11 Kasım günü Gazetemizde yayınlanan, merhum Başyazarımız Falih Rıfkı Atay’ın, yukarıdaki başlıkla, acının en şiddetli sürecinde, kendisinin ve Türk Milletinin hissiyatını veren yazısını Sevgili Ata’mızı kaybedişimizin bu yıl dönümünde siz sevgili okurlarımız ve Türk Milleti ile, aşağıdaki satırlarda bir kez daha paylaşmak istedim.
“Bırakınız, son kanlı damlasına kadar gözyaşlarınızı onun yasında tüketiniz. Atatürk’ün ölümünü görmüş olanlar bir daha kime ağlayacaksınız.”
Boş sözü bırakalım Atatürk ölmüştür hakikat bu! Müthiş olan bu! On yedi milyon bir günde bir babadan öksüz kaldı. Ömrümüzün ve Türk tarihinin en acı yasını tutmak talihsizliği bize düştü. Halk en büyük Türk kahramanını, ordu en büyük Türk başbuğunu, tarih en büyük Türk’ü ve asrımız en büyük insanını kaybetti. Acının derinliğini, sıcak ruh yaramız soğumaya ve uyuşan beynimiz yeniden işlemeye başladığı zaman anlayacağız.
Onsuz, fakat ona bin kere verdiğimiz bir tek namus sözüyle kalakaldık. Eserini ve davasını korumak ve yükseltmek! Bizler için hayatın bir manası varsa, bu yemini yerine getirmek için yaşamaktır.
Bugün, ona ağlayıp yanmak için tek kalbiz, yarın onun eserini ve davasını müdafaa etmek için bir tek irade gibi kaynaşacağız.
Atatürk, şimdiye kadar bilmeyenler, bu milletin seni ne kadar sevdiğini, senden sonra ismin ve eserin üzerine titrerken anlayacaklar.
Aklımızın ve kalbimizin vazifelerini ayıralım. Ey bütün ağlaşanlar, gözyaşlarınızı birbirinize kattığınız gibi, ellerinizi birbirinize uzatınız. Atatürk yaşarken verdiğiniz sözü unutmayınız.
Kederlerimizin tesellisini ancak ve ancak O’nun büyük eserine bağlılıkla ve vatanımızın hizmetinde ararız.
Şurasını da her şeyden evvel beyan etmeliyiz ki, ölmez olan O’nun büyük eseri Cumhuriyet Türkiye’sidir.