Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçün - E.Büyükelçi
Köşe Yazarı
Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçün - E.Büyükelçi
 

Bad el harab ül Basra. (Bodrum Yazıları - 7. Bölüm)

  “Bad el harab ül Basra” “Basra harab olduktan sonra” diye çevirebileceğimiz Arapça bir deyim.. “İş işten geçtikten sonra” anlamına geliyor. ……………………… Basından öğreniyoruz…. Bodrum’da bir yazardan 800 lira otopark ücreti almışlar. Ağzım açık kaldı. İki bardak meyva suyu için 1200 lira almışlar Dudağım uçukladı. Bir siyasi  partinin üst düzey mensupları Bodrum’da bir otelin restoranında yedikleri yemek için 168 bin lira hesap ödemişler. Nefesim kesildi. Hiç bir tekzip, yalanlama gelmediği için bu haberlerin doğru olduğunu kabul etmek gerek. İlk iki habere  ilişkin olarak  ilgili makamlarımız bu  ücretleri  tahsil eden şirketlerin ne kadar vergi ödediklerini araştırdılar mı acaba, doğusu merak ediyorum. Üçüncü olaya gelinceee. İlgili kişiler, mensup oldukları siyasi partinin alkollü içeceklere olan yaklaşımı dikkate alınırsa, sanırım, önce beyaz Chateau Cheval Blanc 1947, ardından kırmızı Chateau Lafite 1869 şarapları içip yemek sonunda da  Heidsieck 1907 şampanyası ile damaklarını temizlemediler herhalde. Vızır vızır, kıpır kıpır işleyen zıppır ve münasebetsiz beynim şu soruları düşünmeden edemiyor: - Neredeyse 10 asgari ücretlinin bir aylık maaşlarına  denk gelen bu para ile neler yediler acep ? - Mensubu oldukları oldukları siyasi parti “ Nereden buldun” yasa tasarısının knunlaşmasını engellediği için “değirmenin suyunun nereden geldiğini “ sorgulayamıyoruz ama parti içi olsun bir soruşturma yapılma ihtiyacı da duyulmadı  mı ? -Hesabı nakit mi ödediler, kredi kartı ile mi ? Nakit ödedilerse her zaman yanlarında bu kadar para taşıyorlar mı? Hangi ceplerinde? (200 liralık banknotlardan 840 adet, yüzlük oşursa hele varın siz düşünün) Kredi kartıyla ödedilerse, bu kart hangi bankadan  alınmış ve limiti ne kadar ? -168 bin liralık hesaba ne kadar bahşiş bıraktılar ? -Sözkonusu zat ı muhteremlerin  gelirlerinin kaynağı nedir, geçen yıl ne kadar vergi ödediler ? -Ya müşterilerinden bir yemek için bu kadar para tahsil eden otel ne kadar kadar vergi ödüyor ?………………… 1950’lerin sonlarında halkımızı heyecanlandıran bir film gelmişti Istanbul’a. İtalyan yapımı bu filmin başrollerinde Joan Fontaine ile Rossano Brazzi oynuyorlardı. Yurdum insanını  heyecanlandıran husus ise filme iki Türk aktörünün de yer alıyor olmasıydı; Muzaffer Tema ve Feridun Çölgeçen. Sinema salonları doldu taştı. Afişlerde isimleri Foıntaine ve Brazzi’den hemen sonra  basılan aktörlerimizin rollerinin sadece  2-3 dakika sürdüğü gerçeği sonradan anlaşıldı. A aa, Filmin adını yazmayı unutmuşum. Adı……”Acı Tebessüm” dü.,………………… Bodrum’da dolaşıyorum. Camekana yapıştırılmış bir duyuru gördüm…”Fiyatlarımızda indirim yaptık”. Burası bir mağaza olsa anlarım ama duyurunun asılı olduğu camakan  bir restoranın kapısıydı. Yemek saati olmasın rağmen içeride sadece bir müşteri vardı. Komik mi desem trajik mi……Yüzümde bir “Acı Tebessüm” belirdi. Kafeler, barlar, biiçler, dükkanlar, mağazalar, tüm “mekanlar”…..bomboş. “Acı Tebessüm” Restoranlar, kafeler ve benzeri mekanlar figüran müşteri kullanmaya başlamışlar basın haberlerine göre. 1500 lira ve bir  adet gazlı  içecek karşılığında bu figüranları  8 saat müddetle  mekanda oturup kalabalık var görüntüsü yaratmaya çalışıyormuş işletmeler. “Acı Tebessüm”. Rıhtımda gezinti tekneleri, Mavi Yolculuk yatları müşteri bekliyor. “Acı Tebessüm” Kruz gemilerinin sayısı çok azalmış. Kale ile Kumbahçe  arasındaki denizde görmeye alışığımız tekneler, yatlar parmakla sayılacak kadar  az. Paraya para demeyen oligarkların, süper milyarderlerin İstanbul Şehir Hatlarında çalışan vapurların bilmem kaç misli büyüklüğündeki yatları rotalarının başka tatil beldelerine yönlendirmiş olmalılar. “Acı Tebessüm”. Halk pazarlarında satıcılar kredi kartı ile ödeme kabul ediyorlar. Adanalı çok sevdiğim  bir dostum bu yaz yetiştirdiği limonların kilosunu  6 liraya satabildiği ve  zarar etmeyip masrafını ancak çıkarabildiği için pek memnun olduğunu söyledi………Limonun kilosu  Bodrum’un Konacık semt pazarındaki  fiyatı….100 lira. “Acı Tebessüm” ……………… Dolaşırken Neşet Ertaş’ın “Kendim Ettim, Kendim Buldum” türküsü çalındı kulağıma…….Yoksa bana mı öyle geldi. En iyisi bu bölümün ilk paragrafına yeniden göz atmak olacak galiba.. İsterseniz bir değiştirip kendimize uyarlayarak tekrarlayalım…. …”Bad el harab ül Bodrum” ………………… Televizyonda izliyorum. Türkiye Seyahat Acentaları Birliğinin  yetkilisi konuşuyor. Sonra sözü Otelcilerin oluşturduğu kuruluş adına konuşan bir zat alıyor . Zevahire leke sürdürmek istemiyorlar, fiyatların fahiş olmadığını, otellerde doluluk oranının %60’larda olduğunu ileri sürüyorlar. Otellerin %100 dolu olması gereken bu dönemle %60’ı başarıymış gibi sunuyorlar. Üstelik, eğer doğruysa, sözkonusu %60’ı teşkil eden müşterilerin çoğunu tatillerini daha kış aylarında “erken rezervasyon” şeklinde indirimli  aldıklarını söylemiyorlar. Zaten bu müşterilerin hemen hepsinin   “Herşey dahilciler ” olduğundan bahsetmiyorlar. Neymiş  efendim, halihazırdaki müşterilerinin yabancı olması onları çok üzmüş, vah vah. Türklerin de gelebilmesi için fiyatlarda % 50 indirim yapacaklarmış. “Şecaat arzederken sirkatini söyleyen” bu açıklamaya ne diyeyim bilemedim……Rossano Brazzi’nin filminden mi bahsetsem, Neşet Ertaş’ın türküsünden mi ?       Derken bir başka Derneğin,  Bodrum profesyonel Otel Yöneticileri Derneğinden bir zat ı muhterem  top giriyor, fiyatlarda “kantarın topuzunun kaçtığını” itiraf ediyor, fiyatların “akla ziyan” seviyeye geldiğini kabulleniyor ……sonra da bunun sebeplerini açıklamaya girişiyor. Neymiş Efendim Bodrum’da “sezon çok kısa”ymış, “otelci ve bölge esnafı 2 ay iş yapıp 12 aylık kira ve işletme masraflarına katlanıyor”muş….muş, muş da muş muş, yani muşmula. Güldüm. Bu beyefendi Bodrum’u sezonu sadece 2 ay süren İskandinav ülkelerinde mi sanıyor…..Bodrum’da sezon 5-6 ay devam eder, beyciğim. Güldüm. Otelci 2 ay iş yapıp, 12 ay kira ve işletme masrafı ödüyormuş. Güldüm. Bodrum’daki otellerin kaçta kaçının kendi binalarında iş yaptığını, bina kiralayan otelcilerin sayısını en iyi kendisinin bilmesi gerekmez mi ? Ayrıca, müşteri yoksa oteli kapatırsın, işletme masrafı da çok azalır, değil mi? Bana sakın personel giderlerinden bahsedilmesin zira çalışanların çoğu mevsimlik işçidir, sezon bitince işleri de biter. Ayrıca bazı büyük, zincir oteller Bodrum’da sezon kapanınca fazla personeli zincirin diğer halkalarına yönlendirirler. Hatta bunlardan biri, ismi lazım değil, yaz sezonu sonunda personelini Ürdün’de, Ölü Deniz kıyısındaki bir otele yolluyor. Biliyorum çünkü Ürdün’deki o otelde hem kaldım, hem de sahibini tanrım. Güldüm. Personel maaşları da artmış. 2023 temmuzunda 400 Euro olan asgari ücret, Temmuz 2024’te 480 Euro’ya yükselmiş. Güldüm. Yahu, bir kere otellerde çalışanların büyük kısmına asgari ücretin altında para ödeniyor. Sakın itiraz edilmesin, karşılarına onlarca şahit çıkarırım. İkinci olarak bu mazeretleri,  bahaneleri  ileri süren kişi usta bir ekonomist” olmalı. Yahu, siz maaşları Euro olarak mı ödüyorsunuz da asgari ücret  artışından bahsediyorsunuz. Asgari ücretin bir kuruş arttırılmadığını bilmiyor musunuz? Güldüm. ………………. Gülerken aklıma nedense Ukrayna Devlet Başkanlığı koltuğuna oturtulan, yahudi Zelenski geldi. Tanrım, “Oh my  god”, tabii ki yazdıklarımla hiç bir ilgisi yok, saece her güldüğümde  bu zat  aklıma takılıyor. Sahi  Cumhurbaşkanı olmadan  önce neydi bu adamın işi, hatırlayanınız var mı ? ……………. Tuman lastiği gibi uzattıkça uzattığım “Bodrum Yazıları ” dizisinin sonlarına geldik. Şimdi yazacağım paragrafların  başlığını “Balık baştan kokar” mı koyayım, yoksa “İmam ş’aaparsa, cemaat n’aapar” mı koyayım bilemedim. Siz uygun gördüğünüzü seçersiniz artık. “Madem ki Bodrum’a geliyorsun, seni kazıklamak vaciptir, boynumuzun  borcudur, Tengri’nin buyruğudur” felsefesi ve “Bodrum’a gelebiliyorsan yok öyle 25 kuruşa simit”düşüncesi sadece esnafta değil yerel yöneticilerde de mevcut. Resmi, özel her kuruluş, Tanrının her kulu “Kazıkçı Voyvoda”yı mumla aratacak bir yaklaşım içinde bindiği dalı kesiyor. Hepsi, bu yazı dizisinin ilk bölümünde (Üst Kat Çatı, Alt kat Bodrum) anlattığım, bindiği dalı kesen Nijeryalılar gibi.   Sene 2021.  Kentlerindeki  Havaalanına giden Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı Bel-tur otobüsleri de, Muğla Büyükşehir Belediyesinin Muttaş  otobüslerinin ücretleri 10 TL . Katettikleri mesafe 30 küsur kilometre. Yani hemen hemen aynı. Bir yıl sonra Ankara Belediyesi ücreti % 33 zamla 13 liraya çıkarıyor. Muğla ise, nedense, % 200 artış yapıyor ve 30 liraya yükseltiyor. Mesafe aynı, benzin/mazot aynı, enflasyon aynı  ama iki Belediyenin yaklaşımı farklı. İşin ilginç yanı her iki şehirin Büyükşehir Belediye Başkanlarının aynı siyasi partiden olması. Geldik 2023 yılına. Ankara Büyükşehir Belediyesi çok önemli bir adım atıyor , Esenboğa  Havaalanına şehiriçi hatlarından birini tahsis ediyor. Bu hatta, diğer otobüs hatlarında olduğu gibi  Ankarakart geçerli. Yani kent içi  ulaşımda kullandığınız kartı Havaalanına giderken de  kullanabiliyorsunuz. Laf aramızda benim gibi nüfus kağıdı eskimiş olanlar yaşlı kartı ile bedava seyahat edebiliyorlar. Bu gibi kartlardan birine sahip değilseniz 25 lira ödeyerek Havaalanına ulaşabiliyorsunuz. Havaalanına giden özel otobüs fiyatı ise 65 lira. Peki, Bodrum’da durum ne? Muğla BB, Muttaş otobüsleri ile Bodrum’dan Havaalanına gidişi bir yıl öncesine oranla %167 arttırarak 30 liradan 80 liraya çıkarmış. Biriniz bana bu artışın sebebini izah edebilir mi? İki şehir arasındaki farkın nedenini anlatabilir mi? Geldik bu yıla. Ankara’da havaalanı otobüslerinde hala Ankarakart uygulaması devam ediyor. Ancak kart sahibi olmayanların ödeyeceği ücret 75 liraya yükseltilmiş. özel otobüs şirketi de fiyatını 120 liraya çıkarmış. Ya Muğla BB? Fiyat 80 liradan 150 liraya çıkmış. Yani Ankara’da bırakın Ankarakart sahiplerini diğer kişilerden alınan ücretin dahi 2 misli. Muttaş’ın 150 lirası Ankara’daki özel otobüslerden de yine yüksek olduğu gibi Havaalanı- Bodrum arası çalışan özel otobüs fiyatları ile de aynı. Bir arkadaşım Ankara’ya gitmek için havaalanına ulaşmak üzere Bodrum’dan hareket etmeden önce simit almış. 15 lira. Dönüşte Kızılay’dan  havaalanı otobüsüne binerken bir simit de oradan almış. 10 lira. Satıcıya simitin neden ucuz olduğunu sormuş. Adam, “Belediyenin koyduğu fiyat bu” karşılığını vermiş. Şimdi takkeyi önümüze koyup düşünelim. İkisi de aynı partiden olan Ankara ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlarından biri aynı hizmet için, aynı maliyetle, aynı mesafedeki havaalanına daha ucuz ulaşım sağlıyorsa…. …….aynı malzeme ile aynı şekilde üretilen, aynı gramajdaki simiti % 50 daha ucuza satabiliyorsa (herhalde zarar da edilmiyordur) bıunun sebebi ne olabilir ? Acaba bunlardan biri “halka hizmet” ilkesini ön planda tutuyor, diğeri ise “buraya geleni kazıklamak vaciptir” düşüncesi ile Kazıkçı Voyvodalık yapıyor olabilir mi? Siz ne dersiniz? İmam ş’aparsa, Bodrum’daki, Marmaris’teki, Fethiye'deki vb  esnaf, işyeri sahibi, otelci ve sair kişiler n’apsın? “Balık baştan kokar”, “Üzüm üzüme baka baka kızarır”, “Kır atın yanında duran ya huyundan, ya tüyünden”, “Körle yatan, şaşı kalkar”……. …….Ne güzel vecizelerimiz , bercestelerimiz, deyimlerimiz, sözlerimiz var değil mi ? ………………… Haa, yukarıda bahsettiği Büyükşehir Belediye Başkanlarından biri,  verdikleri zararı karşılamaları için turistlerden vergi alabilmesi  için ilgili makamlara müracaat etmiş. Breh brem, bu zat ı muhteremin benim Nijeryalılarımdan farkı yok. Kendisi BB Başkanı olmadan önceki görevi sırasında televizyona çıkıp Belediye Başkanlığını yaptığı kentteki yol, su, elektrik, çöplerin toplanmaması, sinek böcek, trafik  sıkışıklığı,  velhasıl  her sorunun turistlerden kaynaklandığını ileri sürecek cevvaliyeti göstermişti. Makamı büyümüş olasa da vizyonu hiç gelişmemiş anlaşılan. “Liyakat”  mış……”Hadi canım sen de” …………………….. Haftaya pazar gününe Bodrum yazıları dizisinin “ Epilog”unda buluşmak üzere sevgiyle kalınız, sevgimle kalınız.                                              
Ekleme Tarihi: 25 Ağustos 2024 - Pazar

Bad el harab ül Basra. (Bodrum Yazıları - 7. Bölüm)

 

“Bad el harab ül Basra”

“Basra harab olduktan sonra” diye çevirebileceğimiz Arapça bir deyim..

“İş işten geçtikten sonra” anlamına geliyor.

………………………

Basından öğreniyoruz….

Bodrum’da bir yazardan 800 lira otopark ücreti almışlar.

Ağzım açık kaldı.

İki bardak meyva suyu için 1200 lira almışlar

Dudağım uçukladı.

Bir siyasi  partinin üst düzey mensupları Bodrum’da bir otelin restoranında yedikleri yemek için 168 bin lira hesap ödemişler.

Nefesim kesildi.

Hiç bir tekzip, yalanlama gelmediği için bu haberlerin doğru olduğunu kabul etmek gerek.

İlk iki habere  ilişkin olarak  ilgili makamlarımız bu  ücretleri  tahsil eden şirketlerin ne kadar vergi ödediklerini araştırdılar mı acaba, doğusu merak ediyorum.

Üçüncü olaya gelinceee.

İlgili kişiler, mensup oldukları siyasi partinin alkollü içeceklere olan yaklaşımı dikkate alınırsa, sanırım, önce beyaz Chateau Cheval Blanc 1947, ardından kırmızı Chateau Lafite 1869 şarapları içip yemek sonunda da  Heidsieck 1907 şampanyası ile damaklarını temizlemediler herhalde.

Vızır vızır, kıpır kıpır işleyen zıppır ve münasebetsiz beynim şu soruları düşünmeden edemiyor:

- Neredeyse 10 asgari ücretlinin bir aylık maaşlarına  denk gelen bu para ile neler yediler acep ?

- Mensubu oldukları oldukları siyasi parti “ Nereden buldun” yasa tasarısının knunlaşmasını engellediği için “değirmenin suyunun nereden geldiğini “ sorgulayamıyoruz ama parti içi olsun bir soruşturma yapılma ihtiyacı da duyulmadı  mı ?

-Hesabı nakit mi ödediler, kredi kartı ile mi ? Nakit ödedilerse her zaman yanlarında bu kadar para taşıyorlar mı? Hangi ceplerinde?

(200 liralık banknotlardan 840 adet, yüzlük oşursa hele varın siz düşünün)

Kredi kartıyla ödedilerse, bu kart hangi bankadan  alınmış ve limiti ne kadar ?

-168 bin liralık hesaba ne kadar bahşiş bıraktılar ?

-Sözkonusu zat ı muhteremlerin  gelirlerinin kaynağı nedir, geçen yıl ne kadar vergi ödediler ?

-Ya müşterilerinden bir yemek için bu kadar para tahsil eden otel ne kadar kadar vergi ödüyor ?…………………

1950’lerin sonlarında halkımızı heyecanlandıran bir film gelmişti Istanbul’a. İtalyan yapımı bu filmin başrollerinde Joan Fontaine ile Rossano Brazzi oynuyorlardı. Yurdum insanını  heyecanlandıran husus ise filme iki Türk aktörünün de yer alıyor olmasıydı; Muzaffer Tema ve Feridun Çölgeçen. Sinema salonları doldu taştı. Afişlerde isimleri Foıntaine ve Brazzi’den hemen sonra  basılan aktörlerimizin rollerinin sadece  2-3 dakika sürdüğü gerçeği sonradan anlaşıldı.

A aa, Filmin adını yazmayı unutmuşum.

Adı……”Acı Tebessüm” dü.,…………………

Bodrum’da dolaşıyorum.

Camekana yapıştırılmış bir duyuru gördüm…”Fiyatlarımızda indirim yaptık”.

Burası bir mağaza olsa anlarım ama duyurunun asılı olduğu camakan  bir restoranın kapısıydı. Yemek saati olmasın rağmen içeride sadece bir müşteri vardı.

Komik mi desem trajik mi……Yüzümde bir “Acı Tebessüm” belirdi.

Kafeler, barlar, biiçler, dükkanlar, mağazalar, tüm “mekanlar”…..bomboş.

“Acı Tebessüm”

Restoranlar, kafeler ve benzeri mekanlar figüran müşteri kullanmaya başlamışlar basın haberlerine göre. 1500 lira ve bir  adet gazlı  içecek karşılığında bu figüranları  8 saat müddetle  mekanda oturup kalabalık var görüntüsü yaratmaya çalışıyormuş işletmeler.

“Acı Tebessüm”.

Rıhtımda gezinti tekneleri, Mavi Yolculuk yatları müşteri bekliyor.

“Acı Tebessüm”

Kruz gemilerinin sayısı çok azalmış. Kale ile Kumbahçe  arasındaki denizde görmeye alışığımız tekneler, yatlar parmakla sayılacak kadar  az. Paraya para demeyen oligarkların, süper milyarderlerin İstanbul Şehir Hatlarında çalışan vapurların bilmem kaç misli büyüklüğündeki yatları rotalarının başka tatil beldelerine yönlendirmiş olmalılar.

“Acı Tebessüm”.

Halk pazarlarında satıcılar kredi kartı ile ödeme kabul ediyorlar. Adanalı çok sevdiğim  bir dostum bu yaz yetiştirdiği limonların kilosunu  6 liraya satabildiği ve  zarar etmeyip masrafını ancak çıkarabildiği için pek memnun olduğunu söyledi………Limonun kilosu  Bodrum’un Konacık semt pazarındaki  fiyatı….100 lira.

“Acı Tebessüm”

………………

Dolaşırken Neşet Ertaş’ın “Kendim Ettim, Kendim Buldum” türküsü çalındı kulağıma…….Yoksa bana mı öyle geldi.

En iyisi bu bölümün ilk paragrafına yeniden göz atmak olacak galiba.. İsterseniz bir değiştirip kendimize uyarlayarak tekrarlayalım….

…”Bad el harab ül Bodrum”

…………………

Televizyonda izliyorum. Türkiye Seyahat Acentaları Birliğinin  yetkilisi konuşuyor. Sonra sözü Otelcilerin oluşturduğu kuruluş adına konuşan bir zat alıyor . Zevahire leke sürdürmek istemiyorlar, fiyatların fahiş olmadığını, otellerde doluluk oranının %60’larda olduğunu ileri sürüyorlar. Otellerin %100 dolu olması gereken bu dönemle %60’ı başarıymış gibi sunuyorlar. Üstelik, eğer doğruysa, sözkonusu %60’ı teşkil eden müşterilerin çoğunu tatillerini daha kış aylarında “erken rezervasyon” şeklinde indirimli  aldıklarını söylemiyorlar. Zaten bu müşterilerin hemen hepsinin  

“Herşey dahilciler ” olduğundan bahsetmiyorlar.

Neymiş  efendim, halihazırdaki müşterilerinin yabancı olması onları çok üzmüş, vah vah. Türklerin de gelebilmesi için fiyatlarda % 50 indirim yapacaklarmış.

“Şecaat arzederken sirkatini söyleyen” bu açıklamaya ne diyeyim bilemedim……Rossano Brazzi’nin filminden mi bahsetsem, Neşet Ertaş’ın türküsünden mi ?

 

 

 

Derken bir başka Derneğin,  Bodrum profesyonel Otel Yöneticileri Derneğinden bir zat ı muhterem  top giriyor, fiyatlarda “kantarın topuzunun kaçtığını” itiraf ediyor, fiyatların “akla ziyan” seviyeye geldiğini kabulleniyor ……sonra da bunun sebeplerini açıklamaya girişiyor.

Neymiş Efendim Bodrum’da “sezon çok kısa”ymış, “otelci ve bölge esnafı 2 ay iş yapıp 12 aylık kira ve işletme masraflarına katlanıyor”muş….muş, muş da muş muş, yani muşmula.

Güldüm.

Bu beyefendi Bodrum’u sezonu sadece 2 ay süren İskandinav ülkelerinde mi sanıyor…..Bodrum’da sezon 5-6 ay devam eder, beyciğim.

Güldüm.

Otelci 2 ay iş yapıp, 12 ay kira ve işletme masrafı ödüyormuş.

Güldüm.

Bodrum’daki otellerin kaçta kaçının kendi binalarında iş yaptığını, bina kiralayan otelcilerin sayısını en iyi kendisinin bilmesi gerekmez mi ? Ayrıca, müşteri yoksa oteli kapatırsın, işletme masrafı da çok azalır, değil mi? Bana sakın personel giderlerinden bahsedilmesin zira çalışanların çoğu mevsimlik işçidir, sezon bitince işleri de biter.

Ayrıca bazı büyük, zincir oteller Bodrum’da sezon kapanınca fazla personeli zincirin diğer halkalarına yönlendirirler. Hatta bunlardan biri, ismi lazım değil, yaz sezonu sonunda personelini Ürdün’de, Ölü Deniz kıyısındaki bir otele yolluyor. Biliyorum çünkü Ürdün’deki o otelde hem kaldım, hem de sahibini tanrım.

Güldüm.

Personel maaşları da artmış. 2023 temmuzunda 400 Euro olan asgari ücret, Temmuz 2024’te 480 Euro’ya yükselmiş.

Güldüm.

Yahu, bir kere otellerde çalışanların büyük kısmına asgari ücretin altında para ödeniyor. Sakın itiraz edilmesin, karşılarına onlarca şahit çıkarırım.

İkinci olarak bu mazeretleri,  bahaneleri  ileri süren kişi usta bir ekonomist” olmalı. Yahu, siz maaşları Euro olarak mı ödüyorsunuz da asgari ücret  artışından bahsediyorsunuz. Asgari ücretin bir kuruş arttırılmadığını bilmiyor musunuz?

Güldüm.

……………….

Gülerken aklıma nedense Ukrayna Devlet Başkanlığı koltuğuna oturtulan, yahudi Zelenski geldi. Tanrım, “Oh my  god”, tabii ki yazdıklarımla hiç bir ilgisi yok, saece her güldüğümde  bu zat  aklıma takılıyor. Sahi  Cumhurbaşkanı olmadan  önce neydi bu adamın işi, hatırlayanınız var mı ?

…………….

Tuman lastiği gibi uzattıkça uzattığım “Bodrum Yazıları ” dizisinin sonlarına geldik.

Şimdi yazacağım paragrafların  başlığını “Balık baştan kokar” mı koyayım, yoksa “İmam ş’aaparsa, cemaat n’aapar” mı koyayım bilemedim. Siz uygun gördüğünüzü seçersiniz artık.

“Madem ki Bodrum’a geliyorsun, seni kazıklamak vaciptir, boynumuzun  borcudur, Tengri’nin buyruğudur” felsefesi ve “Bodrum’a gelebiliyorsan yok öyle 25 kuruşa simit”düşüncesi sadece esnafta değil yerel yöneticilerde de mevcut. Resmi, özel her kuruluş, Tanrının her kulu “Kazıkçı Voyvoda”yı mumla aratacak bir yaklaşım içinde bindiği dalı kesiyor. Hepsi, bu yazı dizisinin ilk bölümünde (Üst Kat Çatı, Alt kat Bodrum) anlattığım, bindiği dalı kesen Nijeryalılar gibi.

 

Sene 2021.  Kentlerindeki  Havaalanına giden Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı Bel-tur otobüsleri de, Muğla Büyükşehir Belediyesinin Muttaş  otobüslerinin ücretleri 10 TL .

Katettikleri mesafe 30 küsur kilometre. Yani hemen hemen aynı.

Bir yıl sonra Ankara Belediyesi ücreti % 33 zamla 13 liraya çıkarıyor.

Muğla ise, nedense, % 200 artış yapıyor ve 30 liraya yükseltiyor.

Mesafe aynı, benzin/mazot aynı, enflasyon aynı  ama iki Belediyenin

yaklaşımı farklı.

İşin ilginç yanı her iki şehirin Büyükşehir Belediye Başkanlarının aynı siyasi partiden olması.

Geldik 2023 yılına. Ankara Büyükşehir Belediyesi çok önemli bir adım atıyor , Esenboğa  Havaalanına şehiriçi hatlarından birini tahsis ediyor. Bu hatta, diğer otobüs hatlarında olduğu gibi  Ankarakart geçerli. Yani kent içi  ulaşımda kullandığınız kartı Havaalanına giderken de  kullanabiliyorsunuz. Laf aramızda benim gibi nüfus kağıdı eskimiş olanlar yaşlı kartı ile bedava seyahat edebiliyorlar. Bu gibi kartlardan birine sahip değilseniz 25 lira ödeyerek Havaalanına ulaşabiliyorsunuz. Havaalanına giden özel otobüs fiyatı ise 65 lira.

Peki, Bodrum’da durum ne?

Muğla BB, Muttaş otobüsleri ile Bodrum’dan Havaalanına gidişi bir yıl öncesine oranla %167 arttırarak 30 liradan 80 liraya çıkarmış.

Biriniz bana bu artışın sebebini izah edebilir mi? İki şehir arasındaki farkın nedenini anlatabilir mi?

Geldik bu yıla.

Ankara’da havaalanı otobüslerinde hala Ankarakart uygulaması devam ediyor. Ancak kart sahibi olmayanların ödeyeceği ücret 75 liraya yükseltilmiş. özel otobüs şirketi de fiyatını 120 liraya çıkarmış.

Ya Muğla BB?

Fiyat 80 liradan 150 liraya çıkmış. Yani Ankara’da bırakın Ankarakart sahiplerini diğer kişilerden alınan ücretin dahi 2 misli.

Muttaş’ın 150 lirası Ankara’daki özel otobüslerden de yine yüksek olduğu gibi Havaalanı- Bodrum arası çalışan özel otobüs fiyatları ile de aynı.

Bir arkadaşım Ankara’ya gitmek için havaalanına ulaşmak üzere Bodrum’dan hareket etmeden önce simit almış. 15 lira.

Dönüşte Kızılay’dan  havaalanı otobüsüne binerken bir simit de oradan almış. 10 lira. Satıcıya simitin neden ucuz olduğunu sormuş. Adam, “Belediyenin koyduğu fiyat bu” karşılığını vermiş.

Şimdi takkeyi önümüze koyup düşünelim.

İkisi de aynı partiden olan Ankara ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlarından biri aynı hizmet için, aynı maliyetle, aynı mesafedeki havaalanına daha ucuz ulaşım sağlıyorsa….

…….aynı malzeme ile aynı şekilde üretilen, aynı gramajdaki simiti % 50 daha ucuza satabiliyorsa (herhalde zarar da edilmiyordur) bıunun sebebi ne olabilir ?

Acaba bunlardan biri “halka hizmet” ilkesini ön planda tutuyor, diğeri ise “buraya geleni kazıklamak vaciptir” düşüncesi ile Kazıkçı Voyvodalık yapıyor olabilir mi?

Siz ne dersiniz?

İmam ş’aparsa, Bodrum’daki, Marmaris’teki, Fethiye'deki vb  esnaf,

işyeri sahibi, otelci ve sair kişiler n’apsın?

“Balık baştan kokar”,

“Üzüm üzüme baka baka kızarır”,

“Kır atın yanında duran ya huyundan, ya tüyünden”,

“Körle yatan, şaşı kalkar”…….

…….Ne güzel vecizelerimiz , bercestelerimiz, deyimlerimiz, sözlerimiz var değil mi ?

…………………

Haa, yukarıda bahsettiği Büyükşehir Belediye Başkanlarından biri,  verdikleri zararı karşılamaları için turistlerden vergi alabilmesi  için ilgili makamlara müracaat etmiş. Breh brem, bu zat ı muhteremin benim Nijeryalılarımdan farkı yok. Kendisi BB Başkanı olmadan önceki görevi sırasında televizyona çıkıp Belediye Başkanlığını yaptığı kentteki yol, su, elektrik, çöplerin toplanmaması, sinek böcek, trafik  sıkışıklığı,  velhasıl  her sorunun turistlerden kaynaklandığını ileri sürecek cevvaliyeti göstermişti. Makamı büyümüş olasa da vizyonu hiç gelişmemiş anlaşılan.

“Liyakat”  mış……”Hadi canım sen de”

……………………..

Haftaya pazar gününe Bodrum yazıları dizisinin “ Epilog”unda buluşmak üzere sevgiyle kalınız, sevgimle kalınız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.