Yeter artık yalnız hayatın zorluklarına, pahalılığa, zamlara filan değil CHP’ye de “Yeter artık”
Ülkede bu kadar sorun varken halk zamlarla, yoksullukla uğraşırken CHP birbirini yiyor.
İyi kötü yüzde 48 oy almış olan ve yerel seçimlere bu yivme ile gitmesi gereken bir partide bunlar olmamalı. Büyük şehirler için hatırı sayılır bir potansiyel taşıyan halihazırdaki durum böyle çekişmelerle zarara uğratılmamalı.
“Horoz çok olan yerde sabah olmaz” deyişini hatırlatıyor CHP’deki çok seslilik. Gerçi CHP aydın ve ilerici parti hüviyeti taşır, çok seslilik, tartışma normaldir. Ancak bir seçim arefesinde bu şekilde tartışmaların Parti’nin hem yönetimine hem de tabanda üyelerine zarar vereceği hiç düşünülmüyor.
Seçim kaybedildi diye yönetim bozgun, hezimet havasında. Halka umut vermesi gerekenler panik havasında, darmadağın. Altı ay sonra seçimler var. CHP bu haliyle seçime girerse gerçek hezimeti o zaman görür. Zaten karşı tarafın istediği de bu. Buna fırsat vermemeli parti üst yönetimi.
Bu çekişmelerde birçok hatalar yapılıyor. Bir defa demokratik bir şekilde Parti kongre süreci ilerlerken CHP’de bazı zevatın Parti hiyerarşisine uymayan, tabir caizse gizli toplantılar yapmaları da neyin nesi. Bu zevat siyasi alandaki muhteşem bilgilerini ve söylemek istediklerini, kapalı yerlerde harcayacaklarına, tabanda çalışıp, Parti mensupları ile delege seçimlerinde paylaşmaları daha doğru olmaz mı?
Toplantıya katılanlardan bir zat da “Parti sorunlarının parti üst yönetim mensupları ile konuşulması gayet normal” buyurmuş. Tabi normal ama, bazı köşe yazarlarının büyük bir marifetmiş gibi videolarını basına sızdırdığı kapalı toplantılarda değil, tabanda yapılması daha normaldi.
Taban tavanı şekillendirmelidir, tavan tabanı etkilememelidir. Yönetici durumundakilerin tabandan ayrı bu gibi hiyerarşiye uymayan toplantılar yapması CHP’ye zarar vermektedir.
Öteyandan bazı il ve ilçe başkanlarının görevlerinden alınması da parti çevrelerinde sözkonusu edildi. Tam delege seçimlerinde tabandaki parti mensubunun insiyatifini ve tercihini etkileyecek böyle bir davranış ne kadar doğru onu yöneticilerin takdirine bırakalım. Bu da büyük bir hata.
Bütün bunlardan başka bir diğer önemli husus parti yöneticilerinin oligarşik tavırları. CHP gibi demokratik bir partide oligarşinin yeri olmamalı. Parti yöneticileri tabandaki parti mensuplarını yönlendirmeye matuf son davranışları hiç de demokratik değil. Taban tavanı belirleyecekken, taban partinin prensiplerine yön verecekken tavan bunun aksini yaparak bence oligarşik bir tavır sergiliyor.
Paralel MYK toplantısı yapıldığı şeklindeki sözler üzerine de sözkonusu gizli toplantıya katılan bir zat, toplantıda değişimin konuşulduğunu ileri sürmüş. Değişim ne değişimi. Yönetici değişikliği mi, ideoloji değişimi mi?
İster yönetici değişikliği, ister ideoloji değişimi olsun, oligarşik bir tavırla tavanda olmamalı görüşmeler. Taban değişim doğrultusundaki bir kararı en iyi verebilecek durumdadır. Gizli olduğu ileri sürülen toplantılarda değişim tartışmaları hiç de demokratik değildir. Baskı olmadan seçilecek delegelerin partinin yönü hakkında bir prensip ortaya koyarlarsa bu tam demokratik bir durum olur.
Halk, özellikle CHP gibi alt yapısı sağlam bir partinin delegeleri en doğru seçimi ve intihabı yapacak durumdadır. Bu unutulmamalıdır.
Yeter ki delege seçimlerinde kayırmacılık, baskı olmasın. CHP’li kendi inisiyatifi ile delegesini seçsin. Her delege seçiminde olduğu gibi delege ağaları hastalığı nüksetmesin. Parti üst yöneticileri buna dikkat etsin. Delege listeleri çeşitli ad altında toplanmış delege ağaları tarafından pazarlıkla belirlenmesin.
Titiz bir şekilde üye toplantıları yapılıp delege adaylarını üyeler belirleyip öyle delege seçimi yapılmalıdır.
Burada demokratik seçim konusunda Büyük Atatürk’ün kendi el yazılı bir nottaki düşüncelerini paylaşmak isterim. “Bundan en aşağı 7000 sene evvel, El-Cezire’de (Mezopotamya’da), beşeriyetin ilk medeniyetlerinden birini kuran Sumer, Elam ve Akad kavimlerinde demokrasi prensibi tatbik olunmuştur….Türk milleti en eski tarihlerde meşhur kurultaylarıyla, bu kurultaylarda devlet reislerini intihap etmeleriyle demokrasi fikrine ne kadar merbut olduklarını göstermişlerdir.
Böyle Büyük bir insanın kurduğu Parti’ye yakışmaz kavgalar. Seçim kazanılır kaybedilir. Parti her zaman halka umut olmaya devam etmelidir. Parti içi tartışmalar, Parti’ye gönül verenleri, oy verip destekleyenleri, umutsuzluğa, hayal kırıklığına uğratıyor.
Kim haklı kim haksız diye uğraşmayalım. Kendimizi allame belleyip partiye yön vermek yalnız bizlere düşmez. Tabanda, genç, dinamik, hatta bizden daha faydalı olabilecek binlerce gönüldaş var. “Zoom” dediğinizi onlara yöneltin. Partide çalışan, oy veren, gönül veren herkes enaz sizin kadar bu partiyi seviyor, iyiliğini istiyor. Yalnız size mi kaldı partiyi kurtarmak.
Halkı, partiye gönül ve emek verenleri umutsuzluğa sürüklemeye kimsenin hakkı yok.