Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçü - E.Büyükelçi
Köşe Yazarı
Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçü - E.Büyükelçi
 

Londra’da Eğitimin Bedeli

Ailece oturup karar verdiniz; çocuğunuz yüksek eğitimini Londra’da yapacak. Hangi üniversiteye gideceğini, giriş şartlarının ne olduğunu araştırmadan önce bu kararınızın cüzdanınızda nasıl bir tsunamiye yol açacağını da hesaplamanız gerekecek. Londra’da üniversite ücretleri yıllık 15 ila 25 bin sterlin arasında. Tıp fakülteleri daha de pahallı. Diyelim ki ortalama bir yer seçtiniz ve 20 bin Sterlin ödemeyi göze aldınız. Çocuğunuzun ibate, iaşe  ve saire masrafları da olacak tabii ki. Ne kadar mütevazi, hesaplı  davransanız da ayda 1500 Sterlinden, 9 ayda 13 500 İngiliz papelini de okul ücreti olan 20 bine eklemeniz gerek. Böylece toplam 33 500 Sterline ulaştınız . Haydi bekinmedik masrafları, uçak paralarını da hesaba katıp yılda 35 bin Sterlin diyebiliriz. Çarpın bunu 23.5 kuru ile,Londra’da eğitimin hediyesinin kaç Türkiş lira olduğunu göreceksiniz. “Nefesine güvenen borazancı başı” veya ona benzer bir söz aklıma geliyor. Değer mi ? Değer tabii. İş o parayı bulabilmekte. Şimdi başka bir hesap daha yapalım. Ne demiştik; İngiltere’de üniversitelerde dünyanın 72.5 ülkesinden , 7 düv elden gelen lisans ve lisans üstü 500 bin yabancı öğrenci var.  Haydi çarpın bakalım 500 bin ile 35 bini……Yılda en azından 2 milyar Sterlin kazanıyor adamlar, eğitim satmaktan. “En azından” ifadesini kullandım zira üniversite dışı kuruluşlarda, okullarda, kurslarda eğitim gören yabancılar da var.İlk, orta, lisede okuyanlara ilaveten bir de lisan kurslarına katılanlar mevcut, binlerce, on binlerce, belki daha da fazla.Lisan kursları senelik olabildiği gibi daha kısa süreli de olabiliyor. Özellikle yaz lisan kurslarına katılım çok yüksek seviyede.Bu kurslardan bazıları iyi ve yararlı, kimileri de dandik. Bunları yazarken aklıma bir anım geldi. 1970’li yılların ikinci yarısındayız; yani “70 sente muhtaç olduğumuz” günler.Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkışlarına ancak iki yılda bir izin veriliyor. Kuralın istisnası yurt dışında çalışanlar ile iş sahibi olanlarBir de yurt dışında okuyan öğrenciler. Tabii ki necip vatandaşlarımız bu kuralın nasıl aşılabileceğini hemen keşfediyorlar. 1980’de Londra’da Maiyette Başkonsolosluk yapıyordum. Ingiltere’de pasaporta çalışma izni, öğrenim müsaadesi gibi damgalar vurma uygulaması olmadığından çalıştıklarını veya iş yeri sahibi olduklarını yahut eğitim gördüklerini belgeleyen vatandaşlarımızın pasaportuna “Yurt dışında geçimini sağlamıştır” veya “yurt dışında öğrencidir” kaşesini basıyorduk. Bu damgalara sahip olan kişiler Türkiye’ye istedikleri kadar girip çıkabiliyorlardı. “Belge” denilen de, antetli kağıda yazılmış iki satırlık  bir yazıdan ibaretti.Türküye’deki nice meşhur, büyük, varlıklı ailelerin mensuplarının şehirdeki Türk ve Kıbrıslılara ait iş yerlerinden, hatta kebapçılardan, kimi zaman el ile yazılmış kağıtlar getirerek hiç sıkılmadan, utanç duymadan mezkur  damgayı almaya çalıştıklarını bilirim. Hata  bir keresinde odama İstanbul Bebek doğumlu, o zamanki adıyla Robert Kolej mezunu, şık giyimli bir genç, “ Kebab Machine” isimli bir Türk dönerciden aldığı belgeyle gelmiş ve “Yurt dışında geçimini temin etmiştir” kaşesinin vurulmasını istermişti. Dayanamayıp sormuştum “ Siz  kebapçılıkla ilgisi olmayan bir yerden geliyorsunuz. Üstelik  Tükiye’nin en gözde üniversitelerinden birinden mezunsunuz. Dönerle,  kebapla ne ilginiz var ? Bu işi nasıl yapıyorsunuz, nasıl beceriyorsunuz ?”. Hiç sıkılmadan cevap vermişti “Konsolos bey, Döner kesmek için alim olmaya , usta olmaya gerek yok”…… Mevzuat öyle  uygun gördüğü için damgayı bastık, ona da onun gibi “cin”lere de.Lisan kurslarına katılanların çoğu da aslında o damgayı alabilmek için aynı yola başvururdu. “Yurt dışında öğrencidir” damgasını alınca hem ülkeye istedikleri kadar girip çıkar hem de askerliklerini  ertelerlerdi. Bir gün yine odama bir eğitim müessesesinin antetli kağıdına yazılmış,  o okulda öğrenci olduğu belirten belge ile bir akil (!) vatandaşımız geldi. İşin ilginç yanı belgenin üzerindeki antetin Dünyanın en önde gelen bir üniversitesine ait olmasıydı : Oxford College…… Biraz daha dikkatle baktığımda “Oxford”  kelimesi  ile “College” sözcüğü arasında gayet küçük harflerle  yazılmış “Street” ibaresini farkettim. Yani burasının adı “Oxford Street College” idi. Londra’nın  en meşhur mağazalarının bulunduğu Oxford Caddesindeki bir dil okulu, lisan kursu. Düşünebiliyor musunuz, oraya kayıt olduğunuzda hem pasaportunuza “öğrenci” damgası alıyorunuz, yurda istediğiniz kadar giriş çıkış yapabiliyorsunuz, hem askerlikten yırtıyorsunuz, hem de birgün Türküye’ye döndüğünüzde diplomanızı duvara asıp “Ben Oxford mezunuyum” diye böbürlenebiliyorsunuz. Yemin etseniz başınız ağırmaz. Kuzey Kıbrıslı bir uyanık Türkün açtığı bu okulda az buçuk ingilizce de öğrenirseniz çift kaymaklı ekmek kadayıfı olur. Zavallı İbo, Urfa’da “Oxford” bulamadı ama, Londra’ya gelip Oxford Caddesinde bir tur atsaydı aradığına kavuşurdu. İngiltere’deki üniversitelerde bir çok lisans öğrencisi olduğu gibi doktora yapan evlatlarımımız da var. İnşallah eğitimlerinin sonunda döner de ülkemize faydalı olurlar. N var ki İngilizler üniversite mezunlarına 2, lisans üstü mezunlara da 3 yıl çalışma izni vererek bu değerleri ellerinden kaçırmamak istiyorlar.Eğitim boyunca ve sonrasında “balın tadını alanlardan” kaçı döner bilmiyorum. Birleşik Krallıktaki  üniversitelerde bir çok Türk öğretim görevlisinin olması da bir yandan göğsümüzü kabartıyor, diğer yandan da içimizde bir burukluk yaratıyor. Sadece öğretim görevlileri mi ?başta doktorlar olmak üzere diğer meleklerden çok yüksek sayıdavatandaşımızın mevcudiyeti de ha keza. “Beyin göçü” dedikleri bu olsa gerek.Lakin, elimizi vicdanımıza koyup düşünelim, o vicdanımız ne kadar sızlasa dahi bu “göçmenleri” suçlayabilir miyiz ?    
Ekleme Tarihi: 12 Nisan 2023 - Çarşamba

Londra’da Eğitimin Bedeli

Ailece oturup karar verdiniz; çocuğunuz yüksek eğitimini Londra’da yapacak. Hangi üniversiteye gideceğini, giriş şartlarının ne olduğunu araştırmadan önce bu kararınızın cüzdanınızda nasıl bir tsunamiye yol açacağını da hesaplamanız gerekecek.

Londra’da üniversite ücretleri yıllık 15 ila 25 bin sterlin arasında. Tıp fakülteleri daha de pahallı. Diyelim ki ortalama bir yer seçtiniz ve 20 bin Sterlin ödemeyi göze aldınız. Çocuğunuzun ibate, iaşe  ve saire masrafları da olacak tabii ki. Ne kadar mütevazi, hesaplı  davransanız da ayda 1500 Sterlinden, 9 ayda 13 500 İngiliz papelini de okul ücreti olan 20 bine eklemeniz gerek. Böylece toplam 33 500 Sterline ulaştınız . Haydi bekinmedik masrafları, uçak paralarını da hesaba katıp yılda 35 bin Sterlin diyebiliriz. Çarpın bunu 23.5 kuru ile,Londra’da eğitimin hediyesinin kaç Türkiş lira olduğunu göreceksiniz. “Nefesine güvenen borazancı başı” veya ona benzer bir söz aklıma geliyor.

Değer mi ? Değer tabii. İş o parayı bulabilmekte.

Şimdi başka bir hesap daha yapalım. Ne demiştik; İngiltere’de üniversitelerde dünyanın 72.5 ülkesinden , 7 düv elden gelen lisans ve lisans üstü 500 bin yabancı öğrenci var.  Haydi çarpın bakalım 500 bin ile 35 bini……Yılda en azından 2 milyar Sterlin kazanıyor adamlar, eğitim satmaktan.

“En azından” ifadesini kullandım zira üniversite dışı kuruluşlarda, okullarda, kurslarda eğitim gören yabancılar da var.İlk, orta, lisede okuyanlara ilaveten bir de lisan kurslarına katılanlar mevcut, binlerce, on binlerce, belki daha da fazla.Lisan kursları senelik olabildiği gibi daha kısa süreli de olabiliyor. Özellikle yaz lisan kurslarına katılım çok yüksek seviyede.Bu kurslardan bazıları iyi ve yararlı, kimileri de dandik.

Bunları yazarken aklıma bir anım geldi.

1970’li yılların ikinci yarısındayız; yani “70 sente muhtaç olduğumuz” günler.Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkışlarına ancak iki yılda bir izin veriliyor. Kuralın istisnası yurt dışında çalışanlar ile iş sahibi olanlarBir de yurt dışında okuyan öğrenciler.

Tabii ki necip vatandaşlarımız bu kuralın nasıl aşılabileceğini hemen keşfediyorlar. 1980’de Londra’da Maiyette Başkonsolosluk yapıyordum. Ingiltere’de pasaporta çalışma izni, öğrenim müsaadesi gibi damgalar vurma uygulaması olmadığından çalıştıklarını veya iş yeri sahibi olduklarını yahut eğitim gördüklerini belgeleyen vatandaşlarımızın pasaportuna “Yurt dışında geçimini sağlamıştır” veya “yurt dışında öğrencidir” kaşesini basıyorduk.

Bu damgalara sahip olan kişiler Türkiye’ye istedikleri kadar girip çıkabiliyorlardı.

“Belge” denilen de, antetli kağıda yazılmış iki satırlık  bir yazıdan ibaretti.Türküye’deki nice meşhur, büyük, varlıklı ailelerin mensuplarının şehirdeki Türk ve Kıbrıslılara ait iş yerlerinden, hatta kebapçılardan, kimi zaman el ile yazılmış kağıtlar getirerek hiç sıkılmadan, utanç duymadan mezkur  damgayı almaya çalıştıklarını bilirim. Hata  bir keresinde odama İstanbul Bebek doğumlu, o zamanki adıyla Robert Kolej mezunu, şık giyimli bir genç, “ Kebab Machine” isimli bir Türk dönerciden aldığı belgeyle gelmiş ve “Yurt dışında geçimini temin etmiştir” kaşesinin vurulmasını istermişti.

Dayanamayıp sormuştum “ Siz  kebapçılıkla ilgisi olmayan bir yerden geliyorsunuz. Üstelik  Tükiye’nin en gözde üniversitelerinden birinden mezunsunuz. Dönerle,  kebapla ne ilginiz var ? Bu işi nasıl yapıyorsunuz, nasıl beceriyorsunuz ?”. Hiç sıkılmadan cevap vermişti “Konsolos bey, Döner kesmek için alim olmaya , usta olmaya gerek yok”……

Mevzuat öyle  uygun gördüğü için damgayı bastık, ona da onun gibi “cin”lere de.Lisan kurslarına katılanların çoğu da aslında o damgayı alabilmek için aynı yola başvururdu. “Yurt dışında öğrencidir” damgasını alınca hem ülkeye istedikleri kadar girip çıkar hem de askerliklerini  ertelerlerdi.

Bir gün yine odama bir eğitim müessesesinin antetli kağıdına yazılmış,  o okulda öğrenci olduğu belirten belge ile bir akil (!) vatandaşımız geldi. İşin ilginç yanı belgenin üzerindeki antetin Dünyanın en önde gelen bir üniversitesine ait olmasıydı : Oxford College……

Biraz daha dikkatle baktığımda “Oxford”  kelimesi  ile “College” sözcüğü arasında gayet küçük harflerle  yazılmış “Street” ibaresini farkettim. Yani burasının adı “Oxford Street College” idi. Londra’nın  en meşhur mağazalarının bulunduğu Oxford Caddesindeki bir dil okulu, lisan kursu. Düşünebiliyor musunuz, oraya kayıt olduğunuzda hem pasaportunuza “öğrenci” damgası alıyorunuz, yurda istediğiniz kadar giriş çıkış yapabiliyorsunuz, hem askerlikten yırtıyorsunuz, hem de birgün Türküye’ye döndüğünüzde diplomanızı duvara asıp “Ben Oxford mezunuyum” diye böbürlenebiliyorsunuz. Yemin etseniz başınız ağırmaz. Kuzey Kıbrıslı bir uyanık Türkün açtığı bu okulda az buçuk ingilizce de öğrenirseniz çift kaymaklı ekmek kadayıfı olur.

Zavallı İbo, Urfa’da “Oxford” bulamadı ama, Londra’ya gelip Oxford Caddesinde bir tur atsaydı aradığına kavuşurdu.

İngiltere’deki üniversitelerde bir çok lisans öğrencisi olduğu gibi doktora yapan evlatlarımımız da var. İnşallah eğitimlerinin sonunda döner de ülkemize faydalı olurlar. N var ki İngilizler üniversite mezunlarına 2, lisans üstü mezunlara da 3 yıl çalışma izni vererek bu değerleri ellerinden kaçırmamak istiyorlar.Eğitim boyunca ve sonrasında “balın tadını alanlardan” kaçı döner bilmiyorum.

Birleşik Krallıktaki  üniversitelerde bir çok Türk öğretim görevlisinin olması da bir yandan göğsümüzü kabartıyor, diğer yandan da içimizde bir burukluk yaratıyor. Sadece öğretim görevlileri mi ?başta doktorlar olmak üzere diğer meleklerden çok yüksek sayıdavatandaşımızın mevcudiyeti de ha keza.

“Beyin göçü” dedikleri bu olsa gerek.Lakin, elimizi vicdanımıza koyup düşünelim, o vicdanımız ne kadar sızlasa dahi bu “göçmenleri” suçlayabilir miyiz ?

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.