Küçükten büyüğe hemen herkesin benimsediği ya da genlerimize işlemiş sorunları çözme metodumuz, problemlerimizi ortadan kaldırmak yerine problemi olanları ortadan kaldırmaya odaklanmıştır. Bu metod ya da genel anlamda mantığımız (böyle bir şeyden bahsedebilir miyiz o da ayrı bir onu) bizi hep aynı istikamete yönlendiriyor.
Bu girizgahı yapmamın nedeni son günlerde gündem olan hayvanları koruma yasasının kabulünün ertesi günü başlayan köpek katliamıdır. Sokak köpekleri sorununa çözüm olarak önümüze sunulan bir katliamdan ya da soykırımdan farklı bir şey değil. Özünde bir canlı türünü ortadan kaldırılması ve yok edilmesini teşvik ediyor.
Bu dünya sadece insanlara mı ait? Diğer canlıların söz hakkı yaşam hakkı yok mu? Üzerinde yaşadığımız dünya sadece insanlara göre mi yaratılmış ve dizayn edilmiş? Tanrı böyle bir ayrım yapmış olabilir mi? İnsanların dışındaki bütün canlılar kanıyla canıyla insanlara mı hizmet edecek?
Geldik çok bilmişlerin reddettiği Darwin’in evrim teorisine. Sadece güçlülerin hayatta kalabileceğini, güçsüzlerin yok olup gideceğini ama bütün bunların tabiatın dengeleri içerisinde oluşacağını anlatır. Bir denge içinde insanlara,hayvanlara, bitkilere yaşam imkanı sağlayan dünya insanların malı olamaz.
İnsan her türlü kaynağı, imkanı kendine göre ayarlıyor ve düzenliyor. Diğer canlıların yaşam hakkını kendisine yararlı oldukları sürece tanıyor. Kesiyor, biçiyor, kobay olarak kullanıyor, yiyecek olarak yetiştiriyor, besliyor, kullandığı yöntemlerle bozduğu dengeyi yeniden kurabilmek için ortaya koyduğu çözümler daha büyük yıkımlara yol açıyor.
Ülkemizin ana sorunu sanki sokak köpekleri. Her şeyin müsebbibi sokak köpekleri. Öldürürsek, imha edersek ülkemizde her şey güllük gülistanlık olacak(!) Hiç bir canlıyı yok etme hakkımız yok bizim. Zaten dünyaya en büyük zararı veren ve gelecekte verecek olan da insanoğlu.
Matahmış gibi kedileri, köpekleri zehirleyerek, boğarak, tüfekle vurarak vb. yöntemlerle imha ediyorlar.Zehir verilmiş bir köpeğin nasıl can çekiştiğine şahit oldunuz mu?Bunları yapanlar gece nasıl uyuyabiliyorlar? Diyeceksiniz ki aramızda kafa kesen insanlar(!) var.
Can almaya ne kadar meraklıyız.Herkes kedi köpek avına çıkmış. Sizler önce insanların pisliklerini, caniliklerini halledin, bunlara çare bulun. Köpek ve kediler bu sorunlarla karşılaştırıldığında belki de 100ncü sırada yer alır.
Yazımı yaşadığım iki örnekle bitireceğim. Yıl 1957, yaşadığım kasabada belediye sokak köpeklerini itlaf kararı almış ve bu işi zehirli et vererek yaptırıyor. Zehirli et verilen köpeklerin can çekişmeleri,titremeleri ağızlarından köpük gelmesi hala gözümün önünde duruyor.Sonra ne oldu biliyor musunuz, o kararı alan belediye başkanı ve belediye meclisi üyeleri çok kötü şartlar altında can verdiler.
Bir örnek de ağaçlarla ilgili. Yıl 1962. Belediye Başkanı sahibi olduğu benzin istasyonu daha çok satış yapsın diye caddenin ortasında yer alan güzelim akasya ağaçlarını kestirdi. Bir kaç hafta sonra kızını freni patlayan bir kamyon oyun oynarken ezdi.
Umarım yanlıştan döneriz. Çözüm deyince aklımıza yok etmek ve öldürmek gelmez.