Sağlıklı bir insanın gündelik hayatında kendi kendine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerinde doğuştan ya da sonradan ortaya çıkan sorunlar nedeniyle yapamayan kişiler "engelli birey" olarak tanımlanıyor. Genel olarak zihinsel, görsel, işitsel, konuşma ve ortopedik olmak üzere 5 tip engellilikten söz edilebilir.
Dünya üzerinde 600 milyondan fazla engelli birey yaşadığı biliniyor. Bu sayının ülkemizde 9 milyona yakın olduğu tahmin ediliyor. Aslında yaşlı bireylerin de engellilerle benzer sorun ve ihtiyaçları olduğu düşünürsek, bu sayının çok daha fazla olduğu bir gerçek.
Engellilerin, toplumsal uyum, gündelik hayata katılım, olası psikolojik sorunlar ve daha birçok konuyla mücadele içinde olduklarını tahmin etmek zor değil. Peki yaşadığımız çevre ve mekanlar ne ölçüde bu önemli nüfusu tatmin edecek şekilde tasarlanıyor hiç düşündünüz mü?
Engelli insanlarımız kendileri için tasarlanmış kentler yapamadığımız için eve kapanıyorlar. Onların da diğer vatandaşlar gibi eşit oranda kendilerini şehirli hissetmeleri ve kendi potansiyellerini ortaya koyabilmeleri için kentlerimizin rampalar, asansörler, özel üst geçitler, özel yönergeli yollar, geçebilecekleri büyüklükte kapılar, ışıklı ve sesli uyarı materyalleri, sinyaller, otopark alanları ve bunun gibi özel donanımlara ihtiyaçları var. Dahası bunların bölgesel değil, kesintisiz bir yaşam ortamı sunması çok önemli.
Geçtiğimiz 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'ydü. Bu çerçevede her yıl kimi organizasyonlar ve toplantılar yapılmaktadır. Bunlardan biri de İstanbul Kongre Merkezi'nde iki yılda bir düzenlenen Engelsiz Yaşam Fuarı'dır. Fuar, engelli, yaşlı ve bakıma muhtaç bireyler için yaşamsal nitelikte olan ürün, teknoloji ve hizmetleri tanıtmayı hedefliyor. Konuyu gündeme getirip üzerine herkesin düşünmesini sağlayan ve konunun gelişimi için katkı sağlayan bir çalışma olduğu kuşkusuz. Yıllar içinde bu konuda epey yol katedildiğini görmek sevindirici ama daha yapılacak çok şey olduğu kesin.
Sonuncusu geçen yıl düzenlenen fuar, bana yıllar önce engelli bir müşterim için tasarladığım iç mekanları ve özellikle de mutfağı anımsattı.
Müşterim elbette öncelikle bana yaşadığı sorunları aktararak başladı. Yaptığımız bu ön çalışmanın sonunda engelli bir bireyin en önemsediği konunun diğer bireylere bağımlı olmadan yaşamak isteği olduğunu fark ettim.
O yıllarda engelliler için özel olarak üretilmiş ürün, malzeme ve mekanizmalar çok yetersizdi. Dolayısıyla birçoğunu tasarlayıp imal ettirmem gerekmişti. Sürecin sonunda, konutun içinde yaşadığı problemleri dikkatli bir çalışmayla aza indirmek mümkün oldu. Birlikte çalışarak ulaştığımız konforlu mekan karşısında gözlerinin içi gülen müşterimle geçirdiğim bu süreç meslek hayatımın unutulmazları arasındadır.
Günümüzde artık engelsiz çevre ve engelsiz binalar üretmek sanıldığı gibi maliyeti artıran bir iş değildir. Aslında bunun için gerekenler yüksek farkındalık ve özenli tasarımlardır. Neyse ki yurt dışında ve ülkemizde bu konuda ödül almış birkaç kentsel tasarım örneği vardır. Yine de birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de bu konudaki ölçü ve kavramlar mimarlara sadece bir tavsiye niteliğindedir. Bu konuda bırakın büyük ölçekli konut alanlarını, kamu binalarında bile hukuki bir yaptırım yok. Ne var ki bunu talep eden bilinçli kitle giderek artıyor. Dolayısıyla kaçınılmaz olarak bu türden akıllı çözümler sunan binalar tercih sebebi olacak ve üretimi de artacaktır.
Toplu kullanım alanlarını konunun dışında bırakıp iç mekana odaklanırsak engellilerin en fazla sorun yaşadığı mekanların başında banyolar geliyor. Çok sayıda makine ve alet kullanımı bulunduğu için mutfaklar da en az banyolar kadar önemli. Depolama ve bu depolara kolaylıkla ulaşım sorunu da cabası elbette.
Neyse ki artık asansörlü dolaplar, kayar, katlanır raylı sistemler imdada yetişiyor. Günümüzde akıllı telefonlar üzerinden kullanılan uygulamalar sayesinde hazırlanan uzaktan yönetim olanakları, imdat düğmeleri engellilerin yaşamına konfor getiriyor.
Engelli bireyler açısından iç mekandaki sorunları çözmek işin en kolay kısmı gibi duruyor. "Sorun dışarı çıktığımızda başlıyor" diyor bir engelli... " Evin dışında iken nedense görünmez insana dönüşüyoruz" diye ekliyor.
Galiba milletçe, sorunları görmezden gelerek çözmek gibi bir alışkanlığımız var. Aslında her birimizin birer engelli adayı olduğumuzu aklımızdan çıkarmadan yaşamamız gerek. Bu konudaki farkındalığımızın artması dileğiyle.