Fuat YETGİN
Köşe Yazarı
Fuat YETGİN
 

25 MAYIS 1919 ve HAVZA MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİ

Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri Osmanlı İmparatorluğu’nun 30 Ekim 1918 de Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra İtilaf Devletlerinin Anadolu’yu işgal etmeleri üzerine Anadolu da ve Rumeli’nde çeşitli kent ve kasabalarda Müdafaa-i Hukuk,  Muhafaza-i Hukuk  ve Reddi İlhak adları altında cemiyetler kurulmuştu. Bu cemiyetlerin amacı ülkenin parçalanmasını önlemek, ulusal bütünlüğü ve ulusal bağımsızlığı sağlamak işgale karşı direnmek ve vatanının parçalanmasını önlemek idi. Kongrelerde Anadolu’daki ve Rumeli’deki cemiyetler ulusal hedefe yönelik ulusal güç birliği sağlanmak için “Müdafaa-i Hukuk”Cemiyeti olarak bir çatı altında birleştirilmiş ve Heyet-i Temsiliye’ye dönüştürülmüş, TBMM kuruluncaya kadar Anadolu’da geçici hükümet rolünü üstlenmiştir. Müdafaa-i Hukuk Milli bir Kavram olmakla birlikte ilahi ve kutsi bir kavramdır. “Müdafaa-i hukuk” zulme karşı çıkışın ve Adalet arayışının adıdır. Müdafaa-i Hukukun Temel Felsefesi, Zulme karşı çıkma, Tam Bağımsızlıkçı, Halkın Egemenliğine dayalı,  Devrimci, Aydınlanmacı, Laik, Demokratik bir Hukuk anlayışına dayanır. Zulme karşı verilen Kurtuluş ve Kuruluş mücadelesinin Temelinde “Hak” Hukuk kavramı vardır. Kurtuluş savaşı aynı zamanda Kapitalist ve Emperyalist sömürgeci zulüm imparatorluğuna karşı verilen, bütün insanlığı ilgilendiren bir  “Hak” Hukuk savaşıdır. Bu Mücadele Mustafa Kemalin gençliğinden beri taşıdığı ve Türk Milletinin yaradılışında var olan Vatan, Millet sevgisi ve esaret tanımama ruhuyla verilmiştir.             Türk Milletinin fıtratında var olan niteliklerine en uygun olan “Cumhuriyet” , Mustafa Kemalin “vicdanında bir sır gibi sakladığı” bir tasavvurdu. Mustafa Kemalin Tasavvur ettiği “ Türk Milletinin Karakterine, Örf ve Adetlerine uygun idare olan, Cumhuriyetin” temelinde Müdafaa-i Hukukun ilke ve düşüncesi vardır. “Müdafaa-i Hukuk’un”  temel ilke ve düşüncesi : “Bağımsızlık ve özgürlük ruhu, Aydınlanma, paylaşım bilinci, feragat ve fedakârlık şuuru, varoluş aşkı, Allahtan başkasına teslim olmamak zihniyeti, milli ve mukaddes mücahede (Ceht)  yoludur.” Bu yüksek bir vicdan ve bir iman şuurunun eseridir. Mustafa Kemal Müdafaa-i Vatan, Müdafaa-i Millet dememiş, kuracağı Devletin temeline “Hak”kı, Hukuku, Adaleti oturtmuştur.             Cumhuriyete giden yolda; Havzada kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin de özel bir anlam ve önemi vardır.  Cumhuriyetin Temeli, 28 Mayıs 1919 da Taş Mektepte yapılan toplantıdan sonra Mustafa Kemal’in talimatıyla kurulan Havza Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile atılmıştır. Havza Cumhuriyetin Temel taşıdır.  Havza ilk kıvılcımın çakıldığı, Bağımsızlık ve Kurtuluş meşalesinin yakıldığı yerdir.             “Mustafa Kemal, Samsundan karargâhını Havzaya aldığı zaman, 25 Mayıs 1919 da geldiğinde kendisini karşılayan Heyeti kabul eder. Yapılan sohbette Belediye Reisi Cebeci zade İbrahim Efendi Trabzon da kurulmuş Muhafaza-i Hukuki milliye ve Erzurum’ da olan Vilayet-i Şarkiye Müdafaa-i Milliye Cemiyeti var ki burada da bir şeyler yapmak istiyor. - Ne gibi şeyler evrakını bir getirseniz de görsem?  Gittiler getirdiler okudu; Mükemmel!  Dedi. Yalnız bunun “Vilayeti Şarkiye”si ile “Milliye”sini kaldıralım sade Müdafaa-i Hukuk olsun dedi. Mustafa Kemal Havza Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin adını “Vilayet-i Şarkiye ve Milliye” ifadelerini çıkararak Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine dönüştürmüştür.             Taş Mektep’te yapılan toplantıdan sonra Vilayet-i Şarkiye ve Milliye ifadeleri kaldırılmış, Mustafa Kemalin talimatıyla 28 Mayıs 1919 da Havzada Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştur.             Kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ nin Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri; Bayram (Çon) Efendi (Başkan), Saat zade İbrahim Hakkı Efendi, Hacı Ali zade Osman Efendi , Hacı Mehmetzade Rıfat Efendi , Zübeyir zade Fuat Efendi ,Salaruçlu Göbeçoğlu Ahmet Ağa, Dere köylü Molla Hasan Efendi , Döşemetaşlı Sait Ağa , Bavacıklı Ahmet Ağa  dır.” [1]                     Mustafa Kemal Havzadan Valilere, Bağımsız Mutasarrıflıklara, ordu komutanlarına gönderdiği genelgede İzmir işgalinin protesto edilmesi için mitingler yapılmasını, Büyük devletlerin temsilcilerine ve Bab-ı Aliye etkileyici telgraflar çekilmesini istedi. Havza Genelgesi ile orduların terhisini önlemek, milis kuvvetlerin kurulmasını sağlamak, Müdafaa-i Hukuk Derneklerinin yaygınlaşmasını sağlamak, halkı tehlikelere karşı uyarmak istenmiştir. Böylece İşgallere karşı milli mücadele ruhu ete kemiğe büründürülmüş ve direniş başlatılmıştır. Havza Halkı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ etrafında toplanmış, bir de atlı tüfekli 4250 gönüllüden oluşan  “Serdengeçtiler” adı verilen “Milis teşkilat”  kurmuşlardır. İlk tel’in mitingi de Havzada yapılmıştır.             Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına kucak açan Cür’etli  Havzalı Kahramanlarımız ; [(Mahmut ağa zade Bayram Efendi, Tatarağası zade Eyup, Ulemadan Hacı Mustafa Efendi, Kadızade Hakkı Efendi, Saatzade  İbrahim Efendi, Cebecizade İbrahim Efendi,  Ali Osman Ağa, Hacı Alizade Hacı Osman Efendi, Hacı zade Rifat Efendi, Zübeyirzade Fuat Bey, Salaruçlu Göbeçoğlu Ahmet Ağa, Dereköylü Molla Hasan Efendi, Döşemetaşlı Sait Ağa, Bavaycıklı Ahmet Ağa, Mahmut Ağa zade Ali Rıza Efendi , Zübeyirzade Nafiz Bey, Mehmet zade Yunus Bahri, Zalzade Ahmet Refet, Mehmet Kerizade Ömer, Yusuf Sıtkı Bayram (Sıtkı Hoca), Müftü İsmail Efendi (Daniş) , Otelci  Ali Baba (Üstündağ) ,Kerizde Kazım (Anar),Cemal Gürpınar (Cemal Hoca) Başmuallim Fuat Efendi.) ] ve isimlerini sayamadığımız Havzanın ileri gelenleri ve Havza halkı.                 Mustafa Kemal Paşa’nın Havzadaki çalışmalarında Milli mücadelenin örgütlenmesine yardımcı olan, cesaretleri, örnek kişilikleri ve tarihsel hizmetleri ile bu günleri kendilerine borçlu bulunduğumuz Millî Mücadele'nin meşalesi niteliğindeki Havzalı “İlk cüreti, İlk cesareti gösteren, İlk milis teşkilatı kuran” Kahramanlarımızın hatıralarının yaşatılması, halkımıza ve gelecek nesillerimize hatırlatılması ve anlatılmasının Havzalı olarak bir vicdan borcu olduğunu düşünüyor, onları Saygı, Minnet ve Rahmetle anıyor, Atatürk ve silah arkadaşlarının Havzaya gelişinin 105. yıl dönümünü kutluyorum.             “Müdafaa-i Hukuk” düşüncesi ve ruhuyla Atatürk İlke ve Devrimlerine sahip çıkılması, Cumhuriyetin değerlerinden ödün vermeden sonsuza kadar yaşatılması hepimizin ortak sorumluğudur. Bu Tarihin ve Tanrının Türk milletine yüklediği bir görevdir.    Saygılarımla.  25.05.2024 Fuat YETGİN fuatyetgin55@gmail.com [1] Şenol katkat İlk Kıvılcım Atakum Belediyesi Samsun 2012 s.145  
Ekleme Tarihi: 23 Mayıs 2024 - Perşembe

25 MAYIS 1919 ve HAVZA MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİ

Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri Osmanlı İmparatorluğu’nun 30 Ekim 1918 de Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra İtilaf Devletlerinin Anadolu’yu işgal etmeleri üzerine Anadolu da ve Rumeli’nde çeşitli kent ve kasabalarda Müdafaa-i Hukuk,  Muhafaza-i Hukuk  ve Reddi İlhak adları altında cemiyetler kurulmuştu. Bu cemiyetlerin amacı ülkenin parçalanmasını önlemek, ulusal bütünlüğü ve ulusal bağımsızlığı sağlamak işgale karşı direnmek ve vatanının parçalanmasını önlemek idi. Kongrelerde Anadolu’daki ve Rumeli’deki cemiyetler ulusal hedefe yönelik ulusal güç birliği sağlanmak için Müdafaa-i Hukuk”Cemiyeti olarak bir çatı altında birleştirilmiş ve Heyet-i Temsiliye’ye dönüştürülmüş, TBMM kuruluncaya kadar Anadolu’da geçici hükümet rolünü üstlenmiştir.

Müdafaa-i Hukuk Milli bir Kavram olmakla birlikte ilahi ve kutsi bir kavramdır. “Müdafaa-i hukuk” zulme karşı çıkışın ve Adalet arayışının adıdır. Müdafaa-i Hukukun Temel Felsefesi, Zulme karşı çıkma, Tam Bağımsızlıkçı, Halkın Egemenliğine dayalı,  Devrimci, Aydınlanmacı, Laik, Demokratik bir Hukuk anlayışına dayanır. Zulme karşı verilen Kurtuluş ve Kuruluş mücadelesinin Temelinde “Hak” Hukuk kavramı vardır. Kurtuluş savaşı aynı zamanda Kapitalist ve Emperyalist sömürgeci zulüm imparatorluğuna karşı verilen, bütün insanlığı ilgilendiren bir  “Hak” Hukuk savaşıdır. Bu Mücadele Mustafa Kemalin gençliğinden beri taşıdığı ve Türk Milletinin yaradılışında var olan Vatan, Millet sevgisi ve esaret tanımama ruhuyla verilmiştir.

            Türk Milletinin fıtratında var olan niteliklerine en uygun olan “Cumhuriyet” , Mustafa Kemalin “vicdanında bir sır gibi sakladığı” bir tasavvurdu. Mustafa Kemalin Tasavvur ettiği “ Türk Milletinin Karakterine, Örf ve Adetlerine uygun idare olan, Cumhuriyetin” temelinde Müdafaa-i Hukukun ilke ve düşüncesi vardır. “Müdafaa-i Hukuk’un”  temel ilke ve düşüncesi : “Bağımsızlık ve özgürlük ruhu, Aydınlanma, paylaşım bilinci, feragat ve fedakârlık şuuru, varoluş aşkı, Allahtan başkasına teslim olmamak zihniyeti, milli ve mukaddes mücahede (Ceht)  yoludur.” Bu yüksek bir vicdan ve bir iman şuurunun eseridir. Mustafa Kemal Müdafaa-i Vatan, Müdafaa-i Millet dememiş, kuracağı Devletin temeline “Hak”kı, Hukuku, Adaleti oturtmuştur.

            Cumhuriyete giden yolda; Havzada kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin de özel bir anlam ve önemi vardır.  Cumhuriyetin Temeli, 28 Mayıs 1919 da Taş Mektepte yapılan toplantıdan sonra Mustafa Kemal’in talimatıyla kurulan Havza Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile atılmıştır. Havza Cumhuriyetin Temel taşıdır.  Havza ilk kıvılcımın çakıldığı, Bağımsızlık ve Kurtuluş meşalesinin yakıldığı yerdir.

            “Mustafa Kemal, Samsundan karargâhını Havzaya aldığı zaman, 25 Mayıs 1919 da geldiğinde kendisini karşılayan Heyeti kabul eder. Yapılan sohbette Belediye Reisi Cebeci zade İbrahim Efendi Trabzon da kurulmuş Muhafaza-i Hukuki milliye ve Erzurum’ da olan Vilayet-i Şarkiye Müdafaa-i Milliye Cemiyeti var ki burada da bir şeyler yapmak istiyor.

- Ne gibi şeyler evrakını bir getirseniz de görsem?

 Gittiler getirdiler okudu; Mükemmel!  Dedi. Yalnız bunun “Vilayeti Şarkiye”si ile “Milliye”sini kaldıralım sade Müdafaa-i Hukuk olsun dedi. Mustafa Kemal Havza Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin adını “Vilayet-i Şarkiye ve Milliye” ifadelerini çıkararak Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine dönüştürmüştür.

            Taş Mektep’te yapılan toplantıdan sonra Vilayet-i Şarkiye ve Milliye ifadeleri kaldırılmış, Mustafa Kemalin talimatıyla 28 Mayıs 1919 da Havzada Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştur.

            Kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ nin Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri;

Bayram (Çon) Efendi (Başkan), Saat zade İbrahim Hakkı Efendi, Hacı Ali zade Osman Efendi , Hacı Mehmetzade Rıfat Efendi , Zübeyir zade Fuat Efendi ,Salaruçlu Göbeçoğlu Ahmet Ağa, Dere köylü Molla Hasan Efendi , Döşemetaşlı Sait Ağa , Bavacıklı Ahmet Ağa  dır.” [1]        

            Mustafa Kemal Havzadan Valilere, Bağımsız Mutasarrıflıklara, ordu komutanlarına gönderdiği genelgede İzmir işgalinin protesto edilmesi için mitingler yapılmasını, Büyük devletlerin temsilcilerine ve Bab-ı Aliye etkileyici telgraflar çekilmesini istedi. Havza Genelgesi ile orduların terhisini önlemek, milis kuvvetlerin kurulmasını sağlamak, Müdafaa-i Hukuk Derneklerinin yaygınlaşmasını sağlamak, halkı tehlikelere karşı uyarmak istenmiştir. Böylece İşgallere karşı milli mücadele ruhu ete kemiğe büründürülmüş ve direniş başlatılmıştır. Havza Halkı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ etrafında toplanmış, bir de atlı tüfekli 4250 gönüllüden oluşan  “Serdengeçtiler” adı verilen “Milis teşkilat”  kurmuşlardır. İlk tel’in mitingi de Havzada yapılmıştır.

            Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına kucak açan Cür’etli  Havzalı Kahramanlarımız ; [(Mahmut ağa zade Bayram Efendi, Tatarağası zade Eyup, Ulemadan Hacı Mustafa Efendi, Kadızade Hakkı Efendi, Saatzade  İbrahim Efendi, Cebecizade İbrahim Efendi,  Ali Osman Ağa, Hacı Alizade Hacı Osman Efendi, Hacı zade Rifat Efendi, Zübeyirzade Fuat Bey, Salaruçlu Göbeçoğlu Ahmet Ağa, Dereköylü Molla Hasan Efendi, Döşemetaşlı Sait Ağa, Bavaycıklı Ahmet Ağa, Mahmut Ağa zade Ali Rıza Efendi , Zübeyirzade Nafiz Bey, Mehmet zade Yunus Bahri, Zalzade Ahmet Refet, Mehmet Kerizade Ömer, Yusuf Sıtkı Bayram (Sıtkı Hoca), Müftü İsmail Efendi (Daniş) , Otelci  Ali Baba (Üstündağ) ,Kerizde Kazım (Anar),Cemal Gürpınar (Cemal Hoca) Başmuallim Fuat Efendi.) ] ve isimlerini sayamadığımız Havzanın ileri gelenleri ve Havza halkı.

                Mustafa Kemal Paşa’nın Havzadaki çalışmalarında Milli mücadelenin örgütlenmesine yardımcı olan, cesaretleri, örnek kişilikleri ve tarihsel hizmetleri ile bu günleri kendilerine borçlu bulunduğumuz Millî Mücadele'nin meşalesi niteliğindeki Havzalı “İlk cüreti, İlk cesareti gösteren, İlk milis teşkilatı kuran” Kahramanlarımızın hatıralarının yaşatılması, halkımıza ve gelecek nesillerimize hatırlatılması ve anlatılmasının Havzalı olarak bir vicdan borcu olduğunu düşünüyor, onları Saygı, Minnet ve Rahmetle anıyor, Atatürk ve silah arkadaşlarının Havzaya gelişinin 105. yıl dönümünü kutluyorum.

            “Müdafaa-i Hukuk” düşüncesi ve ruhuyla Atatürk İlke ve Devrimlerine sahip çıkılması, Cumhuriyetin değerlerinden ödün vermeden sonsuza kadar yaşatılması hepimizin ortak sorumluğudur. Bu Tarihin ve Tanrının Türk milletine yüklediği bir görevdir.    Saygılarımla.  25.05.2024

Fuat YETGİN

fuatyetgin55@gmail.com

[1] Şenol katkat İlk Kıvılcım Atakum Belediyesi Samsun 2012 s.145

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Saadet Gundogdu
(25.05.2024 10:26 - #1255)
Içeriği zengin bilimsel çok şey anlatan bir yazıdır. Bize bu bilgileri aktardığı için yazarımıza teşekkür ediyoruz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hasan Gürpınar. Cemal Gürpınar'ın torunu.
(25.05.2024 13:24 - #1258)
Teşekkür ederiz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ertuğrul SEYHAN
(26.05.2024 12:07 - #1262)
Abi, çok teşekkür ederim.Sağlıklı ,mutlu nice yıllar seninle olsun.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.