Muzaffer Ayhan KARA-Araştırmacı Yazar
Köşe Yazarı
Muzaffer Ayhan KARA-Araştırmacı Yazar
 

Özel’in refere ettiği dış politika ekibinin çalışmaları

Kılıçdaroğlu’nun son dönemlerinde Bülent Tezcan, sonra da Tahsin Tarhan bu göreve getirildi fakat yanlıştı. Şimdi kanımca yeniden örgüt ve örgütlenmeden sorumlu olan genel başkan yardımcısına, Ensar Aytekin’e bağlanmalı. 7 Ocak’ta Gerçek Gündem’de kaleme aldığım “CHP’nin dış politika ve dış ilişkiler yapılanması” başlıklı yazının girişi şöyleydi: “CHP'nin dış politika ve dış ilişkiler alanına yeni dönemde önem vereceğine dair Özgür Özel'den henüz kurultayda seçilmeden güçlü bir işaret geldi. Özel'den bir televizyon programında, CHP'de bu alandaki Osman Korutürk ve Faruk Loğoğlu dönemini referans gösteren sözler duydum. Hakikaten de emekli büyükelçiler Korutürk ve Loğoğlu döneminde son 14 yıldaki en güçlü dış politika ekibine sahipti CHP. 2010 sonlarında PM'ye seçilen bu iki isim 2011 genel seçimlerinde milletvekili de seçildiler. Önce Korutürk genel başkan yardımcısı olarak MYK'da yer aldı. Bilahare Korutürk TBMM'de ağırlıklı olarak görevlendirildi ve MYK'da Loğoğlu görev aldı. Ancak söz konusu güçlü ve birikimli ikili birlikte, istişare içinde kolektif bir çalışmayı da başararak sinerji oluşturdular. İkisi de genel başkan yardımcısı iken yekdiğeri ile yakın çalışmayı ihmal etmedi. Dahası var; Korutürk ve Loğoğlu PM'ye seçildiğinde onlarla birlikte söz konusu alandan E. Büyükelçi ve AİHM yargıcı Rıza Türmen ile Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı da Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinden PM'ye seçildiler.” Özel, nitekim dış politika simasını ikiye çıkardı malum; E. Büyükelçi ve İstanbul Milletvekili Namık Tan TBMM’de, Prof. Dr. İlhan Uzgel de alandan sorumlu genel başkan yardımcısı olarak MYK’da. Aynı yazıda “Dış politika danışma kurulu” ara başlığı altında şunları da belirtmiştim: “Bu arada, Çeviköz'ün önerisiyle kurulan ve istişare organı olan, Kılıçdaroğlu'nun da toplantılarına katıldığı Dış Politika Danışma Kurulu yeni dönemde ortada gözükmüyor. Bu kurulun çalışmalarına son verildiyse son verildiği deklare edilmeli. Devam edecekse de Kılıçdaroğlu dönemindeki gibi değil de yararlanılan bir istişare zemini olarak değerlendirilmeli. Bu kurulda ilgili genel başkan yardımcısı yanında Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın gibi partili eski Dışişleri Bakanları ile Korutürk, Loğoğlu, Öymen gibi konuyla ilgili eski genel başkan yardımcıları bulunuyordu. Genel Başkan da toplantılara katılıyordu.” Dış Politika Danışma Kurulu Özel döneminde ilk kez toplandı Akıl yolu bir olsa gerek ki bir hafta sonra 14 Ocak’ta CHP Dış Politika Danışma Kurulu genel başkan Özgür Özel’in başkanlığında toplandı. Toplantıya genel başkan yardımcısı İlhan Uzgel, genel sekreter Selin Sayek Böke, İstanbul Milletvekili Namık Tan’ın yanında aktif görevde olmayan kurul üyeleri eski dışişleri bakanları Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın ile eski dış konularla ilgili genel başkan yardımcısı emekli büyükelçiler Osman Korutürk, Faruk Loğoğlu, Onur Öymen, Rıza Türmen, eski PM Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı katıldı. Uzun süren ilk toplantıda oturumların periyodik olarak hatta ayda bir yapılması öngörüldü. Belki ayda bir zor olur ama en azından periyodik ve iki ya da üç ayda bir bu istişari kurulun toplanmasında yarar var. İki ya da üç ayda bir toplanmanın yanında olağanüstü durumlarda da ayrıca toplanmalı kanımca. Dış Politika Danışma Kurulu, kendi alanında partinin yakın hafızasını oluşturduğu gibi bir think-thank işlevi de yerine getirir, partiyi besler. Burada önemli olan kuruldan azami yararlanılması, kurulun işlevsel olması. Milli güvenlik politikaları Danışma Kurulu 14 Ocak’ta, Dış Politika Danışma Kurulu öncesinde bir de sürpriz toplantı daha yapıldığı açıklaması geldi. Yine istişari bir organ olan Milli Güvenlik Politikaları Danışma Kurulu da oluşturularak genel başkan Özel’in başkanlığında ilk toplantısını yapmıştı. Kurulun ilk toplantısı PKK’nın şehitler verilen saldırılarından sonra yapılsa da önceden planlandığını not edeyim. Konu ile ilgili genel başkan yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, genel sekreter Böke, İçişlerinden sorumlu gölge bakan-MYK Üyesi Murat Bakan, dış konularla ilgili MYK Üyesi İlhan Uzgel, TBMM Milli Savunma Komisyonu CHP Sözcüsü Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan ile altı general ve amiral de toplantıya katılanlar arasındaydı. Zoom ile katılıp isminin açıklanmasını istemeyenlerin dışında toplantıya emekli generaller Ahmet Yavuz ve Haldun Solmaztürk ile emekli amiral Atilla Kezek katıldılar. Yalnız toplantıya katılanlar arasında bir ismin olup olmadığına baktım, yoktu. O isim emekli general Ali Er’di. Er, uzun yıllardır CHP’de konuyla ilgili adı konmamış danışmanlık yapan, milletvekili adayı da olan, CHP’nin askerlik yasa önerisini hazırlayan ve milli güvenlikle ilgili çalışmalar yapan bir otorite. Kurula dahil edilmesinde ve bundan sonraki çalışmalarda yer almasında yarar görüyorum. Bu kurulu da yararlı bulduğumu belirtmeliyim. CHP’nin son dönemlerde “devleti kuran parti” olmakla birlikte neredeyse devlet sorumluluğundan uzak bir konuma savrulduğu dikkate alınırsa ne demek istediğim anlaşılır. Bir yanlış anlaşılma olmasın, CHP “devlet partisi” olsun demek istemiyorum. Bilakis “halk partisi” olsun ancak iktidara gelmenin devlet yönetmek olduğunu da idrak etsin. İşte bu gibi kurullar bu idraki ortaya koyuyor. Umarım bu kurul da periyodik olarak toplanır ve kriz anlarında da bir araya gelir. İktidarın adımlarını izleyerek yerinde eleştirilerini yapar, yerinde de önerilerde bulunur. 2010-2015 arasındaki dış politika ve dış ilişkiler çalışmaları Sözünü ettiğim önceki yazıyı şöyle bitirmiştim: “Başka bir yazıda Özel’in referans gösterdiği dönemdeki çalışmalarla ilgili notlar düşeceğim. Belki yeni dönemdeki çalışmalara ışık tutar.” Şimdi oraya gelebiliriz. Korutürk-Loğoğlu döneminde danışman olarak ekibin bir parçası da olduğum için özetle, ana hatları ile dört buçuk yıllık dönemde ne gibi çalışmalar yapıldığını, nasıl bir yol izlendiğini aktarmakta yarar görüyorum. Birincisi, iki birikimli ve önemli diplomat Korutürk ve Loğoğlu CHP’de pek alışık olunmayan güzel bir beraber çalışma kültürü geliştirdiler. İkisi de genel başkan yardımcısı olarak MYK’da yer alsa da MYK dışında kalanla daima paslaştı, görüş alışverişi yaptı. Sıklıkla, gereken her aşamada diyalog içinde oldular. Biz de danışmanları olarak hem aramızda sıkı bir diyalog içinde olduk hem de kendileriyle. Korutürk’ün göreve geldiğinde yaptığı ilk iş gönüllü yardımcısı emekli diplomat Asım Temizgil’in de desteğiyle dış politika belgeleri oluşturup MYK’dan geçirerek parti görüşü haline getirmesiydi. Önemli bir nokta da örneğin Korutürk’ün sıfır kompleksle etrafındaki çok kıymetli diplomat ve askerlerle oluşturduğu gönüllü gruptur. Bu grup da dolaylı olarak CHP’nin dış politika ve ilişkiler alanını candan beslemiştir. Korutürk, çok donanımlı ve bilgili olsa da istişareyi her zaman çok önemsemiştir. İkincisi, dönemin CHP dış politika ve dış ilişkiler kurmayları Sosyalist Enternasyonal (SE) ile ilişkileri geliştirdi. Bu süreçte Umut Oran, Gülsün Bilgehan gibi isimlerin de katkıları oldu. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, SE Genel Başkan Yardımcısı seçildi (Daha sonra bu görevini MYK Üyesi Umut Oran’a devretti). SE’nin iki toplantısı İstanbul’da yapıldı CHP’nin ev sahipliğinde. CHP, Güney Afrika’daki genel kurula da delegasyonuyla katıldı. Ayrıca yine İstanbul’da uluslararası nitelikteki Balkan Çalıştayı ve Kıbrıs Çalıştayı düzenlendi. Korutürk, 47. Münih Güvenlik Zirvesi’ne katıldı ve orada bir de konuşma yaptı. ABD, Mısır ve Irak’a heyet olarak ziyaretler yapıldı ve önemli temaslar gerçekleştirildi. Kısacası, Özel’in refere ettiği Korutürk-Loğoğlu döneminde yararlı dış temaslar, oturumlar başarıyla gerçekleştirildi. Hem de herhangi bir falso olmaksızın. Üçüncü olarak Korutürk’ün TBMM konuşmaları, basına verdiği mülakatlardan ve başka konuşma metinlerinden yola çıkarak hazırladığımız ve başlı başına özgün yayın niteliği taşıyan kitaplar yayınladık. Her yıl bir kitap olmak üzere dört kitap yayınladık ve ayrıca bir de ortak kitap. Bu kitapları biner adet yayınevi titizliğinde profesyonel nitelikte bastırdık ve MYK, PM, YDK üyelerine, milletvekillerine, belediye başkanlarına, il başkanlıklarına, basına, seçim bölgemizdeki ilçe başkanlıklarına dağıttık. O kitaplar CHP’nin konuyla ilgili 2011-2015 arasındaki belleği olarak nitelenebilir ve tarihe düşülen kayıt da demektir. Dördüncü bir çalışma da konferans ve panellerdi o dönemde. Bana göre “dış politika halklaşmalı, halk dış politikadan anlamalı”. Zaten iç ve dış politikanın da hep bir kesişme çizgisi vardır. Dış politika sadece parti elitlerinin konusu olmaktan çıkmalıdır. Bu noktadan hareketle meseleye çok sıcak bakan Korutürk, İstanbul’da seçim bölgesi olan 1. Bölge başta olmak üzere çok sayıda ilçe başkanlığında bazılarında iki üç kez olmak üzere öne çıkan gelişmeleri de dikkate alarak görev döneminde 30’un üzerinde konferans verdi. Sadece İstanbul ve Ankara’da değil başka yerlerde de çeşitli kuruluşların düzenlediği panellerde konuşmacı oldu. Televizyon programları ve gazete röportajları da gerektiğinde daha geniş kitlelere dönük olarak işlevsel oldu. Son olarak bir noktaya daha değineyim. Bizzat Korutürk’ün önerisiyle CHP Yurtdışı Örgütleri dış politika ve dış ilişkiler genel başkan yardımcılığından alınarak örgüt ve örgütlenmeden sorumlu genel başkan yardımcılığına bağlandı. Çünkü doğrusu buydu. Örgüt, yurtdışında da olsa örgüttü. Kılıçdaroğlu’nun son dönemlerinde Bülent Tezcan, sonra da Tahsin Tarhan bu göreve getirildi fakat yanlıştı. Şimdi kanımca yeniden örgüt ve örgütlenmeden sorumlu olan genel başkan yardımcısına, Ensar Aytekin’e bağlanmalı.  
Ekleme Tarihi: 24 Ocak 2024 - Çarşamba

Özel’in refere ettiği dış politika ekibinin çalışmaları

Kılıçdaroğlu’nun son dönemlerinde Bülent Tezcan, sonra da Tahsin Tarhan bu göreve getirildi fakat yanlıştı. Şimdi kanımca yeniden örgüt ve örgütlenmeden sorumlu olan genel başkan yardımcısına, Ensar Aytekin’e bağlanmalı.

7 Ocak’ta Gerçek Gündem’de kaleme aldığım “CHP’nin dış politika ve dış ilişkiler yapılanması” başlıklı yazının girişi şöyleydi:

“CHP'nin dış politika ve dış ilişkiler alanına yeni dönemde önem vereceğine dair Özgür Özel'den henüz kurultayda seçilmeden güçlü bir işaret geldi. Özel'den bir televizyon programında, CHP'de bu alandaki Osman Korutürk ve Faruk Loğoğlu dönemini referans gösteren sözler duydum. Hakikaten de emekli büyükelçiler Korutürk ve Loğoğlu döneminde son 14 yıldaki en güçlü dış politika ekibine sahipti CHP. 2010 sonlarında PM'ye seçilen bu iki isim 2011 genel seçimlerinde milletvekili de seçildiler. Önce Korutürk genel başkan yardımcısı olarak MYK'da yer aldı. Bilahare Korutürk TBMM'de ağırlıklı olarak görevlendirildi ve MYK'da Loğoğlu görev aldı. Ancak söz konusu güçlü ve birikimli ikili birlikte, istişare içinde kolektif bir çalışmayı da başararak sinerji oluşturdular. İkisi de genel başkan yardımcısı iken yekdiğeri ile yakın çalışmayı ihmal etmedi.

Dahası var; Korutürk ve Loğoğlu PM'ye seçildiğinde onlarla birlikte söz konusu alandan E. Büyükelçi ve AİHM yargıcı Rıza Türmen ile Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı da Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinden PM'ye seçildiler.”

Özel, nitekim dış politika simasını ikiye çıkardı malum; E. Büyükelçi ve İstanbul Milletvekili Namık Tan TBMM’de, Prof. Dr. İlhan Uzgel de alandan sorumlu genel başkan yardımcısı olarak MYK’da.

Aynı yazıda “Dış politika danışma kurulu” ara başlığı altında şunları da belirtmiştim:

“Bu arada, Çeviköz'ün önerisiyle kurulan ve istişare organı olan, Kılıçdaroğlu'nun da toplantılarına katıldığı Dış Politika Danışma Kurulu yeni dönemde ortada gözükmüyor. Bu kurulun çalışmalarına son verildiyse son verildiği deklare edilmeli. Devam edecekse de Kılıçdaroğlu dönemindeki gibi değil de yararlanılan bir istişare zemini olarak değerlendirilmeli. Bu kurulda ilgili genel başkan yardımcısı yanında Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın gibi partili eski Dışişleri Bakanları ile Korutürk, Loğoğlu, Öymen gibi konuyla ilgili eski genel başkan yardımcıları bulunuyordu. Genel Başkan da toplantılara katılıyordu.”

Dış Politika Danışma Kurulu Özel döneminde ilk kez toplandı

Akıl yolu bir olsa gerek ki bir hafta sonra 14 Ocak’ta CHP Dış Politika Danışma Kurulu genel başkan Özgür Özel’in başkanlığında toplandı. Toplantıya genel başkan yardımcısı İlhan Uzgel, genel sekreter Selin Sayek Böke, İstanbul Milletvekili Namık Tan’ın yanında aktif görevde olmayan kurul üyeleri eski dışişleri bakanları Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın ile eski dış konularla ilgili genel başkan yardımcısı emekli büyükelçiler Osman Korutürk, Faruk Loğoğlu, Onur Öymen, Rıza Türmen, eski PM Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı katıldı. Uzun süren ilk toplantıda oturumların periyodik olarak hatta ayda bir yapılması öngörüldü. Belki ayda bir zor olur ama en azından periyodik ve iki ya da üç ayda bir bu istişari kurulun toplanmasında yarar var. İki ya da üç ayda bir toplanmanın yanında olağanüstü durumlarda da ayrıca toplanmalı kanımca. Dış Politika Danışma Kurulu, kendi alanında partinin yakın hafızasını oluşturduğu gibi bir think-thank işlevi de yerine getirir, partiyi besler. Burada önemli olan kuruldan azami yararlanılması, kurulun işlevsel olması.

Milli güvenlik politikaları Danışma Kurulu

14 Ocak’ta, Dış Politika Danışma Kurulu öncesinde bir de sürpriz toplantı daha yapıldığı açıklaması geldi. Yine istişari bir organ olan Milli Güvenlik Politikaları Danışma Kurulu da oluşturularak genel başkan Özel’in başkanlığında ilk toplantısını yapmıştı. Kurulun ilk toplantısı PKK’nın şehitler verilen saldırılarından sonra yapılsa da önceden planlandığını not edeyim. Konu ile ilgili genel başkan yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, genel sekreter Böke, İçişlerinden sorumlu gölge bakan-MYK Üyesi Murat Bakan, dış konularla ilgili MYK Üyesi İlhan Uzgel, TBMM Milli Savunma Komisyonu CHP Sözcüsü Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan ile altı general ve amiral de toplantıya katılanlar arasındaydı. Zoom ile katılıp isminin açıklanmasını istemeyenlerin dışında toplantıya emekli generaller Ahmet Yavuz ve Haldun Solmaztürk ile emekli amiral Atilla Kezek katıldılar. Yalnız toplantıya katılanlar arasında bir ismin olup olmadığına baktım, yoktu. O isim emekli general Ali Er’di. Er, uzun yıllardır CHP’de konuyla ilgili adı konmamış danışmanlık yapan, milletvekili adayı da olan, CHP’nin askerlik yasa önerisini hazırlayan ve milli güvenlikle ilgili çalışmalar yapan bir otorite. Kurula dahil edilmesinde ve bundan sonraki çalışmalarda yer almasında yarar görüyorum.

Bu kurulu da yararlı bulduğumu belirtmeliyim. CHP’nin son dönemlerde “devleti kuran parti” olmakla birlikte neredeyse devlet sorumluluğundan uzak bir konuma savrulduğu dikkate alınırsa ne demek istediğim anlaşılır. Bir yanlış anlaşılma olmasın, CHP “devlet partisi” olsun demek istemiyorum. Bilakis “halk partisi” olsun ancak iktidara gelmenin devlet yönetmek olduğunu da idrak etsin. İşte bu gibi kurullar bu idraki ortaya koyuyor. Umarım bu kurul da periyodik olarak toplanır ve kriz anlarında da bir araya gelir. İktidarın adımlarını izleyerek yerinde eleştirilerini yapar, yerinde de önerilerde bulunur.

2010-2015 arasındaki dış politika ve dış ilişkiler çalışmaları

Sözünü ettiğim önceki yazıyı şöyle bitirmiştim: “Başka bir yazıda Özel’in referans gösterdiği dönemdeki çalışmalarla ilgili notlar düşeceğim. Belki yeni dönemdeki çalışmalara ışık tutar.”

Şimdi oraya gelebiliriz. Korutürk-Loğoğlu döneminde danışman olarak ekibin bir parçası da olduğum için özetle, ana hatları ile dört buçuk yıllık dönemde ne gibi çalışmalar yapıldığını, nasıl bir yol izlendiğini aktarmakta yarar görüyorum.

Birincisi, iki birikimli ve önemli diplomat Korutürk ve Loğoğlu CHP’de pek alışık olunmayan güzel bir beraber çalışma kültürü geliştirdiler. İkisi de genel başkan yardımcısı olarak MYK’da yer alsa da MYK dışında kalanla daima paslaştı, görüş alışverişi yaptı. Sıklıkla, gereken her aşamada diyalog içinde oldular. Biz de danışmanları olarak hem aramızda sıkı bir diyalog içinde olduk hem de kendileriyle. Korutürk’ün göreve geldiğinde yaptığı ilk iş gönüllü yardımcısı emekli diplomat Asım Temizgil’in de desteğiyle dış politika belgeleri oluşturup MYK’dan geçirerek parti görüşü haline getirmesiydi. Önemli bir nokta da örneğin Korutürk’ün sıfır kompleksle etrafındaki çok kıymetli diplomat ve askerlerle oluşturduğu gönüllü gruptur. Bu grup da dolaylı olarak CHP’nin dış politika ve ilişkiler alanını candan beslemiştir. Korutürk, çok donanımlı ve bilgili olsa da istişareyi her zaman çok önemsemiştir.

İkincisi, dönemin CHP dış politika ve dış ilişkiler kurmayları Sosyalist Enternasyonal (SE) ile ilişkileri geliştirdi. Bu süreçte Umut Oran, Gülsün Bilgehan gibi isimlerin de katkıları oldu. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, SE Genel Başkan Yardımcısı seçildi (Daha sonra bu görevini MYK Üyesi Umut Oran’a devretti). SE’nin iki toplantısı İstanbul’da yapıldı CHP’nin ev sahipliğinde. CHP, Güney Afrika’daki genel kurula da delegasyonuyla katıldı. Ayrıca yine İstanbul’da uluslararası nitelikteki Balkan Çalıştayı ve Kıbrıs Çalıştayı düzenlendi. Korutürk, 47. Münih Güvenlik Zirvesi’ne katıldı ve orada bir de konuşma yaptı. ABD, Mısır ve Irak’a heyet olarak ziyaretler yapıldı ve önemli temaslar gerçekleştirildi. Kısacası, Özel’in refere ettiği Korutürk-Loğoğlu döneminde yararlı dış temaslar, oturumlar başarıyla gerçekleştirildi. Hem de herhangi bir falso olmaksızın.

Üçüncü olarak Korutürk’ün TBMM konuşmaları, basına verdiği mülakatlardan ve başka konuşma metinlerinden yola çıkarak hazırladığımız ve başlı başına özgün yayın niteliği taşıyan kitaplar yayınladık. Her yıl bir kitap olmak üzere dört kitap yayınladık ve ayrıca bir de ortak kitap. Bu kitapları biner adet yayınevi titizliğinde profesyonel nitelikte bastırdık ve MYK, PM, YDK üyelerine, milletvekillerine, belediye başkanlarına, il başkanlıklarına, basına, seçim bölgemizdeki ilçe başkanlıklarına dağıttık. O kitaplar CHP’nin konuyla ilgili 2011-2015 arasındaki belleği olarak nitelenebilir ve tarihe düşülen kayıt da demektir.

Dördüncü bir çalışma da konferans ve panellerdi o dönemde. Bana göre “dış politika halklaşmalı, halk dış politikadan anlamalı”. Zaten iç ve dış politikanın da hep bir kesişme çizgisi vardır. Dış politika sadece parti elitlerinin konusu olmaktan çıkmalıdır. Bu noktadan hareketle meseleye çok sıcak bakan Korutürk, İstanbul’da seçim bölgesi olan 1. Bölge başta olmak üzere çok sayıda ilçe başkanlığında bazılarında iki üç kez olmak üzere öne çıkan gelişmeleri de dikkate alarak görev döneminde 30’un üzerinde konferans verdi. Sadece İstanbul ve Ankara’da değil başka yerlerde de çeşitli kuruluşların düzenlediği panellerde konuşmacı oldu. Televizyon programları ve gazete röportajları da gerektiğinde daha geniş kitlelere dönük olarak işlevsel oldu.

Son olarak bir noktaya daha değineyim. Bizzat Korutürk’ün önerisiyle CHP Yurtdışı Örgütleri dış politika ve dış ilişkiler genel başkan yardımcılığından alınarak örgüt ve örgütlenmeden sorumlu genel başkan yardımcılığına bağlandı. Çünkü doğrusu buydu. Örgüt, yurtdışında da olsa örgüttü. Kılıçdaroğlu’nun son dönemlerinde Bülent Tezcan, sonra da Tahsin Tarhan bu göreve getirildi fakat yanlıştı. Şimdi kanımca yeniden örgüt ve örgütlenmeden sorumlu olan genel başkan yardımcısına, Ensar Aytekin’e bağlanmalı.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.