Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçün - E.Büyükelçi
Köşe Yazarı
Londra Mektupları - Ahmet Rıfat Ökçün - E.Büyükelçi
 

TERS KÖŞE

22 Mayıs 2024 günü Londra’da yine  yağmur yağıyordu. Bu hiç de sürpriz değil. Sürpriz olan Rishi Sunak’ın Downing Caddesi 10 numaradaki Başbakanlık konutunun önüne çıkıp, sağanak altında  sırılsıklam  olmasına aldırmadan basın mensuplarına,  adeta  “yağmurdan” mal kaçırırcasına açıklama yapmasıydı. Başbakan  açıklamasında, herkesi ters köşeye yatırıp Genel Seçimin 4 Temmuzda yapılacağını söyledi. Yıl sonlarına doğru yapılacağı tahmin edilen Genel Seçimin neden böyle sürpriz bir adımla öne alındığı kafalarda karışıklık yarattı. İçişleri Bakanı James Cleverly’nin, gazetecilerin yönelttiği bir soruya karşılık Bakanların dahi önceden haberi olmadığını, kararı Başbakanın yanındaki bir avuç danışmanla birlikte aldığını söylemesi işleri daha da karıştırdı. Hazırlıklarını yıl sonuna göre yapan, iktidardaki Muhafazakarlar dahil tüm Partilere “ters köşe” yapmıştı Sunak. Peki neden? O sabah açıklanan Nisan ayına ait ekonomik verilere göre 2023’te % 11’e kadar yükselen enflasyon son üç yılın en düşük seviyesi olan %2.3 inerek öngörülen hedefe çok yaklaşmıştı. Politika  faizi de % 3.9’a düşmüştü. Oysa bu rakamlar bir ay öncesinde 3. ve % 4.2 düzeylerindeydi….. Yani Başbakana göre ekonomi düzelme yolundaydı ve bu fırsat kaçırılmamalıydı Oxford’da ekonomi tahsili yapan ve siyasete atılmadan önce  başarılı  bir iş adamı olan (servetinin 650 milyon sterlin olduğu söyleniyor), bir önceki yönetimde de Maliye Bakanlığı görevini yürüten Başbakan Sunak, ekonomide görülen bu düzenlemenin özellikle enerji tüketiminde azalmadan olduğunu, bu azalmanın yaz aylarında da devam edeceğini, ama geçici olduğunu elbette hesaplamıştır. Buna karşılık, sonbahar aylarında enflasyonun yeniden yükseleceğini, bomboş olan hazinenin ihtiyaçlarının karşılanması için vergi artışları gerekeceğini de düşünmüştür. O zaman “ya herrü, ya merrü; fırsat bu fırsattır”” deyip, durum daha da aleyhe dönmeden seçime gitmeyi kararlaştırmış olabilir. Muhafazakar Parti 2010 yılından beri iktidarda. Bu dönem zarfında David Cameron, Theresa May, Boris Johnson, Elisabeth Truss ve nihayet Rishi Sunak olmak üzere 5 Başbakan değiştirdi. Hem yılların aşındırmasına uğradı hem Brexit, Covid, ekonomik kriz, siyasi skandallar, parti içi bölünmeler, mücadeleler, yasadışı göçmen sorunları yaşadı, yerel seçimlerde ağır kan kaybetti. Nitekim  son yapılan kamuoyu araştırmalarında  Ana muhalefetteki İşçi Partisinin oyları %44’e çıkmışken, Muhafazakarlara oy vereceklerini söyleyenlerin oyları ancak %23 olabildi. Bu araştırmaya göre  Parlamentoda tek sandalyeye sahip  Birleşik Krallık Reform Partisi %12, Liberal Demokratlar %10, yine 1 sandalyeye sahip Yeşiller % 6,  BNP (İskoç Ulusal  Partisi % 2 oranında oy alacak neticesi çıkmıştı. Araştırma sonuçları, Muhafazakarların her hal ve karda iktidarı kaybedeceklerini, İşçi Partisinin salt çoğunluğu alamasa  dahi azınlık veya koalisyon hükümeti ile başa geçeceğini öngörüyordu. Sunak seçimi erkene almakla herkesi hazırlıksız yakaladı. Ekonomideki olumlu gelişmelerden yararlanarak seçmene “Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra  bu faizle, enflasyonla, şunla, bunla nasıl uğraşılır  göreceksiniz” mesajı vermeyi planlamış olabilir (!).   Zaten ilk açıklamalarında “ekonomiyi düzeltme sözü vermiştik, tuttuk. Büyümede ABD’yi, Almanya’yı, Fransa’yı geçtik. Şimdi ekonomiyi daha da geliştirmek istiyoruz” ifadesini kullandı. İşçi Partisi seçimin yıl sonlarına doğru yapılacağı düşünceciyle sloganını “Değişim “ olarak saptamıştı. Bakalım “Değişim”i şimdi değiştirecekler mi? Aslında halkın da Muhafazakarların da, İşçi Partisinin de, hemen hemen diğer bütün Partilerin de önem  verdikleri, çözüm bekleyen ilk beş  sorun aynı. En başta ekonomik durum geliyor, İkinci sırada Ulusal Sağlık  Himmetleri INHS) kurumunda yaşanan problemler var. Ardından hayat pahallılığı, yasadışı göçmenlerin yarattığı sorunlar ve yükselen konut kiraları, ipotek (mortgage) faizleri yer alıyor. Sunak ilk açıklamasında birinci olan konuya ağırlık vererek “ekonomide bana güvenin” mesajı verdi. İkinci açıklamasında ise yasadışı göçmenler sorununu ele aldı ve 2022 yılında  ülkeye gelen yasadışı göçmen sayısı 700 küsur bin civarındayken, uyguladıkları başarılı politika sonucunda bu rakamın geçen yıl 600 küsur bine indiğine işaret ederek önümüzdeki dönemlerde bu alanda daha da başarılı olunacağını söyledi. Aslında illegal göçmen meselesi  sadece her yıl gelen sayısı ile ilgili değil, mevcutların ne olacağı ve bunlar için yapılan harcamaların bütçeye getirdiği yük ile de alakalı. Üstelik Sunak’ın bu göçmenleri Ruanda’ya gönderme planları da tepki çeken hususlar arasında. Sunak son yapılan anket sonuçlarına aldırmıyor, kendi  Partisinin en az %30 civarında kemikleşmiş oyu olduğuna inanıyor, İşçi Partisi oranının abartıldığını düşünüyor. Başbakanın unuttuğu veya unutmaya çalıştığı husus ise, son Gazze  olayları sırasında izlediği İsrail yanlısı tutumun Ülke  nüfusunun % 6.5 nu oluşturan Müslümanların çoğunun desteğini kaybettirmiş  olacağı . Ayrıca Ukrayna’ya yapılan askeri ve maddi yardımların ülke ekonomisine getirdiği yüke karşı giderek artan homurdanmaları da görmemesi, görememesi veya görmezden gelmesi hesaplarında yanlış sonuçlar çıkmasına yol açabilir. Sunak’ın lehine olan hususları da şöyle sıralayabiliriz. Muhalafet lideri Starmer, sadece 62 yaşında olmasına rağmen Halk tarafından “politika için yaşlı” addediliyor. Sunak ise ondan 20 yaş daha genç ve henüz 42 yaşında.  Şu hale  bakar mısınız….62 yaşı politika yapmak için fazla yaşlı buluyorlar. Ya diğer ülkeler ne yapsınlar? Starmer de Oxford’da okumuş. Hukuk tahsili yapmış  İşçi Partisinin başına  2020 yılında geçmiş. Siyasette fazla tecrübesi yok. Çok başarılı, yırtıcı, etkileyici, parlak bir muhalefet lideri olduğunu söylemek kolay değil. En azından şimdilik. Ben, Parlamentoda  Sunak ile Starmer’in karşılıklı konuşmalarını, söz düellolarını televizyondan izliyorum, haydi hepsinde demeyeyim ama çoğunda Sunak ağır basıyor. Zira Başbakanın hem belagati, hem tecrübesi, bilgi birikimi Stramer’den daha ileri. Seçimlerin 4 Temmuzda yapılacak olması, neticesi bir yana bırakılsa dahi dolaylı biçimde bizi  de etkileyecek. Geçen yıl yurdumuza gelen 56.7 milyon turistin ülke bakımından sıralanmasında Birleşik Krallıktan gelenler 3.8 milyon kişi ile Rusya ve Almanya’nın ardından üçüncü durumdaydı. 4 Temmuz seçimi  bu yıl gelecek İngilizlerin sayısını etkileyebilir, rezervasyon iptalleri, değiştirmeleri söz konusu olabilir. Turizm ve bağlı sektörlerde iş yapanların  durumu göz önünde tutarak şimdiden hazırlıklı olmaları herhalde gerekecektir diye düşünüyorum. Seçim daha 6 hafta var. Çok uzun bir süre değilmiş gibi görülüyor. Lakin, ne demişti rahmetli Süleyman Demirel….. ……..”Siyasette 24 saat bile çok uzun bir süredir”      
Ekleme Tarihi: 23 Mayıs 2024 - Perşembe

TERS KÖŞE

22 Mayıs 2024 günü Londra’da yine  yağmur yağıyordu.

Bu hiç de sürpriz değil.

Sürpriz olan Rishi Sunak’ın Downing Caddesi 10 numaradaki Başbakanlık konutunun önüne çıkıp, sağanak altında  sırılsıklam  olmasına aldırmadan basın mensuplarına,  adeta  “yağmurdan” mal kaçırırcasına açıklama yapmasıydı.

Başbakan  açıklamasında, herkesi ters köşeye yatırıp Genel Seçimin 4 Temmuzda yapılacağını söyledi.

Yıl sonlarına doğru yapılacağı tahmin edilen Genel Seçimin neden böyle sürpriz bir adımla öne alındığı kafalarda karışıklık yarattı.

İçişleri Bakanı James Cleverly’nin, gazetecilerin yönelttiği bir soruya karşılık Bakanların dahi önceden haberi olmadığını, kararı Başbakanın yanındaki bir avuç danışmanla birlikte aldığını söylemesi işleri daha da karıştırdı.

Hazırlıklarını yıl sonuna göre yapan, iktidardaki Muhafazakarlar dahil tüm Partilere “ters köşe” yapmıştı Sunak.

Peki neden?

O sabah açıklanan Nisan ayına ait ekonomik verilere göre 2023’te % 11’e kadar yükselen enflasyon son üç yılın en düşük seviyesi olan %2.3 inerek öngörülen hedefe çok yaklaşmıştı. Politika  faizi de % 3.9’a düşmüştü. Oysa bu rakamlar bir ay öncesinde 3. ve % 4.2 düzeylerindeydi…..

Yani Başbakana göre ekonomi düzelme yolundaydı ve bu fırsat kaçırılmamalıydı

Oxford’da ekonomi tahsili yapan ve siyasete atılmadan önce  başarılı  bir iş adamı olan (servetinin 650 milyon sterlin olduğu söyleniyor), bir önceki yönetimde de Maliye Bakanlığı görevini yürüten Başbakan Sunak, ekonomide görülen bu düzenlemenin özellikle enerji tüketiminde azalmadan olduğunu, bu azalmanın yaz aylarında da devam edeceğini, ama geçici olduğunu elbette hesaplamıştır. Buna karşılık, sonbahar aylarında enflasyonun yeniden yükseleceğini, bomboş olan hazinenin ihtiyaçlarının karşılanması için vergi artışları gerekeceğini de düşünmüştür.

O zaman “ya herrü, ya merrü; fırsat bu fırsattır”” deyip, durum daha da aleyhe dönmeden seçime gitmeyi kararlaştırmış olabilir.

Muhafazakar Parti 2010 yılından beri iktidarda. Bu dönem zarfında David Cameron, Theresa May, Boris Johnson, Elisabeth Truss ve nihayet Rishi Sunak olmak üzere 5 Başbakan değiştirdi. Hem yılların aşındırmasına uğradı hem Brexit, Covid, ekonomik kriz, siyasi skandallar, parti içi bölünmeler, mücadeleler, yasadışı göçmen sorunları yaşadı, yerel seçimlerde ağır kan kaybetti.

Nitekim  son yapılan kamuoyu araştırmalarında  Ana muhalefetteki İşçi Partisinin oyları %44’e çıkmışken, Muhafazakarlara oy vereceklerini söyleyenlerin oyları ancak %23 olabildi. Bu araştırmaya göre  Parlamentoda tek sandalyeye sahip  Birleşik Krallık Reform Partisi %12, Liberal Demokratlar %10, yine 1 sandalyeye sahip Yeşiller % 6,  BNP (İskoç Ulusal  Partisi % 2 oranında oy alacak neticesi çıkmıştı.

Araştırma sonuçları, Muhafazakarların her hal ve karda iktidarı kaybedeceklerini, İşçi Partisinin salt çoğunluğu alamasa  dahi azınlık veya koalisyon hükümeti ile başa geçeceğini öngörüyordu.

Sunak seçimi erkene almakla herkesi hazırlıksız yakaladı. Ekonomideki olumlu gelişmelerden yararlanarak seçmene “Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra  bu faizle, enflasyonla, şunla, bunla nasıl uğraşılır  göreceksiniz” mesajı vermeyi planlamış olabilir (!).

 

Zaten ilk açıklamalarında “ekonomiyi düzeltme sözü vermiştik, tuttuk. Büyümede ABD’yi, Almanya’yı, Fransa’yı geçtik. Şimdi ekonomiyi daha da geliştirmek istiyoruz” ifadesini kullandı.

İşçi Partisi seçimin yıl sonlarına doğru yapılacağı düşünceciyle sloganını “Değişim “ olarak saptamıştı. Bakalım “Değişim”i şimdi değiştirecekler mi?

Aslında halkın da Muhafazakarların da, İşçi Partisinin de, hemen hemen diğer bütün Partilerin de önem  verdikleri, çözüm bekleyen ilk beş  sorun aynı. En başta ekonomik durum geliyor, İkinci sırada Ulusal Sağlık  Himmetleri INHS) kurumunda yaşanan problemler var. Ardından hayat pahallılığı, yasadışı göçmenlerin yarattığı sorunlar ve yükselen konut kiraları, ipotek (mortgage) faizleri yer alıyor.

Sunak ilk açıklamasında birinci olan konuya ağırlık vererek “ekonomide bana güvenin” mesajı verdi. İkinci açıklamasında ise yasadışı göçmenler sorununu ele aldı ve 2022 yılında  ülkeye gelen yasadışı göçmen sayısı 700 küsur bin civarındayken, uyguladıkları başarılı politika sonucunda bu rakamın geçen yıl 600 küsur bine indiğine işaret ederek önümüzdeki dönemlerde bu alanda daha da başarılı olunacağını söyledi. Aslında illegal göçmen meselesi  sadece her yıl gelen sayısı ile ilgili değil, mevcutların ne olacağı ve bunlar için yapılan harcamaların bütçeye getirdiği yük ile de alakalı. Üstelik Sunak’ın bu göçmenleri Ruanda’ya gönderme planları da tepki çeken hususlar arasında.

Sunak son yapılan anket sonuçlarına aldırmıyor, kendi  Partisinin en az %30 civarında kemikleşmiş oyu olduğuna inanıyor, İşçi Partisi oranının abartıldığını düşünüyor.

Başbakanın unuttuğu veya unutmaya çalıştığı husus ise, son Gazze  olayları sırasında izlediği İsrail yanlısı tutumun Ülke  nüfusunun % 6.5 nu oluşturan Müslümanların çoğunun desteğini kaybettirmiş  olacağı .

Ayrıca Ukrayna’ya yapılan askeri ve maddi yardımların ülke ekonomisine getirdiği yüke karşı giderek artan homurdanmaları da görmemesi, görememesi veya görmezden gelmesi hesaplarında yanlış sonuçlar çıkmasına yol açabilir.

Sunak’ın lehine olan hususları da şöyle sıralayabiliriz.

Muhalafet lideri Starmer, sadece 62 yaşında olmasına rağmen Halk tarafından “politika için yaşlı” addediliyor. Sunak ise ondan 20 yaş daha genç ve henüz 42 yaşında. 

Şu hale  bakar mısınız….62 yaşı politika yapmak için fazla yaşlı buluyorlar. Ya diğer ülkeler ne yapsınlar?

Starmer de Oxford’da okumuş. Hukuk tahsili yapmış  İşçi Partisinin başına  2020 yılında geçmiş. Siyasette fazla tecrübesi yok. Çok başarılı, yırtıcı, etkileyici, parlak bir muhalefet lideri olduğunu söylemek kolay değil. En azından şimdilik. Ben, Parlamentoda  Sunak ile Starmer’in karşılıklı konuşmalarını, söz düellolarını televizyondan izliyorum, haydi hepsinde demeyeyim ama çoğunda Sunak ağır basıyor. Zira Başbakanın hem belagati, hem tecrübesi, bilgi birikimi Stramer’den daha ileri.

Seçimlerin 4 Temmuzda yapılacak olması, neticesi bir yana bırakılsa dahi dolaylı biçimde bizi  de etkileyecek. Geçen yıl yurdumuza gelen 56.7 milyon turistin ülke bakımından sıralanmasında Birleşik Krallıktan gelenler 3.8 milyon kişi ile Rusya ve Almanya’nın ardından üçüncü durumdaydı. 4 Temmuz seçimi  bu yıl gelecek İngilizlerin sayısını etkileyebilir, rezervasyon iptalleri, değiştirmeleri söz konusu olabilir. Turizm ve bağlı sektörlerde iş yapanların  durumu göz önünde tutarak şimdiden hazırlıklı olmaları herhalde gerekecektir diye düşünüyorum.

Seçim daha 6 hafta var. Çok uzun bir süre değilmiş gibi görülüyor.

Lakin, ne demişti rahmetli Süleyman Demirel…..

……..”Siyasette 24 saat bile çok uzun bir süredir”

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.