Muzaffer Ayhan KARA-Araştırmacı Yazar
Köşe Yazarı
Muzaffer Ayhan KARA-Araştırmacı Yazar
 

Reisi'nin helikopterine ne oldu, neden oldu?

Evet, İsrail-İran arasındaki çatışmanın olduğu bir konjonktürde meydana gelen ve dokuz kişinin ölümüyle sonuçlanan bir helikopter kazası söz konusu ve kuşkular da ortaya konulabilir ama temkinli bir şekilde... Olayın arkasına önüne çok yönlü bakılaraktan... İran'daki helikopter kazasından sonra televizyonlarda yaygın olarak yapılan yorumları hayretler içinde izledim zap yaparken kanallar arasında... Adının başında "profesör" unvanı bulunan bazı program katılımcılarının bile bazı öznel yorumlarını duymaktan üzüntü duydum. Akademik unvanlarına karşılık gelmeyen dış politika' uzmanı vb. sıfatları da nasıl içlerine sindiriyorlar şaşıp kalıyorum! Neymiş efendim?... Gazze meselesinden dolayı İsrail ve Hamas/İran arasındaki çatışmadan, yaşanan gerilimden ayrı düşünülemezmiş helikopter kazası... Evet, İsrail-İran arasındaki çatışmanın olduğu bir konjonktürde meydana gelen ve dokuz kişinin ölümüyle sonuçlanan bir helikopter kazası söz konusu ve kuşkular da ortaya konulabilir ama temkinli bir şekilde... Olayın arkasına önüne çok yönlü bakılaraktan... İhmalle gelen kaza Bendeniz bakmaya çalıştım... Görülüyor ki olay bir ihmal ve kaza. Aynı zamanda büyük fotoğrafı ıskalayan stratejik bakış eksikliği... Birtakım komplo teorilerine girmenin gereği yok. Şöyle ki: Anlaşılıyor ki İran'ın ilgili makamları hava yolculuğu için gereken hava koşullarına iyi bakmamış veya bakamamış.... Hava koşullarına kalkış ve varış arasındaki güzergahın bütününde bakmak gerekiyor. Riskli bir durumda da uçuşa izin verilmemelidir. Belki çok yaşanan şu durum söz konusu olabilir; kalkış noktasında ve yakınında sorun olmayabilir ancak bir süre sonra yoğun sisli bir ortamla karşılaşılabilir. Buna havacılık literatüründe "sis duvarı" deniliyor. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyeti taşıyan Amerikan yapımı helikopter öyle anlaşılıyor ki kalkıştan bir süre sonra yoğun sis içinde kalıp vadideki bir yamaca çarptı! Yani bir sis duvarı ile karşılaştı. Benzer tipte böyle çok helikopter kazasını duyduk, haberlerde okuduk muhtelif zamanlarda. Zaten Reisi'nin de içinde bulunduğu helikopter üç parçaya ayrılmış ve yanmış. Bu da görüş mesafesinin olmaması sonucunda dağa çarptığının ve parçalanmak suretiyle yakıt deposunun da alev aldığının göstergesi. Üç helikopterin olduğu ve Azarbaycan sınırındaki ortak baraj açılışından dönen konvoyun ortasındaki helikopterin kaza-kırıma uğraması ilginç. İki stratejik hata Helikopter kazasındaki bir stratejik hata, yukarıda izah ettiğim hava koşulları değerlendirmesindeki eksiklik ise ikinci bir stratejik hata da üst düzey devlet görevlilerinin aynı helikopterde yolculuk yapması. Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, Doğu Azerbaycan Genel Valisi ve Tebriz'in mollasının hep birlikte aynı helikopterde yolculuk yapması yanlış. Karayolunda da, denizde de, havada da yanlış bu uygulama. Çünkü riski dağıtmak gerekir. Umarım bu bir ders olur herkese. Yardım ve destek doğru, yas abartılı Tabii bir de İran makamlarının kaza-kırıma uğrayan helikopterin yerini yarım günden fazla bulamaması ve Türkiye Cumhuriyeti'nden yardım istemesi söz konusu. Nükleer santralı olan, Şahap füzeleriyle övünen İran'ın bu zaafı da prestij kaybına neden oldu. İran'dan farklı odaklar bu prestij kaybını örtmek için manevra yapmaya çalışsa da nafile. Ankara'nın devreye girmesi ve sonuca ulaşılması ise Türkiye'nin prestiji ve iki ülke arasındaki rekabette psikolojik bir üstünlük göstergesi. Ankara, Tahran'a verdiği teknik destekle iyi yaptı, yerinde bir yardımda bulundu. Ancak bir günlük yas ilan edilmesine hiç gerek yoktu. Cenaze törenine temsilci göndermek ve mesaj yayınlamak yeterdi. Bazı jestleri yaparken abartıya kaçmamalı. Gereği neyse o yapılmalı. İran, bugüne kadar örneğin görevi başında vefat eden Cumhurbaşkanı Özal için bile yas ilan etmedi. Ne 1999 depreminde ne de 2023 depreminde de İran'da bayraklar yarıya inmedi. O “Helikopter” komedi idi, bu ise dram Bu arada... Reisi'nin helikopteri düşünce aklıma ister istemez Tuncer Cücenoğlu’nun nefis oyunu "Helikopter" aklıma geldi. Daha geride kalan mart ayı başlarında prömiyerinde izlediğim, İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun sahnelediği oyun politik bir komedi idi. İran'da düşen helikopterin durumu ise tam bir dram. Neresinden bakarsanız bakın, ağır bir dram. Demokrasiden çok uzaktaki ve Batı ambargosu altında yıllardır ayakta kalma refleksi ile hareket edip diri kalmaya çalışan İran'ın tarihten gelen birikimi ile askeri ve diplomatik alanda varlığı hissedilse de kof olduğunu da ortaya çıkardı bu kaza. Umarım bu dramatik helikopter kazasından alınacak dersler alınır da benzerleri yaşanmaz.  
Ekleme Tarihi: 24 Mayıs 2024 - Cuma

Reisi'nin helikopterine ne oldu, neden oldu?

Evet, İsrail-İran arasındaki çatışmanın olduğu bir konjonktürde meydana gelen ve dokuz kişinin ölümüyle sonuçlanan bir helikopter kazası söz konusu ve kuşkular da ortaya konulabilir ama temkinli bir şekilde... Olayın arkasına önüne çok yönlü bakılaraktan...

İran'daki helikopter kazasından sonra televizyonlarda yaygın olarak yapılan yorumları hayretler içinde izledim zap yaparken kanallar arasında...

Adının başında "profesör" unvanı bulunan bazı program katılımcılarının bile bazı öznel yorumlarını duymaktan üzüntü duydum. Akademik unvanlarına karşılık gelmeyen dış politika' uzmanı vb. sıfatları da nasıl içlerine sindiriyorlar şaşıp kalıyorum!

Neymiş efendim?... Gazze meselesinden dolayı İsrail ve Hamas/İran arasındaki çatışmadan, yaşanan gerilimden ayrı düşünülemezmiş helikopter kazası...

Evet, İsrail-İran arasındaki çatışmanın olduğu bir konjonktürde meydana gelen ve dokuz kişinin ölümüyle sonuçlanan bir helikopter kazası söz konusu ve kuşkular da ortaya konulabilir ama temkinli bir şekilde... Olayın arkasına önüne çok yönlü bakılaraktan...

İhmalle gelen kaza

Bendeniz bakmaya çalıştım... Görülüyor ki olay bir ihmal ve kaza. Aynı zamanda büyük fotoğrafı ıskalayan stratejik bakış eksikliği... Birtakım komplo teorilerine girmenin gereği yok. Şöyle ki: Anlaşılıyor ki İran'ın ilgili makamları hava yolculuğu için gereken hava koşullarına iyi bakmamış veya bakamamış.... Hava koşullarına kalkış ve varış arasındaki güzergahın bütününde bakmak gerekiyor. Riskli bir durumda da uçuşa izin verilmemelidir. Belki çok yaşanan şu durum söz konusu olabilir; kalkış noktasında ve yakınında sorun olmayabilir ancak bir süre sonra yoğun sisli bir ortamla karşılaşılabilir. Buna havacılık literatüründe "sis duvarı" deniliyor. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyeti taşıyan Amerikan yapımı helikopter öyle anlaşılıyor ki kalkıştan bir süre sonra yoğun sis içinde kalıp vadideki bir yamaca çarptı! Yani bir sis duvarı ile karşılaştı. Benzer tipte böyle çok helikopter kazasını duyduk, haberlerde okuduk muhtelif zamanlarda. Zaten Reisi'nin de içinde bulunduğu helikopter üç parçaya ayrılmış ve yanmış. Bu da görüş mesafesinin olmaması sonucunda dağa çarptığının ve parçalanmak suretiyle yakıt deposunun da alev aldığının göstergesi. Üç helikopterin olduğu ve Azarbaycan sınırındaki ortak baraj açılışından dönen konvoyun ortasındaki helikopterin kaza-kırıma uğraması ilginç.

İki stratejik hata

Helikopter kazasındaki bir stratejik hata, yukarıda izah ettiğim hava koşulları değerlendirmesindeki eksiklik ise ikinci bir stratejik hata da üst düzey devlet görevlilerinin aynı helikopterde yolculuk yapması. Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, Doğu Azerbaycan Genel Valisi ve Tebriz'in mollasının hep birlikte aynı helikopterde yolculuk yapması yanlış. Karayolunda da, denizde de, havada da yanlış bu uygulama. Çünkü riski dağıtmak gerekir. Umarım bu bir ders olur herkese.

Yardım ve destek doğru, yas abartılı

Tabii bir de İran makamlarının kaza-kırıma uğrayan helikopterin yerini yarım günden fazla bulamaması ve Türkiye Cumhuriyeti'nden yardım istemesi söz konusu. Nükleer santralı olan, Şahap füzeleriyle övünen İran'ın bu zaafı da prestij kaybına neden oldu. İran'dan farklı odaklar bu prestij kaybını örtmek için manevra yapmaya çalışsa da nafile. Ankara'nın devreye girmesi ve sonuca ulaşılması ise Türkiye'nin prestiji ve iki ülke arasındaki rekabette psikolojik bir üstünlük göstergesi.

Ankara, Tahran'a verdiği teknik destekle iyi yaptı, yerinde bir yardımda bulundu. Ancak bir günlük yas ilan edilmesine hiç gerek yoktu. Cenaze törenine temsilci göndermek ve mesaj yayınlamak yeterdi. Bazı jestleri yaparken abartıya kaçmamalı. Gereği neyse o yapılmalı. İran, bugüne kadar örneğin görevi başında vefat eden Cumhurbaşkanı Özal için bile yas ilan etmedi. Ne 1999 depreminde ne de 2023 depreminde de İran'da bayraklar yarıya inmedi.

O “Helikopter” komedi idi, bu ise dram

Bu arada... Reisi'nin helikopteri düşünce aklıma ister istemez Tuncer Cücenoğlu’nun nefis oyunu "Helikopter" aklıma geldi. Daha geride kalan mart ayı başlarında prömiyerinde izlediğim, İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun sahnelediği oyun politik bir komedi idi. İran'da düşen helikopterin durumu ise tam bir dram. Neresinden bakarsanız bakın, ağır bir dram. Demokrasiden çok uzaktaki ve Batı ambargosu altında yıllardır ayakta kalma refleksi ile hareket edip diri kalmaya çalışan İran'ın tarihten gelen birikimi ile askeri ve diplomatik alanda varlığı hissedilse de kof olduğunu da ortaya çıkardı bu kaza.

Umarım bu dramatik helikopter kazasından alınacak dersler alınır da benzerleri yaşanmaz.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.