Nevzat SELVİ
Köşe Yazarı
Nevzat SELVİ
 

“Suyun Akışı”

Ülkede olaylar öyle süratle, ama hep kötüye doğru gidiyor. Ancak vatandaş suskun, vatandaş ezgin.  Bir tükenmişlik içinde olduğu kadar, bir aldırmazlık içinde debelenip gidiyor. Kendisine yapılanları hazmediyor veya hazmetmiyor ama sesini de çıkarmıyor. Bunu gören fırsatçılar da kendi borazanlarını öttürüp, rant kavgasını da sürdürerek milleti perişan ediyor. Hukuk, adalet, geçim derdi umurlarında değil bu insanların. Kendi çıkarları için demokrasiyi, hukuku ayaklar altına almaktan de çekinmiyorlar. Bu durumun verdiği üzüntü ile daha önce yazdığım bir yazıyı burada affınıza sığınarak tekrar edeceğim. Şinasi Özdenoğlu’nun dediği gibi, “Ölü toprağı mı serpilmiş? Nasıl da suskun bir toplum, Herkes köşesine çekilmiş, aman sesin çıkmasın oğlum, Susmak mıdır yolu mutluluğun” Bu kısa dörtlüğü arada hatırlar ve halkımın pür melali ile nasıl bir yönetime düçar olduğunu, reva görülen kötülükleri, hataları ve haksızlıkları nasıl sineye çektiğini düşünürüm. Bunun sebebinin ülkedeki yarım demokrasinin ve sosyal eşitsizlik olmalı derim hep. Bugün yeryüzünde en adil, en paylaşımcı yönetimin cumhuriyet ve demokrasi olduğu malum. Hepimiz biliyoruz ki Cumhuriyet halkın kendi kendisini yönetmesidir ve de demokrasi halkın kendisini yönetenleri seçmesi özgürlüğüdür. Peki şimdi ülkedeki duruma bakalım. Halkımızın kendisini demokrasi bilinciyle yönetecek kişileri, yani yöneticilerini layıkıyla seçebiliyor mu? Seçerken bilinçli mi? Kişisel çıkarlarına göre mi seçiyor, yoksa ülke yararına göre mi? Hiç sanmıyorum. Şimdi söyleyeceğim belki kâğıt üzerindeki demokrasi tarifine uygun olmayacak ama, ülkemin gerçeklerine uygun bir durumu ifade edecektir. Bilinçliyle bilinçsizin, dolayısıyla değerlendirmeyi doğru yapanla yapamayanın kullandığı tercih bir olur mu? Demokrasiler herkesi eşit kabul eder ama bu kabul gelişmiş ülkelerdeki eşitliktir. Ayrıca her türlü maddi çıkarı gözetleyen kişilerin çoğunluktaki bir ülkede eşitlik hiç sözkonusu olabilir mi?. Türkiye’de öyle bir toplum yaratıldı ki, herkes ama herkes maddiyatçı oldu, materyalist oldu, en ufak bir karşılığa oyunu satabilecek duruma getirildi. Tarihte bu hep böyle akıp gitmiş. Sultan ezmiş, tutucu ve yobaz sömürmüş, toprakta bey-ağa, hükümette icra-jandarma, mahkemede bitmeyen dava, durmadan ezilmiş ve sindirilmiş, sonunda suskun ve yalnız çıkarını düşünen bir toplum ortaya çıkmış, halkı da bu durumu bir yaşam felsefesi haline getirmiş, artan vergiler, enflasyon, işsizlik, sağlık vs. sorunlar gün be gün artmış, suçlar zirve yapmış, cezaevleri dolmuş, fuhuş toplumun her yanını sarmış bir durum yani. Eskiden iyi kötü bir helal haram bilincimiz vardı. Şimdi o da yok olmak üzere. Paraya giden her yol mübah görülür oldu. İnsanların yolda yürürken birbirlerine omuz atmaları, otobüse, vapura binerken birbirini ezmesi, sokağa tükürdüğü, trafik yasalarını hiçe saydığı, haksızlıklara, yolsuzluklara, savsaklamalara karşı en ufak bir tepki vermeyen, alabildiğine suskun bir toplum. Bu toplum ezilmişliğin kompleksinin kurbanı mı? Yoksa seçilenlerin zalimliği de vaktiyle düçar oldukları ezilmişliğin intikamı mı? Yıllar asırlar geçiyor ama insan kolay kolay değişmiyor. Erdemli kişilerin sözleri bu sonucu en iyi gösteren örneklerle doludur. Eflatun şöyle demiş: “Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç cahiller tarafından yönetilmeye mahkum olmaktır.” Ama bunun da bir aşaması vardır elbette. Toplumlar uygarlaştıkça, bilgi çağında bilgili ve erdemli kişiler olduğunda olay çözülecektir. Demokrasi o zaman ülkemize gelecektir. Şimdiki haliyle demokrasi toplumumuza bir numara büyük gelmektedir. Bir Kızılderili atasözü bu evrimi gayet güzel açıklamaktadır. Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları yer.” Bu bilgi çağında toplumumuz bireylerinin doğru değerlendirmeler yapması yönünde bilinçlenmesi ve tam demokrasi şuuruna ulaşması dileğiyle….      
Ekleme Tarihi: 30 Eylül 2023 - Cumartesi

“Suyun Akışı”

Ülkede olaylar öyle süratle, ama hep kötüye doğru gidiyor. Ancak vatandaş suskun, vatandaş ezgin.  Bir tükenmişlik içinde olduğu kadar, bir aldırmazlık içinde debelenip gidiyor. Kendisine yapılanları hazmediyor veya hazmetmiyor ama sesini de çıkarmıyor. Bunu gören fırsatçılar da kendi borazanlarını öttürüp, rant kavgasını da sürdürerek milleti perişan ediyor. Hukuk, adalet, geçim derdi umurlarında değil bu insanların. Kendi çıkarları için demokrasiyi, hukuku ayaklar altına almaktan de çekinmiyorlar.

Bu durumun verdiği üzüntü ile daha önce yazdığım bir yazıyı burada affınıza sığınarak tekrar edeceğim.

Şinasi Özdenoğlu’nun dediği gibi,

“Ölü toprağı mı serpilmiş? Nasıl da suskun bir toplum,

Herkes köşesine çekilmiş, aman sesin çıkmasın oğlum,

Susmak mıdır yolu mutluluğun”

Bu kısa dörtlüğü arada hatırlar ve halkımın pür melali ile nasıl bir yönetime düçar olduğunu, reva görülen kötülükleri, hataları ve haksızlıkları nasıl sineye çektiğini düşünürüm. Bunun sebebinin ülkedeki yarım demokrasinin ve sosyal eşitsizlik olmalı derim hep. Bugün yeryüzünde en adil, en paylaşımcı yönetimin cumhuriyet ve demokrasi olduğu malum. Hepimiz biliyoruz ki Cumhuriyet halkın kendi kendisini yönetmesidir ve de demokrasi halkın kendisini yönetenleri seçmesi özgürlüğüdür.

Peki şimdi ülkedeki duruma bakalım. Halkımızın kendisini demokrasi bilinciyle yönetecek kişileri, yani yöneticilerini layıkıyla seçebiliyor mu? Seçerken bilinçli mi? Kişisel çıkarlarına göre mi seçiyor, yoksa ülke yararına göre mi?

Hiç sanmıyorum. Şimdi söyleyeceğim belki kâğıt üzerindeki demokrasi tarifine uygun olmayacak ama, ülkemin gerçeklerine uygun bir durumu ifade edecektir. Bilinçliyle bilinçsizin, dolayısıyla değerlendirmeyi doğru yapanla yapamayanın kullandığı tercih bir olur mu? Demokrasiler herkesi eşit kabul eder ama bu kabul gelişmiş ülkelerdeki eşitliktir. Ayrıca her türlü maddi çıkarı gözetleyen kişilerin çoğunluktaki bir ülkede eşitlik hiç sözkonusu olabilir mi?. Türkiye’de öyle bir toplum yaratıldı ki, herkes ama herkes maddiyatçı oldu, materyalist oldu, en ufak bir karşılığa oyunu satabilecek duruma getirildi.

Tarihte bu hep böyle akıp gitmiş. Sultan ezmiş, tutucu ve yobaz sömürmüş, toprakta bey-ağa, hükümette icra-jandarma, mahkemede bitmeyen dava, durmadan ezilmiş ve sindirilmiş, sonunda suskun ve yalnız çıkarını düşünen bir toplum ortaya çıkmış, halkı da bu durumu bir yaşam felsefesi haline getirmiş, artan vergiler, enflasyon, işsizlik, sağlık vs. sorunlar gün be gün artmış, suçlar zirve yapmış, cezaevleri dolmuş, fuhuş toplumun her yanını sarmış bir durum yani.

Eskiden iyi kötü bir helal haram bilincimiz vardı. Şimdi o da yok olmak üzere. Paraya giden her yol mübah görülür oldu. İnsanların yolda yürürken birbirlerine omuz atmaları, otobüse, vapura binerken birbirini ezmesi, sokağa tükürdüğü, trafik yasalarını hiçe saydığı, haksızlıklara, yolsuzluklara, savsaklamalara karşı en ufak bir tepki vermeyen, alabildiğine suskun bir toplum.

Bu toplum ezilmişliğin kompleksinin kurbanı mı? Yoksa seçilenlerin zalimliği de vaktiyle düçar oldukları ezilmişliğin intikamı mı?

Yıllar asırlar geçiyor ama insan kolay kolay değişmiyor. Erdemli kişilerin sözleri bu sonucu en iyi gösteren örneklerle doludur. Eflatun şöyle demiş: “Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç cahiller tarafından yönetilmeye mahkum olmaktır.” Ama bunun da bir aşaması vardır elbette. Toplumlar uygarlaştıkça, bilgi çağında bilgili ve erdemli kişiler olduğunda olay çözülecektir. Demokrasi o zaman ülkemize gelecektir. Şimdiki haliyle demokrasi toplumumuza bir numara büyük gelmektedir.

Bir Kızılderili atasözü bu evrimi gayet güzel açıklamaktadır. Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları yer.”

Bu bilgi çağında toplumumuz bireylerinin doğru değerlendirmeler yapması yönünde bilinçlenmesi ve tam demokrasi şuuruna ulaşması dileğiyle….

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
H
(30.09.2023 16:28 - #378)
Çok çok beğendim, Teşekkürler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.