ABD Başkanlık Seçimlerinde Demokrat Parti adayı olan Kamala Harris eski bir savcı, senatör ve şimdiki görevi itibarıyla Başkan Yardımcısı olarak devletin yasama yürütme ve yargı organlarında görev almış, tecrübeli bir kişi olarak aday gösterilmişti. Hem kadın hem de beyaz olmayan (anne tarafı Hintli, baba tarafı Afrika ve Jamaika kökenli Amerikan vatandaşı) olması nedeniyle de Başkan Yardımcılığında bir ilk olmuştu.
Ancak seçimlerde Trump karşısında vermiş olduğu enerjik mücadele başarılı olamadı. Şimdi gerek Demokratlar gerek de genel kamuoyu bunun nedenlerini araştırıyor.
Bu nedenleri 7 başlıkta toplayabiliriz:
1- Ekonomi
Trump taraftarları bugünkü ekonomiyi önceki Trump dönemiyle karşılaştırıp, geçim zorluğundan şimdiki yönetimi sorumlu tutuyorlar. Birinci Trump yönetiminin sonunda Pandemi çıkmıştı ve bütün dünyayı etkilemişti. İster istemez fiyatlar arttı ve bir daha eski haline geri dönmedi. Biden yönetimi devraldığında bu sorunla baş başa kaldı.
Daha pandeminin yol açtığı sorunlarla baş edilemeden, Rusya- Ukrayna savaşı ve İsrail- Gazze savaşları başladı. ABD kendisini iki tarafa da yardım etmekle yükümlü gördü. Önce Batı Avrupa’nın tehdit altında olduğunu öne sürerek, Ukrayna’ya silah verdi. Sonra, 7 Ekim Hamas saldırısı dolayısıyla derhal İsrail’in yanında olduğunu ilan ederek, İsrail’e silah yardımı yapmaya başladı.
Gazze’deki soy kırım bütün hızıyla devam ederken, ABD silah yollamaya devam etti. Çocukların öldürülmesi insanların yerinden yurdundan olmaları, açlıkla ve hastalıkla karşı karşıya kalmaları İsrail’e yardım eden Batı ülkelerini zor durumda bıraktı. Bunu dengelemek için ilaç ve gıda yardımı şeklinde insani yardım yapmak istediler.
O sırada, ABD’ de olan sel baskınları ve tabii afetler, kendi halkını zor durumda bırakmıştı. Florida’daki sel mağdurlarına 750 dolar borç verilirken, başka ülkelere hibe yapılması halkı kızdırdı.
Senelerden beri devam edegelen küreselleşme, Amerika’daki fabrikaların kapatılıp, pek çok ürünün dışarıdan alınması, teknolojik gelişmeler işsizlik sorununa yol açmaktaydı.
Trump’ın “Make America Great Again”- Amerika’yı tekrar büyük yapalım sloganı geçim zorluğu çeken pek çok kişiye ilaç gibi geldi. Çünkü onların hatırladığı eski Amerika’da evin babası kolayca iş bulup çalışıyor, ev, araba alıp, çocuklarını okutuyor, tatile götürebiliyordu. Üstelik bunu üniversite mezunu olmadan yapabiliyordu. (Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra ekonominin iyileşmesiyle) Şimdi ise üniversite mezunları iş bulmakta güçlük çekiyor, bulsalar da okurken aldıkları borçları ödemekte zorluk çekiyorlar.
Demokrat Parti daha solda olmasına rağmen ekonomik sorunlar işsizliğe, fiyat artışına yönelik ne politika geliştirebildi ne de söylemlerinde bu konuyu kullanabildi.
(Ekonomiyi Birinci sıraya aldım çünkü Amerikalı için ekonomi her zaman birinci sıradadır.)
2- İsrail’e verilen desteğin siyasi neticesi
Biden yönetiminin İsrail’e koşulsuz destek vermesi, yapılan soykırıma göz yumması elbette vicdanları yaralıyor. Sadece destek vermekle kalmıyorlar, buna karşı geleni işten atıyor, öğrencilerin ve halkın gösteri yapmasına, Filistinlilerin hakkını savunmasına da mâni oluyorlar. (Hani demokrasi vardı, nerede kaldı ifade özgürlüğü?)
Bu tabii sadece Müslümanları değil, vicdanı olan herkesi de rahatsız etti. Bunun için de kendisi Yahudi olanlar da var, Amerika’nın demokrasisinin nereye gittiğini sorgulayanlar da.
Kamala Harris, Başkan Yardımcısı olarak, İsrail’in yaptığı soykırıma destek vermekten direkt olarak sorumlu. Sadece Amerika’da değil Batı ülkelerinde şu anda iş başında olup da İsrail’e para ve silah desteği yapan hükümetler hem siyaseten bugün, hem de tarih önünde ileride sorumlu olacaklar ve bir bedel ödeyecekler. Bu kanaatimce kaçınılmaz bir şey. Gazze’de olanlar “televizyon kameraları önünde gerçekleştirilen ilk soykırım” olarak tarihe geçiyor.
Açıkça dile getirseler de, getirmeseler de bu olayın demokratların oy kaybında etkili olduğunu düşünüyorum. (Bazıları her iki adaya da oy vermeyi içlerine sindiremeyip ya oy kullanmadı ya da bir etkisi olmayacağını bile bile bağımsız adaylara oy verdi.)
İsrail konusunda Trump’ın ne yapacağını bilmiyoruz, ancak Ukrayna’daki savaşı bitirmek istediğini ve genel olarak savaşa karşı olduğunu söyledi. Sanırım Orta Doğu’ya da barışın gelmesi için çalışacaktır.
3- Kaçak Göçmen Sorunu
Trump konuşmalarında başından beri Meksika sınırına duvar çekilmesini ve kaçak göçmen girişinin önlenmesini savunuyor. Bu uğurda ilk döneminde başa geldiği ilk andan itibaren çalıştı ve kaçak göçmen girişini azaltmakta başarılı da oldu. “Kaçak göçmenler sizin işinizi elinizden alıyor, kamu düzenini bozuyor, suç işliyor (hatta evcil hayvanlarınızı kaçırıp yiyor)” diyerek yabancı düşmanlığını arttırdı. Biden yönetimi bu konuda etkisiz kaldı.
4- Demokrat Parti’nin Kendisinden Kaynaklanan Sorunlar
Bu üç ana başlığın dışında esas sorun Demokrat Parti’nin halkın gerçek sorunlarına yeteri kadar ilgi göstermeyip sol parti olmasına rağmen sadece kıyı bölgeleri ve okumuş kesimden oy almakla yetinmesi, diğer orta eyaletlerde oy oranını arttırmak konusunda yetersiz kalması oldu sanırım.
Kamala’nın Biden’in çekilmesi sonucu otomatik olarak aday olması, (Daha evvel çekilseydi normal prosedür işleyecek parti içinde adaylar yarışacak, aday seçimle gelecekti, belki daha kuvvetli bir aday çıkacaktı), Kamala’nın başkan adayı seçilmesinde gene kimlik siyasetinin etkili olması (beyaz olmadığı ve kadın olduğu için seçilmesi) ve en nihayetinde geçen seçimde daha genç bir aday yerine artık sağlık sorunları yaşayan Biden’ı başkan seçmiş olmaları ve Biden yönetiminin zayıf görülmesi de bu sonuçta etkili oldu.
5- Solun fazla liberalleşmesi
Ekonomi ve göçmen sorunu yerine, kürtaj konusu, LGBT hakları, trans bireylerle ilgili konular seçim de kullanıldı. Buna karşılık halk da “bizim esas sorunumuz bunlar değil” dedi.
Trump da ekonomiyi düzeltme ve göçmen sorunu konusunda verdiği sözler ve Amerikalıların geneline daha iyi hitap etmesi, basit bir dil kullanması, halkın geleneksel değer yargılarına ve dine daha yakın durması sayesinde kazandı.
6- Kadın -Erkek ve Etnik Köken Farkları
Trump’ın beyaz olması, erkek olması, zengin bir iş adamı olması, henüz bu profilin dışındaki adaylara oy vermek istemeyenler için tek seçenek gibi görülmesi sonucunu da doğurmuş olabilir.
7- Medyanın Kutuplaşması
Diğer ülkelerde olduğu gibi Amerika’da da medyanın kutuplaşması, kendin söyle kendin dinle şeklinde sadece tek tarafa hitap etmesi, örneğin CNN’ in ısrarla Trump propagandası yapması (karşı tarafta Fox kanalı da Trump propagandası yapıyor) insanları körleştiriyor ve karşı tarafı anlamalarına mâni oluyor. Medyanın esas amacı göz açmak, görülmeyeni göstermek olduğu için bu görevlerini hakkıyla yapmış olmadılar.
Bu seçimlerin herkes için hayırlı olmasını dünyamız için de barış ve huzur getirmesini diliyorum.