiğitliktir. Meclis, millî isteği ne kadar büyük bir dayanışma ve birlik içinde aksettirebilirse, düşmana karşı o kadar güçlü bir üstünlük aracına sahip oluruz: Üçüncü araç, milletin silâhlı evlâtlarından ibaret olup düşman karşısında toplanmış bulunan ordumuzdur. … Kolay anlaşılması için şöyle diyeyim: İç ve görünürdeki cephe... Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği bir cephedir. Görünürdeki cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silâhlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, yenilebilir. Fakat bu durum hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin çöküşüdür. Bu gerçeği bizden çok daha iyi bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarı da sağlamışlardır. Gerçekten, ‘kaleyi içinden almak’ dışından zorlamaktan çok kolaydır. Bu maksadı gerçekleştirmek için içimize kadar sokulabilen bozguncu mikropların ve ajanların varlığını iddia etmek yerindedir.”  İçinde yaşanılan koşullarda, “kaleyi içten almak” için, iç cephenin çökertilmesine yönelik olarak; ulusal ve üniter devlet bütünlüğümüzü bozmak, etnik ve mezhepsel ayrımcılıkları kışkırtırken, bir yandan da onca olanaksızlıklar karşısında kağnının kamyonu yenmesini gerçekleştiren Kuvayı Milliye gücünün dayanak noktası olan halkımızı, mankurtlaştırma çabası içine girmişlerdir.    Mankurtlaşmak; ulusal kimlikten uzaklaşma, topluma ve kültüre yabancılaşma, zihnin yeniden yapılandırılması yoluyla bilinçsizleştirme, egemen güçlere ve süper devletlere yaranmayı içeren sosyo-kültürel bir kavramdır. Günümüzde, toplumu yönlendirme, yönetme ya da belli kalıplar içinde insanı tutsak etme konusunda en etkili araç olan, yazılı ve görsel yayın organlarında (medyada), toplumumuza sunulan program, film, açıkoturum ve yazıların büyük çoğunluğunun; *Ulusal kimliğimizi dışlayan, *Ulusal onurumuzu, kültürümüzü yozlaştıran, *Geçmişimizi yadsıyıp, geçmişte hainlik edenleri aklayan, *Bizi biz olmaktan çıkarmak için, her türlü yöntemi uygulayan, Ve benzeri çaba içinde olanlar, aslında Türk toplumunu (özellikle geleceğimizin güvencesi gençlerimizi) mankurtlaşma öncülüğünü yapmaktadırlar. Unutmamalıdır ki, kaderde ve kıvançta dayanışma içinde, birlik ve bütündük sağlayan, yani; “Toplu bir milleti işgal etmek, darmadağınık bir milleti işgal etmek gibi kolay değildir.” Milletlerin birlik ve bütünlük sağlamları, ulusal değerler etrafında birleşmekle mümkündür. Ulusal değerlerimizin başında; Kemalizm’in ilke ve devrimleri gelmektedir. Cumhuriyet yönetimimiz, bu ilke ve devrimlerin önde gelenidir. Cumhuriyetimiz geleceği, söz ve söylemle değil,  ulusal içerikli ve çağdaş eğitim izlenceleriyle yetişecek, “Gençliğe Hitabe” de belirtilenler anlayacak ve gereğini yapacak gençlerin yetişmesiyle mümkündür.  Bunun anlamı; iç cephenin güçlendirilmesi demektir. İç cephenin güçlendirilmesi ise; Ulusal Kurtuluş savaşımızın verildiği günlerin Müdafaai Hukuk çalışmalarında olduğu gibi halk ile bütünleşmekle, onlara gerçekleri anlatmakla olur.  
Ekleme Tarihi: 23 Ekim 2023 - Pazartesi

Aslolan İç Cephe

Devletimizin kurucusu Kemal Atatürk, kesin sonuca ulaşılması hazırlıkların sürdüğü 1922 yılında; iç cephenin önemi bağlamında günümüzde de güncelliğini koruyan şu uyarıda bulunmuştur:

“… Üç aracın hazırlığının yeterli olduğunu görmek gereğini duyuyorum. Birincisi, en önemlisi ve asıl olanı doğrudan doğruya milletin kendisidir.

Milletin varlığı ve istiklâli için gönlünde, vicdanında belirmiş, gelişmiş olan istek ve emellerin sağlamlığıdır. Millet, içindeki bu isteği ne kadar güçlü bir şekilde ortaya koyarsa, bu istek ve emelinin gerçekleşmesi için ne kadar çok azim ve iman gösterirse, düşmanlara karşı başarı sağlamak için o kadar güçlü bir vasıtaya sahip olduğumuza inanırım.

İkinci araç, milleti temsil eden Meclis'in millî isteği ortaya koymakta ve bunun gereklerini inanarak uygulamakta göstereceği kararlılık ve yiğitliktir. Meclis, millî isteği ne kadar büyük bir dayanışma ve birlik içinde aksettirebilirse, düşmana karşı o kadar güçlü bir üstünlük aracına sahip oluruz:

Üçüncü araç, milletin silâhlı evlâtlarından ibaret olup düşman karşısında toplanmış bulunan ordumuzdur.

… Kolay anlaşılması için şöyle diyeyim: İç ve görünürdeki cephe... Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği bir cephedir. Görünürdeki cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silâhlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, yenilebilir.

Fakat bu durum hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin çöküşüdür. Bu gerçeği bizden çok daha iyi bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarı da sağlamışlardır.

Gerçekten, ‘kaleyi içinden almak’ dışından zorlamaktan çok kolaydır. Bu maksadı gerçekleştirmek için içimize kadar sokulabilen bozguncu mikropların ve ajanların varlığını iddia etmek yerindedir.” 

İçinde yaşanılan koşullarda, “kaleyi içten almak” için, iç cephenin çökertilmesine yönelik olarak; ulusal ve üniter devlet bütünlüğümüzü bozmak, etnik ve mezhepsel ayrımcılıkları kışkırtırken, bir yandan da onca olanaksızlıklar karşısında kağnının kamyonu yenmesini gerçekleştiren Kuvayı Milliye gücünün dayanak noktası olan halkımızı, mankurtlaştırma çabası içine girmişlerdir. 

 

Mankurtlaşmak; ulusal kimlikten uzaklaşma, topluma ve kültüre yabancılaşma, zihnin yeniden yapılandırılması yoluyla bilinçsizleştirme, egemen güçlere ve süper devletlere yaranmayı içeren sosyo-kültürel bir kavramdır.

Günümüzde, toplumu yönlendirme, yönetme ya da belli kalıplar içinde insanı tutsak etme konusunda en etkili araç olan, yazılı ve görsel yayın organlarında (medyada), toplumumuza sunulan program, film, açıkoturum ve yazıların büyük çoğunluğunun;

*Ulusal kimliğimizi dışlayan,

*Ulusal onurumuzu, kültürümüzü yozlaştıran,

*Geçmişimizi yadsıyıp, geçmişte hainlik edenleri aklayan,

*Bizi biz olmaktan çıkarmak için, her türlü yöntemi uygulayan,

Ve benzeri çaba içinde olanlar, aslında Türk toplumunu (özellikle geleceğimizin güvencesi gençlerimizi) mankurtlaşma öncülüğünü yapmaktadırlar.

Unutmamalıdır ki, kaderde ve kıvançta dayanışma içinde, birlik ve bütündük sağlayan, yani; “Toplu bir milleti işgal etmek, darmadağınık bir milleti işgal etmek gibi kolay değildir.

Milletlerin birlik ve bütünlük sağlamları, ulusal değerler etrafında birleşmekle mümkündür. Ulusal değerlerimizin başında; Kemalizm’in ilke ve devrimleri gelmektedir. Cumhuriyet yönetimimiz, bu ilke ve devrimlerin önde gelenidir.

Cumhuriyetimiz geleceği, söz ve söylemle değil,  ulusal içerikli ve çağdaş eğitim izlenceleriyle yetişecek, “Gençliğe Hitabe” de belirtilenler anlayacak ve gereğini yapacak gençlerin yetişmesiyle mümkündür. 

Bunun anlamı; iç cephenin güçlendirilmesi demektir.

İç cephenin güçlendirilmesi ise; Ulusal Kurtuluş savaşımızın verildiği günlerin Müdafaai Hukuk çalışmalarında olduğu gibi halk ile bütünleşmekle, onlara gerçekleri anlatmakla olur.


 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.