Datça Yarımadası, Ege Denizi ile Akdeniz'in sularının birbirine kavuştuğu noktada yer alır . Maviliklerin içine adeta bir parmak gibi uzanan Yarımadanın bir yanı Ege, öte yanı Akdeniz’dir.
Yarımadanın en ucunda antik Knidos Şehri bulunur. Kent, Likya’nın batısındaki Karya Birliğini oluşturan şehir (polis) devletlerindendir. Halikarnas ile birlikte Karya’nın en önemli yerleşim noktalarını teşkil ederler.
Dünyanın Yedi Harikası arasında sayılan Kral Mausolos’un Anıt Mezarına sahip olan Halikarnas tarihçi Herodot ile övünürse, Knidos’un da Dünyanın bir diğer harikası addedilen İskenderiye Fenerini tasarlayan mimar Sostratis’i vardır.
Sene 1856..
Av kokusunu iyi alan İngilizler Knidos’u da “göz, gez, arpacık” düzlemine almakta gecikmediler.
Bu kez sahneye, kafasına elma düşen İsaac ile soyadı benzerliği dışında hiç bir ilgisi bulunmayan bir başka Newton, Charles Thomas Newton çıkar .
Eylem ortağı yine Osmanlı nezdindeki İngiliz Sefir-i kebiri Vikont Stratford de Redcliff’tir. Newton'un sadece Knidos’ta değil Halikarnas’ta da arkeolojik araştırma ve kazı yapması için izin vermesi hususunda Sefirin ricada (!) bulunduğu Sultan ise 1. Abdülmecit’tir.
Oyunun başlıca karakterlerini böylece sıraladıktan sonra sahnenin geri planındaki dekorlara göz atalım: İngiliz Kraliyet Donanması ve Londra’daki British Museum.
Araştırma ve kazı yapma izni fermanı alınınca Newton ve ekibi yallah kazma kürek Knidos kalıntılarına girişirler. Bu güne değin hala kazılmamış, keşfedilmemiş bir çok yeri olmasına rağmen kentin büyük bölününü toprak üstüne çıkarırlar. Tabii bu zahmetlerine karşılık bir kaç hatıra (!) almayı da ihmal etmezler.
Hatıra dedikse öyle iki kırık küp, üç çanak parçası falan sanmayın sakın. Başta Bereket Tanrıçası Demeter’inki olmak üzere heykeller, kabartmalar…Allah ne verdiyse artık……
Haaa,bir de 6 ton’cuk ağırlığında bir aslan heykeli var. Piramit biçiminde bir anıt mezarın tepesinde yer aldığı anlaşılan bu heykel yekpare mermerden yontulmuş. “Minareyi çalan kılıfını hazırlar” derler ya, eserleri çalanlar da bunları götürmek için Kraliyet Donanmasına ait bir gemiyi çoktan hazırlayıp sahilde alsese ve apiko hazır tutuyorlar zaten. Sonra ver elini Londra,….ver elini British Museum.
Heykeller 20 ve 21 no.lu salonlarda. Ya Knidos Aslanı nerede ? Londra’nın meşhur Hayvanat Bahçesine koyacak halleri yok ya… British Museumun girişindeki o kocaman, o üstü camla kaplı muhteşem salonda sergileniyor…
Yüzünde bir mahzunluk, kederli bir bakış mı var acaba? Yaratıldığı yeri özlemiş olabilir mi?
(Ara bilgi: Türkiye 2008 yılında, diğerleri meyanında, Knidos Aslanının da geri verilmesini Büyük Britanya’dan resmen istedi.
Cevap….”Biz bunu öylesine alıp götürmedik (“çalmadık” kelimesini kullanmıyorlar), Padişahınızın izniyle aldık.
Hani nerede bu izin belgesi, gösterin de biz de öğrenelim.
Kem, küm dışında cevap yok).
Ah Abdülmecit ah, seni gidi Abdülmecit seni….sadece Knidos eserlerinin değil , Dünyanın Yedi Harikasından biri olan Halikarnas Mozelesinin götürülmesine , göçürülmesine izin vermişsin ha. Adamlar ne yapsın “Ferman Padişahınızın, yürütmek işi bizimdir” demekten başka.
Halikarnas Kralı Mausolos öbür tarafı merak edip bu dünyadan göçtüğünde kızkardeşi…..ve inanmayacaksınız ama aynı zamanda karısı Artemisia koca abisinin yahut abi kocasının anısına muhteşem bir anıt mezar yaptırmış.
(Ara not 1: Bundan esinlenerek sözlüklere “anıt mezar” karşılığı olarak “mozele/mouseleum” kelimesi girmiştir.)
(Ara not 2: Kral Mausolos ve eş kardeşinin plastikten ve son derece çirkin olarak yapılmış heykellerini Bodrum merkezindeki garajdan denize doğru inen ana caddenin (Cevat Şakir Caddesi) sağ kaldırımında görebilirsiniz).
Dünyanın 7 Klasik Harikasından biri addedilen Anıt Mezarı önce Büyük İskender harap etmiş (MÖ 4.asır)
19 asır sonra (15. yüzyılda) bu kez St. Jean Şövalyeleri Anıt Nazarın taşlarını Bodrum Kalesinin inşaatında kullanmışlar.
19. Yüzyılın ortalarında da Newton efendi kalanını paketlemiş, sahilde bekleyen İngiliz Donanma Gemisine yüklemiş ve pırr.
Az kalsın unutuyordum, Newton, Halikarnas’tan ayrılmadan önce, St. Jean Şövalyelerinin yaptığı Aziz Peter Kalesinden de hatıra (!) almayı ihmal etmemiş, bir çok rölyefi söküp Donanma gemisine yüklemiş.
Londra’ya gittiğinizde alış verişten vakit ayırıp British Museum’u bir ziyaret edin de eloğlu, diğerleri meyanında Mouseloum’dan neler aşırmış görün. Heykelleri , frizler, sütunları ve en tepesinde yer alan dört atlı savaş arabası ile Dünyanın 7 Harikasından birinin nasıl bir yere kapatıldığını.
Bize ne kalmış?…Elma şekeri gibi, başkaları yemiş elimizde çubuğu kalmış. Nerelere vermiyorsunuz ki, bir 60 Türkiş liracığına kıyın da Türkiye’deki tüm müzelerde bir yıl süreliğine geçerli “Müze Kart” alın ve Bodrum’un orta yerindeki bu Harikadan kalanları görün. Ayrıca yasınız kemale ermişse kafa kağıdınızı ibraz edip bu ve Türkiye'deki tüm müzelere zaten bedava girebiliyorunuz.
(Laf aramızda 1: İngiltere’de yaşınız, milliyetiniz ne olursa olsun, özel sergiler dışında bütün müzelere giriş bedava. Bizde müzelere giriş için yabancılardan annelerinin nikahını istiyorlar.
Laf aramızda 2; Bodrum halkımız da bu Anıttan zamanında (hadi “çalıklar”demeyeyim) aldıkları taşları evlerinin yapımında kullanmışlar).
1.Abdülmecit’in 38 yıllık yaşamında İngiliz ve diğer bazı yabancılara neden böyle izinler verdiğini ve öldüğünde tahta geçen kardeşi Abdülaziz’in duruma dayanamayıp neler yaptığını bir sonraki yazıma bırakıyorum.