Hüsnü MERDANOĞLU-Araştırmacı Yazar
Köşe Yazarı
Hüsnü MERDANOĞLU-Araştırmacı Yazar
 

Osmanlı İmparatorluğunun Yıkılış Nedenleri-II

Osmanlı Devleti gerileme nedeninin Avrupa’nın ulaştığı teknik gelişmeden kaynaklandığının bilincine vardığında, aldığı önlemlerden birisi de askeri alanda “yenileşme”olmuştur. Bunun için askerin iyileştirilmesi ve yenileştirilmesi anlamına gelen “Nizam-ı Cedit” ocağını kurulmuştur. Bu süreç aynı zamanda Başkent İstanbul’un birdenbirediplomatik yığına gömülmesine de neden olmuştur. Osmanlı’nın üst yönetiminde özellikleSaray çevresinde eğitimli Türk unsuruna yer verilmediği için (Bir anlamda Türk halkınınaydınlanmasından, etkin ve yetkin konumda olmasından çekinildiği için) diplomatikilişkilerde Fener Rumları önemli görevler üstlenmişlerdir. Fransız Devrimi’nin anlam, içerik ve önemini anlamaya başlayan Osmanlı aydınları,güç ve birikimlerini Osmanlı’nın kalkınmasına yönlendirmek yerine, Rusya’ya ya daFransa’ya ilgi duymuşlardır. Yabancı devletler ilgi duyanlar, Osmanlıyı gözden çıkararak; mutlaka bir Avrupa devletinden yardım alma zorunluluğu düşüncesi ile yabancı bir devletten destek ve yardımsağlanmadıkça devletin ayakta duramayacağı görüşünde birleşmişlerdir. Öyle ki, iç ve dış etkenler birleşerek Osmanlı’nın yeniden ayağa kalkmasını engellemek için; “Kabakçı” lakaplı baştanımazı kışkırtıp, devletin başında kabağı patlatarakOsmanlı dış desteğe muhtaç edilmiştir. Öte yandan yabancı hayranlığı ve her alanda Avrupalı devletlere muhtaç durumadüşülmesi, Osmanlı Devleti’nin geleceğini yabancı uzmanlara teslim edilesi sonucunudoğurmuştur. Yabancı uzmanlar, kendi devletlerinin yararına yönelik yaptıkları yatırım ve sözde iyileştirmelerle ülkeyi kendi ülkelerindeki kimi şirketlerin tüketim alanına dönüştürmüştür. Yararlı hizmetlerden çok, komisyoncu konumumda olmuşlar, “el elin eşeğini türkü çağırarak arar” sözüne uygun olarak, her koşuldan yoksun Anadolu ile ilgilenmekten uzak biryaklaşımla, İstanbul’da yaşamışlardır. Osmanlı’nın son döneminde, Osmanlı’yı dış ülkelerde temsil eden görevlilerin tamamına yakını, Fransız Devrimi’ni etkisiyle milliyetçilik akımına kapılmış olan azınlıklarolmuştu. Yabancı uzmanlar kendi ülkelerinin çıkarlarını önde tutma gayreti içinde iken, yabancı devletler de devlet yöneticilerini kendi yanlarına çekme gayreti içinde olmuşlardır. Bu bağlamda Tanzimat’ın ünlü yöneticileri için tarihi kayıtlar oldukça onur kırıcı olarak günümüze yansıtılmıştır. Bu bağlamda; dönemin etkin isimlerinden Mustafa Reşit Paşa (1800-1858) Avrupa’nın en zengin adamlarından önde geldiği yorumları yanında, ülkesinde girişilen yenileşme hareketin başarıya ulaşması için en gerekli niteliklerin yoksun olduğu, Osmanlı’nın güçlü bir yenileşme yapacağına da inanmadığı halde yetki sahibi olduğu, asıl amacının Avrupa’ya karşı Padişahın ağırlığını korumak olduğu yorumları yapılmıştır.Rüşvet, adam kayırma, çıkar karşılığı kamu kaynaklarını ve makamlarını peşkeşçekme gibi uygulamalar dönemin özellikleri arasında yer almıştır. Öte yandan, Avrupa devletleri de Osmanlı Devleti’nin geleceği için gerekli olan Batılaşmayı (çağdaşlaşmayı) iki nedenle istemekteydiler. Bunlardan birisi; Osmanlı’yı Ruslara karşı kalkan olarak kullanmaktı. Rusların sıcak denizlere inme siyasetibulunduğu için Osmanlı’yı hedef almaktaydılar. Diğeri de Osmanlı Devleti içinde yaşayan Hristiyanların güçlenerek, Osmanlı yönetimini elde etme beklentisiydi, Nitekim bu süreçte misyonerlik faaliyetleri olabildiğince yaygınlaşmış azınlıkların devlete karşı ötekileşmelerinin alt yapısı hazırlanmıştır. Dış etken bağlamında değerlendirildiğinde, iyileşme girişimlerinin bir de Avrupa’da Sanayi Devrimine koşut olarak gelişen banka, faiz, borsa, sigorta, banknot ekonomisi yani spekülatif kazanca dayalı ekonomi, geleneksel Osmanlı ekonomisi ile bağdaşmadığından, bu durum emperyalist Avrupa’nın çıkarlarını engellediği için, Osmanlı ekonomisini liberal ekonomik yapı içinde olan Avrupa ekonomisi ile uyuşturmak gerekmiştir. Bu nedenle, Osmanlı Devleti’nin ekonomik yapısı şekillendirilmiş ve Osmanlıya ticaret anlaşmaları dayatılmıştır. Yani Ocak Kararları benzeri, Osmanlı yöneticilerinin teslimiyetçi yaklaşımları sonucunda uygulaya konulmuştu. Bütün bu tarihi gerçeklerin bilincinde olan askeri niteliği üstün bilge inan Kemal Atatürk, Büyük Söylev’inde (Nutuk’ta) şu uyarıda bulunmayı gerekli görmüştür: “Aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyi incelemek dikkatinden bir an geri kalmasın!”
Ekleme Tarihi: 05 Nisan 2023 - Çarşamba

Osmanlı İmparatorluğunun Yıkılış Nedenleri-II

Osmanlı Devleti gerileme nedeninin Avrupa’nın ulaştığı teknik gelişmeden kaynaklandığının bilincine vardığında, aldığı önlemlerden birisi de askeri alanda “yenileşme”olmuştur. Bunun için askerin iyileştirilmesi ve yenileştirilmesi anlamına gelen “Nizam-ı Cedit” ocağını kurulmuştur. Bu süreç aynı zamanda Başkent İstanbul’un birdenbirediplomatik yığına gömülmesine de neden olmuştur. Osmanlı’nın üst yönetiminde özellikleSaray çevresinde eğitimli Türk unsuruna yer verilmediği için (Bir anlamda Türk halkınınaydınlanmasından, etkin ve yetkin konumda olmasından çekinildiği için) diplomatikilişkilerde Fener Rumları önemli görevler üstlenmişlerdir.

Fransız Devrimi’nin anlam, içerik ve önemini anlamaya başlayan Osmanlı aydınları,güç ve birikimlerini Osmanlı’nın kalkınmasına yönlendirmek yerine, Rusya’ya ya daFransa’ya ilgi duymuşlardır.

Yabancı devletler ilgi duyanlar, Osmanlıyı gözden çıkararak; mutlaka bir Avrupa devletinden yardım alma zorunluluğu düşüncesi ile yabancı bir devletten destek ve yardımsağlanmadıkça devletin ayakta duramayacağı görüşünde birleşmişlerdir. Öyle ki, iç ve dış etkenler birleşerek Osmanlı’nın yeniden ayağa kalkmasını engellemek için; “Kabakçı” lakaplı baştanımazı kışkırtıp, devletin başında kabağı patlatarakOsmanlı dış desteğe muhtaç edilmiştir.

Öte yandan yabancı hayranlığı ve her alanda Avrupalı devletlere muhtaç durumadüşülmesi, Osmanlı Devleti’nin geleceğini yabancı uzmanlara teslim edilesi sonucunudoğurmuştur.

Yabancı uzmanlar, kendi devletlerinin yararına yönelik yaptıkları yatırım ve sözde iyileştirmelerle ülkeyi kendi ülkelerindeki kimi şirketlerin tüketim alanına dönüştürmüştür. Yararlı hizmetlerden çok, komisyoncu konumumda olmuşlar, “el elin eşeğini türkü çağırarak arar” sözüne uygun olarak, her koşuldan yoksun Anadolu ile ilgilenmekten uzak biryaklaşımla, İstanbul’da yaşamışlardır.

Osmanlı’nın son döneminde, Osmanlı’yı dış ülkelerde temsil eden görevlilerin tamamına yakını, Fransız Devrimi’ni etkisiyle milliyetçilik akımına kapılmış olan azınlıklarolmuştu.

Yabancı uzmanlar kendi ülkelerinin çıkarlarını önde tutma gayreti içinde iken, yabancı devletler de devlet yöneticilerini kendi yanlarına çekme gayreti içinde olmuşlardır. Bu bağlamda Tanzimat’ın ünlü yöneticileri için tarihi kayıtlar oldukça onur kırıcı olarak günümüze yansıtılmıştır.

Bu bağlamda; dönemin etkin isimlerinden Mustafa Reşit Paşa (1800-1858) Avrupa’nın en zengin adamlarından önde geldiği yorumları yanında, ülkesinde girişilen yenileşme hareketin başarıya ulaşması için en gerekli niteliklerin yoksun olduğu, Osmanlı’nın güçlü bir yenileşme yapacağına da inanmadığı halde yetki sahibi olduğu, asıl amacının Avrupa’ya karşı Padişahın ağırlığını korumak olduğu yorumları yapılmıştır.Rüşvet, adam kayırma, çıkar karşılığı kamu kaynaklarını ve makamlarını peşkeşçekme gibi uygulamalar dönemin özellikleri arasında yer almıştır. Öte yandan, Avrupa devletleri de Osmanlı Devleti’nin geleceği için gerekli olan Batılaşmayı (çağdaşlaşmayı) iki nedenle istemekteydiler. Bunlardan birisi; Osmanlı’yı Ruslara karşı kalkan olarak kullanmaktı. Rusların sıcak denizlere inme siyasetibulunduğu için Osmanlı’yı hedef almaktaydılar. Diğeri de Osmanlı Devleti içinde yaşayan Hristiyanların güçlenerek, Osmanlı yönetimini elde etme beklentisiydi, Nitekim bu süreçte misyonerlik faaliyetleri olabildiğince yaygınlaşmış azınlıkların devlete karşı ötekileşmelerinin alt yapısı hazırlanmıştır.

Dış etken bağlamında değerlendirildiğinde, iyileşme girişimlerinin bir de Avrupa’da Sanayi Devrimine koşut olarak gelişen banka, faiz, borsa, sigorta, banknot ekonomisi yani spekülatif kazanca dayalı ekonomi, geleneksel Osmanlı ekonomisi ile bağdaşmadığından, bu durum emperyalist Avrupa’nın çıkarlarını engellediği için, Osmanlı ekonomisini liberal ekonomik yapı içinde olan Avrupa ekonomisi ile uyuşturmak gerekmiştir. Bu nedenle, Osmanlı Devleti’nin ekonomik yapısı şekillendirilmiş ve Osmanlıya ticaret anlaşmaları dayatılmıştır. Yani Ocak Kararları benzeri, Osmanlı yöneticilerinin teslimiyetçi yaklaşımları sonucunda uygulaya konulmuştu.

Bütün bu tarihi gerçeklerin bilincinde olan askeri niteliği üstün bilge inan Kemal Atatürk, Büyük Söylev’inde (Nutuk’ta) şu uyarıda bulunmayı gerekli görmüştür:

“Aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyi incelemek dikkatinden bir an geri kalmasın!”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.