Prof.Dr. KEMAL DURUHAN
Köşe Yazarı
Prof.Dr. KEMAL DURUHAN
 

SİYASET ÜL FIKRAİYE -güldürmese de düşündürür-

GÖRÜŞME Görüşün, konuşun, üstü kaymaklı şam tatlısı yiyin, arkasına demli çay için, aranız da Urfa'lı biri varsa, o da siye cezvede mırra gaynatıp ikram etsin de, şunu unutmayın: Adamlar demli çayla, acı kahve ve mırrayı içince kafein yüklenirler, yani biraz kafaları iyi olur! Bu iyi kafayla da ana dilde eğitim isterük diye tuttururlar. İşte tam burda şunu kesinlikle hatırlayın: Malum biz yıllardır, bu meseleleri konuşur tartışırız(Doğunun da her ilini tek tek tanırız, Van'da 5 yıl öğretmenlik de yaptık). Bizim öğrencilerle yine bu konu üzerinde fikir teatisinde bulunurken, bir kahvede sohbet esnasında, 40 yaşlarında, o zaman bir okul müdürü de olan Kürt kökenli öğrencimiz dedi ki: Ben ana dilde eğitim ister ve bunu savunurum. Yalnız böyle bir okula asla çocuğumu göndermem! Yani hani bir söz var ya, sarhoşun mektubu okunmaz diye, demli kafayla söylenmiş söz ve lafları çok fazla ciddiye almayın, zira: Ne Türk ne de Kürt halkı, bu tür ham fikirlere asla rağbet etmez. AKLINIZDA BULUNSUN!... SENARYO -Ne rol verceemişlee len! -Oolum! adamda g.., göbek yerinde, ona bir koltuk verirler -Abe ben figuran olceeni duydum. -Yok ya! Ne yapceemiş! -Gaavede ocakçı abe, cezvede mırra gaynatcek, Kömürhan da mırraaayı, Veyis'e götürcek. -Veyis kim ula! -Köyün muhtarı. -Vizyona girdiğinde habar vee de, barabar seyredek! -Tamam agabey...  Bunlar OMURGA, DİK DURUŞ ve YERE BASMA ile ilgili meseleler! Bu meselelerin muhatabı ASIL OLAN doğrudan MİLLETTİR, vekilleri aşar. Bu bağlamda NİHAİ KARARLAR milleti şekillendiren TARİH ve KURUMLARDAN DA ayrı düşünülemez. Ayrıca bu memleketin: Sosyologları, Felsefecileri, Tarihçileri, Hukuk"uları, Siyaset Bilimcileri ve Eğitimcileri VAR! Onlara da SORACAKSINIZ. Efendiler! Ne yapacaksanız bunu net bir şekilde halka açıklayın ki, Millette refleksini ona göre ayarlasın. Açıkçası bu: Delegasyonla, halkın pür iradesiyle değil, Parti merkezleri tarafından belirlenmiş vekillerin iradesini aşar. Burada Antik Yunandaki tam demokrasiyi yani tam katılımla alınacak kararı gözetmek gerekir. Bak işte o zaman, milletin hangi ateşin üstünde, hangi tencerenin içinde hangi çorbayı pişireceğini hep birlikte görürüz. Herhalde bu millet 40 yıllık yediği TARHANA "orbasını, 40 gündür önüne konan ISTAKOZ çorbasına tercih etmeyecektir... SOKAKTA -Aaaa! Kâmil abe merhaba. -Merhaba benim abim. -Abe sen güzel fırkaa anlatıyıımışın, bir fırkaa anlatta biraz gülem! -Mirza sen aşcıydın degil! -Evet abe. -O zaman sana bir aşcı fırkaası anlatam: Bizim gurmenin yolu Nevşaar'a düşer. Aşcısı ve yemekleriyle meeşur bir lokantayı ziyaret eder. Kendisine leziz ve güzel yöreye özgü yemekler ikram edilir. Yemek sonrasında teşekkür için aşcçının yanına gider. Teşekkür, övgü ve kısa bir hoşbeşten sonra aralarında şöyle bir konuşma geçer: -Baş aşçı kardeşim! mesela yabancı devlet başkanlarından biri ülkemizi geziyor, yolu bu şehre düştü ve senin lokantada bir öğle yemeği yedi. Arkasına ne ikram edersin! -Gurme bey! hangi yabancı devlet başkanı adını söyleyiniz lütfen! Her ülkenin yemek kültürü farklıdır malum. -Tamam, Mesela United States başkanı Trump olsun. -Şu güzel konuşan, yakışıklı sarışın delikanlı mı! -Delikanlı mı, tam bilmiyoruz. Ama evet o. -Gurme bey, ona yemek sonrası:demli yerli çay, arkasına üstü kaymaklı şam tatlısı, -bitiriş olarakta mırra yakışır. -İkramlar iyi, adama uygun görünüyor da, niye bunları ikram ettin! -içimden öyle geldi, beyim! -Tam anlayamadım, ama sağol. Kâmil abe fırkanın kıssasından hisse çıkaracak mıyım! -Yoh ulan Mirza! Öylesine çenemi yordum işte...
Ekleme Tarihi: 03 Ocak 2025 - Cuma

SİYASET ÜL FIKRAİYE -güldürmese de düşündürür-

GÖRÜŞME

Görüşün, konuşun,

üstü kaymaklı şam tatlısı yiyin,

arkasına demli çay için,

aranız da Urfa'lı biri varsa, o da siye cezvede mırra gaynatıp ikram etsin

de,

şunu unutmayın:

Adamlar demli çayla, acı kahve ve mırrayı içince kafein yüklenirler, yani biraz kafaları iyi olur!

Bu iyi kafayla da ana dilde eğitim isterük

diye tuttururlar.

İşte tam burda şunu kesinlikle hatırlayın:

Malum biz yıllardır, bu meseleleri konuşur tartışırız(Doğunun da her ilini tek tek tanırız, Van'da 5 yıl öğretmenlik de yaptık).

Bizim öğrencilerle yine bu konu üzerinde fikir teatisinde bulunurken, bir kahvede sohbet esnasında, 40 yaşlarında, o zaman bir okul müdürü de olan Kürt kökenli öğrencimiz dedi ki:

Ben ana dilde eğitim ister ve bunu savunurum. Yalnız böyle bir okula asla çocuğumu göndermem!

Yani hani bir söz var ya, sarhoşun mektubu okunmaz diye, demli kafayla söylenmiş söz ve lafları çok fazla ciddiye almayın, zira:

Ne Türk ne de Kürt halkı, bu tür ham fikirlere asla rağbet etmez.

AKLINIZDA BULUNSUN!...

SENARYO

-Ne rol verceemişlee len!

-Oolum! adamda g.., göbek yerinde, ona bir koltuk verirler

-Abe ben figuran olceeni duydum.

-Yok ya! Ne yapceemiş!

-Gaavede ocakçı abe, cezvede mırra gaynatcek,

Kömürhan da mırraaayı, Veyis'e götürcek.

-Veyis kim ula!

-Köyün muhtarı.

-Vizyona girdiğinde habar vee de, barabar seyredek!

-Tamam agabey...

 Bunlar OMURGA, DİK DURUŞ ve YERE BASMA ile ilgili meseleler!

Bu meselelerin muhatabı ASIL OLAN doğrudan MİLLETTİR, vekilleri aşar.

Bu bağlamda NİHAİ KARARLAR milleti şekillendiren TARİH ve KURUMLARDAN DA ayrı düşünülemez.

Ayrıca bu memleketin:

Sosyologları,

Felsefecileri,

Tarihçileri,

Hukuk"uları,

Siyaset Bilimcileri

ve

Eğitimcileri VAR!

Onlara da SORACAKSINIZ.

Efendiler!

Ne yapacaksanız bunu net bir şekilde halka açıklayın ki, Millette refleksini ona göre ayarlasın.

Açıkçası bu:

Delegasyonla, halkın pür iradesiyle değil, Parti merkezleri tarafından belirlenmiş vekillerin iradesini aşar.

Burada Antik Yunandaki tam demokrasiyi yani tam katılımla alınacak kararı gözetmek gerekir.

Bak işte o zaman, milletin hangi ateşin üstünde, hangi tencerenin içinde hangi çorbayı pişireceğini hep birlikte görürüz.

Herhalde bu millet 40 yıllık yediği TARHANA "orbasını, 40 gündür önüne

konan ISTAKOZ çorbasına tercih etmeyecektir...

SOKAKTA

-Aaaa! Kâmil abe merhaba.

-Merhaba benim abim.

-Abe sen güzel fırkaa anlatıyıımışın, bir fırkaa anlatta biraz gülem!

-Mirza sen aşcıydın degil!

-Evet abe.

-O zaman sana bir aşcı fırkaası anlatam:

Bizim gurmenin yolu Nevşaar'a düşer. Aşcısı ve yemekleriyle meeşur bir lokantayı ziyaret eder. Kendisine leziz ve güzel yöreye özgü yemekler ikram edilir. Yemek sonrasında teşekkür için aşcçının yanına gider. Teşekkür, övgü ve kısa bir hoşbeşten sonra aralarında şöyle bir konuşma geçer:

-Baş aşçı kardeşim! mesela yabancı devlet

başkanlarından biri ülkemizi geziyor, yolu bu şehre düştü ve senin lokantada bir öğle yemeği yedi. Arkasına ne ikram edersin!

-Gurme bey! hangi yabancı devlet başkanı adını söyleyiniz lütfen! Her ülkenin yemek kültürü farklıdır malum.

-Tamam, Mesela United States başkanı Trump olsun.

-Şu güzel konuşan, yakışıklı sarışın delikanlı mı!

-Delikanlı mı, tam bilmiyoruz. Ama evet o.

-Gurme bey, ona yemek sonrası:demli yerli çay,

arkasına üstü kaymaklı şam tatlısı,

-bitiriş olarakta mırra yakışır.

-İkramlar iyi, adama uygun görünüyor

da,

niye bunları ikram ettin!

-içimden öyle geldi, beyim!

-Tam anlayamadım, ama sağol.

Kâmil abe fırkanın kıssasından hisse çıkaracak mıyım!

-Yoh ulan Mirza! Öylesine çenemi yordum işte...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.