Nevzat SELVİ
Köşe Yazarı
Nevzat SELVİ
 

Siyasetten manzaralar…

Bu başlıkla güzel ülkemdeki siyasi, sosyal, ekonomik manzaraları kastediyorum. Hepimiz görüyoruz ve gün be gün yaşıyoruz bu manzaraları ama olsun, beni bazıları umutlandıran, bazıları ise hayli üzen durumlardan kendimce bahsedeyim dedim. Önce beni ve muhakkak ki hepimizi üzen manzaradan başlayalım. Ülkede muhalefet darmadağın. 100 yıl oldu, gerek iktidarlar gerekse muhalefetler siyasi prensipler bakımından hala stabil bir duruma gelemedi. Ülkenin kurucu partisi bile bundan nasibini almış vaziyette. Atatürk’ün yapıcı reformları ile bir süreliğine rayına oturmuş bulunan CHP, özellikle 1950’den bu yana devamlı çalkantı içinde. Cumhuriyetin ilk yıllarının yapıcı reformları, bugünkü değerlendirme ile ülkemin kimi insanları için demokratik kimine göre de anti demokratik addediliyorlar. Cumhuriyetin ilk yıllarında elzem olan bu reformlar ülkede sağlam bir zemin oluşturmuştu. Ancak Aydınlanmanın tamamlanamaması, özellikle 1940’lardan itibaren kapitalizmin de etkisi ile hayati önemi haiz Atatürk reformları, ne yazık ki, tedrici bir surette, kimilerince demokratik, kimilerince antidemokratik addedilmeye başlandı. Bu şekilde aydınlanması tamamlanmamış bugünkü ortamda CHP farklı görüşler arasında bocalamakta.  Görüşler, üçe ayrılıyor. Muhafazakar kesime de yer veren merkez sağ görüş, devrimler zamanındaki Kemalist görüş ve nihayet ülkedeki emekçilerin haklarını savunan sol görüş, bir diğer adıyla sosyal demokrasi görüşü. Merkez sağ görüş Kılıçdaroğlu cephesinde. Sağ kesimin de oylarını alarak yüzde 20’lerdeki CHP oyunu yukarı çekmek parti içinde mantıklı addediliyor. Bunun mantıklı görünmesi bence biraz akla yatkın, çünkü yüzde 60 oy bandındaki AKP oylarını, Kılıçdaroğlu’nun bu taktiği yüzde 52’ye düşürdü. Hepimiz görüyoruz bu durumun etkisini. AKP’de.  Adalet ve Kalkınma Partisi heterodoks ekonomi politikasını bırakıp Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan ikilisinin Ortodoks ekonomi politikasına yöneldi. Kemalist görüş de reformların kazanımlarının anlamını daha geniş kesimlere anlatarak siyasette başarı kazanma fikrinde. Ancak bunun pratiği ne yazık ki zayıf gibi. Çünkü gerek eğitim gerekse inançtaki dogmalar gibi ülke gerçekleri Kemalist görüşün şansını zayıflatmakta. Çünkü toplumun büyük bir kısmı, yukarıda da değindiğimiz gibi eğitim ve inanç faktörleri ile hala laikliği ve  Cumhuriyetin erdemlerini anlayamayacak durumda veya anlamak istememekte. Bu sebeple Kemalist görüş tekrar ekleyelim pratikte biraz zayıf kalıyor. Oysa aydınlanması tamamlanmış bir toplum için en ideal rejim Kemalizm. Bunun altını burada çizmek gerekir. Sol bir hareket olarak emekçi kesimlerin haklarını savunan siyasi bir organizasyon haline gelmek CHP’de üçüncü görüşü oluşturuyor. Uzun bir süredir sosyal demokrasi prensipleri ile siyaset yürüten CHP’de, bu görüş parti içinde epey taraftar bulmuş durumda. Gerek Kemalist görüş gerekse sosyal demokrasi görüşü, CHP camiasında iyi kötü bir kabul görüyor. Ancak görüldüğü kadarıyla Parti’de ağırlıklı olarak benimsenmiş bir diğer görüş de Kılıçdaroğlu tarafından bugüne ulaştırılmış olan ve AKP’nin özellikle ekonomi politikasına yön veren “geniş toplum kesimlerinin değerleriyle barışık olma” politikasıdır. CHP’ye kolay gelsin diyelim ve Parti’nin bölünmesine sebep olunmadan, şahsi hırslara kapılınmadan,  CHP camiasının aynı noktada birleşmesini temenni edelim. Yoksa Allah korusun Atatürk’ün emanetine ihanet etmiş, ve kurucu parti olması nedeniyle Cumhuriyetimizin koruyucusu olan bir partiyi de kaybetmiş oluruz. Memnuniyet verici memleket manzarası ise AKP’nin ekonomide müspet uygulamaları. Her ne kadar vatandaşı epeyce hırpalayacak acı reçetelere sebep olacaksa da bu ekonomik Ortodoks politika uygun bir siyaset. Yeni Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı atamaları daha da ötesi Merkez Bankası üst ekibinin tamamen değişmesi, ekonomik ve mali işlerin artık yolunda gideceğine dair beklentileri arttırdı, kamuoyunda da sınırsız kredi oluşumunu sağladı. Yeni mali kadro şeffaflık, Merkez Bankası bağımsızlığı ve faiz arttırımı konularında biraz çekingen ve mesafeli kararlar almış olsalar da piyasalarda, haydi sevinç demeyelim de memnuniyetle karşılandı. Bu yeni umutlarla inşallah herşey bundan sonra yolunda gider diyelim…    
Ekleme Tarihi: 30 Temmuz 2023 - Pazar

Siyasetten manzaralar…

Bu başlıkla güzel ülkemdeki siyasi, sosyal, ekonomik manzaraları kastediyorum. Hepimiz görüyoruz ve gün be gün yaşıyoruz bu manzaraları ama olsun, beni bazıları umutlandıran, bazıları ise hayli üzen durumlardan kendimce bahsedeyim dedim.

Önce beni ve muhakkak ki hepimizi üzen manzaradan başlayalım.

Ülkede muhalefet darmadağın. 100 yıl oldu, gerek iktidarlar gerekse muhalefetler siyasi prensipler bakımından hala stabil bir duruma gelemedi. Ülkenin kurucu partisi bile bundan nasibini almış vaziyette. Atatürk’ün yapıcı reformları ile bir süreliğine rayına oturmuş bulunan CHP, özellikle 1950’den bu yana devamlı çalkantı içinde.

Cumhuriyetin ilk yıllarının yapıcı reformları, bugünkü değerlendirme ile ülkemin kimi insanları için demokratik kimine göre de anti demokratik addediliyorlar. Cumhuriyetin ilk yıllarında elzem olan bu reformlar ülkede sağlam bir zemin oluşturmuştu. Ancak Aydınlanmanın tamamlanamaması, özellikle 1940’lardan itibaren kapitalizmin de etkisi ile hayati önemi haiz Atatürk reformları, ne yazık ki, tedrici bir surette, kimilerince demokratik, kimilerince antidemokratik addedilmeye başlandı.

Bu şekilde aydınlanması tamamlanmamış bugünkü ortamda CHP farklı görüşler arasında bocalamakta.  Görüşler, üçe ayrılıyor. Muhafazakar kesime de yer veren merkez sağ görüş, devrimler zamanındaki Kemalist görüş ve nihayet ülkedeki emekçilerin haklarını savunan sol görüş, bir diğer adıyla sosyal demokrasi görüşü.

Merkez sağ görüş Kılıçdaroğlu cephesinde. Sağ kesimin de oylarını alarak yüzde 20’lerdeki CHP oyunu yukarı çekmek parti içinde mantıklı addediliyor. Bunun mantıklı görünmesi bence biraz akla yatkın, çünkü yüzde 60 oy bandındaki AKP oylarını, Kılıçdaroğlu’nun bu taktiği yüzde 52’ye düşürdü. Hepimiz görüyoruz bu durumun etkisini. AKP’de.  Adalet ve Kalkınma Partisi heterodoks ekonomi politikasını bırakıp Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan ikilisinin Ortodoks ekonomi politikasına yöneldi.

Kemalist görüş de reformların kazanımlarının anlamını daha geniş kesimlere anlatarak siyasette başarı kazanma fikrinde. Ancak bunun pratiği ne yazık ki zayıf gibi. Çünkü gerek eğitim gerekse inançtaki dogmalar gibi ülke gerçekleri Kemalist görüşün şansını zayıflatmakta. Çünkü toplumun büyük bir kısmı, yukarıda da değindiğimiz gibi eğitim ve inanç faktörleri ile hala laikliği ve  Cumhuriyetin erdemlerini anlayamayacak durumda veya anlamak istememekte. Bu sebeple Kemalist görüş tekrar ekleyelim pratikte biraz zayıf kalıyor. Oysa aydınlanması tamamlanmış bir toplum için en ideal rejim Kemalizm. Bunun altını burada çizmek gerekir.

Sol bir hareket olarak emekçi kesimlerin haklarını savunan siyasi bir organizasyon haline gelmek CHP’de üçüncü görüşü oluşturuyor. Uzun bir süredir sosyal demokrasi prensipleri ile siyaset yürüten CHP’de, bu görüş parti içinde epey taraftar bulmuş durumda.

Gerek Kemalist görüş gerekse sosyal demokrasi görüşü, CHP camiasında iyi kötü bir kabul görüyor. Ancak görüldüğü kadarıyla Parti’de ağırlıklı olarak benimsenmiş bir diğer görüş de Kılıçdaroğlu tarafından bugüne ulaştırılmış olan ve AKP’nin özellikle ekonomi politikasına yön veren “geniş toplum kesimlerinin değerleriyle barışık olma” politikasıdır.

CHP’ye kolay gelsin diyelim ve Parti’nin bölünmesine sebep olunmadan, şahsi hırslara kapılınmadan,  CHP camiasının aynı noktada birleşmesini temenni edelim. Yoksa Allah korusun Atatürk’ün emanetine ihanet etmiş, ve kurucu parti olması nedeniyle Cumhuriyetimizin koruyucusu olan bir partiyi de kaybetmiş oluruz.

Memnuniyet verici memleket manzarası ise AKP’nin ekonomide müspet uygulamaları. Her ne kadar vatandaşı epeyce hırpalayacak acı reçetelere sebep olacaksa da bu ekonomik Ortodoks politika uygun bir siyaset.

Yeni Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı atamaları daha da ötesi Merkez Bankası üst ekibinin tamamen değişmesi, ekonomik ve mali işlerin artık yolunda gideceğine dair beklentileri arttırdı, kamuoyunda da sınırsız kredi oluşumunu sağladı.

Yeni mali kadro şeffaflık, Merkez Bankası bağımsızlığı ve faiz arttırımı konularında biraz çekingen ve mesafeli kararlar almış olsalar da piyasalarda, haydi sevinç demeyelim de memnuniyetle karşılandı.

Bu yeni umutlarla inşallah herşey bundan sonra yolunda gider diyelim…

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.