Kenan Atasoy - Onursal Danıştay Üyesi
Köşe Yazarı
Kenan Atasoy - Onursal Danıştay Üyesi
 

0NUR ve ÖZGÜRLÜK - 1

  Özgür olmak kendin olmaktır  Özgürlük kişinin herhangi bir koşulla sınırlanmadan düşünmesini ve davranabilmesini ifade eder. Hiçbir sınırlama ve zorlama olmadan düşünmek, düşündüğünü söylemek ya da hareket etmek özgürlük olarak ifade edilir. Özgür insan kendi kişiliğinin yaratıcısıdır. Özgürlüğün önemini ifade için Nazım Hikmet şöyle diyor.“ Esas olan sadece yaşamak değil, insana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır. Teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden, el etek öpmeden yaşamaktır. Özgürlük, özgür olana serbestçe davranma ve karar alma hakkının kullanılmasına olanak sağlar.  Özgür, Arapça kökenli olan hür sözcüğünün eş anlamlısıdır. Özgür insan birey olarak hak ve sorumluluklarını bilen, etki atında kalmadan bağımsız kararlar alabilen ve uygulayabilen kişidir. Toplumsal baskı görmeden istemediği bir şeyi yapmamak da özgürlüktür. Özgür insan kimsenin emir ve talimatı ile hareket etmediğinden sözüne itibar edilen, güvenilir, onurlu kişidir. Eğer bir toplumda insanlar özgürse ve eşit muamele görüyorsa orada koruyucu bir değer olarak adalet var demektir. Anayasamıza göre de İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. (Anayasa Md.38) Neyin hak neyin batıl olduğunu görebilmek için özgür iradeye sahip olmak gerekir. "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Atatürk,  işgalci devletlerin kontrolündeki padişahtan talimat almamak için ordudan istifa etmiş, azim ve iradesiyle halkı teşkilatlandırarak verdiği mücadele sonucu ülkeyi işgalcilerden kurtarmıştır. Eğer Mustafa Kemal özgür iradeye sahip olmasaydı Sultan Vahdettin’in himayesinde bir uşak olarak yaşayacak, ülkesi ve halkı için kurtarıcı olamayacaktı. Özgürlük kişi hakkıdır, inanların herhangi bir işi yapma ya da yapmama yetkisine sahip olmasıdır. Ancak kendi kendini yönetebilen akıllı insanlar özgür olabilir. Kendi kendini yönetme iradesine sahip olmayan kişiler koruyucu ararlar, kullanılmaya müsaittirler, kendilerine hükmeden insanların izinden giderler. İzinden gittikleri kişiler genellikle ya ağadır ya parti lideridir ya da şeyhtir.  Bu kişiler Birilerinin himayesine girip kendilerini güvenceye almak isterler. Bernard Shaw’ın dediği gibi “Özgürlük sorumluluk getirir, insanların çoğunun özgürlükten korkması bundandır.” Horatius diyor ki gibi “Ancak kendi kendisini yönetebilen akıllı insanlar özgürdür.” Akılsız insanın özgürlüğü diğer insanlar için tehlike arz edebilir. Betrand Russel de diyor ki, ”Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.” Bunlara örnek olarak psikopatlar ve narsistleri gösterebiliriz. Özellikle narsisler kendilerini beğenmişlerdir, özgüvenleri fazladır. Sahip olmadıkları özelliklere sahip olduklarını düşünürler. Başkalarının fikrine ihtiyaç duymazlar. Her şeyi kendilerinin bildiğini düşünürler. Bu nedenle yetki verildiğinde temsil ettikleri kurumu felakete sürükleyebilirler. İşler yolunda gitmediği hallerde de başkalarını suçlarlar. Özgürlük aynı zamanda mutluluktur. İnsanların beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarının dışında sahip olmaları gereken en önemli değerler özgürlük, eşitlik ve adalettir. Herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan, dilediği gibi hareket edebilmek kişinin onurudur, mutluluk vesilesidir. Düşündüğünü yaşayan insan geleceğinin efendisidir. Dante de “İnsan özgür olmadan mutlu olamaz” diyor. Özgürlüğün nasıl bir mutluluk olduğunu Namık Kemal şiirinde şöyle tanımlıyor. Ne efsunkâr imişsin ah ey didar-ı hürriyet              Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten. Günümüz Türkçesi  “Ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin. Esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.”             Bu arada Tevfik Fikret’ten söz etmesek olmaz. Şiirinde şöyle diyor.             Kimseden ümmid-i feyz etmem, dilenmem perr-ü-bal             Kendi cevvim, kendi eflakimde kendim tâirim,             İnhinâ tavk-ı esaretten girandır boynuma,             Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim. Günümüz Türkçesiyle: “Kimseden bir fayda umman ben, dilenmem kol kanat. Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezinirim. Bir eğik baş, bir boyunduruktan ağırdır boynuma, Fikri hür, irfanı hür, vicdanı bir şairim.” Özgürlük yalnız kişiler için değil, devletlerin ya da kurumların özgürlüğünden de söz edilebilir. Devletlerin bağımsız olmaları, egemenliğin millete ait olması gibi. Örneğin özgür devlet yabancı bir gücün etkisinde bulunmayan, yönetim bakımından bağımsız hareket edebilen devlettir.  Tarih boyunca devletler özgürlükleri için savaşmışlardır. Bugün dahi emperyalist ülkeler zayıf buldukları devletleri çeşitli şekillerde sömürmeye devam etmektedirler. Atatürk şöyle diyor: “Özgürlük olmayan bir ülkede ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin her kurtuluşun anası özgürlüktür.” “Bağımsızlıktan yoksun bir ulus uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.” “Bir ulusun yaşayabilmesi için özgürlük ve bağımsızlığa sahip olması gerekir.” Kişisel Özgürlüğün Sınırı plu yaşamın gerekliliği nedeniyle özgürlüklerin de bir sınırı vardır. Temel hak ve özgürlükler kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını yok sayamaz. Özgür olduğu iddiasıyla kişi topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı olan ödev ve sorumluluklarından kaçamaz.  Anayasanın ‘Temel hak ve hürriyetlerin niteliği’ başlıklı 12. Maddesinde “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir” deniliyor. Ancak Anayasanın 13. Maddesinde temel hak ve özgürlüklerde özüne dokunulmamak kaydıyla sınırlama getirilebileceği açıklanmıştır. Anılan maddeye göre, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Açıklandığı gibi bu hakların sınırlandırılmasında keyfilik söz konusu değildir, sınırlama anayasada belirtilen sınırlar içinde ve ancak yasa ile yapılabilecektir. Anayasanın 26. maddesinde de  “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir” denilmektedir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” Gençlerin özgür olarak yetiştirilmesini isteyen Atatürk öğretmenlere şöyle demişti: "Cumhuriyet; sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister." Bundan da anlaşılacağı gibi kişisel özgürlük dışında devletlerin özgürlüğünden söz edilebilir. Bu yazımda özellikle insanı insan yapan değer olarak özgürlük üzerinde duracağım. 1982 Anayasası da düşünce özgürlüğünü birçok uluslararası belgelerde olduğu gibi temel hak ve özgürlükler kapsamında kabul edilmiş ve güvence altına almıştır. Anayasamıza göre özgürlükleri şu şekilde sıralayabiliriz: Düşünce ve kanaat özgürlüğü (Md. 25) Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü (Md.26) Bilim ve sanat hürriyeti (Md.27) Basın özgürlüğü (Md.28) Dernek kurma özgürlüğü (Md.33) Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme özgürlüğü (Md.34) Mülk edinme özgürlüğü (Md. 35) Özel ve aile hayatının gizliliği (Md. 20) Haberleşme özgürlüğü (Md.22) Yerleşme ve seyahat özgürlüğü (Md.23) Din ve vicdan hürriyeti (Md.24) Hak arama özgürlüğü (Md. 36) Anayasanın 26. maddesi ile de düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti teminat altın alınmıştır.  Belirtildiği gibi “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar." Elbette ki bu haklar kullanılırken yasalarla belirlenen sınırlar içinde kalınmalı, başkalarının özeline ve aile hayatlarına saygı gösterilmelidir. Ancak hiç bir gerekçe ile bu hakkın özüne dokunulamaz. Bu nedenle e mail, facebook ve twitter gibi çağdaş iletişim araçlarını kullananlara suçlu muamelesi yapmanın kabul edilebilir bir açıklaması olmaz  - Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü: Anayasanın 26. Maddesinde açıklandığı üzere, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.” Ancak maddenin devamında; “Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir” denilmektedir.  Buna ilişkin uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir. Bilim ve sanat özgürlüğü: Herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. (Anayasa Md. 27) Yayma hakkı anayasanın ilk üç maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz. Bu maddeler Devletin şekline, cumhuriyetin niteliklerine, Devletin bütünlüğüne, resmi diline, bayrağına, milli marşına ve başkentinin Ankara olduğuna ilişkin değiştirilemeyecek hükümlerdir. -Basın özgürlüğü:  İnsanların süreli veya süresiz yayım yapma özgürlüğü için önceden izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. Süreli veya süresiz yayınlar, kanunun gösterdiği suçların soruşturma veya kovuşturmasına geçilmiş olması hallerinde hâkim kararıyla; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlakın korunması ve suçların önlenmesi bakımından gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle toplatılabilir. Toplatma kararı veren yetkili merci, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili hâkime bildirir; hâkim bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa, toplatma kararı hükümsüz sayılır. (Anayasa Md. 28) -Dernek kurma özgürlüğü. (Anayasa Md. 33) Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir. Dernek kurma hürriyeti ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir. Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. -Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğü (Anayasa Md. 34) Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak,  millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. -Mülk edinme özgürlüğü (Mülkiyet hakkı) (Anayasa Md. 35) Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.             Bu hakların dışında yukarda sayıldığı gibi şu haklara da yer verilmektedir: Özel ve aile hayatının gizliliği (Md. 20) Haberleşme özgürlüğü (Md.22) Yerleşme ve seyahat özgürlüğü (Md.23) Din ve vicdan hürriyeti (Md.24) Hak arama özgürlüğü (Md. 36)    
Ekleme Tarihi: 02 Mayıs 2024 - Perşembe

0NUR ve ÖZGÜRLÜK - 1

 

Özgür olmak kendin olmaktır 

Özgürlük kişinin herhangi bir koşulla sınırlanmadan düşünmesini ve davranabilmesini ifade eder. Hiçbir sınırlama ve zorlama olmadan düşünmek, düşündüğünü söylemek ya da hareket etmek özgürlük olarak ifade edilir. Özgür insan kendi kişiliğinin yaratıcısıdır. Özgürlüğün önemini ifade için Nazım Hikmet şöyle diyor.“ Esas olan sadece yaşamak değil, insana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır. Teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden, el etek öpmeden yaşamaktır.

Özgürlük, özgür olana serbestçe davranma ve karar alma hakkının kullanılmasına olanak sağlar.  Özgür, Arapça kökenli olan hür sözcüğünün eş anlamlısıdır. Özgür insan birey olarak hak ve sorumluluklarını bilen, etki atında kalmadan bağımsız kararlar alabilen ve uygulayabilen kişidir. Toplumsal baskı görmeden istemediği bir şeyi yapmamak da özgürlüktür. Özgür insan kimsenin emir ve talimatı ile hareket etmediğinden sözüne itibar edilen, güvenilir, onurlu kişidir. Eğer bir toplumda insanlar özgürse ve eşit muamele görüyorsa orada koruyucu bir değer olarak adalet var demektir. Anayasamıza göre de İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. (Anayasa Md.38)

Neyin hak neyin batıl olduğunu görebilmek için özgür iradeye sahip olmak gerekir. "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Atatürk,  işgalci devletlerin kontrolündeki padişahtan talimat almamak için ordudan istifa etmiş, azim ve iradesiyle halkı teşkilatlandırarak verdiği mücadele sonucu ülkeyi işgalcilerden kurtarmıştır. Eğer Mustafa Kemal özgür iradeye sahip olmasaydı Sultan Vahdettin’in himayesinde bir uşak olarak yaşayacak, ülkesi ve halkı için kurtarıcı olamayacaktı.

Özgürlük kişi hakkıdır, inanların herhangi bir işi yapma ya da yapmama yetkisine sahip olmasıdır. Ancak kendi kendini yönetebilen akıllı insanlar özgür olabilir. Kendi kendini yönetme iradesine sahip olmayan kişiler koruyucu ararlar, kullanılmaya müsaittirler, kendilerine hükmeden insanların izinden giderler. İzinden gittikleri kişiler genellikle ya ağadır ya parti lideridir ya da şeyhtir.  Bu kişiler Birilerinin himayesine girip kendilerini güvenceye almak isterler. Bernard Shaw’ın dediği gibi “Özgürlük sorumluluk getirir, insanların çoğunun özgürlükten korkması bundandır.”

Horatius diyor ki gibi “Ancak kendi kendisini yönetebilen akıllı insanlar özgürdür.” Akılsız insanın özgürlüğü diğer insanlar için tehlike arz edebilir. Betrand Russel de diyor ki, ”Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.” Bunlara örnek olarak psikopatlar ve narsistleri gösterebiliriz. Özellikle narsisler kendilerini beğenmişlerdir, özgüvenleri fazladır. Sahip olmadıkları özelliklere sahip olduklarını düşünürler. Başkalarının fikrine ihtiyaç duymazlar. Her şeyi kendilerinin bildiğini düşünürler. Bu nedenle yetki verildiğinde temsil ettikleri kurumu felakete sürükleyebilirler. İşler yolunda gitmediği hallerde de başkalarını suçlarlar.

Özgürlük aynı zamanda mutluluktur. İnsanların beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarının dışında sahip olmaları gereken en önemli değerler özgürlük, eşitlik ve adalettir. Herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan, dilediği gibi hareket edebilmek kişinin onurudur, mutluluk vesilesidir. Düşündüğünü yaşayan insan geleceğinin efendisidir. Dante de “İnsan özgür olmadan mutlu olamaz” diyor. Özgürlüğün nasıl bir mutluluk olduğunu Namık Kemal şiirinde şöyle tanımlıyor.

Ne efsunkâr imişsin ah ey didar-ı hürriyet
             Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten.

Günümüz Türkçesi  “Ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin. Esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.”

            Bu arada Tevfik Fikret’ten söz etmesek olmaz. Şiirinde şöyle diyor.

            Kimseden ümmid-i feyz etmem, dilenmem perr-ü-bal

            Kendi cevvim, kendi eflakimde kendim tâirim,

            İnhinâ tavk-ı esaretten girandır boynuma,

            Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim.

Günümüz Türkçesiyle:

“Kimseden bir fayda umman ben, dilenmem kol kanat.

Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezinirim.

Bir eğik baş, bir boyunduruktan ağırdır boynuma,

Fikri hür, irfanı hür, vicdanı bir şairim.”

Özgürlük yalnız kişiler için değil, devletlerin ya da kurumların özgürlüğünden de söz edilebilir. Devletlerin bağımsız olmaları, egemenliğin millete ait olması gibi. Örneğin özgür devlet yabancı bir gücün etkisinde bulunmayan, yönetim bakımından bağımsız hareket edebilen devlettir. 

Tarih boyunca devletler özgürlükleri için savaşmışlardır. Bugün dahi emperyalist ülkeler zayıf buldukları devletleri çeşitli şekillerde sömürmeye devam etmektedirler. Atatürk şöyle diyor: “Özgürlük olmayan bir ülkede ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin her kurtuluşun anası özgürlüktür.” “Bağımsızlıktan yoksun bir ulus uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.” “Bir ulusun yaşayabilmesi için özgürlük ve bağımsızlığa sahip olması gerekir.”

Kişisel Özgürlüğün Sınırı

plu yaşamın gerekliliği nedeniyle özgürlüklerin de bir sınırı vardır. Temel hak ve özgürlükler kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını yok sayamaz. Özgür olduğu iddiasıyla kişi topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı olan ödev ve sorumluluklarından kaçamaz.  Anayasanın ‘Temel hak ve hürriyetlerin niteliği’ başlıklı 12. Maddesinde “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir” deniliyor. Ancak Anayasanın 13. Maddesinde temel hak ve özgürlüklerde özüne dokunulmamak kaydıyla sınırlama getirilebileceği açıklanmıştır. Anılan maddeye göre, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Açıklandığı gibi bu hakların sınırlandırılmasında keyfilik söz konusu değildir, sınırlama anayasada belirtilen sınırlar içinde ve ancak yasa ile yapılabilecektir. Anayasanın 26. maddesinde de  “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir” denilmektedir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” Gençlerin özgür olarak yetiştirilmesini isteyen Atatürk öğretmenlere şöyle demişti: "Cumhuriyet; sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister."

Bundan da anlaşılacağı gibi kişisel özgürlük dışında devletlerin özgürlüğünden söz edilebilir. Bu yazımda özellikle insanı insan yapan değer olarak özgürlük üzerinde duracağım.

1982 Anayasası da düşünce özgürlüğünü birçok uluslararası belgelerde olduğu gibi temel hak ve özgürlükler kapsamında kabul edilmiş ve güvence altına almıştır. Anayasamıza göre özgürlükleri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Düşünce ve kanaat özgürlüğü (Md. 25)
  • Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü (Md.26)
  • Bilim ve sanat hürriyeti (Md.27)
  • Basın özgürlüğü (Md.28)
  • Dernek kurma özgürlüğü (Md.33)
  • Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme özgürlüğü (Md.34)
  • Mülk edinme özgürlüğü (Md. 35)
  • Özel ve aile hayatının gizliliği (Md. 20)
  • Haberleşme özgürlüğü (Md.22)
  • Yerleşme ve seyahat özgürlüğü (Md.23)
  • Din ve vicdan hürriyeti (Md.24)
  • Hak arama özgürlüğü (Md. 36)
  • Anayasanın 26. maddesi ile de düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti teminat altın alınmıştır.  Belirtildiği gibi “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar." Elbette ki bu haklar kullanılırken yasalarla belirlenen sınırlar içinde kalınmalı, başkalarının özeline ve aile hayatlarına saygı gösterilmelidir. Ancak hiç bir gerekçe ile bu hakkın özüne dokunulamaz. Bu nedenle e mail, facebook ve twitter gibi çağdaş iletişim araçlarını kullananlara suçlu muamelesi yapmanın kabul edilebilir bir açıklaması olmaz

 - Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü: Anayasanın 26. Maddesinde açıklandığı üzere, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.” Ancak maddenin devamında; “Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir” denilmektedir.  Buna ilişkin uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.

  • Bilim ve sanat özgürlüğü: Herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. (Anayasa Md. 27) Yayma hakkı anayasanın ilk üç maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz. Bu maddeler Devletin şekline, cumhuriyetin niteliklerine, Devletin bütünlüğüne, resmi diline, bayrağına, milli marşına ve başkentinin Ankara olduğuna ilişkin değiştirilemeyecek hükümlerdir.

-Basın özgürlüğü:  İnsanların süreli veya süresiz yayım yapma özgürlüğü için önceden izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. Süreli veya süresiz yayınlar, kanunun gösterdiği suçların soruşturma veya kovuşturmasına geçilmiş olması hallerinde hâkim kararıyla; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlakın korunması ve suçların önlenmesi bakımından gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle toplatılabilir. Toplatma kararı veren yetkili merci, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili hâkime bildirir; hâkim bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa, toplatma kararı hükümsüz sayılır. (Anayasa Md. 28)

-Dernek kurma özgürlüğü. (Anayasa Md. 33) Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.

Dernek kurma hürriyeti ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir. Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

-Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğü (Anayasa Md. 34)

Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak,  millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

-Mülk edinme özgürlüğü (Mülkiyet hakkı) (Anayasa Md. 35)

Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.

            Bu hakların dışında yukarda sayıldığı gibi şu haklara da yer verilmektedir:

  • Özel ve aile hayatının gizliliği (Md. 20)
  • Haberleşme özgürlüğü (Md.22)
  • Yerleşme ve seyahat özgürlüğü (Md.23)
  • Din ve vicdan hürriyeti (Md.24)
  • Hak arama özgürlüğü (Md. 36)

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.