Bugün, her ailede ve her okulda matematik dersine karşı baskın bir tercih vardır...
Evde: «Oğlum matematiğini çalış», okulda: «Matematik dersleri zayıf!..» gibi cümleleri sık sık duymaktayız. Evet... Matematik; düşüncelerimize mantıkî kat'iyet ve sarahat kazandırır, müspet ilimler, bizi; tabiat ve hayat hadiseleriyle temas ettirirler. Fakat; edebî disiplinlerle, ilmî disiplinler arasında bir ahenk tesis etmek lâzımdır. Bir ilmin muayyen şubesinde müfrit ihtisaslaşma tehlikeli neticeler doğurur,
Münhasıran müspet ilimlerle beslenen zihin, yalnız görülen ve dokunulan şeyleri hakikat olarak kabul ederler, Ahlâkî ve bediî kıymetleri ihmâl ederler. Bizim dünyadaki faaliyetlerimizde istikamet verebilmemiz için, ideale de kıymet vermemiz lâzımdır. Müspet ilmin yanında hayali ve ideali hakir görmek ihtiyatsızlık olur. Geçmişe bakalım, maddî ve mânevî yükselmelerin çoğu muvaffak olmuş hayâllerdir. Esasen tam bir kültür mevzuubahis olunca, sahayı tamamen matematik ve müspet ilimlere bırakmamak his ve heyecanların manevî kıymetlerin yerini vermek lâzımdır ama burada bir nokta yanlış anlaşılmamalıdır. İlmî disiplinler de, talebelere heyecan verir. İlmî bir tecrübe yapmanın zevk ve heyecanı şâirinkinden az değildir.
Bazı kimselerin iddia ettikleri gibi, müspet ilmin heyecanı söndürdüğü doğru değildir.
Lâzım olduğu gibi öğrenilirse, bilâkis insanda en yüksek heyecanı meydana getirir. Fakat bu müspet ilmin yanında hayâl ve ideal beraber ve âhenkli olmalıdır. Talebeye sadece ilimleri öğretmek kâfi değildir. Onları meydana getiren insanların faaliyetlerini, keşifler yaparken duydukları heyecanları, müşahedeleri hangi faraziyelerin telkin ettiğini göstermek lâzımdır. Bu müspet ilim derslerine taptaze bir heyecan katar. Yoksa; dersleri sadece rakamlardan ibaret yaparak, talebeleri derse bağlayacak kuvvetli bir vasıtayı hiçe saymış oluruz.
-