Yazıma başlarken önce bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:
Devrimci, Atatürkçü, ulusalcı dostlardan artık halkımızı küçümsemeyi, aşağılamayı bırakmalarını rica ediyorum. Neden, niçin böyle söylüyorum?
Çünkü gerçekleri, ayak oyunlarını ve her çeşit sömürüyü yaşayarak gören insanlarımız bilinçlenmeye başlamıştır.
Ülkemizdeki tek sorun, artık onlar değildir…
Asıl sorun, şimdi üç kuruşluk çıkar için; makam, mevki için, saraya koşan ABD yandaşı politikacılar ve parti başkanlarıdır.
Bu yöneticilerin ağzından emperyalizmi kötüleyen bir tek söz duyamazsınız. Onlar, mülteci istilası, ulusal yapımızın yok edilmesi, eğitim müfredatının şeriatlaştırılması hakkında tek söz etmezler...
Ya da cılız seslerle karşı çıkarlar.
31 Mart yerel seçimlerinin galibi, kazananı parti yöneticileri falan değil, halktır. Yani Kurtuluş savaşında canı pahasına Yedi Düveli Atatürk’le birlikte ülkesinden kovan halkımızdır.
Evet, insanlarımız din sömürüsünün etkisi altında, AKP’nin kuruluş döneminde ve güçlenmesinde ona destek verdiler. Çok yanlış yaptılar.
Ama o dönemler geçti. Bitti.
Bir zamanlar Yüzde 55 oylarla iktidarını sürdüren AKP, 2015’lerden sonra 49’lara, 40’lara ve 2024 yerel 31 Mart seçimlerinden sonra ise yüzde 30’lara düştü.
AKP, özellikle emeklilerden sert bir tokat yedi. Şimdi tokat atma sırası çiftçilere, köylülere geldi.
Bundan sonraki görevimiz, halkımızı kötülemek değil; bilinçlenmelerine, aydınlanmalarına yardımcı olmak ve yöneticilerimizi, başkanlarımızı Atatürk’ün yoluna çekmek, antiemperyalist bir tavır takınmalarını sağlamaktır…
Halkımız, parti başkanlarının önüne geçmiştir bugün. Çünkü onlardan umduklarını bulamamıştır… Onlara yol göstermektedir…
Sözün kısası, AKP bataklığa saplanmıştır. Kurtulmak için büyük çaba sarf etmektedir. Ama kurtulması imkânsızdır.
Çünkü ülkenin altından girip üstünden çıkmıştır. Kendi bakanının deyişi ile “Ormanları bitirmiştir, madenleri, dereleri – tepeleri satmıştır…”
Vatanımızda ne çiftçi ne sanayi bırakmıştır. Hayvancılığı, tarımı yok etmiştir.
Tüm sanayi ve tarım ürünlerini dışarıdan almakta, ofisleriniz yabancı ülkelerden gelen buğdaylarla doldurulmuştur. Buğday, çay üreticileri, hayvan yetiştiricileri kan ağlamaktadır.
Sanayimize, çiftçimize büyük bir darbe vurulmuştur.
Kendisi de doktor olan İYİ parti milletvekili Turhan Çömez’in belirttiğine göre sağlık kurumlarımız denetlenmeyen Suriyeli doktorlarla doldurulmuş, eczanelerimiz mültecilere teslim edilmiştir.
SON SÖZÜM ŞU:
Bu bir çürüme… “Yok olma” sürecidir…
Başımızı hangi yöne çevirsek, orada bir çürüme ile karşılaşıyoruz…
Buna sebep olanlar için çöküş başladı artık. “Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. ”Geriye dönüş yok…
Yeter ki politikacılar halkın gösterdiği çıkış yolundan yürüsünler; paradan, mevkiden önce vatanlarını düşünsünler. Namuslarından ve şereflerinden ödün vermesinler…