Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçü - E.Büyükelçi
Köşe Yazarı
Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçü - E.Büyükelçi
 

Üzerinde Düşünülmesi Gereken Güzel Sözler

Bugün köşemde yazacaklarımı okumadan önce şu güzel sözleri akılda tutmakta ve anlatacaklarımı o sözler çerçevesinde değerlendirmekte yarar olacağını düşünüyorum. - Öncelikle  “dost acı söyler” demem gerekiyor. -  Sonra “beceremediklerimiz için sorumluluğu başkasına atmak “ gibi bir milli illetimiz olduğunu her daim hatırda tutmalıyız  - ”İğneyi kendine, çuvaldızı başkalarına  batır” da iyi bir özdeyiş. - Aynı şekilde “Sırça sarayda oturanların, başkalarının camlarını taşlamaması lazım” sözünü hiç akıldan çıkarmayalım. -  Mübalağayı milletçe severiz ama çoğu ke endazeyi kaçırır abarttıkça abartırız. -  Aritmetik her zaman yalanı, mübalağayı ortaya çıkarır. Bol keseden palavra atmayalım, adamın biri çıkar bir hesap yapar komik duruma düşersiniz. -  2.Abdülhamid’in Maarif Nazırı. Mustafa Haşim Paşa  “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” demiş. -  “Yetenekli Bay  Ripley” filmini belki bu yazının satır aralarında da görebilirsiniz. O satırları  bulursanız Mazhar-Fuat-Özkan’ın “Sen neymişsin be abi” şarkısını da mırıldanabilirsiniz.. - ”Liyakat”, “vefa”, “gelen gideni aratır” gibi sözler de aklıma gelmiyor değil. Bu kelimeleri başkalarına öğütlerken aynaya bakıp kendi halimizi görmeyi de ihmal etmeyelim. -  “Ödediğiniz vergiler size yol, su, elektrik olarak geri dönecek”….. mi acaba, yoksa biz onların parasını zaten ayrıca ödüyor muyuz ? * * *  Şimdi “Dam üstünde saksağan, Ahmet Ökçün bunları neden yazdı” diyenleriniz olacaktır. Hiiiç. Bilmem. Aklıma geldi de yazdım. Okuduğunuzda belki sizin de aklınıza bu ve benzeri sözler gelecektir. Bir deneyelim bakalım. Geçtiğimiz Haziran ayı sonunda bir Cumartesi günü, Halk TV’de yayınlanan “Görkemli Hatıralar” isimli programı izliyordum. Bilenler bilir, bu programın yapımcısı ve sunucusu her hafta bir başka yere gider, orayı tanıtır, bölgenin önde gelen isimleriyle, sanatçılarıyla konuşur, izleyicileri hem görüntülerle, hem de müzikle bilgilendirir. Bu programı beğenir ve fırsat buldukça izlerim. O Cumartesi sabahı kardeşim haber  vermeseydi az kalsın programı kaçıracaktım. Neyse ki ortasından bir yerinden yetişebildim. Bu kez program Bodrum’da ve canlı olarak yapılıyordu. Konuklar  arasında  sanatçılar yanı sıra Bodrum Belediye Başkanı da vardı. İlgiyle izledim, notlar aldım. Neler öğrendim neler. Ağızım açık kaldı. Belediye Başkanını hiç tanımıyordum, ilk kez gördüm, ilk kez dinledim. Sonradan sorup öğrendiğime göre Bodrumlu olan Muhterem 30 yıl Silahlı Kuvvetlerimizin  mensubuymuş. O süre boyunca “tek bir savunma vermeden devam eden “başarılı”askerlik  görevinden kendi isteği ile” emekli olmuş. O tarihte Yarbay rütbesindeymiş.  Bunca  yıl Devlet hizmetinde çalıştıktan sonra biraz  da özel sektöre el atayım demiş ve doğduğu yer olan Bodrum Ortakent’te bir turizm işletmesi kurmuş. Çeşitli, organizasyonlar yapmış, festivaller düzenlemiş “başarılar” kazanmış. Eh herhalde “biraz da siyaset yapayım” diye düşünmüş  olacak ki  2018  yılında CHP’ye kaydolmuş. Zuuum, meteor hızıyla yükselip 2019’da yapılan Yerel Seçimlerde Bodrum Belediye Başkanı olmuş. Askerliği anladık, özel sektörü anladık desem de siyaset alanında ne gibi bir tecrübesi olduğu, belediyecilik konusunda hangi bilgi, birikime sahip olduğu hakkında malumat edinemedim. Eminim benim öğrenemediğim yetenekleri, meziyetleri vardır. Bu “Yetenekli Bay Belediye Başkanı” Bodrum’u anlattı, neler yaptığını izah etti, şikayetlerini sıraladı, kentin sorunlarına ilişkin soruları cevapladı…hatta bir ara kalkıp “döndü”…….Sonradan anladık kj “dönmek” demek yerel ağızda zeybek oynamak denekmiş. Başkana göre Bodrum’da resmen kayıtlı nüfus 200.000 kişiymiş ama gerçekte 500.000 civarındaymış. Öğretmen, memur vs. atamaları, çeşitli ödemeler resmi kayıtlı sayısına göre yapıldığı için ilçe hakkettiğinden azını alıyormuş ve bu nedenle hizmetlerde bazı gecikmeler, aksamalar olabiliyormuş. Vah vah, çok üzüldüm. Bu resmen kayıtlı olmayan kişilerin kayıt yaptırmalarını sağlamak kimin görevi olsa gerek diye merak ettim. Bari bir aralık vakit ayırayım  da ben yapayım diye düşünüyorum, Başkana yardımcı olabilmek için. (Bu resmen kayıtlı olmayan kişiler ikamet kaydı başka yerlerde olup da yazlıkları Bodrum’a gelen  kişiler ise bırakın diğer ödemelerini  en azından  kentteki yazlıklarının emlak vergilerini Bodrum’a öderler.  Birkaç ay kullandıkları emlakları için bir yıllık vergi öderler. Yıllık ödedikleri vergiye karşılık Belediye hizmetlerinden sadece yaz aylarında kullandıkları dönemde faydalanırlar.) Başkan devam etti, tutmak ne mümkün. Yazın bu nüfus 1.5 - 2 milyona çıkıyormuş (Dikkat ediniz, tüm sezon boyunca gelenlerin toplam sayısından değil, her hangi bir an itibarıyla ulaşılan düzeyden bahsediyor). Hatta Kurban Bayramında da 1 milyon kişi Bodrum’a gelmiş. Kim oturdu da saydı bilmiyorum ama Tanrı eksikliğini göstermesin bir kısım basın organlarımız ve TV kuruluşlarımız  da “Bayramda Bodrum’a gelenlerin sayısı 1 milyonu aştı, Bodrum’a Bayramın ilk günü 25 bin araç geldi…-hatta bir gazete o gün 60 bin araç geldiğini yazdı- “ gibi haberler yayınladılar. Herhalde oturup saymışlardır. Be güzel kardeşim, kardeşlerim siz hiç “Atma Recep din kardeşiyiz” sözünü duymadınız mı ?. Yahu bir günde 25 bin araç gelse, bunları birbiri ucuna eklerseniz 125 kilometre eder ( 60 bin araç 300 kilometreyi bulur). Hadi bu rakamları kabul edelim bir araçta ortalama 4 kişi olduğunu farz edersek 25 bin araçla 1 milyon değil, olsa olsa 100 bin kişi gelir (60 bin araçta 240 bin kişi). 100 bin kişi karayoluyla geldiyse geri kalan 900 bin kişi nasıl geldi ? Deniz yolu deyip sabah sabah beni güldürmeyin lütfen. Piyade usulü tabanvay ile de gelemeyeceklerine göre geriye bir tek havayolu kalıyor.  İyi de 900  bin kişiyi getirmek için kaç uçak gerekir hiç düşündünüz mü ? Ben söyleyeyim. Bodrum’a inebilecek uçakların kapasitesi ortalama 150 yolcu olsa, yoktur ya, 900 bin yolcu için bir günde 6000 uçak gerekir. Bu da saatte 250 uçağın Bodrum/Milas Havaalanına inmesini gerektirir, yani dakikada dörtten fazla uçak indirebilmemiz (ve hepsini bi arada tutamayacağımıza göre kaldırmamız da) icab eder. Hadi bunu becerebildik diyelim, bagaj/bavul işlemlerinden vaz geçtim, gelen yolcuların giriş işlemlerini nasıl yapacağız? 900 bin yolcunun işlemlerini 24 saat boyunca hiç durmadan yapsak saatte 37 500, dakikada 625 yolcunun girişini sağlamamız gerekmez mi ? “Ya yolcuların çişi gelirse” ….deyip devam etmek istemiyorum. Uçaklar konusunda son bir notum daha var. Bayramın son gününde İstanbul Havaalanında  265 bin, Antalya Havaalanında da 195 bin yolcu ile rekor kırıldığı açıklandı. Demek ki Bodrum/Milas’tan çok daha donanımlı olan Istanbul ve Antalya’da yukardaki rakamlarla rekor kırılmışsa  Bodrum’a Bayramın ilk günü… Öfff, “yalancının mumu..” deyip geçeceğim, sıkıldım artık. Artimetik/Matematik hiçbir zaman yanılmaz. (Bir ara not:  Bodrum’dan her bakımdan daha büyük olan, daha geniş imkanları bulunan üstelik İl statüsüne sahip Antalya’ya Bayramda gelen turist (yerli-yabancı) sayısı sadece 490 binmiş. Merak ediyorsanız kentte Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Belediye Belgeli  ve Belediye ruhsatlı yatak sayısı 617 bin -Şubat 2023 rakamları-). Böyle “Bodrum’a Bayramın ilk günü 1 milyon kişi, 25 nin (60 bin)  araç geldi” müjdesini verenlere diyeceğim şu “Atma Recep….” Muhterem Belediye Başkanının hakkını yemeyeyim, o “Bayramın ilk günü” değil “Bayramda” gelenlerin sayısından bahsetti. Haydi biraz da o ifadelere bakalım. Bayramda gelen sayısı 1 milyonu bulmuş. Tabii  bir de Bayramdan önce gelenler var. Hani “yazın şehrin nüfusu 1.5-2 milyon” diyordu ya. Bırakın  ulaşımı da bunların nerede yatıp kalktığını ele alalım. Muğla ilinde 2022 resmi rakamlarına göre  Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli oteller ve benzeri işletmelerde toplam 183 bin yatak var. Dikkat ediniz bu sayı bütün Muğla  ilindeki toplam yatak sayısı. Bu ilimizde sadece Bodrum değil, Marmaris, Fethiye, Datça, Dalaman, Ortaca, Köyceğiz…Ne bileyim Güllük falan gibi turizm bölgeleri de var. Yatagan, Ula, Milas vb ilçelerini saymıyorum bile. Eee, 183 bin yatağın hepsi Bodrum’da olsa dahi 1, 1.5-2 milyon kişiyi nerede yatırabileceğimizi de bu küçük aklımla çözemiyorum doğrusu. Çözebileniniz  varsa bana da bildirsin. Haaa, belki yüzbinlerce kişiyi ağırlayabilecek kayıt dışı tesisler de vardır. Tabii Bodrum Belediyesi eğer böyle yerler varsa ve saptayıp kayıt altına alamıyoırsa, bir vakit bulduğumda o işi de ben yaparım. Kayıt altına alınmamış olmanın  meydana getireceği vergi kaybını da her halde benim  yüklenmem gerekir bu durumda. * * *  Bir sorum var. Türkiye’de kaç ilçe olduğunu biliyor musunuz ? Benim bildiğim son rakam 922 idi. Muhtemelen artmış olabilir. Yuvarlak hesap Türkiye’de bine yakın ilçe var diyebiliriz . Peki bunların  kaçında elektrik, yol, su var diye sorsam, “bu devirde böyle soru olur mu, tabii ki hepsinde var” diye cevap vereceksiniz. Hayır Efendim, hayır. Diğerlerini bilmem ama Bodrum’da su yok. En azından  ilçenin tamamında Belediyenin getirdiği su yok.  Evet Efendim evet. Bodrum’un  bırakın dışını, varoşlarını, kentin içindeki bazı bölgelerde su şebekesi mevcut değil. Özelikle tepelik bölgelerde su şebekesi olmadığı gibi yapılacağı konusunda da hiç bir plan, program,  hatta yalandan vaat  falan dahi  YOK. (Benim bulunduğum yer de dahil). Peki, 21 asırda “turizmin göz bebeği” iddiasında bulunan bu yerde su şebekesi olmayan semtlerde oturanlar ne yapıyorlar ? Ya arazilerinde kuyu açıyorlar, ya da tankerlerle dışarıdan su satın alıyorlar, getirtiyorlar. O semtler Afrika’nın bilmem neresindeki ilkel yerleşim birimlerinden değil “turizmin göz bebeğinin “ tam ortasında. Üstelik o semtlerin sakinlerinin almadıkları su için atık su bedeli ödemelerini komedisini bir yana bıraksak dahi emlak vergilerini çatır çatır ödüyorlar. Hani şu “ödediğiniz vergiler size yol, su elektrik olarak” -geri dönecek” denilen vergileri ödüyorlar. Bu o lafa da kızıyorum. Yahu yol yapılıyor asfalt parası ödüyoruz, elektrik deseniz özel şirkete ait, nah bu kadar fatura geliyor. Su da aynı şekilde .Eee...,n’oldu  bizim ödediğimiz vergilerin yol, su, elektrik oloarak geri döneceği safsatası….hadi bu gün biraz kibar olayım da “ safsatası” değil “efsanesi” diyeyim. * * * Bodrum’daki Asrın Belediye Başkanı yakındıkça yakınıyor. Efendim zincir marketlerin, büyük/zincir otellerin merkezleri  başka yerlerde olduğu için vergilerini Bodrum’a değil o yerlere ödüyorlarmış. Ah ah üzüntümden ağlayacağım neredeyse, Gelir  vergisi ödemelerinde durum öyle olsa dahi bu kuruluşlar emlak vergilerini hangi belediyeye ödüyorlar acaba? Ayrıca buralardan tahsil edilen diğer vergiler, mesela konaklama vergisini, ecrimisil  vergisini, belediye rüsumlarını Tokyo Belediyesi mi topluyor acaba ? Kaldı kiiiiii  Saygıdeğer Belediye Başkanının o saydığı kuruluşlar, işletmeler olmasa Bodrum’a turist mi gelir acaba ? Lakin Asrın Belediye Başkanının turistlere bakışı da biraz ilginç.. Yolların bozukluğunun, trafiğin sıkışıklığının, elektrik kesintilerinin, su yetersizliğinin, çöplerin toplanmamasının kentteki kirliliğin, denizdeki kirliliğin sorumlusunun turistler olduğunu söylüyor. Yahu bu lafa “bindiği dalı kesmek” denmez de ne denir. Bodrum’u Bodrum yapan turizm. Turist gelmese Bodrum ne olur hiç düşündün mü be Efendi ? Muhtemelen isminin anlamıyla mütenasip bir yer olur. Efendicağızımız hani kendini tutamasa “Turistler olmasa Bodrum Belediyesini ne güzel idare ederdim” diyecek, tıpkı “ mektepler olmasa maarifi ne güzel idare edeceğini düşünen 2. Abdülhamidin maarif  Nazırı Mustafa Haşim Paşa gibi. * * * Yolların bozukluğu konusunda yöneltilen bir ifadeye karşılık kerameti tartışılmaz Başkan şu müjdeyi verdi. Efendim Muğla Belediye Başkanı ile (ki onun belediyecilik anlayışı için de az sonra bir örnek vereceğim) anlaşmış Bayramdan sonra yol tamiratlarına başlanacakmış….. Buyurun buradan yakın. Temmuz ayının ortasında, yani turizmin “pik” yaptığı dönemde sen kalk yol onarımı yapmaya başla. Yahu kafayı yiyeceğim… bu gibi çalışmalar turizmin “hot season”unda değil ya öncesinde, ya sonrasında yapılır Belediye işlerinde, hizmetlerinde bilgili, birikimli, tecrübeli olup olmamanın farkı bu olsa gerek. * * * Ya su yetersizliğine ilişkin getirdiği açıklamaya ne demeli ? Bir kez daha “buyur buradan yak” mı diyelim, “sak üstünde damsağan” mı diyelim, “hedef saptırma, gargaraya getirme, cambaza bak”  benzeri yakıştırmalar mı yapalım bilemedim. Su yetersizliğinin sebebini izahata güzel başlıyor yetenekli Başkan, sonra kaptırıp başka şeyler anlatmaya başlıyor, çözümlere gelince…. Bir türlü gelemiyor. Efendim bölgede 3 adet termik santral varmış (eh anladık), bunlar çok su tüketiyorlarmış (bunu da anladık diyelim), ayrıca bunlara kömür sağlayan Yatağan ocakları da tükenmiş,  Kömür başka bölgelerden geliyormuş (eeee ?), oysa kömür yerine alternatif enerji kaynakları kullanılsa her bakımdan daha iyi olurmuş (yani?), geçen yıl Mazı bölgesinde yanan ormanların yerine rüzgar tribünleri kurulmuş (kel alaka), bunlarda kuşlara falan zarar veriliyor üstelik çok yer kaplıyormuş (?), oysa güneş santralleri kurulsa çok daha verimli, ekonomik, çevre duyarlı falan olurmuş. Mübarek Bodrum Belediye Başkanı değil de sanki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı... hatta Çevre Bakanına da adeta vekalet ediyor…. Pekiiii Bodrum’un su konusu ne oldu? Gümbürtüye gitti. Yandı bitti kül oldu.. vay babamın köse sakalı. * * * Fahiş fiyatlar konusunda o da çok şikayetçi. Sanırsın fiyatları dizginlemek, soruna çözüm aramak  onun değil de benim sorumluluğumda, Fiyatlar  yükseldikçe artan belediye kesintilerini, rüsumlarını herhalde ben tahsil ediyorum. Saygıdeğer liyakatli Başkan, herhalde askerlik mesleği sırasında, özel sektörde çalışmaları meyanında ve siyasi alan tecrübesi de pek kısa olduğundan  Belediyelere narh koyma yetkisini içeren  1580 sayılı Belediyeler Kanununu inceleyecek vakit bulamamış. Bundan sonra da ne zaman vakit ayıracak bilemiyorum. Zira yapılmasına çok az bir zaman kalan Yerel Seçimlere hazırlanacak herhalde. Eh, Bodrum’u o kadar güzel idare etti ki önümüzdeki seçimde neden bir kez daha aday olmasın, veya aday gösterilmesin? * * * Bakınız eşi zor bulunur Belediye Başkanı neler neler yapmış. Bunları yaparken herhalde görevinin gerektirdiği öncelikleri dikkate almıştır. Bakın dinleyin de kendi kararınızı verin. Her sorunu hallettiği için kalan zamanını değerlendirmek amacıyla olsa gerek  Ata tohumu dağıtmaya başlamış. Herkese bir plastik poşet içinde 5 tohum. Vah be ben kaçırmışım fırsatı. Eğer alabilseydim bu 5 Ata tohumunu tarlalarıma dikerdim; hem köşeyi dönerdim, hem vatana, millete faydalı olurdum. Yahu, tohum dağıtacaksan git köylük yerlere, tarım yapılan bölgelerde yaşayanlara dağıt. Bodrumlular veya Bodrum’a gelenler bu tohumları alıp da ne yapacak.  Buna olsa olsa “dostlar alışverişte görsün, abesle iştigal, akıntıya kürek çekmek, nafile işlerle vakit kaybetmek veeee ….göz boyamak, reklam yapmak” başta olmak üzere bir çok ifade kullanılabilir. Bu iş için harcanan paranın hesabı ne olacak acaba? Başımızdan eksik olmaya Belediye Başkanı bir de ilkokul çocuklarına Bodrum’u tanıtan çok güzel bir kitap hazırlatmış, cicili bicili.  Hani “çoban yağı bol bulunca…” misali Başkan azlığından yakındığı parayı bu kitap için harcarken hiç tereddüt etmemiş. İyi de bu kitap hangi çocuklar için? Yabancı turistlerin çocukları için olamaz. Zira kitap Türkçe. Bodrum’da oturanların çocukları için ise… yahu Bodrum’da okuyan ilk okul çocuklarının kendi kentleri için böyle bir kitaba ihtiyaçları mı var, yoksa mesela düzgün yollara mı, çocuk parklarına mı vs, vs ? * * * Öff, çok sıkıldım. Bodrumlu seçmenler önümüzdeki yerel seçimlerde oylarını futbol takımı tutar gibi devamlı destekledikleri partinin kim olursa olsun  gösterdiği adayına mı verecekler,  liyakati, deneyimi mi dikkate alacaklar, “ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” mı diyecekler merak ediyorum. Bekleyip göreceğiz. * * * “Balık baştan kokar”, “imam ş’aparsa cemaat…” Milas  * * * Sene 2021. Bodrum’dan Ankara’ya gidiyorum. Merkezden hareketle Bodrum/ Milas Havaalanına giden , Muğla Büyükşehir  Belediyesine bağlı MUTTAŞ  otobüsüne bindim. Bilet ücreti 10 TL. Esenboğa’ya  indiğimde kent merkezine gitmek için bu kez Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı BELKO otobüsünü kullandım. Bilet ücreti yine 10 TL. Sene 2022. Ankara otobüsünün fiyatı artmış ve 13 TL olmuş. Ya MUTTAŞ’ın fiyatı? ….30 lira.  ??? Artış %300.. Enflasyon desem olmuyor, Zira Ankara’da da, Muğla’da da enflasyonun oranı aynı. Geldik bu yıla. Ankara Belediye Başkanının  hizmet anlayışı farklı olmalı ki, Nisan ayında  Havalanı seferleri yapan BELKO otobüslerini kaldırıp Esenboğa’ya  kent içinde kullanılan otobüsleri devreye sokmuş. Normal otobüs kartlarını kullanabiliyorsunuz. Üstelik benim gibi 65 yaş üzerindekiler de bedava seyahat edebiliyorlar yaşlı kartlarıyla. Diyelim ki Ankaralı değilsiniz, yabancısınız ve kartınız yok. O zaman 25 lira ödeyip  Havaalanı- kent merkezi seferlerinden yararlanabiliyorsunuz. Gelelim Muğla  Büyükşehir Belediyesine. Bu yıl bilet kaç para olmuş, biliyor musunuz?…80 lira. Evet, evet yanlış okumadınız 80 lira….yazı ile “seksen Türkiş lira”. Bir önceki yıla göre 2022’de %300 zam yapılmışken, bu yıl insaflı davranılmış %267 zam yapılmış sadece.  Muğla  Büyükşehir Belediyesi hangi enflasyon istatistiklerini kullanıyor acaba. Söylenebilecek tek şey, şöyle ağız dolusu bir YUUUH. (Ara not: yine aynı siyasal partiden Belediye Başkanına sahip olan Istanbul’da da havaalanlarına Belediyenin şehir içi otobüsleri gidiyor ve bu otobüslerde normal otobüs kartları (65 yaş üstündekilere bedava) kullanılıyor) İki şehrin belediyesi de aynı siyasal partiden, ikisinde de hizmetin evsafı aynı, ikisinde de gidilecek- varılacak mesafe hemen hemen aynı kilometre (30 km  civarında), benzin/mazot fiyatları da kuruş farkıyla aynı..  Peki  bilet  fiyatlar neden farklı. ? Bir belediye başkanı işini bilmiyor da öbürü çok mu akılllı ? Biriniz bana bu durumun nedenini mantıklı bir biçimde izah edebilir mi? Edemezsiniz. Ama ben, mantıklı olmasa da size sebebini anlatabilirim. Muğla ilinde, ilçelerinde  yaygın bir düşünce mevcut: “Madem buraya tatile geliyorsunuz, gelebiliyorsunuz bizim de sizi kazıklamaya hakkımız var”. Var mı bu  tespitime itiraz edebilen ? Hodri meydan. * * *  Önümüzdeki yerel seçimlerde sözkonusu Belediye Başkanlarından  biri performansı sebebiyle değil de siyasi nedenlerle muhtemelen seçimi kaybedecek, diğer ikisi ise… tam tersine, performansları için değil, partisinin cepte saydığı oylarla muhtemelen yeniden seçilecekler. Hoşçakalın…  
Ekleme Tarihi: 22 Temmuz 2023 - Cumartesi

Üzerinde Düşünülmesi Gereken Güzel Sözler

Bugün köşemde yazacaklarımı okumadan önce şu güzel sözleri akılda tutmakta ve anlatacaklarımı o sözler çerçevesinde değerlendirmekte yarar olacağını düşünüyorum.

- Öncelikle  “dost acı söyler” demem gerekiyor.

-  Sonra “beceremediklerimiz için sorumluluğu başkasına atmak “ gibi bir milli illetimiz olduğunu her daim hatırda tutmalıyız 

- ”İğneyi kendine, çuvaldızı başkalarına  batır” da iyi bir özdeyiş.

- Aynı şekilde “Sırça sarayda oturanların, başkalarının camlarını taşlamaması lazım” sözünü hiç akıldan çıkarmayalım.

-  Mübalağayı milletçe severiz ama çoğu ke endazeyi kaçırır abarttıkça abartırız.

-  Aritmetik her zaman yalanı, mübalağayı ortaya çıkarır. Bol keseden palavra atmayalım, adamın biri çıkar bir hesap yapar komik duruma düşersiniz.

-  2.Abdülhamid’in Maarif Nazırı. Mustafa Haşim Paşa  “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” demiş.

-  “Yetenekli Bay  Ripley” filmini belki bu yazının satır aralarında da görebilirsiniz. O satırları  bulursanız Mazhar-Fuat-Özkan’ın “Sen neymişsin be abi” şarkısını da mırıldanabilirsiniz..

- ”Liyakat”, “vefa”, “gelen gideni aratır” gibi sözler de aklıma gelmiyor değil. Bu kelimeleri başkalarına öğütlerken aynaya bakıp kendi halimizi görmeyi de ihmal etmeyelim.

-  “Ödediğiniz vergiler size yol, su, elektrik olarak geri dönecek”….. mi acaba, yoksa biz onların parasını zaten ayrıca ödüyor muyuz ?

* * * 

Şimdi “Dam üstünde saksağan, Ahmet Ökçün bunları neden yazdı” diyenleriniz olacaktır.

Hiiiç.

Bilmem.

Aklıma geldi de yazdım.

Okuduğunuzda belki sizin de aklınıza bu ve benzeri sözler gelecektir.

Bir deneyelim bakalım.

Geçtiğimiz Haziran ayı sonunda bir Cumartesi günü, Halk TV’de yayınlanan “Görkemli Hatıralar” isimli programı izliyordum.

Bilenler bilir, bu programın yapımcısı ve sunucusu her hafta bir başka yere gider, orayı tanıtır, bölgenin önde gelen isimleriyle, sanatçılarıyla konuşur, izleyicileri hem görüntülerle, hem de müzikle bilgilendirir. Bu programı beğenir ve fırsat buldukça izlerim.

O Cumartesi sabahı kardeşim haber  vermeseydi az kalsın programı kaçıracaktım. Neyse ki ortasından bir yerinden yetişebildim.

Bu kez program Bodrum’da ve canlı olarak yapılıyordu. Konuklar  arasında  sanatçılar yanı sıra Bodrum Belediye Başkanı da vardı. İlgiyle izledim, notlar aldım. Neler öğrendim neler. Ağızım açık kaldı.

Belediye Başkanını hiç tanımıyordum, ilk kez gördüm, ilk kez dinledim.

Sonradan sorup öğrendiğime göre Bodrumlu olan Muhterem 30 yıl Silahlı Kuvvetlerimizin  mensubuymuş. O süre boyunca “tek bir savunma vermeden devam eden “başarılı”askerlik  görevinden kendi isteği ile” emekli olmuş. O tarihte Yarbay rütbesindeymiş. 

Bunca  yıl Devlet hizmetinde çalıştıktan sonra biraz  da özel sektöre el atayım demiş ve doğduğu yer olan Bodrum Ortakent’te bir turizm işletmesi kurmuş. Çeşitli, organizasyonlar yapmış, festivaller düzenlemiş “başarılar” kazanmış.

Eh herhalde “biraz da siyaset yapayım” diye düşünmüş  olacak ki  2018  yılında CHP’ye kaydolmuş. Zuuum, meteor hızıyla yükselip 2019’da yapılan Yerel Seçimlerde Bodrum Belediye Başkanı olmuş.

Askerliği anladık, özel sektörü anladık desem de siyaset alanında ne gibi bir tecrübesi olduğu, belediyecilik konusunda hangi bilgi, birikime sahip olduğu hakkında malumat edinemedim. Eminim benim öğrenemediğim yetenekleri, meziyetleri vardır.

Bu “Yetenekli Bay Belediye Başkanı” Bodrum’u anlattı, neler yaptığını izah etti, şikayetlerini sıraladı, kentin sorunlarına ilişkin soruları cevapladı…hatta bir ara kalkıp “döndü”…….Sonradan anladık kj “dönmek” demek yerel ağızda zeybek oynamak denekmiş.

Başkana göre Bodrum’da resmen kayıtlı nüfus 200.000 kişiymiş ama gerçekte 500.000 civarındaymış. Öğretmen, memur vs. atamaları, çeşitli ödemeler resmi kayıtlı sayısına göre yapıldığı için ilçe hakkettiğinden azını alıyormuş ve bu nedenle hizmetlerde bazı gecikmeler, aksamalar olabiliyormuş.

Vah vah, çok üzüldüm. Bu resmen kayıtlı olmayan kişilerin kayıt yaptırmalarını sağlamak kimin görevi olsa gerek diye merak ettim. Bari bir aralık vakit ayırayım  da ben yapayım diye düşünüyorum, Başkana yardımcı olabilmek için.

(Bu resmen kayıtlı olmayan kişiler ikamet kaydı başka yerlerde olup da yazlıkları Bodrum’a gelen  kişiler ise bırakın diğer ödemelerini  en azından  kentteki yazlıklarının emlak vergilerini Bodrum’a öderler.  Birkaç ay kullandıkları emlakları için bir yıllık vergi öderler. Yıllık ödedikleri vergiye karşılık Belediye hizmetlerinden sadece yaz aylarında kullandıkları dönemde faydalanırlar.)

Başkan devam etti, tutmak ne mümkün. Yazın bu nüfus 1.5 - 2 milyona çıkıyormuş (Dikkat ediniz, tüm sezon boyunca gelenlerin toplam sayısından değil, her hangi bir an itibarıyla ulaşılan düzeyden bahsediyor). Hatta Kurban Bayramında da 1 milyon kişi Bodrum’a gelmiş. Kim oturdu da saydı bilmiyorum ama Tanrı eksikliğini göstermesin bir kısım basın organlarımız ve TV kuruluşlarımız  da “Bayramda Bodrum’a gelenlerin sayısı 1 milyonu aştı, Bodrum’a Bayramın ilk günü 25 bin araç geldi…-hatta bir gazete o gün 60 bin araç geldiğini yazdı- “ gibi haberler yayınladılar. Herhalde oturup saymışlardır.

Be güzel kardeşim, kardeşlerim siz hiç “Atma Recep din kardeşiyiz” sözünü duymadınız mı ?.

Yahu bir günde 25 bin araç gelse, bunları birbiri ucuna eklerseniz 125 kilometre eder ( 60 bin araç 300 kilometreyi bulur).

Hadi bu rakamları kabul edelim bir araçta ortalama 4 kişi olduğunu farz edersek 25 bin araçla 1 milyon değil, olsa olsa 100 bin kişi gelir (60 bin araçta 240 bin kişi). 100 bin kişi karayoluyla geldiyse geri kalan 900 bin kişi nasıl geldi ? Deniz yolu deyip sabah sabah beni güldürmeyin lütfen. Piyade usulü tabanvay ile de gelemeyeceklerine göre geriye bir tek havayolu kalıyor.  İyi de 900  bin kişiyi getirmek için kaç uçak gerekir hiç düşündünüz mü ?

Ben söyleyeyim. Bodrum’a inebilecek uçakların kapasitesi ortalama 150 yolcu olsa, yoktur ya, 900 bin yolcu için bir günde 6000 uçak gerekir. Bu da saatte 250 uçağın Bodrum/Milas Havaalanına inmesini gerektirir, yani dakikada dörtten fazla uçak indirebilmemiz (ve hepsini bi arada tutamayacağımıza göre kaldırmamız da) icab eder.

Hadi bunu becerebildik diyelim, bagaj/bavul işlemlerinden vaz geçtim, gelen yolcuların giriş işlemlerini nasıl yapacağız? 900 bin yolcunun işlemlerini 24 saat boyunca hiç durmadan yapsak saatte 37 500, dakikada 625 yolcunun girişini sağlamamız gerekmez mi ?

“Ya yolcuların çişi gelirse” ….deyip devam etmek istemiyorum.

Uçaklar konusunda son bir notum daha var. Bayramın son gününde İstanbul Havaalanında  265 bin, Antalya Havaalanında da 195 bin yolcu ile rekor kırıldığı açıklandı. Demek ki Bodrum/Milas’tan çok daha donanımlı olan Istanbul ve Antalya’da yukardaki rakamlarla rekor kırılmışsa  Bodrum’a Bayramın ilk günü… Öfff, “yalancının mumu..” deyip geçeceğim, sıkıldım artık.

Artimetik/Matematik hiçbir zaman yanılmaz.

(Bir ara not:  Bodrum’dan her bakımdan daha büyük olan, daha geniş imkanları bulunan üstelik İl statüsüne sahip Antalya’ya Bayramda gelen turist (yerli-yabancı) sayısı sadece 490 binmiş. Merak ediyorsanız kentte Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Belediye Belgeli  ve Belediye ruhsatlı yatak sayısı 617 bin -Şubat 2023 rakamları-).

Böyle “Bodrum’a Bayramın ilk günü 1 milyon kişi, 25 nin (60 bin)  araç geldi” müjdesini verenlere diyeceğim şu “Atma Recep….”

Muhterem Belediye Başkanının hakkını yemeyeyim, o “Bayramın ilk günü” değil “Bayramda” gelenlerin sayısından bahsetti.

Haydi biraz da o ifadelere bakalım. Bayramda gelen sayısı 1 milyonu bulmuş. Tabii  bir de Bayramdan önce gelenler var. Hani “yazın şehrin nüfusu 1.5-2 milyon” diyordu ya.

Bırakın  ulaşımı da bunların nerede yatıp kalktığını ele alalım.

Muğla ilinde 2022 resmi rakamlarına göre  Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli oteller ve benzeri işletmelerde toplam 183 bin yatak var. Dikkat ediniz bu sayı bütün Muğla  ilindeki toplam yatak sayısı. Bu ilimizde sadece Bodrum değil, Marmaris, Fethiye, Datça, Dalaman, Ortaca, Köyceğiz…Ne bileyim Güllük falan gibi turizm bölgeleri de var. Yatagan, Ula, Milas vb ilçelerini saymıyorum bile.

Eee, 183 bin yatağın hepsi Bodrum’da olsa dahi 1, 1.5-2 milyon kişiyi nerede yatırabileceğimizi de bu küçük aklımla çözemiyorum doğrusu. Çözebileniniz  varsa bana da bildirsin. Haaa, belki yüzbinlerce kişiyi ağırlayabilecek kayıt dışı tesisler de vardır. Tabii Bodrum Belediyesi eğer böyle yerler varsa ve saptayıp kayıt altına alamıyoırsa, bir vakit bulduğumda o işi de ben yaparım. Kayıt altına alınmamış olmanın  meydana getireceği vergi kaybını da her halde benim  yüklenmem gerekir bu durumda.

* * * 

Bir sorum var. Türkiye’de kaç ilçe olduğunu biliyor musunuz ?

Benim bildiğim son rakam 922 idi. Muhtemelen artmış olabilir. Yuvarlak hesap Türkiye’de bine yakın ilçe var diyebiliriz .

Peki bunların  kaçında elektrik, yol, su var diye sorsam, “bu devirde böyle soru olur mu, tabii ki hepsinde var” diye cevap vereceksiniz.

Hayır Efendim, hayır. Diğerlerini bilmem ama Bodrum’da su yok. En azından  ilçenin tamamında Belediyenin getirdiği su yok. 

Evet Efendim evet. Bodrum’un  bırakın dışını, varoşlarını, kentin içindeki bazı bölgelerde su şebekesi mevcut değil. Özelikle tepelik bölgelerde su şebekesi olmadığı gibi yapılacağı konusunda da hiç bir plan, program,  hatta yalandan vaat  falan dahi  YOK. (Benim bulunduğum yer de dahil). Peki, 21 asırda “turizmin göz bebeği” iddiasında bulunan bu yerde su şebekesi olmayan semtlerde oturanlar ne yapıyorlar ? Ya arazilerinde kuyu açıyorlar, ya da tankerlerle dışarıdan su satın alıyorlar, getirtiyorlar. O semtler Afrika’nın bilmem neresindeki ilkel yerleşim birimlerinden değil “turizmin göz bebeğinin “ tam ortasında.

Üstelik o semtlerin sakinlerinin almadıkları su için atık su bedeli ödemelerini komedisini bir yana bıraksak dahi emlak vergilerini çatır çatır ödüyorlar. Hani şu “ödediğiniz vergiler size yol, su elektrik olarak” -geri dönecek” denilen vergileri ödüyorlar.

Bu o lafa da kızıyorum. Yahu yol yapılıyor asfalt parası ödüyoruz, elektrik deseniz özel şirkete ait, nah bu kadar fatura geliyor. Su da aynı şekilde .Eee...,n’oldu  bizim ödediğimiz vergilerin yol, su, elektrik oloarak geri döneceği safsatası….hadi bu gün biraz kibar olayım da “ safsatası” değil “efsanesi” diyeyim.

* * *

Bodrum’daki Asrın Belediye Başkanı yakındıkça yakınıyor. Efendim zincir marketlerin, büyük/zincir otellerin merkezleri  başka yerlerde olduğu için vergilerini Bodrum’a değil o yerlere ödüyorlarmış.

Ah ah üzüntümden ağlayacağım neredeyse, Gelir  vergisi ödemelerinde durum öyle olsa dahi bu kuruluşlar emlak vergilerini hangi belediyeye ödüyorlar acaba? Ayrıca buralardan tahsil edilen diğer vergiler, mesela konaklama vergisini, ecrimisil  vergisini, belediye rüsumlarını Tokyo Belediyesi mi topluyor acaba ?

Kaldı kiiiiii  Saygıdeğer Belediye Başkanının o saydığı kuruluşlar, işletmeler olmasa Bodrum’a turist mi gelir acaba ?

Lakin Asrın Belediye Başkanının turistlere bakışı da biraz ilginç..

Yolların bozukluğunun, trafiğin sıkışıklığının, elektrik kesintilerinin, su yetersizliğinin, çöplerin toplanmamasının kentteki kirliliğin, denizdeki kirliliğin sorumlusunun turistler olduğunu söylüyor.

Yahu bu lafa “bindiği dalı kesmek” denmez de ne denir. Bodrum’u Bodrum yapan turizm. Turist gelmese Bodrum ne olur hiç düşündün mü be Efendi ? Muhtemelen isminin anlamıyla mütenasip bir yer olur.

Efendicağızımız hani kendini tutamasa “Turistler olmasa Bodrum Belediyesini ne güzel idare ederdim” diyecek, tıpkı “ mektepler olmasa maarifi ne güzel idare edeceğini düşünen 2. Abdülhamidin maarif  Nazırı Mustafa Haşim Paşa gibi.

* * *

Yolların bozukluğu konusunda yöneltilen bir ifadeye karşılık kerameti tartışılmaz Başkan şu müjdeyi verdi. Efendim Muğla Belediye Başkanı ile (ki onun belediyecilik anlayışı için de az sonra bir örnek vereceğim) anlaşmış Bayramdan sonra yol tamiratlarına başlanacakmış…..

Buyurun buradan yakın. Temmuz ayının ortasında, yani turizmin “pik” yaptığı dönemde sen kalk yol onarımı yapmaya başla. Yahu kafayı yiyeceğim… bu gibi çalışmalar turizmin “hot season”unda değil ya öncesinde, ya sonrasında yapılır Belediye işlerinde, hizmetlerinde bilgili, birikimli, tecrübeli olup olmamanın farkı bu olsa gerek.

* * *

Ya su yetersizliğine ilişkin getirdiği açıklamaya ne demeli ? Bir kez daha “buyur buradan yak” mı diyelim, “sak üstünde damsağan” mı diyelim, “hedef saptırma, gargaraya getirme, cambaza bak”  benzeri yakıştırmalar mı yapalım bilemedim.

Su yetersizliğinin sebebini izahata güzel başlıyor yetenekli Başkan, sonra kaptırıp başka şeyler anlatmaya başlıyor, çözümlere gelince…. Bir türlü gelemiyor.

Efendim bölgede 3 adet termik santral varmış (eh anladık), bunlar çok su tüketiyorlarmış (bunu da anladık diyelim), ayrıca bunlara kömür sağlayan Yatağan ocakları da tükenmiş,  Kömür başka bölgelerden geliyormuş (eeee ?), oysa kömür yerine alternatif enerji kaynakları kullanılsa her bakımdan daha iyi olurmuş (yani?), geçen yıl Mazı bölgesinde yanan ormanların yerine rüzgar tribünleri kurulmuş (kel alaka), bunlarda kuşlara falan zarar veriliyor üstelik çok yer kaplıyormuş (?), oysa güneş santralleri kurulsa çok daha verimli, ekonomik, çevre duyarlı falan olurmuş. Mübarek Bodrum Belediye Başkanı değil de sanki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı... hatta Çevre Bakanına da adeta vekalet ediyor….

Pekiiii Bodrum’un su konusu ne oldu? Gümbürtüye gitti. Yandı bitti kül oldu.. vay babamın köse sakalı.

* * *

Fahiş fiyatlar konusunda o da çok şikayetçi. Sanırsın fiyatları dizginlemek, soruna çözüm aramak  onun değil de benim sorumluluğumda, Fiyatlar  yükseldikçe artan belediye kesintilerini, rüsumlarını herhalde ben tahsil ediyorum.

Saygıdeğer liyakatli Başkan, herhalde askerlik mesleği sırasında, özel sektörde çalışmaları meyanında ve siyasi alan tecrübesi de pek kısa olduğundan  Belediyelere narh koyma yetkisini içeren  1580 sayılı Belediyeler Kanununu inceleyecek vakit bulamamış.

Bundan sonra da ne zaman vakit ayıracak bilemiyorum. Zira yapılmasına çok az bir zaman kalan Yerel Seçimlere hazırlanacak herhalde. Eh, Bodrum’u o kadar güzel idare etti ki önümüzdeki seçimde neden bir kez daha aday olmasın, veya aday gösterilmesin?

* * *

Bakınız eşi zor bulunur Belediye Başkanı neler neler yapmış. Bunları yaparken herhalde görevinin gerektirdiği öncelikleri dikkate almıştır.

Bakın dinleyin de kendi kararınızı verin.

Her sorunu hallettiği için kalan zamanını değerlendirmek amacıyla olsa gerek  Ata tohumu dağıtmaya başlamış. Herkese bir plastik poşet içinde 5 tohum. Vah be ben kaçırmışım fırsatı. Eğer alabilseydim bu 5 Ata tohumunu tarlalarıma dikerdim; hem köşeyi dönerdim, hem vatana, millete faydalı olurdum.

Yahu, tohum dağıtacaksan git köylük yerlere, tarım yapılan bölgelerde yaşayanlara dağıt. Bodrumlular veya Bodrum’a gelenler bu tohumları alıp da ne yapacak. 

Buna olsa olsa “dostlar alışverişte görsün, abesle iştigal, akıntıya kürek çekmek, nafile işlerle vakit kaybetmek veeee ….göz boyamak, reklam yapmak” başta olmak üzere bir çok ifade kullanılabilir. Bu iş için harcanan paranın hesabı ne olacak acaba?

Başımızdan eksik olmaya Belediye Başkanı bir de ilkokul çocuklarına Bodrum’u tanıtan çok güzel bir kitap hazırlatmış, cicili bicili.  Hani “çoban yağı bol bulunca…” misali Başkan azlığından yakındığı parayı bu kitap için harcarken hiç tereddüt etmemiş. İyi de bu kitap hangi çocuklar için? Yabancı turistlerin çocukları için olamaz. Zira kitap Türkçe. Bodrum’da oturanların çocukları için ise… yahu Bodrum’da okuyan ilk okul çocuklarının kendi kentleri için böyle bir kitaba ihtiyaçları mı var, yoksa mesela düzgün yollara mı, çocuk parklarına mı vs, vs ?

* * *

Öff, çok sıkıldım. Bodrumlu seçmenler önümüzdeki yerel seçimlerde oylarını futbol takımı tutar gibi devamlı destekledikleri partinin kim olursa olsun  gösterdiği adayına mı verecekler,  liyakati, deneyimi mi dikkate alacaklar, “ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” mı diyecekler merak ediyorum.

Bekleyip göreceğiz.

* * *

“Balık baştan kokar”, “imam ş’aparsa cemaat…”

Milas 

* * *

Sene 2021. Bodrum’dan Ankara’ya gidiyorum. Merkezden hareketle Bodrum/ Milas Havaalanına giden , Muğla Büyükşehir  Belediyesine bağlı MUTTAŞ  otobüsüne bindim. Bilet ücreti 10 TL.

Esenboğa’ya  indiğimde kent merkezine gitmek için bu kez Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı BELKO otobüsünü kullandım. Bilet ücreti yine 10 TL.

Sene 2022. Ankara otobüsünün fiyatı artmış ve 13 TL olmuş. Ya MUTTAŞ’ın fiyatı? ….30 lira.  ??? Artış %300.. Enflasyon desem olmuyor, Zira Ankara’da da, Muğla’da da enflasyonun oranı aynı.

Geldik bu yıla. Ankara Belediye Başkanının  hizmet anlayışı farklı olmalı ki, Nisan ayında  Havalanı seferleri yapan BELKO otobüslerini kaldırıp Esenboğa’ya  kent içinde kullanılan otobüsleri devreye sokmuş. Normal otobüs kartlarını kullanabiliyorsunuz. Üstelik benim gibi 65 yaş üzerindekiler de bedava seyahat edebiliyorlar yaşlı kartlarıyla. Diyelim ki Ankaralı değilsiniz, yabancısınız ve kartınız yok. O zaman 25 lira ödeyip  Havaalanı- kent merkezi seferlerinden yararlanabiliyorsunuz.

Gelelim Muğla  Büyükşehir Belediyesine. Bu yıl bilet kaç para olmuş, biliyor musunuz?…80 lira. Evet, evet yanlış okumadınız 80 lira….yazı ile “seksen Türkiş lira”. Bir önceki yıla göre 2022’de %300 zam yapılmışken, bu yıl insaflı davranılmış %267 zam yapılmış sadece.  Muğla  Büyükşehir Belediyesi hangi enflasyon istatistiklerini kullanıyor acaba. Söylenebilecek tek şey, şöyle ağız dolusu bir YUUUH.

(Ara not: yine aynı siyasal partiden Belediye Başkanına sahip olan Istanbul’da da havaalanlarına Belediyenin şehir içi otobüsleri gidiyor ve bu otobüslerde normal otobüs kartları (65 yaş üstündekilere bedava) kullanılıyor)

İki şehrin belediyesi de aynı siyasal partiden, ikisinde de hizmetin evsafı aynı, ikisinde de gidilecek- varılacak mesafe hemen hemen aynı kilometre (30 km  civarında), benzin/mazot fiyatları da kuruş farkıyla aynı..  Peki  bilet  fiyatlar neden farklı. ?

Bir belediye başkanı işini bilmiyor da öbürü çok mu akılllı ?

Biriniz bana bu durumun nedenini mantıklı bir biçimde izah edebilir mi?

Edemezsiniz.

Ama ben, mantıklı olmasa da size sebebini anlatabilirim.

Muğla ilinde, ilçelerinde  yaygın bir düşünce mevcut: “Madem buraya tatile geliyorsunuz, gelebiliyorsunuz bizim de sizi kazıklamaya hakkımız var”.

Var mı bu  tespitime itiraz edebilen ? Hodri meydan.

* * * 

Önümüzdeki yerel seçimlerde sözkonusu Belediye Başkanlarından  biri performansı sebebiyle değil de siyasi nedenlerle muhtemelen seçimi kaybedecek, diğer ikisi ise… tam tersine, performansları için değil, partisinin cepte saydığı oylarla muhtemelen yeniden seçilecekler.

Hoşçakalın…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.