Nevzat SELVİ
Köşe Yazarı
Nevzat SELVİ
 

Felsefe Münafık mıdır?

Son zamanlarda özellikle ahlak başta olmak üzere toplumsal bozulma hepimizi üzmektedir. Bunun nasıl düzeleceği konusunda da yine hepimiz bir uğraş içindeyiz. Onun için “Felsefe Münafık mıdır?” başlığını kullanarak derdimize felsefenin yardımcı olabileceğini düşündüm. Okuduklarımdan, yaşadıklarımdan, gördüklerimden hareketle felsefenin, insanı düşünmeye sevk eden ve bunun sonucunda akıl yoluyla davranışa yönlendiren felsefenin, her konuda insan hayatında önemli bir yer aldığına, hatta muhakkak yer almasına inandığımı söylemek istiyorum. Epey bir zaman önce bir yazarımızın, “İlahiyatçıya lazım olan felsefe hepimize lazım değil mi?” başlıklı bir yazısını okumuştum. O yazıda YÖK’ün İlahiyat fakültelerinden felsefe derslerini azalttığını, ancak Diyanet’in bu karara karşı çıktığını ve felsefe derslerinin aynı oranda devam etmesinin gerektiğini belirttiğini okumuştum. Diyanet’in son zamanlarda bazı tutarsız beyanlarıyla karşılaştığımız için bu konudaki kararını naçizane takdirle karşılamıştım. Söz konusu yazarımızın yazısına konu olan olayın sebebi, bazı çevrelerin felsefeyi inancı saptıran bir münafık olarak görmesinden kaynaklandığı hepimizin malumu. Benim bugün muradım toplumdaki ve bireylerdeki ahlak bozukluğunda felsefenin bilinmemesinin ve uygulanmamasının sebep olup olmadığını, felsefenin bu derde ilaç olup olmayacağını, karınca kaderince, irdelemeye çalışacağım. Son zamanlarda, özellikle seçim kampanyalarında aile bütünlüğü, kadın cinayetleri, eşcinsel ilişkiler konusunda az da olsa bazıları haklı olmak üzere bir sürü tartışma yapıldı. Maalesef bizim toplumumuzda da bizim dışımızdaki ülkelerde de çok ahlak dışı, hatta korkunç davranışlar var. Ancak bizde daha çok karşılaşılan kadın cinayetlerinin çoğu, bildiğimiz gibi yanlış dini varsayımlara dayanmakta. Hatırı sayılır bir miktarı da yaşam zorluklarından, sınıf farklılıklarından, ekonomik nedenlerden kaynaklanmakta ama en çoğu da ahlakın sadece bel altı telakkisinden dolayı gerçekleşmektedir. Ahlak her konuyu, insanın bireysel yaşamını, sosyal yaşamını, toplumsal birlikteliğini kapsamaktadır. Bireysel ahlak yeterli değildir. Toplumun da ahlaklı olması gereklidir. Ahlakı hırs bozar, yalan bozar, iftira bozar, sen ben kavgası bozar. Yoksa kadının çalışması, ev dışına çıkması, sosyal hayata katılması bozmaz. Bu konularda aklını kullanmayan, nefsine hakim olamayan, salt dogma ile hareket eden insan, yaşamın her alanında ahlakı bozar. Dogmalarla hareket eden insan kadın da öldürür, cinayet de işler, başkasının hakkına da zarar verir, kendinden küçük torunu yaşındaki hem cinsine ve karşı cinsine karşı uygunsuz da davranır. Dogmaya dayanan inanç, toplumun her alanında bozulmaya, çürümeye sebep olur.  Dogmanın bazıları belki zararlı değil, hatta faydalı bile olabilir. Ancak özellikle geleneklere bağlı dogmalar topluma en çok zararı verir. İnsan dogmaya başvurmadan önce düşünmelidir. Artısını, eksisini, nedenini, niçinini, sonucunu düşünmelidir. İşte burada felsefe devreye girer. Felsefe münafık değildir. Bir işin nereye varacağını düşünmeyen, neden, niçin, nasıl, sonuç gibi faktörleri düşünmeden yapılan davranış münafıktır. Kavim Araplığına dayanan dogmalar tümden zararlıdır. Yüce Peygamberimiz çöl Arabının dogmatik davranışını değiştirmek, ıslah etmek için, kendisine ulaşan vahyi esas alarak akıl yoluyla yorumlamış,  naslarını, hadislerini ortaya koymuştur. Bunlar da felsefeden başka bir şey değildir. O büyük insan “neden, niçin, nasıl” sorularını öyle güzel kullanmış, bunlarla aldığı sağlam sonuçlarla öyle isabetli davranmıştır ki, zamanında sağlam bir toplum oluşturmuştur. Ondan sonra kullanılmayan felsefe yüzünden ahlak bozulmuş, hırs, yalan, iftira, iğrenç cinsel davranışlar ortaya çıkmıştır. Batıl inançlar yüzünden, zararlı dogmalar yüzünden, zamanın radikal unsurları tarafından “dinsiz” ilan edilen İbn Sina felsefeyi şu şekilde tanımlamaktadır: “Felsefe, insanın objelere, tüm hakikatlere vakıf olabileceği kadar vakıf olması, onların sırrına ermeye çalışması” dır. Filozoflar, insan hayatıyla ilgili her şeyi, akıl merkezli olarak, düşünmekle, felsefeyi, her şeyi araştıran bir alan olarak görmüşlerdir. Bilginin ve bilgeliğin nasıl olduğu, felsefenin nasıl tanımlanacağı konusunda çok değişik görüşler mevcuttur. Bu nedenle felsefenin tek bir tanımını yapmak oldukça zordur. Ancak yine de felsefenin genel özelliklerini göz önünde bulundurarak onu şu şekilde tanımlamak yanlış olmaz. Felsefe, “var olan her şey üzerinde rasyonel, eleştirel, objektif, tutarlı ve şümullü bir düşünme etkinliğidir. Bu tariflerden de anlaşılacağı gibi felsefe münafık değildir. Münafık saçma ve akıl dışı telakki ve inanışlarla davrananlardır ve bunların yaptığı eylemler de münafıklıktır. Bu nedenle felsefe sadece ilahiyata lazım değil, hepimize lazımdır. Felsefe yapalım, felsefe uygulayalım, münafık davranışlardan uzak duralım. Felsefe ve din birbirine karşı değil, birbirinin tamamlayıcısı olduğunu unutmayalım.
Ekleme Tarihi: 22 Haziran 2023 - Perşembe

Felsefe Münafık mıdır?

Son zamanlarda özellikle ahlak başta olmak üzere toplumsal bozulma hepimizi üzmektedir. Bunun nasıl düzeleceği konusunda da yine hepimiz bir uğraş içindeyiz.

Onun için “Felsefe Münafık mıdır?” başlığını kullanarak derdimize felsefenin yardımcı olabileceğini düşündüm. Okuduklarımdan, yaşadıklarımdan, gördüklerimden hareketle felsefenin, insanı düşünmeye sevk eden ve bunun sonucunda akıl yoluyla davranışa yönlendiren felsefenin, her konuda insan hayatında önemli bir yer aldığına, hatta muhakkak yer almasına inandığımı söylemek istiyorum.

Epey bir zaman önce bir yazarımızın, “İlahiyatçıya lazım olan felsefe hepimize lazım değil mi?” başlıklı bir yazısını okumuştum. O yazıda YÖK’ün İlahiyat fakültelerinden felsefe derslerini azalttığını, ancak Diyanet’in bu karara karşı çıktığını ve felsefe derslerinin aynı oranda devam etmesinin gerektiğini belirttiğini okumuştum. Diyanet’in son zamanlarda bazı tutarsız beyanlarıyla karşılaştığımız için bu konudaki kararını naçizane takdirle karşılamıştım.

Söz konusu yazarımızın yazısına konu olan olayın sebebi, bazı çevrelerin felsefeyi inancı saptıran bir münafık olarak görmesinden kaynaklandığı hepimizin malumu.

Benim bugün muradım toplumdaki ve bireylerdeki ahlak bozukluğunda felsefenin bilinmemesinin ve uygulanmamasının sebep olup olmadığını, felsefenin bu derde ilaç olup olmayacağını, karınca kaderince, irdelemeye çalışacağım.

Son zamanlarda, özellikle seçim kampanyalarında aile bütünlüğü, kadın cinayetleri, eşcinsel ilişkiler konusunda az da olsa bazıları haklı olmak üzere bir sürü tartışma yapıldı. Maalesef bizim toplumumuzda da bizim dışımızdaki ülkelerde de çok ahlak dışı, hatta korkunç davranışlar var.

Ancak bizde daha çok karşılaşılan kadın cinayetlerinin çoğu, bildiğimiz gibi yanlış dini varsayımlara dayanmakta. Hatırı sayılır bir miktarı da yaşam zorluklarından, sınıf farklılıklarından, ekonomik nedenlerden kaynaklanmakta ama en çoğu da ahlakın sadece bel altı telakkisinden dolayı gerçekleşmektedir.

Ahlak her konuyu, insanın bireysel yaşamını, sosyal yaşamını, toplumsal birlikteliğini kapsamaktadır. Bireysel ahlak yeterli değildir. Toplumun da ahlaklı olması gereklidir. Ahlakı hırs bozar, yalan bozar, iftira bozar, sen ben kavgası bozar. Yoksa kadının çalışması, ev dışına çıkması, sosyal hayata katılması bozmaz. Bu konularda aklını kullanmayan, nefsine hakim olamayan, salt dogma ile hareket eden insan, yaşamın her alanında ahlakı bozar.

Dogmalarla hareket eden insan kadın da öldürür, cinayet de işler, başkasının hakkına da zarar verir, kendinden küçük torunu yaşındaki hem cinsine ve karşı cinsine karşı uygunsuz da davranır.

Dogmaya dayanan inanç, toplumun her alanında bozulmaya, çürümeye sebep olur.  Dogmanın bazıları belki zararlı değil, hatta faydalı bile olabilir. Ancak özellikle geleneklere bağlı dogmalar topluma en çok zararı verir.

İnsan dogmaya başvurmadan önce düşünmelidir. Artısını, eksisini, nedenini, niçinini, sonucunu düşünmelidir.

İşte burada felsefe devreye girer. Felsefe münafık değildir. Bir işin nereye varacağını düşünmeyen, neden, niçin, nasıl, sonuç gibi faktörleri düşünmeden yapılan davranış münafıktır.

Kavim Araplığına dayanan dogmalar tümden zararlıdır. Yüce Peygamberimiz çöl Arabının dogmatik davranışını değiştirmek, ıslah etmek için, kendisine ulaşan vahyi esas alarak akıl yoluyla yorumlamış,  naslarını, hadislerini ortaya koymuştur. Bunlar da felsefeden başka bir şey değildir. O büyük insan “neden, niçin, nasıl” sorularını öyle güzel kullanmış, bunlarla aldığı sağlam sonuçlarla öyle isabetli davranmıştır ki, zamanında sağlam bir toplum oluşturmuştur.

Ondan sonra kullanılmayan felsefe yüzünden ahlak bozulmuş, hırs, yalan, iftira, iğrenç cinsel davranışlar ortaya çıkmıştır.

Batıl inançlar yüzünden, zararlı dogmalar yüzünden, zamanın radikal unsurları tarafından “dinsiz” ilan edilen İbn Sina felsefeyi şu şekilde tanımlamaktadır: Felsefe, insanın objelere, tüm hakikatlere vakıf olabileceği kadar vakıf olması, onların sırrına ermeye çalışması” dır.

Filozoflar, insan hayatıyla ilgili her şeyi, akıl merkezli olarak, düşünmekle, felsefeyi, her şeyi araştıran bir alan olarak görmüşlerdir. Bilginin ve bilgeliğin nasıl olduğu, felsefenin nasıl tanımlanacağı konusunda çok değişik görüşler mevcuttur. Bu nedenle felsefenin tek bir tanımını yapmak oldukça zordur. Ancak yine de felsefenin genel özelliklerini göz önünde bulundurarak onu şu şekilde tanımlamak yanlış olmaz. Felsefe“var olan her şey üzerinde rasyonel, eleştirel, objektif, tutarlı ve şümullü bir düşünme etkinliğidir.

Bu tariflerden de anlaşılacağı gibi felsefe münafık değildir. Münafık saçma ve akıl dışı telakki ve inanışlarla davrananlardır ve bunların yaptığı eylemler de münafıklıktır.

Bu nedenle felsefe sadece ilahiyata lazım değil, hepimize lazımdır. Felsefe yapalım, felsefe uygulayalım, münafık davranışlardan uzak duralım. Felsefe ve din birbirine karşı değil, birbirinin tamamlayıcısı olduğunu unutmayalım.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.