Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçü - E.Büyükelçi
Köşe Yazarı
Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçü - E.Büyükelçi
 

Sabreden Derviş - 1

1948 yılının Kasım ayında doğdu. 4 yaşındayken annesi 1952’nin  Şubatında İngiltere Kraliçesi oldu. Ana-babasının en büyük evladı olduğu için kendisi de tahtın veliahtı durumuna geldi. İngiltere’de veliahtlara asırlardır  yapıldığı üzere  ona da “Galler Prensi” unvanı verildi. Kraliçe annesi bir gün  atalarının yanına kavuştuğunda o Kral olacaktı. Ne var ki “o gün” bir türlü gelmek bilmedi. Sabırla bekledi. Tam 70 yıl, 8 ay. Sonunda  sabreden  derviş muradına erdi. Krallık tacını taktı. 74 yaşını bitirip 75e basmasına sadece 2 ay kalmıştı. Charles’dan bahsediyorum tabii. Yani resmi adıyla Kral  3.Charles’tan. Her halde tahta çıkmak için en uzun süre bekleyen veliaht olarak tarihe geçecek. Uzun  süre kırılması beklenmeyen bir rekorun sahibi olacak. Hatta, bence Guiness Rekorlar kitabına da girmeli. Onunla birlikte rekor kıran biri daha var aslında. Kraliçe olabilmek için yıllar boyu bekleyen Camilla. Sonunda dervişler muradlarına erdiler ve 6 Mayıs 2023 günü taç giydiler. Veliahtlığı sırasında Charles’e söylenmeyen kalmadı. “kepçe kulak” dediler, sustu. “Gizli Müslüman” dediler, sustu. “Aptal, patavatsız, durgun zekalı” dediler, sustu. Sadakatle, sabırla, sebatla veliahtlık görevlerini yerine getirdi. Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse o, yüzlerce yıllık İngiliz Hanedanında üniversite okuyan ve mezun olan ilk kişiydi. Mükemmel  bir polo oyuncusuydu.  Kardeşi Prens Andrew ve oğlu Prens Harry gibi savaş görmediyse de askerlik vazifesini albay rütbesiyle yerine getirmişti. İngiliz halkı monarşiyi sever. Ama bu sevgi gitgide azalıyor. Charles’ın tahta çıkması kraliyet karşıtlarının arttığı döneme rast geldi. Milletler Topluluğunun üyesi birçok devlet artık kraliyete bağlı olmak istemiyor,  Kraliçenin/kralın sembolik de olsa  kendi devletlerinin de başkanı olmasını istemiyor. Öte yandan Birleşik Krallığı meydana getiren Galler de, İskoçya’da ve İrlanda’da da ayrılık rüzgarları esiyor. Bilmem Charles taht aleyhinde esen bu rüzgarların sebebini oturup düşünmüş mü dür ? Amerikalı bir dul hanım yüzünden tahtı bırakan annesinin amcası 8.Edward’ın konuşma özürlü dedesi Kral 6. George’un ve eşi yani   Kraliçe 2.Elisabeth’in annesi (kendisinin anneannesi) alkol düşkünü “Ana Kraliçe Elisabeth”in hiç mi  sorumluluğu yoktu bu olumsuz gidişatta. Hatta çok  sevilen annesi 2. Elisabeth’in  kardeşi Prenses Margaret’e (Charles’in teyzesine) yaptıkları, bunalan Margaret’in karıştığı skandallar…. Hatta,”uçana, kaçana konduğu “ söylenen Babası Prens Phillip’in serüvenleri…. Ya kendisinin özel hayatında yaptıkları ve yapmadıkları. Gül gibi karısı, “Gönüllerin Prensesi” Diana ile evliyken evli barklı, çoluk çocuk sahibi, kendinden yaşça büyük bir hanımla, yani Camilla ile olan gayrı meşru ilişkisi. Bunun eşi Prenses Diana’da yarattığı ruhi çöküntü ve sonrasında girdiği olur olmaz münasebetler. Sonunda “Gönüllerin  Prensesi”nin hayli şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi…  …Halkın gözünde monarşinin gözden düşmesinde bunların hiç mi  rolü olmadı ? Kral Charles takkeyi, pardon tacı önüne koyup düşündüğünde ailesinin diğer  fertlerinin de bu durumdan sorumlu olduklarını hiç hesaba katmaz mı acaba? Kız kardeşi Prenses Anne’ın kırdığı cevizler. Erkek kardeşi Prens Andrew’un 18 yaş altındaki bir kız ile aşna fişnesi, mahkemeye düşmesi, kızı şikayetinden vaz geçirmek  için el altından bir çuval dolusu para ödemesi. O askerdeyken karısı Sarah’ın evli adamlarla yediği naneler. En küçük erkek kardeşi Prens Edward’ın cinsel tercihlerine ilişkin olarak halk arasında dolaşan söylentiler… Bunlar da Kraliyet müessesesini zedeleyen olaylar olmadı mı? Biti mi? Ne gezer, sırada Charles’in oğulları var. Büyük oğlu ve tahtın varisi Prens William’a ne demeli. Halkın bir kısmı yeni veliahtın son derece tembel biri olduğuna inanıyor. İleride örnek bir kraliçe olacağı düşünülen zarif, güzel, kibar, sevimli eşi, üç çocuğunun annesi, Prenses Kate dururken eski sevgilisi ile beraberliğini sürdürdüğü dedikoduları yapılıyor. Eğer doğruysa “gen” denilen şey bu olsa gerek. Geldik “turpun büyüğü heybede kaldı” hikayesine, yani Harry  ve Megan’a. Yine bir Amerikalı hanım, yine bir dul hanım. Üstelik melez. Üstüne üstlük geçmişte porno filmleri çevirdiği iddia edilen bir film yıldızı. Ağızlar torba değil ki büzüp kapatasın. Kızıl saçlı Prens Harry’nin annesi Prenses Diana ama babasının Charles olmadığı iddia ediliyor ve bu nedenle Charles’in Harry’i sevmediği söyleniyor. Bu iddialar bana ait değil herhalde “kökü dışarıda olan çevreler”in uydurdukları olsa gerek. Yukarıda saydığım özelliklerinden ötürü Sarayın kabullenmekte zorlandığı yeni gelin Megan da az değil yani. Amerikan yaşam ve konuşma tarzı ile Sarayın yüzlerce yıllık adetlerinin, geleneklerinin farklı olduğunu anlayamadı. “Eski köye yeni adetler” getirmeye çalışınca başta “muhtar” olmak üzere “köy ihtiyar heyetinin” tepkisini kazandı. Hele hele, müstakbel kraliçe Prenses  Kate’i kıskanması, onunla “midik yarışına” kalkışması  olayın tuz-biberi oldu. Harry ile yaşadıkları  Kensington Sarayında çalışanlara yaptığı muamele hakkında çıkan söylentiler de bardağı taşırdı. Genç çift basının kendilerine gösterdiği tavrı ileri sürerek İngiltere’den ayrılıp Amerika’ya yerleştiler. Televizyon mülakatları, basına beyanatlar, kitap yazmalar… bazı hususlarda haklı dahi olsalar  Sarayın ve bir kısım halkın tepkisini çekti. Sonunda olan oldu ve Harry Hanedan ünvanını kaybetti ve resmi görevlerinden alındı…Babaannesi Kraliçe 2.Elisabeth’in cenaze törenine ve babası Charles’in taç giyme seremonisine mecburen davet edildi ama atık prens olmadığından Hanedan kaftanı ile ve resmi üniformasıyla değil ancak  sivil kıyafetle iştirak edebildi ve Ailenin yanında değil arka sıralarda oturtuldu…..Tabii ki Buckhingham Sarayı balkonunda yapılması adet olan o meşhur halk selamlamasına iştirak edemedi. Soranlara oğlunun doğum günü olduğu için acele Amerikaya dönmesi gerektiğini söyleyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştıysa da kimse bu bahaneyi yutmadı……. Bir sonraki yazımda Taç Giyme Töreninin ayrıntılarını anlatacağım, o zamana kadar sevgiyle kalınız.
Ekleme Tarihi: 24 Mayıs 2023 - Çarşamba

Sabreden Derviş - 1

1948 yılının Kasım ayında doğdu.

4 yaşındayken annesi 1952’nin  Şubatında İngiltere Kraliçesi oldu.

Ana-babasının en büyük evladı olduğu için kendisi de tahtın veliahtı durumuna geldi. İngiltere’de veliahtlara asırlardır  yapıldığı üzere  ona da “Galler Prensi” unvanı verildi.

Kraliçe annesi bir gün  atalarının yanına kavuştuğunda o Kral olacaktı.

Ne var ki “o gün” bir türlü gelmek bilmedi.

Sabırla bekledi.

Tam 70 yıl, 8 ay.

Sonunda  sabreden  derviş muradına erdi.

Krallık tacını taktı. 74 yaşını bitirip 75e basmasına sadece 2 ay kalmıştı.

Charles’dan bahsediyorum tabii. Yani resmi adıyla Kral  3.Charles’tan.

Her halde tahta çıkmak için en uzun süre bekleyen veliaht olarak tarihe geçecek. Uzun  süre kırılması beklenmeyen bir rekorun sahibi olacak. Hatta, bence Guiness Rekorlar kitabına da girmeli.

Onunla birlikte rekor kıran biri daha var aslında. Kraliçe olabilmek için yıllar boyu bekleyen Camilla.

Sonunda dervişler muradlarına erdiler ve 6 Mayıs 2023 günü taç giydiler.

Veliahtlığı sırasında Charles’e söylenmeyen kalmadı. “kepçe kulak” dediler, sustu. “Gizli Müslüman” dediler, sustu. “Aptal, patavatsız, durgun zekalı” dediler, sustu. Sadakatle, sabırla, sebatla veliahtlık görevlerini yerine getirdi.

Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse o, yüzlerce yıllık İngiliz Hanedanında üniversite okuyan ve mezun olan ilk kişiydi. Mükemmel  bir polo oyuncusuydu.  Kardeşi Prens Andrew ve oğlu Prens Harry gibi savaş görmediyse de askerlik vazifesini albay rütbesiyle yerine getirmişti.

İngiliz halkı monarşiyi sever. Ama bu sevgi gitgide azalıyor. Charles’ın tahta çıkması kraliyet karşıtlarının arttığı döneme rast geldi. Milletler Topluluğunun üyesi birçok devlet artık kraliyete bağlı olmak istemiyor,  Kraliçenin/kralın sembolik de olsa  kendi devletlerinin de başkanı olmasını istemiyor. Öte yandan Birleşik Krallığı meydana getiren Galler de, İskoçya’da ve İrlanda’da da ayrılık rüzgarları esiyor.

Bilmem Charles taht aleyhinde esen bu rüzgarların sebebini oturup düşünmüş mü dür ?

Amerikalı bir dul hanım yüzünden tahtı bırakan annesinin amcası 8.Edward’ın konuşma özürlü dedesi Kral 6. George’un ve eşi yani   Kraliçe 2.Elisabeth’in annesi (kendisinin anneannesi) alkol düşkünü “Ana Kraliçe Elisabeth”in hiç mi  sorumluluğu yoktu bu olumsuz gidişatta.

Hatta çok  sevilen annesi 2. Elisabeth’in  kardeşi Prenses Margaret’e (Charles’in teyzesine) yaptıkları, bunalan Margaret’in karıştığı skandallar….

Hatta,”uçana, kaçana konduğu “ söylenen Babası Prens Phillip’in serüvenleri….

Ya kendisinin özel hayatında yaptıkları ve yapmadıkları. Gül gibi karısı, “Gönüllerin Prensesi” Diana ile evliyken evli barklı, çoluk çocuk sahibi, kendinden yaşça büyük bir hanımla, yani Camilla ile olan gayrı meşru ilişkisi. Bunun eşi Prenses Diana’da yarattığı ruhi çöküntü ve sonrasında girdiği olur olmaz münasebetler. Sonunda “Gönüllerin  Prensesi”nin hayli şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi…

 …Halkın gözünde monarşinin gözden düşmesinde bunların hiç mi  rolü olmadı ?

Kral Charles takkeyi, pardon tacı önüne koyup düşündüğünde ailesinin diğer  fertlerinin de bu durumdan sorumlu olduklarını hiç hesaba katmaz mı acaba?

Kız kardeşi Prenses Anne’ın kırdığı cevizler.

Erkek kardeşi Prens Andrew’un 18 yaş altındaki bir kız ile aşna fişnesi, mahkemeye düşmesi, kızı şikayetinden vaz geçirmek  için el altından bir çuval dolusu para ödemesi. O askerdeyken karısı Sarah’ın evli adamlarla yediği naneler.

En küçük erkek kardeşi Prens Edward’ın cinsel tercihlerine ilişkin olarak halk arasında dolaşan söylentiler…

Bunlar da Kraliyet müessesesini zedeleyen olaylar olmadı mı?

Biti mi?

Ne gezer, sırada Charles’in oğulları var.

Büyük oğlu ve tahtın varisi Prens William’a ne demeli. Halkın bir kısmı yeni veliahtın son derece tembel biri olduğuna inanıyor. İleride örnek bir kraliçe olacağı düşünülen zarif, güzel, kibar, sevimli eşi, üç çocuğunun annesi, Prenses Kate dururken eski sevgilisi ile beraberliğini sürdürdüğü dedikoduları yapılıyor. Eğer doğruysa “gen” denilen şey bu olsa gerek.

Geldik “turpun büyüğü heybede kaldı” hikayesine, yani Harry  ve Megan’a. Yine bir Amerikalı hanım, yine bir dul hanım. Üstelik melez. Üstüne üstlük geçmişte porno filmleri çevirdiği iddia edilen bir film yıldızı. Ağızlar torba değil ki büzüp kapatasın. Kızıl saçlı Prens Harry’nin annesi Prenses Diana ama babasının Charles olmadığı iddia ediliyor ve bu nedenle Charles’in Harry’i sevmediği söyleniyor. Bu iddialar bana ait değil herhalde “kökü dışarıda olan çevreler”in uydurdukları olsa gerek.

Yukarıda saydığım özelliklerinden ötürü Sarayın kabullenmekte zorlandığı yeni gelin Megan da az değil yani. Amerikan yaşam ve konuşma tarzı ile Sarayın yüzlerce yıllık adetlerinin, geleneklerinin farklı olduğunu anlayamadı. “Eski köye yeni adetler” getirmeye çalışınca başta “muhtar” olmak üzere “köy ihtiyar heyetinin” tepkisini kazandı. Hele hele, müstakbel kraliçe Prenses  Kate’i kıskanması, onunla “midik yarışına” kalkışması  olayın tuz-biberi oldu. Harry ile yaşadıkları  Kensington Sarayında çalışanlara yaptığı muamele hakkında çıkan söylentiler de bardağı taşırdı.

Genç çift basının kendilerine gösterdiği tavrı ileri sürerek İngiltere’den ayrılıp Amerika’ya yerleştiler. Televizyon mülakatları, basına beyanatlar, kitap yazmalar… bazı hususlarda haklı dahi olsalar  Sarayın ve bir kısım halkın tepkisini çekti. Sonunda olan oldu ve Harry Hanedan ünvanını kaybetti ve resmi görevlerinden alındı…Babaannesi Kraliçe 2.Elisabeth’in cenaze törenine ve babası Charles’in taç giyme seremonisine mecburen davet edildi ama atık prens olmadığından Hanedan kaftanı ile ve resmi üniformasıyla değil ancak  sivil kıyafetle iştirak edebildi ve Ailenin yanında değil arka sıralarda oturtuldu…..Tabii ki Buckhingham Sarayı balkonunda yapılması adet olan o meşhur halk selamlamasına iştirak edemedi. Soranlara oğlunun doğum günü olduğu için acele Amerikaya dönmesi gerektiğini söyleyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştıysa da kimse bu bahaneyi yutmadı…….

Bir sonraki yazımda Taç Giyme Töreninin ayrıntılarını anlatacağım, o zamana kadar sevgiyle kalınız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.