Safiye Özşener - Araştırmacı, Yazar
Köşe Yazarı
Safiye Özşener - Araştırmacı, Yazar
 

Sorunu Üretenler, Çözümün Parçası Olamazlar

Her güne düşen acılar. Ölümler, kayboluşlar, tufana tutulmuş yaşamlar, yıkılışlar... Gün geçmiyor ki acı düşmesin coğrafyanın bir yanına... Ve yıl geçmiyor ki, bombalar yağmasın Ortadoğu’nun kadim topraklarına... Irak, İran, Suriye derken, büyüyor oradan; Filistin’e, Israil’ e. Durmuyor, durdurulmuyor, geçiyor Lübnan’ a... Yıllar yılları kovalayıp duruyor, büyüdükçe büyüyor acının izleri Ortadoğu’ da. Şimdi yine üç beş uluslararası gücün menfaati için, savaş tam tamları kapıda. Batısıyla, doğusuyla, ortasısıyla, Asya’nın her coğrafyasında, çıkarlara, önü alınmaz, gem vurulmaz erk hırslarına adeta, kurban edilen halklar ve acıdan sarmal var hayatlarda... Çünkü; kendi kişisel ve dünyevî çıkarları dışında; canlı ya da cansız fark etmeksizin, savaş ve yıkım politikaları ve siyasi aktörleri olan, bir kaç batılı ülke var. Ve bu birkaç ülkenin, birkaç güçlü sermayederinin; açlığın susuzluğun, salgın hastalığın pençesine düşürdükleri, ilaçsız, gıdasız bıraktıkları çürümeye sürükledikleri insanlar var. Oysa, tüm bunlar önlenebilir. Ama önlenmesi mümkünler seyrediliyorsa, bilinki çıkarlar da büyüktür. Tamda bu çıkar için ne ülkemizde ne de bölge coğrafyasının on değil, yirmi değil, uzun yıllardır süren payına düşen keder, bitmiyor, bitecek gibide görünmüyor. Halk olmayı unutturuyorlar ve umursamamayı öğretiyorlar. Çünkü, umursanmayan her şey seyre dönüşüyor, biliyorlar. İşte bölgenin kederi tam da bu boş vermişlik seyrinde büyüyor. Ortadoğu halklarının hayrına kimse parmağını kımıldatmadı, mış gibi yapıldı ve yine yapılacak. Kimse parmak kımıldatmayacak. Neyi, neleri harekete geçiremediğimizi çok iyi biliyorlar. Asla ve katiyen birleşen halklar olmamızı istemiyorlar. Biliyorlar, çünkü; böl, parçala politikalarıyla bu savaş tam tamlarını bile isteye onlar çalıyorlar. Sormamız gereken soru şu; Türküyle, Çerkezi, Lazı, Kürdüyle. Ezidi, Süryani, Acemiyle, Alevi, Türkmeni, Yahudusiyle. Irak, İran, İsrail, Suriye, Lübnanlısıyla, bu halklar; kabul edilmez ve katlanılmaz bu acılara ve bu kıyımları yaşatanlara karşı, ne zaman ayağa kalkacaklar. Demokrasi getireceğiz diyenlerin, onlarca kez getirdikleri yıkımlara şahit olduk. Ortadoğu halklarının bilmesi gereken şu ki; birleşmeyen halklar, parçalanırlar. Ve bilinen gerçek şu ki; sorunu üretenler, çözümün parçası olamazlar... Yine kapıya dayanan savaş tam tamlarının sesini kesecek tek güç, birleşecek halkların sesidir.
Ekleme Tarihi: 11 Ekim 2024 - Cuma

Sorunu Üretenler, Çözümün Parçası Olamazlar

Her güne düşen acılar.

Ölümler, kayboluşlar, tufana tutulmuş yaşamlar, yıkılışlar...

Gün geçmiyor ki acı düşmesin coğrafyanın bir yanına...

Ve yıl geçmiyor ki, bombalar yağmasın Ortadoğu’nun kadim topraklarına...

Irak, İran, Suriye derken, büyüyor oradan; Filistin’e, Israil’ e. Durmuyor, durdurulmuyor, geçiyor Lübnan’ a...

Yıllar yılları kovalayıp duruyor, büyüdükçe büyüyor acının izleri Ortadoğu’ da.

Şimdi yine üç beş uluslararası gücün menfaati için, savaş tam tamları kapıda.

Batısıyla, doğusuyla, ortasısıyla, Asya’nın her coğrafyasında, çıkarlara, önü alınmaz, gem vurulmaz erk hırslarına adeta, kurban edilen halklar ve acıdan sarmal var hayatlarda...

Çünkü; kendi kişisel ve dünyevî çıkarları dışında; canlı ya da cansız fark etmeksizin, savaş ve yıkım politikaları ve siyasi aktörleri olan, bir kaç batılı ülke var.

Ve bu birkaç ülkenin, birkaç güçlü sermayederinin; açlığın susuzluğun, salgın hastalığın pençesine düşürdükleri, ilaçsız, gıdasız bıraktıkları çürümeye sürükledikleri insanlar var.

Oysa, tüm bunlar önlenebilir. Ama önlenmesi mümkünler seyrediliyorsa, bilinki çıkarlar da büyüktür.

Tamda bu çıkar için ne ülkemizde ne de bölge coğrafyasının on değil, yirmi değil, uzun yıllardır süren payına düşen keder, bitmiyor, bitecek gibide görünmüyor.

Halk olmayı unutturuyorlar ve umursamamayı öğretiyorlar. Çünkü, umursanmayan her şey seyre dönüşüyor, biliyorlar.

İşte bölgenin kederi tam da bu boş vermişlik seyrinde büyüyor.

Ortadoğu halklarının hayrına kimse parmağını kımıldatmadı, mış gibi yapıldı ve yine yapılacak. Kimse parmak kımıldatmayacak.

Neyi, neleri harekete geçiremediğimizi çok iyi biliyorlar. Asla ve katiyen birleşen halklar olmamızı istemiyorlar.

Biliyorlar, çünkü; böl, parçala politikalarıyla bu savaş tam tamlarını bile isteye onlar çalıyorlar.

Sormamız gereken soru şu;

Türküyle, Çerkezi, Lazı, Kürdüyle. Ezidi, Süryani, Acemiyle, Alevi, Türkmeni, Yahudusiyle.

Irak, İran, İsrail, Suriye, Lübnanlısıyla, bu halklar; kabul edilmez ve katlanılmaz bu acılara ve bu kıyımları yaşatanlara karşı, ne zaman ayağa kalkacaklar.

Demokrasi getireceğiz diyenlerin, onlarca kez getirdikleri yıkımlara şahit olduk.

Ortadoğu halklarının bilmesi gereken şu ki; birleşmeyen halklar, parçalanırlar.

Ve bilinen gerçek şu ki; sorunu üretenler, çözümün parçası olamazlar...

Yine kapıya dayanan savaş tam tamlarının sesini kesecek tek güç, birleşecek halkların sesidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.