6 Mayıs 1920 (TBMM’nin açılışından 12 gün sonra) TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa, 1920: “…Ermeni vukuatı, bütün Hristiyan dünyasını aleyhimize sevk eden sebeplerin en mühimlerinden olduğu…”
Doksan yıl sonra bir başka tespit. Büyükelçi Şükrü Elekdağ, 2010: “Bugüne kadar soykırım iddiası, uluslararası alanda Ermenistan’a ilaveten birçok devlet tarafından Türkiye üzerinde baskı kurmak, Türk dış politikasını yönlendirmek ve ödünler elde etmek amacıyla kullanılmıştır. Bu alanda Ermenistan tarafından Türkiye aleyhinde sürdürülen yoğun kampanya ülkemiz açısından ağır bir imaj sorunu yarattığı gibi dış politikamızın ana eksenlerine de ipotek koymaktadır.
Ağır imaj sorununun sonucu: Aralarında ABD, Rusya, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, İtalya ve İsviçre’nin de bulunduğu 30 Hristiyan ülke ve Vatikan Yönetimi,
ERMENİ DİYASPORASININ baskılı talepleri doğrultusunda, 1915-1916 yıllarında yaşanan olayların SOYKIRIM olduğunu ve 1.5 – 2 milyon Ermeni’nin öldürüldüğünü kabul eden parlamento kararları almış ve uluslararası kamuoyuna ilan etmişlerdir.
Bu 30 ülkenin toplam nüfusu 1.4 milyar olup dünya Hristiyan camiasının % 60’na eşittir.
Son tespit: Türkiye’nin toplam dış borcu brüt 480, net 270 milyar dolar. Bu borç için her yıl çok büyük miktarlarda faiz ödüyoruz. Türkiye’nin 2023 yılı dış ticareti: İthalat: 362 milyar dolar, İhracat: 256 milar dolar. Dış ticaret açığı 106 milyar dolar.
Türkiye’nin dış borcu, Ermenilerin 1915 olaylarının Soykırım olduğuna ilişkin iddialarını kabul ederek parlamento kararları ile dünya kamuoyuna ilan eden anılan 30 ülkenin “ağabeyleri” veya onların finansal kuruluşlarına; ABD, Almanya ve Fransa gibi.
ÖZETLERSEK: “ATTIK – TUTTUK – YUTTUK” (SÖZCÜ, 25 Ocak 2024)
Yandaş Ahmet Hakan’a göre, atıp-tutarak direnç göstermişiz (Hürriyet 25 Ocak 2024) ama sonunda F -16’ları kazanmışız; 20+ milyar dolar ödeyerek satın almak için uğraştığımız uçaklar. ANAYURT’lu bana göre hiçbir şey kazanmadığımız gibi çok önemli bir şeyimizi kaybettik:
Prestijimizi. Kıdemli bir NATO üyesi (üyeliğe ilişkin TBMM kararı 18 Şubat 1952) olarak bir başka NATO üyesinden savaş uçağı satın almak için “atıp-tuttuklarımızı” son aşamada yutmak zorunda kaldık.
Neden bu duruma düştük?... “Attık – Tuttuk – Yuttuk” deyiminin Türkçesi, “Tükürdüğümüzü
Yaladık’, basit bir “U Dönüşü” değil. Bu nedenle de NATO müttefikimiz ABD’den parasını vererek satın alacağımız F – 16’lar uğruna İsveç gibi Türkiye karşıtı ve düşmanlarına kucak açan bir ülkenin NATO Üyeliğini onayladık; Yunanistan’a F – 35 uçakları verilirken. Çünkü biz tenis raket ve topu ile tenis kortunda oynanan tenis oyununu (diplomasi) sokak ortasında, raket tutmasını bilmeyen futbolcularla oynamaya (medya üzerinden uluorta diplomasi) çalışıyoruz. Çünkü biz başta ABD olmak üzere bu, Hristiyan ülkelere borçluyuz ve de (son sözüm) biz Cumhuriyetimizin 100+1’inci yılında ortalık yerinden karpuz gibi ikiye bölünmüş bir ülkeyiz. Onun için de İsveç’in Ermeni Soykırım iddiasını kabul eden Parlamento Kararının iptalini gündeme dahi getirmedik. Neden böyle (atıp-tuttuğunu sonunda yutan bir ülke olduk?