Gülten AKIN (1933 Yozgat, 2015 Ankara)
Gülten Akın, Türk Şiirinin öz annesidir.
Semtimiz Seyranbağlarının da bir yaşayanıydı.
Toplumsal Şiirin enerjisini, İkinci Yeni'nin imgesel zenginliğini ve kadın olmanın duyarlılığını şiirinde buluşturmasını bilmiş bir şair. Türk Şiirinin öz annesidir, Gülten Akın.
Gülten Akın ismini 50.Yıl Lisesi birinci sınıf öğrencisiyken, Binali Seferoğlu öğretmenimden duymuştum. Öğretmenim, ismini telaffuz edinceye kadar, ne tanıyor ne de şiirlerini okumuştum.
Felsefe dersinde şiir konusu açılmış ve Gülten Akın’dan bahsetmişti. Çocuklar Gülten Akın’ı tanıyor musunuz?
Bileniniz var mı? Diye sormuştu.
Diğer arkadaşlarım bilmiyor muydu, emin değilim?
Ben bilmiyordum.
Sınıftaki çoğunluk sessizce öğretmenimize bakıyorduk.
Bilmediğimizi anlamış olacak ki; çok önemli bir şair olduğunu, uzun uzadıya anlattı, iki şiir kitabından söz etti ve mutlaka okumamızı önerdi.
Öğretmenimin tavsiyesiyle "Ağıtlar ve Türküler, Seyran Destanı" kitaplarını almış okumuş ve çok etkilenmiştim. Seyran destanı kitabında mahallemiz Seyranbağları'nı, Ankara'yı, faşistlerce öldürülen mahallemizin yiğit devrimcilerinden İbrahim Tümer’i anlatıyordu. Belki de bu yanı beni çok etkilemişti.
İlerleyen yıllarda ülke sorunlarıyla ilgili aklımız ermeye başlayınca, toplumsal yönünü ve devrimci kişiliğini de keşfetmiştim.
Üstüne bir de mahallemizde Seyranbağları'nda oturduğunu öğrenmiş, önemli bir şairle aynı havayı solumaktan çok mutlu olmuştum.
Her sabah, okula gitmek üzere evden çıktığımda, arkadaşlarla birlikte evinin önünden geçer, hakkında konuşur mutlu olurduk.
Şiirlerini yeni okumaya başlamıştım, hem aynı semtte oturuyordum, üstelik öğretmenimiz, hakkında çok değerli sözler etmişti. Gülten Akın’ın gibi bir ozanı okumak, saygı duymak bize yeterde artardı.
Oğlu Murat'ı uzaktan tanırdım. Lakin oğlu olduğunu bilmiyordum. Benden büyüktü. Çok aktif bir devrimciydi. Murat’ın cezaevine düştüğünü, Gülten Akın da darbe dönemlerinde her anne gibi çok acılar yaşadığını, ağıtlar yaktığını, yakın tanıyanların anlattıklarından öğrenmiştim.
Bu ülkede yaşayan, yaşamış olan her aydının, sanatçının, yazar-çizerin, şairin yaşamlarının büyük bölümü cezaevlerinde, işkencelerde, yasaklarla ve adliyelerde geçtiği gibi Gülten Akın’da bu yaşanan zulümden payına düşeni fazlasıyla yaşadı.
Gülten Akın’ın şiirini okuduğumuzda, bu kişiliği ve toplumsal duyarlılığı eserlerinde açıkça görülür.
Gülten Akın, mahallemiz Seyranbağlarının bir yaşayanıydı. Uzun yıllarda Bağlar Caddesindeki evinde yaşadı. 1970-80 ‘li yallarda Seyranbağları yaşayanlarının, yoksulluğunu, ezilmişliğini birebir gördü yaşadı ve şiirlerine konu etti. Seyranbağları kesitini şiirleştirerek “Seyran Destanı” adıyla ölümsüz bir eser bırakarak, 2015 yılı aramızdan ayrıldı.
2013 yılında "50.Yıl Lisesi Seyran’ın dünya ya açılan kapısı" isimli bir belgesel çalışması yapıyorduk. Ziyaret etmek için çok çalıştık. Belgesel konusunda fikrini, tavsiyesini almak belgesel için çok önemliydi.
Ankara'da olmadığını, yazlıkta yaşadığını, önemli sağlık sorunları olduğunu öğrendiğimde çok üzülmüştüm.
Saygıyla…